sumeyye
Fri 25 February 2011, 02:30 pm GMT +0200
Şeytan
Yüce Allah'ın yarattığı ruhani (gözle görülmeyen) varlıklardan şerir ve isyankar olanları “şeytanlar”dır. “Şeytanlar cin taifesindendir.”[235] İnsanları aldatırlar, şer ve kötülük için çalışırlar.
“Şeytan” tabiri sözlük anlamıyla “azgınlıkta, şer ve kötülükte benzersiz olan, inatçı” demektir. Şeytan kelimesinden daha çok, cinlerin cinsinden olan “cin şeytanı” anlaşılırsa da, kötü ruhlu insanlara, hatta kötü hayvanlara da şeytan adı verilir. Bu yüzden “cin şeytanı” denildiği gibi, “insan şeytanı”da denilir.
İnsan şeytanı, cin şeytanına bağlıdır. Yaratılışta her cins, ilk kişisiyle başladığından “şeytan” denilince, bu cinsin ilk ferdi ve babası sayılan ilk şeytan, yani “İblis” anlaşılır. İblis, şeytanın özel ismidir. Ruhlar aleminde iken “Allah'a isyan ederek büyüklenen ululanan ve insan neslinin ilk ferdi olan Hz. Adem'i, insanin çamurdan, kendisinin ateşten yaratıldığı gerekçesiyle kabul etmeyen İblis ilk şeytandır.”[236] “Şeytan, saf ateşten, dumansız ateş alevinden yaratılan ruhani latif varlıklardandır.”[237]
“İnsanları aldatarak, küfre ve sapıklığa yöneltmeye ve onların ahlâkını bozmağa çalışan şeytan, insanın açık bir can düşmanıdır.”[238] “İlk insan Hz. Adem'i, “cennette ebedi kalacağını”[239] vaadederek, eşi ile birlikte yanılttı ve ilk günahı işlemelerini sağladı.”[240]
Şeytanın görevi, insanları da kendisi gibi azgınlaştırmaktır: “Beni azdırdığın için yemin ederim ki, senin doğru yolun üzerinde insanlara duracağım, sonra önlerinden, arkalarından, sağ ve sollarından onlara sokulacağım, çoğunu sana şükreder bulamayacaksın. Yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim. Halis kıldığın kulların bir yana, onların hepsini saptıracağım”.[241]
Eskiden müşrikler, ilahi sırları bildiğini sandıkları ve bu sebeple korktukları cinleri ilahlık derecesine çıkarırlardı. Dev, peri, şeytan, cin ve melek adıyla andıkları, hayra ve şerre gücü yeter sandıkları esrarengiz ruhani yaratıkları ilah kabul ederek, onlara ibadet ederlerdi. Her birine çeşitli tılsımlar, sihirler yapan Sabiiler, Süryaniler, Yunanlılar, Romalılar ve Cahiliye Arapları ile diğer müşrikler görülmeyen gizli yaratıklar olan cin ve şeytanları Allah'a ortak koşar, O'na oğullar ve kızlar uydururlardı. Kur'ân-ı Kerîm'in birçok yerinde ve özellikle Cin sûresinde bildirildiğine göre, cinler ve şeytanlar ilahi sırlara ve vahye vakıf değildirler.[242] Bunlar gibi daha birçok âyetlerden anlaşıldığına göre, halk arasında zannedildiği gibi şeytanlar ne göklere yükselirler, ne de ilahi sırları öğrenerek yeryüzüne inerler. Bu, onların ne görevidir, ne de bunlara güçieri yeter. Halk arasındaki bu düşünceler, efsaneden ibarettir. Cinler ve şeytanlar, vahyi ve ilahi sırları öğrenmek gücünde olmamakla birlikte insanların görmediği ve bilmediği birçok manevî ve adi hadiseleri görür ve bilirler. Fakat cinlerin şeytanlıklarına kapılarak ve gaipten sırlar öğrenmek sevdasıyla onların istilasına uğramamalı, kötü tasarrufuna girmemelidir. İlahi kudret önünde bir hiç olan cinlerin kudreti, Allah'a ihlasla iman eden gerçek müminler için korku kaynağı olmaz ve onların istilalarına da uğramazlar.
Süfli bir takım arzu ve duygular, insanın fizik varlığı için zaruridir. Fakat bunlar çığırından çıkıp, kontrol edilemez bir hale gelirse, insanın iyi ve yüce bir hayata doğru yükselmesine ve yönelmesine engel olurlar. İnsanın bu tür duygu ve arzularını kontrol etmesi gerekir. Bunu uygulamakta başarıya ulaştığı takdirde, ne bu fizikî arzular, ne de şeytan insana zarar verebilir. Tam tersine, manevî dünyasının emrine girer ve onun yükselmesine hizmet eder. İnsan için bir imtihan yeri olan bu dünyada, insanı iyiliğe yöneltmek İçin melek yaratılması nasıl lüzumluysa, fizik varlığı için de onun süfli arzularını kamçılayan kuvvetler, kontrol altına alınmak şartıyla zararsız, hatta faydalı olabilir. Şeytan, gerçekte insana itaati kabul etmez. Onun arzu ve niyeti, insanı parlak sözlerle ve yalanla süfli arzularını uyandırarak, onu yanlış yola yöneltmektir. İnsan, ruhi hayatının gelişmesi için, şeytanın içinde uyandırdığı süfli ve kötü arzuları susturmak için onunla savaşması gerekir.
Hz. Peygamber, şeytanın çeşitli şekillere bürünerek insana görüneceğini, görülen rüyaların rahmani de, şeytani de olabileceğini, şeytani rüyalardan Allah'a sığınmak gerektiğini haber vermiştir.
[235] Bakara: 2/34, Kehf: 18/50.
[236] Araf:7/12.
[237] Rahman: 55/15.
[238] Bakara: 2/168, Maide: 5/91, Yasin. 36/60-61.
[239] Taha. 20/120.
[240] Arafat. 7/20-22.
[241] Hicr: 15/39.
[242] Şuara: 42/192-195, 210, 212.