- Seni ağlattığı için çengi kucakla !

Adsense kodları


Seni ağlattığı için çengi kucakla !

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafız_32
Fri 22 October 2010, 01:38 pm GMT +0200
620. Seni ağlattığı için çenge teşekkür et, onu öp, kucakla!

Mef'ülü, Mefa'ilün, Fe'ulün 

(c. III, 1240)

• Çalgıcımız da güzel, çengi de! Gönül onun sesini duyunca, dünya yaşayışını unutuyor, harap olup gidiyor.

• Çeng çalınırken, güzel sesler çıkararak ağlarken onu seyret, güzelliği ne hal alıyor, beti benzi ne renge giriyor?

• Yaşayışa doymuşsan, hayatın acılıklarını duyuyorsan, için daralmışsa, gözlerin yaşarmışsa kalk çenge teşekkür et! Onu öp, onu kucakla, kollarının arasına  al !

621. Yine mutluluk geldi, eteğimizi çekti.

Müfte'ilün, Fa'ilatü, Müfte'ilün, Fa'ilat 

(Dîvan-ı Kebîr, 1272)

• Yine sultanımızın kapısına geldik, yine can kanadını güzelce açtık.

• Yine mutluluk, saadet geldi, bizim eteğimizi çekti. Yine çadırımızı, eyvanımızı gökyüzüne kurduk.

• Dün sevgili bana; "Bu vefasız dünyanın elinden nicesin?" diye sordu. Gülen devletini, gülen bahtını gören nasıl olur?

• Mısır'ın rüyasında bile göremediği o şekeri, şükürler olsun ki ben, dişimin dibinde buldum.

• Biz zengin olmadığımız, yüksek bir mevkide bulunmadığımız halde, çok üstün, önde gelen bir büyüğüz, maiyyeti, ordusu olmayan bir padişahız. Biz kendi şeker kamışlığımızdan şekerler yemedeyiz.

• Ayın dönüp dolaşması ömrü törpüler, hayatı kısaltır, azaltır. Halbuki sevgilimiz kendi devrine, devranına çok uzun bir ömür ihsan etti.

 

622.  Akıl geldi,  ey aşık gizlen!

Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa'ilat 

(c. III, 1259)

• Akıl geldi, ey aşık gizlen! Akıldan, fikirden vay bize eyvah bize!

• Ey kusur gören göz, ey düşünen akıl! Bizim topluluğumuzdan çık, git! Yahut da, utancımdan yaptıklarını görmemek için gözsüz, söylediklerini işitmemek için sağır olayım.

• Ey akıl! Sen suya benziyorsun. Ateşimizden uzak dur! Yahut da bizim aramıza karış, kazanımıza gir, bizimle beraber kayna, bizimle beraber köpür, coş!

• Aklının seni kırıp dökmesini, perişan etmesini istemiyorsan, akıl deryasında ölü gibi ol, onun dalgalan ile uğraşma!

• Eğer sen; "Ben aşığım." dersen, bil ki senin için bir çok imtihanlar vardır. Başını eğme, aşıkların kadehinden iç!

• Benim coşkunluğum, aşk mesti olduğumdandır. Çeng gibi coşup köpürüyorsam da; benim bu halden haberim bile yok!

• Ey Tebrizli Şems! Beni harap ettin, sen hem sakîsin, hem şarapsın, hem de şarap satan!

 

623. Zavallı gönlüm saçlarının arasında kayboldu, gönlümü bulmak için o saçları dağıtın!

Mef'ulü, Mefa'îlün, Mef'ulü, Mefa'îlün 

(c. III, 1229)

• Can denizinde olan, canlar bağışlayan o saçları dağıtın. Çünkü o saçların arasında ruhlara safa veren mi'skler gizlenmiştir. 0 saçları çözün, dağıtın.

• Onun siyah saçlarının gerisinde yüzlerce sabah vardır. 0 saçları her an, her lahza yüzlere çözün,

• Dünyaya devlet ve cennet olan saçları dağıtın, dağıtın ki onların kokusu ile canlarda gül bahçeleri açılsın.

• 0 saçlar dağılınca, şarap gibi kaynar, coşar durur ve onun pek güzel olan yüzünü halktan gizler. 0 saçları çözün, dağıtın, dağıtın da o saçların hoş kokusu ile sarhoş olsun, sarhoşca neşelensin, parlasın.

• Zavallı gönül onun saçlarının kıvrımları arasında kayboldu. Kaybolan gönlü bulabilmek için o saçları dağıtın, perişan edin.

"Fuzulî merhum bir beytinde şöyle der:

"Aşiyan-ı mürg-ı dil zülf-i perişanındadır.
  Kande olsam ey peri. gönlüm senin yanındadır."

(Gönül kuşunun yuvası senin dağınık, perişan saçlarının arasındadır./ Ey peri! Nerde olursam olayım, benim gönlüm senin yanındadır.)

 

 

624. Senin aşkınla oynayan her zerre şevke gelseydi, kucağını açsaydı,
güneş zerrelerin kucağına sığmazdı.

Mefulü, Mefa'ilün, Fe'Olün 

(c. III, 1238 )

• Bugün, gönlün hali pek hoş. Çünkü sen, dün benim gönlümün kanını içmiştin.

• Dün ay yüzünü göstermiştin, bugünse binlerce şekle bürünüyor, gönlünü binlerce örtülerle örtüyorsun.

• Gönül, o gözün önünde secdeler ediyor. Canımsa onun güzel kulağına, bir halka olmuş asılmış.

• "Her an aklını başına al !" diye işaret ediyorsun. Aklı, fıkri olmayandan, akıl, fikir mi istiyorsun?

• Ben, senin zurnanım, benden söyle; ben sensin. Senin zurnaya üfürdüğün nefesi ben vermedeyim. Coşmayacaksan coşma!

• Senin korkundan arslan bile kedi gibi olmuş, sabır ise fare gibi tuzağa düşmüş, gizlenmiş.

• Senin aşkınla oynayan her zerre, şevke gelseydi de kucağını açsaydı, güneş, zerrelerin kucaklarına sığmazdı.

• Ey zerre! Mademki güneş seni almak istiyor. Veresiye para ile olsa da kendini ona sat gitsin.

 

625. Bizi Hakk'a yükselten sema' merdiveni, göğün damını da aşar geçer.

Mefa'îlün, Fe'ilatiin, Mefa'îliin, Fa'îlün 

(c. 111, 1295)

• Gel, gel ki sen cansın, sema'ın canının canısın. Gel ki, sen sema' bahçesinin, yürüyen selvisisin.

• Yüz binlerce yıldızın gönlü senin yüzünden aydınlanmıştır. Gel ki, sen sema' göğüne doğan bir aysın.

• Gel ki can da, cihan da güzel yüzüne hayrandır. Gel ki, sen sema' aleminde, sen şaşılacak bir güzelsin, eşi benzeri görülmemiş, aziz bir varlıksın.

• Sen, sema'a girince iki dünyadan da dışarı çıkarsın, zaten bu sema' alemi, iki alemden de dışarıdadır.

• Yedinci kat göğün damı, ötelerde, pek yücelerdedir. Fakat bizi Hakk'a yükselten ' merdiveni, göğün damını da aşar geçer. Bu damdan da yücedir.

• Ondan başka ne varsa ayağınızın altına alın, ayağınızı vurun, ezin. Sema' sizindir, siz de sema'ınsınız.

• Zerrelerin kucakları güneş ışığı ile dolunca, hepsi de sessiz sedasız sema'a başlarlar.

• Gel ki, Şems-i Tebrîzî aşkın süretidir, şeklidir. Zira onun aşkından, sema'ın ağzı, dudağı açıkta kaldı.

 

626. Dediklerinin hepsi yalan!

Mef'ulü, Fa'ilatü, Mefu-îlü, Fa'ilat 

(c. III, 1299)

• "Aşk padişahı vefasızdır." diyorlar. Bu söz yalandır. "Senin çektiğin ızdıraplar bitmez, senin keder gecenin sabahı yoktur. Sen gündüzü göremezsin." diyorlar, bu söz de yalan!

• Aşktan anlamayanlar bana diyorlar ki: "Aşk için ne diye kendini öldürüyorsun? Beden yok olduktan sonra hayat ve aşk da yok olur, gider." Bu görüşler de yalan!

• "Aşk yüzünden gözyaşı dökmen anlamsız, gözünü kapayınca (ölüp gidince), artık sevgiliyi görmek, buluşmak imkansızdır." diyorlar. Böyle sözler de /alan!

• Diyorlar ki: "Zaman geçip gitti. Biz de zamanımızı doldurduk. Yaşamamız )itti. Biz ölünce bizim canımız, ötelere gitmez ki!" Bu söz de yalan!

* Doğru yolu tutmayanlar, aşk yolunda yürümeyenler diyorlar ki: "Kulun hakk'a varmasına da imkan yoktur!" Bu görüş de yalan!

* Diyorlar ki: "Kula, gönül sırrını açmazlar, lütfedip kulu gönüllere almazlar, yukanlara çıkarmazlar." Bu düşünce de yalan!

• "Balçıktan yaratılmış olan insanın, gökyüzünde bulunanlarla, gök ehli ile dostluk kurmasına imkan yoktur." diyorlar. Bu sözler de yalan!

• Diyorlar ki: "İnsanın tertemiz ruhu, şu topraktan yapılmış olan yuvadan, aşk kanatlarını açıp da havalanamaz, ötelere gidemez." Bu söz de yalan!

 

627. Keskin kılıcını çek, haset edenlerin kanlarını dök!

Müfte'ilün, Fa'ilün, Müfte'ilün, Fa'iliin 

(c. III, 1304)

• Bana şarap gerekmez, ben şarabın durusundan da, tortusundan da vazgeçtim. Ben kendi kanıma susamışım, nefisle savaş zamanı geldi.

• Keskin kılıcı kınından çek! Haset edenlerin kanlarını dök, ta ki bedensiz baş kendi bedeni etrafında çırpınarak dönüp dursun!

• însan kellelerinden dağ yap! Dökülen kanımızdan deniz meydana getir, ta ki toprak ve kum, akan kan damlalarını içsin!

• Ey gönlümden haberdar olan! Yürü git, ağzımı tutma, yoksa gönlüm yarılır da yarığından kan fışkırır.

• Bırak söyleyeyim, sözümden belki kavga çıkar ama kavgaya kulak verme, hiç aldırış etme. Bizim saltanatımız ve kahrımız insanlar tarafından meydana gelmez.

• Ateşin gönlüne atılırım, ateşine sevine sevine lokma olurum. Kibrit gibi olan canın göbeğini neyin üstünde kestiler biliyor musunuz?

• Ateş bizim oğlumuzdur ve kanımıza susamıştır. Bizim bağımızla bağlanmıştır. Aramızda ayrılık olmaması için, her ikimiz beraber bulunuruz.

• Ateş oduna der ki: "Git, sen siyahsın, ben beyazım." Odun da der ki: "Sen yanmışsın, ben yanmamışım, kurtulmuşum."

• Ne bu tarafta, ne de o tarafta yüz bulamaz. 0 da iki karanlık arasındaki siyahta gizlenir kalır.

• 0 anka gibi bütün kuşları geçmiştir. Göklere yol bulamadı da o zavallı, Kaf dağında kaldı. 

• Ey fitne, karışıklık arayan, haydi kalk! Sendeki o idrak testisini taşa vur kır,  ta ki hakîkat nehrinin suyunu onunla çekemezsin, taşıyamazsın. Senin kusurunu söyleyeyim. 

• Bedenleri toprak altında uyuyan, toprağı bedenlerine yorgan edinen temiz ruhlar gibi artık biz de susalım.

 

628. Bütün dünya, mevki, servet, şöhret peşinde çırpınıp durmada.

Müfte'ilün, Mefa'îlün, Müfte'ilün, Mefa'îlün 

(c. III, 1301)

* Biz tenhaya çekilmiş iki üç rind, bir tarafta toplandık. Yüz yüze gelmiş ağızlarını ota daldırmış develer gibiyiz.

* Sağdan soldan develer gibi ağzı köpüre köpüre tama' sarhoşu biri gelmede.

* Gam yemeyen her deve, bu ağıla yol bulamaz. Çünkü onlar vadide, aşağıdalar. Bizse yüce dağın tepesinde, en yüksek bir yerdeyiz.

* Dünya deniz kesilse, biz o denizde Nuh'un gemisiyiz. Nuh'un gemisinin atmasına, kaybolmasına imkan var mıdır ?


*Bütün dünya, mevki, servet, şöhret peşinde çırpınıp durmada, dertlere düşmededir. Bizse bu köşede mutluyuz, hoşuz, epeyce de saygılar görmedeyiz, neşe ile mest olmadayız.

• Arifler mest oldular. Ey hünerli, marifetli, güzel sesli çalgıcı! îçeriye gel, defi eline al, acele bir rubaî söyle!

• Ormanda bir rüzgar estir, her selviye, her söğüde bir esinti yolla, yolla da söğütlerle selviler, çınarlar saf saf olarak baş sallasınlar.

 

629. Tebrizli Şems'in ateşi Hallac'ın dükkanına düştüğü için
Mansur sevinerek darağacına asılmıştır.

Mefa'iliin, Fe'ilatün, Mefa'ilün, Fe'ilün 

(c. III, 1306)

• Gel gel ki, sen arslansın, arslanların arslanısın. Sen nefsine esir olmuş hayvanlardan değilsin. Çayırlıktan dışarı çık, gel nefsanî istekler ordusunun saflarını yar!

• Medhinde ne söylerlerse hiçbiri yalan değil, ne derlerse doğrudur, hiçbiri de boş söz değildir.

• Şu dünya aşıkları, canlarını dünya için, dünya malı için feda ettiler. Bense canımı canların canına feda ettim.

• Her ne kadar canım ikbal Ka'besi ise de, binlerce can Ka'besi senin etrafında dönmekte, tavaf etmekteler.

• Sır söylememek için ağzımı kapadım. Ben gam anasının karnındaki çocuk gibiyim. Çünkü çocuklar annelerinin göbekleri ile kan emerek beslenirler.

• Sen aklın aklısın, ben ise mest olmuşum. Sana karşı hata ediyorum, fakat mestin hatası aklın aklı önünde bağışlanırmış, affolunurmuş.

• Hudutsuz olan humarım, denizleri bile içsem geçmez. Çünkü senin aşkınla mest olanlara kaseler, sürahiler yetmez.

• Ben senin aşkından başka bir yere sığamam. Çünkü aşk zümrüd-ı ankasının yeri Kaf dağıdır.

• Ben Şems-i Tebrîzî'nin hallaç yayı yım. Şems'in ateşi bu hallaç dükkanına düştüğü için, Mansur hazretleri o aşkı tatmış da sevine sevine darağacına asılmıştır.

 

630. Aşk devleti

Fa'ilatiin, Fa'ilatün, Fa-ilat 

(c. III, 1309)

• Ey dünyada gönüller açan, gönüller kazanan aşk devleti! Ey "Allah dilediğini yapar." ayetinin sırrına mazhar olan aşk ikbali!

"İbrahim Süresi, 14/27. ayet."

• Ey aşkın cevrinde, cefasında gizlenen safa ve vefa! Aşk devleti ne de hoş, ne de güzel!

• Ey candan da daha can olan aşk yüzü, aşk didarı! Ey candan da, yüksek mevki'den de üstün olan aşk devleti!

• İhlastan da, gösterişten de kurtuldum da şunu anladım ki: Ihlasın da, gösterişin de canı aşk devletiymiş.

• Eğer güneş dönüp dolaşırsa, bu onun güçsüz oluşundan, ayrı düşüşünden değildir. Aşk devleti yerden yere konup göçmektedir.

• Halk her işte "Sonu hayır olsun." der. Bizim sonumuz aşk devletidir.

• Ben sustum, ağzımı kapadım. Çünkü aşk devleti Allaha gönül vermiş kişilerin gönüllerinde kanat açtı.

• Dua zenbil gibidir. Bu varlık, bu devlet ise Mekke dağlarında el açıp yalvaran Halil îbrahim'dir. Fakat aşk devleti duaya bile çıkmaz.

• Aşk birliktir. Burada iki yok, ya sen varsın, ya aşk, ya da aşk devleti var.