reyyan
Mon 1 November 2010, 08:29 pm GMT +0200
Sevgi Değeri
Doç. Dr. Fahreddin Yıldız
İnsanda şuur ve zihin çevikliği, kalp tasvibi ve özenle iş yapmasını isteyen Kur'an,(1) inançsız ve isteksiz işlerin kabul edilmeyeceğini; iman ve sevgi değerinden yoksun insanların da mü'minlerden sayılamayacaklarım bildirir.(2) Kur'an'a göre imanın kesin şartı, vahiy kaynaklı Hak Dini severek kabul etmek, ona tereddütsüzce boyun eğmektir.(3)
Kur'an'ın, varoluş ve ebedî kurtuluş konusunda yer verdiği üstün değerlerin başında sevgi gelir. Sevgi, Arapçadaki "hubb" kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Hubb kelimesi, Kur'an'da çeşitli kullanım şekilleriyle 83 kez geçer.(4) Bu kelime "insanın hayırlı gördüğü veya iyi sandığı şeyi isteyip ona yönelmesidir," diye tanımlanır.(5) Bir fıtrat olgusu ve kişilik cevheri olan sevgi, tekamülün özü, imanın da geliştirici ve erdirici gücüdür. Hemen belirtelim ki bu gücün hayra hizmet etmesi, onun vahyin rehberliğinde eğitilmesine bağlıdır.(6) Zira vahyin rehberliğinde gelişen sevgi, mü'minin öz sermayesi, temel gücü ve eriş kuvvetidir. Mü'minin varlık mayası olan sevgi bu boyuta ulaşınca, onun kişiliğinin ayrılmaz bir parçası haline gelir. Demek ki sevgi imanın doruğu, onun kemal noktasında belirişi ve uygulanışı olmaktadır.
Kur'an, sevgiyi Allah ve insandan başkasına izafe etmez.(7) İnsanla Allah arasındaki sevgi ilişkisinden söz ederken "Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler." der.(8) Allah'ın sevgisinin, bütün mahlûkat üzerindeki işleyişini de rahmet kelimesi ile ifadeye koyar.(9) Ayrıca, Allah'ın kimleri sevip kimleri sevmediğini de açıkça bildirir.
Allah Kimleri Sever?
Kur'an'ın beyanına göre Allah, "doğru düşünüp güzel davranan ve iyi iş yapanları";(10) "çok tevbe eden, temizlikte titizlik gösteren ve iyice temizlenenleri"(11) "takvaya sarılıp günahlardan sakınanları"(12); "sabredenleri"(13); "Allah'a güvenenleri"(14); "adil davranıp adaleti ayakta tutanları"(15);"Allah yolunda kenetlenip saf bağlayarak savaşanları"(16) sever.
Allah Kimleri Sevmez?
Yüce kitabımız Kur'an, Allah'ın, "israf edenleri"(17); "haddi aşanları(18); "şımaranları"(19); "fesadı ve fesad peşinde koşanları"(20); "kurula kurula kendini övenleri"(21); "zalimleri"(22); "büyüklük taslayanları"(23); "nankörleri"(24); "hainlik edenleri"(25); "haktan sapan kafirleri"(26); "bozguncuları"(27); ve "çirkin sözün açıklanmasını"(28) sevmediğini belirtir.
Sevgi değerinin insan açısından durumu da şöyle açıklanabilir, insan yaratılışı gereği her şeyi sever. Onun olumlu ve olumsuz tavırlarının temelinde sevgi bulunur.(29) İnsan, sevgi olmadan hiçbir şeyin ardına düşmez, sevmediği şeyi de gönlüne sokup onun için zahmete girmez. Kur'an, insanın genelde dünyacı değerlere yöneldiğini,(30) bu eğiliminin bir gereği olarak maddeye aşırı düşkünlük gösterip ahireti unuttuğunu bildirir.(31) Şehvet ve servet sevgisinin ona süslü kılındığına, bu yüzden onun çoğu zaman körlüğü aydınlığa tercih edişine ve yapmadığı şeylerle övünüşüne dikkat çeker.(32) Her sevdiğinin onun hayrına, her hoşlanmadığının da zararına olmadığı gerçeğini hatırlatarak insanı uyarır.(33)
Kur'an'ın insana teklif ettiği hayat, tüm yönleriyle bir sevgi hayatıdır. O, insandan yaptığı işleri sevgi değerine dayandırmasını ve sevgi ürünü olarak ortaya koymasını ister.(34) Ancak aldatıcı ve boşa hizmet ettirici sevgilerle, erdirici ve geliştirici sevgiyi birbirinden ayırmak gerekir. Aldatıcı sevgi, Allah yerine başka değerleri gönül dünyamızda sevgi objesi yapmakla oluşur. Erdirici sevgi ise, Allah'a yönelen ve insanı O'na yönelten sevgidir.
Allah'ı Sevmek
Kur'an, insandaki sevgi değerinin yok edilmesini değil, Allah sevgisinin, diğer sevgilerden üstün tutulmasını ister. Allah'ın en çok sevilmesi gerektiğini, sevginin hükmünün ve açık belirtisinin de itaat olduğunu bildirir.(35) Allah'ı sevmenin kesin delilinin, Peygamber Aleyhisselâm'a uymak olduğunu şöyle dile getirir: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir."(36) Görüldüğü gibi ayet, Allah'ı sevmenin, kuru iddia ile değil O'nun buyruklarını tutup Rasûlüne uymakla gerçekleşeceği mesajını vermektedir. Çünkü Peygamber Aleyhisselâm'ın ortaya koyduğu ideal model, Allah sevgisini ve dini, kuru bir iddia olmaktan kurtarmıştır.
Allah'ı sevmek, şirke, küfre ve şehvete dayalı haksız arzulara karşı tevhidi seçmek, dini Allah'a özgü kılmaktır. Allah sevgisinin temeli, O'na ibadet etmektir. İbadetsiz sevgi olmadığı gibi, sevgisiz ibadet de olmaz. Bundan dolayı Allah'ı sevmek, gönüllü itaati ve günahlardan sakınmayı gerektirir. Sevgiye dayalı iman, sırf duygu planında kalan soyut bir kavram değil; aksine duygudan şuura ve eyleme dönüşen, insana vahiy çizgisinde yürüme yeteneği sağlayan en üstün değerdir.
Sevgisiz Hayat Tatsızdır
İman, sevgi ve bilgi gibi yüksek değerlerin büyük ölçüde terk edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu ortamda çok sayıda insan, manasız bir madde, ruhsuz bir kalıp haline getirilmiştir. Yaşanan ortamı kısaca tahlil edecek olursak şu gerçeklerle karşılaşırız. Zalim güçler, üstün değerleri yok ediyor. İnsan insanın kurdu olmuş, kurt kuzuyu öldürüyor. Hilekârlık, doğruluğu yutuyor. Sevmek ve acımak bir hayal, şefkat ise bir masaldır. İnsanlar ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda haklının değil güçlünün dediği oluyor. Kısacası, zulüm düzenlerinin hakim olduğu yerlerde, hakkın değil haksızlığın etkin olduğu gözleniyor.
İman gücünü ve Allah sevgisini kaybeden kimseler, kabus içinde yaşamaya mahkumdurlar. Çünkü onlar, kendilerini saadet dünyasına götürecek üstün değerleri yitirip zulüm ortamında kalmışlardır. Oysa sevgisiz bir hayat tatsız, üstün değerleri yitiren kimse de mutsuzdur. Bunun için, bizlere "imânı sevdiren, onu gönüllerimize sindiren; küfrü, fıskı ve isyanı da çirkin gösteren Allah'a"(37) ne kadar hamd etsek azdır.
Dipnotlar: 1- Nisa, 43, 2- Al-i İmran, 92; Tevbe, 54, 56, 3- Nisa, 65, 4- Fecr, 20; Adiyat, 8; Kıyame, 20; Sad, 32; A'raf, 31, 35, 79; Taha, 39; Kasas, 56, 76, 77; Yusuf, 8, 30, 33; En'am, 76, 141; Lokman, 18; Fussilet, 17; Şura, 40 Nahl, 23, 107; İbrahim, 3; Rum, 45; Bakara, 165, 177, 190, 195, 205, 216, 222, 276; Enfal, 58; Al-i İmran, 14, 31, 32, 57, 76, 92, 119, 134, 140, 146, 148, 152, 159, 188; Mümtehine, 8; Nisa, 36, 107, 148; Hadid Saf, 4, 13; Maide, 13,18, 42, 54, 64, 87, 93; Tevbe, 4, 7, 23, 24, 108; 5- el-Müfredat, s:105; Mu'cemu'l El fazi ve'l A'lami'l Kur'aniyye, s:113; 6- Al-i İmran, 31, 7- Saf, 4, 13, vb; 8- Maide, 54, 9- En'am 12; A'raf, 156, 10- Bakara, 195; Al-i İmran 134, 148; Maide 13, 93, 11- Bakara, 222; Tevbe, 108, 12- Al-i İmran, 76; Tevbe 4, 7, 13- Al-i İmran, 146, 14- Al-i İmran, 159, 15- Mümtehine, 8; Hucurat, 9 Maide, 42, 16- Saf, 4, 17- A'raf, 31; En'am, 141, 18- A'raf, 55; Bakara, 190; Maide, 87, 19- Kasas, 76; Nisa, 36, 20- Kasas, 77; Bakara, 205, 21- Lokman, 18; Hadid, 23, 22- Şura, 40; Al-i İmran,57, 140 23- Nahl, 23, 24- Rum, 45; Bakara, 276; Hac, 38, 25- Enfal, 59; Nisa, 107, 26- Al-i İmran, 32 27- Maide, 64, 28- Nisa, 148, 29- Bakara, 165, 30- Fussilet, 17 vb., 33- Bakara, 216, 34- Bakara, 177; Al-i İmran 92; İnsan, 8 vb., 35- Bakara, 165; Al-i İmran, 31 vb.. 36- Al-i İmran, 31, 37- Hucurat,7
Doç. Dr. Fahreddin Yıldız
İnsanda şuur ve zihin çevikliği, kalp tasvibi ve özenle iş yapmasını isteyen Kur'an,(1) inançsız ve isteksiz işlerin kabul edilmeyeceğini; iman ve sevgi değerinden yoksun insanların da mü'minlerden sayılamayacaklarım bildirir.(2) Kur'an'a göre imanın kesin şartı, vahiy kaynaklı Hak Dini severek kabul etmek, ona tereddütsüzce boyun eğmektir.(3)
Kur'an'ın, varoluş ve ebedî kurtuluş konusunda yer verdiği üstün değerlerin başında sevgi gelir. Sevgi, Arapçadaki "hubb" kelimesinin Türkçe karşılığıdır. Hubb kelimesi, Kur'an'da çeşitli kullanım şekilleriyle 83 kez geçer.(4) Bu kelime "insanın hayırlı gördüğü veya iyi sandığı şeyi isteyip ona yönelmesidir," diye tanımlanır.(5) Bir fıtrat olgusu ve kişilik cevheri olan sevgi, tekamülün özü, imanın da geliştirici ve erdirici gücüdür. Hemen belirtelim ki bu gücün hayra hizmet etmesi, onun vahyin rehberliğinde eğitilmesine bağlıdır.(6) Zira vahyin rehberliğinde gelişen sevgi, mü'minin öz sermayesi, temel gücü ve eriş kuvvetidir. Mü'minin varlık mayası olan sevgi bu boyuta ulaşınca, onun kişiliğinin ayrılmaz bir parçası haline gelir. Demek ki sevgi imanın doruğu, onun kemal noktasında belirişi ve uygulanışı olmaktadır.
Kur'an, sevgiyi Allah ve insandan başkasına izafe etmez.(7) İnsanla Allah arasındaki sevgi ilişkisinden söz ederken "Allah onları sever, onlar da Allah'ı severler." der.(8) Allah'ın sevgisinin, bütün mahlûkat üzerindeki işleyişini de rahmet kelimesi ile ifadeye koyar.(9) Ayrıca, Allah'ın kimleri sevip kimleri sevmediğini de açıkça bildirir.
Allah Kimleri Sever?
Kur'an'ın beyanına göre Allah, "doğru düşünüp güzel davranan ve iyi iş yapanları";(10) "çok tevbe eden, temizlikte titizlik gösteren ve iyice temizlenenleri"(11) "takvaya sarılıp günahlardan sakınanları"(12); "sabredenleri"(13); "Allah'a güvenenleri"(14); "adil davranıp adaleti ayakta tutanları"(15);"Allah yolunda kenetlenip saf bağlayarak savaşanları"(16) sever.
Allah Kimleri Sevmez?
Yüce kitabımız Kur'an, Allah'ın, "israf edenleri"(17); "haddi aşanları(18); "şımaranları"(19); "fesadı ve fesad peşinde koşanları"(20); "kurula kurula kendini övenleri"(21); "zalimleri"(22); "büyüklük taslayanları"(23); "nankörleri"(24); "hainlik edenleri"(25); "haktan sapan kafirleri"(26); "bozguncuları"(27); ve "çirkin sözün açıklanmasını"(28) sevmediğini belirtir.
Sevgi değerinin insan açısından durumu da şöyle açıklanabilir, insan yaratılışı gereği her şeyi sever. Onun olumlu ve olumsuz tavırlarının temelinde sevgi bulunur.(29) İnsan, sevgi olmadan hiçbir şeyin ardına düşmez, sevmediği şeyi de gönlüne sokup onun için zahmete girmez. Kur'an, insanın genelde dünyacı değerlere yöneldiğini,(30) bu eğiliminin bir gereği olarak maddeye aşırı düşkünlük gösterip ahireti unuttuğunu bildirir.(31) Şehvet ve servet sevgisinin ona süslü kılındığına, bu yüzden onun çoğu zaman körlüğü aydınlığa tercih edişine ve yapmadığı şeylerle övünüşüne dikkat çeker.(32) Her sevdiğinin onun hayrına, her hoşlanmadığının da zararına olmadığı gerçeğini hatırlatarak insanı uyarır.(33)
Kur'an'ın insana teklif ettiği hayat, tüm yönleriyle bir sevgi hayatıdır. O, insandan yaptığı işleri sevgi değerine dayandırmasını ve sevgi ürünü olarak ortaya koymasını ister.(34) Ancak aldatıcı ve boşa hizmet ettirici sevgilerle, erdirici ve geliştirici sevgiyi birbirinden ayırmak gerekir. Aldatıcı sevgi, Allah yerine başka değerleri gönül dünyamızda sevgi objesi yapmakla oluşur. Erdirici sevgi ise, Allah'a yönelen ve insanı O'na yönelten sevgidir.
Allah'ı Sevmek
Kur'an, insandaki sevgi değerinin yok edilmesini değil, Allah sevgisinin, diğer sevgilerden üstün tutulmasını ister. Allah'ın en çok sevilmesi gerektiğini, sevginin hükmünün ve açık belirtisinin de itaat olduğunu bildirir.(35) Allah'ı sevmenin kesin delilinin, Peygamber Aleyhisselâm'a uymak olduğunu şöyle dile getirir: "De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah çok affedici, çok merhametlidir."(36) Görüldüğü gibi ayet, Allah'ı sevmenin, kuru iddia ile değil O'nun buyruklarını tutup Rasûlüne uymakla gerçekleşeceği mesajını vermektedir. Çünkü Peygamber Aleyhisselâm'ın ortaya koyduğu ideal model, Allah sevgisini ve dini, kuru bir iddia olmaktan kurtarmıştır.
Allah'ı sevmek, şirke, küfre ve şehvete dayalı haksız arzulara karşı tevhidi seçmek, dini Allah'a özgü kılmaktır. Allah sevgisinin temeli, O'na ibadet etmektir. İbadetsiz sevgi olmadığı gibi, sevgisiz ibadet de olmaz. Bundan dolayı Allah'ı sevmek, gönüllü itaati ve günahlardan sakınmayı gerektirir. Sevgiye dayalı iman, sırf duygu planında kalan soyut bir kavram değil; aksine duygudan şuura ve eyleme dönüşen, insana vahiy çizgisinde yürüme yeteneği sağlayan en üstün değerdir.
Sevgisiz Hayat Tatsızdır
İman, sevgi ve bilgi gibi yüksek değerlerin büyük ölçüde terk edildiği bir dünyada yaşıyoruz. Bu ortamda çok sayıda insan, manasız bir madde, ruhsuz bir kalıp haline getirilmiştir. Yaşanan ortamı kısaca tahlil edecek olursak şu gerçeklerle karşılaşırız. Zalim güçler, üstün değerleri yok ediyor. İnsan insanın kurdu olmuş, kurt kuzuyu öldürüyor. Hilekârlık, doğruluğu yutuyor. Sevmek ve acımak bir hayal, şefkat ise bir masaldır. İnsanlar ne yaparlarsa yapsınlar, sonunda haklının değil güçlünün dediği oluyor. Kısacası, zulüm düzenlerinin hakim olduğu yerlerde, hakkın değil haksızlığın etkin olduğu gözleniyor.
İman gücünü ve Allah sevgisini kaybeden kimseler, kabus içinde yaşamaya mahkumdurlar. Çünkü onlar, kendilerini saadet dünyasına götürecek üstün değerleri yitirip zulüm ortamında kalmışlardır. Oysa sevgisiz bir hayat tatsız, üstün değerleri yitiren kimse de mutsuzdur. Bunun için, bizlere "imânı sevdiren, onu gönüllerimize sindiren; küfrü, fıskı ve isyanı da çirkin gösteren Allah'a"(37) ne kadar hamd etsek azdır.
Dipnotlar: 1- Nisa, 43, 2- Al-i İmran, 92; Tevbe, 54, 56, 3- Nisa, 65, 4- Fecr, 20; Adiyat, 8; Kıyame, 20; Sad, 32; A'raf, 31, 35, 79; Taha, 39; Kasas, 56, 76, 77; Yusuf, 8, 30, 33; En'am, 76, 141; Lokman, 18; Fussilet, 17; Şura, 40 Nahl, 23, 107; İbrahim, 3; Rum, 45; Bakara, 165, 177, 190, 195, 205, 216, 222, 276; Enfal, 58; Al-i İmran, 14, 31, 32, 57, 76, 92, 119, 134, 140, 146, 148, 152, 159, 188; Mümtehine, 8; Nisa, 36, 107, 148; Hadid Saf, 4, 13; Maide, 13,18, 42, 54, 64, 87, 93; Tevbe, 4, 7, 23, 24, 108; 5- el-Müfredat, s:105; Mu'cemu'l El fazi ve'l A'lami'l Kur'aniyye, s:113; 6- Al-i İmran, 31, 7- Saf, 4, 13, vb; 8- Maide, 54, 9- En'am 12; A'raf, 156, 10- Bakara, 195; Al-i İmran 134, 148; Maide 13, 93, 11- Bakara, 222; Tevbe, 108, 12- Al-i İmran, 76; Tevbe 4, 7, 13- Al-i İmran, 146, 14- Al-i İmran, 159, 15- Mümtehine, 8; Hucurat, 9 Maide, 42, 16- Saf, 4, 17- A'raf, 31; En'am, 141, 18- A'raf, 55; Bakara, 190; Maide, 87, 19- Kasas, 76; Nisa, 36, 20- Kasas, 77; Bakara, 205, 21- Lokman, 18; Hadid, 23, 22- Şura, 40; Al-i İmran,57, 140 23- Nahl, 23, 24- Rum, 45; Bakara, 276; Hac, 38, 25- Enfal, 59; Nisa, 107, 26- Al-i İmran, 32 27- Maide, 64, 28- Nisa, 148, 29- Bakara, 165, 30- Fussilet, 17 vb., 33- Bakara, 216, 34- Bakara, 177; Al-i İmran 92; İnsan, 8 vb., 35- Bakara, 165; Al-i İmran, 31 vb.. 36- Al-i İmran, 31, 37- Hucurat,7