- Şiada Hadis Tedvini

Adsense kodları


Şiada Hadis Tedvini

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
rabia
Sun 14 March 2010, 05:11 pm GMT +0200
ŞİA´DA HADÎS TEDVÎNİ

Usûl-i Hadîs bahsinde temas edeceğimiz üzere, bütün İslâm fırkaları, hadîsi ikinci kaynak görmede müttefiktirler. Hadîs mevzuunda aralarındaki ihtilâf, daha ziyâde, hadîs kabul şartlarından ileri gelir. Netice itibariyle, Ehl-i Sünnet dışındaki fırkaların benimsedikleri bazı hadis mecmuaları vardır. Mühimlerine kısaca temas edeceğiz. [231]

Müsned-i Zeyd:

Bu eser Zeydiye fırkasınca benimsenmiştir. Hicrî ikinci asrın başlarında te´lif edildiği kabul edilir. Eser İmâm Zeyd´e aittir. Bu zât Zeyd İbnu Ali Zeynelâbidin İbni´l-Hüseyn İbni Ali İbni Ebî Talib olup, ikinci göbekten Hz. Ali´nin torunudur. Hicrî 80-122 yıllarında yaşamıştır. İlmi seviyesi yüksek bir muhîtte yetişmiştir. Muasırlarınca da ilmî kudreti takdîr edilmiştir. Mecmû´u´l-Fıkhî ve Mecmû´u´l-Hadsi adında iki ayrı eser te´lif etmişti. Bunları Ebû Hâlid Amr İbnu Hâlid el-Vâsıtî birleştirerek rivâyet etmiştir. Ebu Hâlid, muhaddislerce yalancılıkla itham edilen güvenilmez biri ise de Zeydiyye fırkası, rivayetlerini kabul etmektedir.

Bu eseri Ezher ulemasından bazıları inceleyerek, eserin Ehl-i Sünnet açısından sıhhatine hükmedilebileceğine dair fetva vermiştir. Müsned´in yeni baskısının arka sayfalarına dercedilmiş bulunan bu fetvalara imza koyanlar arasında Muhammed Ebu Zühre de yer alır.

Eseri imla ettirmiş bulunan Zeyd İbnu Ali´nin hicrî 122´de vefat ettiği göz önüne alınınca eserin Muvatta´dan otuz sene kadar önce te´lif edildiği anlaşılır ve eskilik yönüyle önemi daha da artar, Sübûtu tahakkuk ettiği takdirde, bu kitap, sistematik te´lif ve tedvîn işinin ikinci asrın bidâyetinde başladığına târihî bir delîl olur.

Eser, elde mevcut matbu hâliyle Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´e nisbet edilen merfû hadîslerden başka Hz. Ali´ye nisbet edilen âsar ve Zeyd İbnu Ali´nin fıkhını aynı bâb içerisinde beraberce ihtiva eder. Eserde Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´dan 228 merfu hadîs, Hz. Ali (radıyallahu anh)´den 320 mevkûf haber, Hz. Hüseyn´den de 2 haber mevcuttur. Eser, musannaflarda olduğu gibi önce Kitap´lara (Tahâret, Salât, Ferâiz, Zekat, Savm, Hacc, Büyû...) ve her bir kitap da tekrar bablara ayrılır.[232]

Şia´nın Tedvîn´i:

Şiî müelliller sünnî kitaplarda, muhtelif rivâyetlerde temas edilen Hz. Ali´nin kılıncının kabzasında asılı sahîfe´yi kendi tedvînleri meyanında zikrederler. Keza, Müslim´de zikri geçen ve yine Hz. Ali´ye ait Kitab-ı Kaza-i Ali -ki Hz. Ali´nin fetvâlarını muhtevî olmalıdır-, Nehcü´i-Belâğa´[233], Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)´in azadlısı Ebu Râfi´ye ait Kitâbu´s-Sünen ve´l-Ahkâm ve´l-Kadâyâ şiî te´lîfat arasında zikredilir.

Yeri gelmişken, bugünkü şiîler nezdinde en ziyâde itibarda olan ve onlardaki mevkii bizde Kütüb-i Sitte´nin mevkii ile kıyas edilebilecek Kütüb-i Erba´a´yı kısaca tanıtalım. Bunlar te´lif edildikleri zaman itibâriyle tedvîn mânâsına girmezlerse de şiî hadîs müellefatı olarak isimlerini bilmekte fayda var.

1- a) El-Usûl Mine´l-Kâfî: Ebu Câfer Muhammed İbnu Ya´kub İbni İshak el-Küleynî (v. 328/942) te´lif etmiştir. İtikadî hadîsleri cemeder, 2 cilttir.

b) El-Fürû mine´l-Kâfi: Bu da Küleynî´nindir. Ahkâm´la ilgili rivayetleri cemeder, 5 cilttir.

c) Er-Ravda mine´l-Kâfi: Kuleynî´nin ve tek cilttir. Görüldüğü üzere birinci takım üç ayrı kitaptan müteşekkildir.

2- Men la Yahduruhu´l-Fakîh: Ebu Ca´fer es-Sadûk Muhammed İbnu Ali İbni Babaveyh el-Kummî (v. 381/991). Bu eser 4 cilttir. Fıkhî hadîsleri, senetleri hazfedilmiş olarak cemeder.

3- El-İstibsar Fî Mâ´htulife mine´l-Âsâr: Ebu Câfer Muhammed İbnu´l-Hasan et-Tûsî (v. 460/ 1067) ahkâm hadîslerinin yer aldığı bu eser 4 cilttir.

4- Tehzîbu´l-Ahkâm fi şerhi´l-Mukni´a: Bu da et-Tusî´nindir. Bunda da ahkâm hadîsleri mevcuttur. Tûsî eserlerinde hadîsler arasındaki ihtilâfları da gidermeye çalışır.

Bu dört takım incelendiği zaman gerek muhteva ve gerekse râviler ve hatta rivâvetlerin üslûb ve kelimeleri sünnî hadîs kaynaklarına nazaran oldukça farklılıklar arzeder. Bir çok ifâdelerinde sünnîlere karşı kin ve gayz açıkça görülür. Büyüklere yakıştırılamıyacak ifâdeler onlara söylettirilir.

Bir kısım şiîler bu rivâvetlerden bir çoğunun kendi kıstaslarına göre bile sahîh sayılamayacağını itiraf etmiştir.[234]