sidretül münteha
Sun 2 January 2011, 04:31 pm GMT +0200
SELMÂN, EBU MUSA, ABDULLAH BİN SELÂM, OĞLU YUSUF, CERÎR, CÂBİR BİN ABDİLLAH VE BABASI, ENES BİN MÂLİK İLE BERÂ'NIN MENKIBELERİ 2
8872- Ebû Mûsâ radiyallahu anh'dan: Bana Allah Resulü sallallahu aleyhi ve
sellem şöyle buyurdu:
"Ah dün senin (kıraatini) okumanı dinlerken beni bir jarseydin! Sana Dâvud ailesinin güzel sesi verilmiş." Şöyle dedim:
"Eğer beni dinlediğini bilseydim, daha da güzel okumaya çalışırdım, tüm hünerimi ortaya dökerdim." [Müslim ve Nesâî]
8873- Kays bin Ubâd radiyallahu anh'dan: "Ben bir mescidde, içlerinde bazı sahabenin de bulunduğu bir meclisle oturuyordum. Yüzünde huşu izleri bulunan bir adam geldi. Cemaatten biri dedi ki: 'İşte bu cennel ehlin-dendir.' Adam hafifçe İki rek'at namaz kıldı. Sonra çıktı, kendisini takip ettim. Evine girdi, ben de arkasından girdim. Biraz konuştuk, kendisiyle iyice tanıştıktan sonra dedim ki: 'Sen mescide girdiğin zaman bir adam senin hakkında şöyle şöyle dedi.' Cevap verdi:
'Sübhanallah! Kişi bilmediği bir şey hususunda konuşmamalıdır. Niçin böyle yaptığımı sana anlatayım: Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zamanında bir rüya gördüm. Güya ben bir bahçedeydim. Şu kadar genişti. Otlan ve yeşillikleri şöyle şöyleydi. Bahçenin ortasında kökü yerde, ucu semada olan bir demir direk gördüm; ucunda bir kulp vardı. Bana denildi ki:
'Haydi onun üstüne çık!'
'Çıkamam ki' dedim. Bunun üzerine hizmetçi gelip arkamdan elbisemden tuttu ve bana yardım etti. ben de üstüne tırmanıp çıktım. Ta direğin tepesinde oldum. Kulpa yapıştım. Bana 'İyice yapış!' denildi. Uyandığımda kulpu elimdeydi. Sabahleyin gelip Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e bunu anlatınca, şöyle buyurdu: 'İşte o (bahçe) İslâm bahçesidir. O direk de islâm direğidir. O kulp da (din ve imanda) sebat kulpudur. Sen ölene kadar İslâm üzere olacaksın'."
(Râvi dedi ki:) Adam ise Abdullah bin Selâm'dır.
8874- Diğer rivayet:
"Ben uykudayken bir adam gelip bana: 'Haydi kalk!1 dedi. Elimden tuttu, onunla gittim. Solumda birçok geniş caddeler gördüm. Onlara gitmek isledim. Yanımdaki adam: 'Hayır gitme, çünkü o, ashâb-ı şimalîn yoludur' dedi. Sağıma baktım, dosdoğru geniş caddeler gördüm. Adam: 'İşle bu sağ tarafı tut!' dedi. Beni bir dağa iletti ve: -Tırman!' dedi. Defalarca tırmanmaya çalıştım, her girişimimde arka üstü düştüm.
Sonra beni alıp götürdü, nihayet, kökü yerde, ucu ise gökte olan ucunda bir kulp bulunan bir direğe götürdü ve 'Haydi buna tırman!' dedi.
'Ucu gökle olan bu kadar uzun direğe ben nasıl çıkayım?' dedim. Elimden tuttu ve beni direğin üstüne çıkardı ve halkaya yapıştım. Direğe vurdu, yıkıldı ve ben halkaya asılı kaldım. Sabah olunca Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip rüyamı anlattım; şöyle buyurdu;
'Solunda gördüğün o yollar ashâb-ı şimalin yollandır. Sağındaki yollar ise ashâb-ı ye-mînin yollarıdır. Gördüğün dağ, şehitlerin menzilidir, oraya kesinlikle ulaşamazsın. Gördüğün direk ise, islâm direğidir. O kulp İslâm kulpudur. Ölünceye dek ona yapışmış
olacaksın'." [Buhârî ile Müslim.|
8875- Sa'd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e
bir tabak yemek getirildi. Ondan yedi ve yemek arttı. Buyurdu ki: 'Şu yoldan, cennet ehlinden olan bir adam gelecek artan bu yemeği yiyecektir.' Çok geçmeden Abdullah bin Selâm geldi ve artan yemeği yedi."
|Ahmed, Ebû Ya'lâ ve Bezzâr leyyin bir senedle.]
8876- Yusuf bin Abdullah bin Selâm radiyallahu anh'dan:
"(Ben küçük iken) Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem beni kucağına oturttu, başımı sıvazladı ve bana 'Yusuf ismini taktı."
[Ahmed veTaberânî, Mu'cemu' l-Kebîr'de şunu ila* ve elli: "ve bereketle dua etti."]
8877- Cerîr bin Abdullah radiyallahu anh'dan:
"Müslüman olduğum gündenberi hiçbir zaman Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem beni huzuruna girmekten alıkoymadı. Ne zaman beni gördüyse muhakkak surette yüzüme tebessüm buyurdu."
8878- Diğer rivayet:
"Ona atın üzerinde sabit kalamadığımdan şikayet ettim. Bunun üzerine elini göğsüme vurup şöyle buyurdu: 'Allahım! Onu sabit kıl ayağını (kaydırma)! Hem yol gösterici ve hem de kendisine yol gösterilmiş eyle!'"
[Buhârî, Müslim ve Tirmizî.]
8879- Câbİr radiyallahu anh'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem (kendisine) deve(mi sattığım) gece(si) benim için yirmi beş kere istiğfar etti."
8880- Câbir radiyallahu anh'dan:
"Pek üzgün olduğum bir anda Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem bana rastladı ve sordu:
'Neden bu kadar üzgünsün?' Cevap verdim:
'Babam Uhud günü şehit düştü; geride çocuklar ve borç bıraktı.'
'Sana babanın Allah katındaki derecesini müjdeleyeyim mi?'
'Evet.'
'Allah hiç kimseye arada perde olmaksızın konuşmamıştır. Fakat babanı diriltmiş ve onunla yüz yüze konuşmuş ve şöyle demiştir:
'Ne dilersen dile, vereyim.' Babanın cevabı şu oldu:
'Ya Rabbi beni tekrar dirilt de tekrar şe-hid olayım!'
'Allah ölenlerin tekrar geri dönmiyecekle-rine dair hükmüm geçmiştir' buyurdu.' Ondan sonra şu âyet nazil oldu: 'Allah yolunda Öldürülenleri Ölüler saymayın. Bilakis onlar Rableri katında diridirler ve rızıklanmaktadırlar'." (Al-i İmrân, 169) [İkisi de Tirmizi'ye ait]
8881- Câbİr radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ile ondokuz savaşta bulundum. Ancak Bedir'de ve Uhud'da babam engel olduğu için bulunamadım. Babam Uhud savaşında Öldürüldükten sonra Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında savaşmaktan hiç geri durmadım." |Müslim|
8882- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ümmü Süleym'in yanına girdi, kendisine hurma ile yağ getirdiler; şöyle buyurdu: 'Haydi şu yağı tulumuna, hurmayı da kabına geri götürüp koyunuz!' Sonra evin bir kenarına gitti, nafile namazı kıldı ve Ümmü Süleym ile hane halkına dua etti. Ümmü Süleym dedi ki: 'Benim bir huvaysam (hizmetine lahsis olunmuş ufaklık) vardır.'
'Nedir o?'
'İşte o hizmetçin Enes' dedi. Bunun üzerine dünya ve âhiretle ilgili ne varsa hepsini elde etmem için dua etti: 'Allahım! Ona mal ver, evlat ver. Bunları ona bereketli kıl, çoğalt!'
Enes diyor ki: 'Ondan sonra Ensâr içinde en çok malı olan kişi ben oldum. Hatta kızım Ümeyne bana, Haccâc'ın Basra'ya geldiği tarihe kadar neslim içinden 120 küsur kişinin gömüldüğünü anlattı." |Buhâri ile Müslim-I
8883- Ebû Halde radiyallahu anh'dan: Ebû'l-Âliye'ye sordum: "Enes, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Men hadis dinlemiş midir?"
Dedi ki: "Ona tam on sene hizmet etti. Re-sûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de Enes'e dua etti. Bu dua sayesinde olacak ki bostanından senede iki kere mahsul ve meyve alıyordu. Onda misk kokusunu andıran bir koku vardı." |Tirmizî.|
8884- Enes radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)
"Kendisine hiç değer verilmeyen nice saçı sakalı karışmış iki paçavralt kimseler vardır ki o, Allah' a yemin etse Allah mutlaka onu yemininde sadık kılar (isteğini yerine getirir). İşte el-Berâ bin Mâlik de onlardandır."
| İkisi de Tirmizî'ye alt.]
8872- Bu hadisi Müslim (müsâfirîn 236, s. 546), Dâvud b. Rüşeyd an Yahyâ b. Saîd an Talha an Ebî Bürde an Ebî Mûsâ senedi ile tahrîc etti.
8873-8874- Bu hadisi Buhârî (menâkıbu'l-Ensâr 19/2, IV, 229-30; ta'bîr 19, VIII, 75; 23, VIII, 76) ve Müslim (fad. sah. 148-9, s. 1930-1), Muh. b. Sîrîn an Kays b. Ubâd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
8875- Bu hadisi Ahmed (I, 169), Affân b. Müslim an Hammâd b. Seleme an Âsım b. Behdele an Mus'ab b. Sa'd an ebîhî senedi ile tahrîc etti.
Âsım hakkında ihtilâf vardır. Diğer râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ Iî, 326).
8876- Bu hadisi Ahmed (IV, 35), iki ayrı tarikla olmak üzere Yahyâ b. ebî'l-Heysem ve Nadr. b. Kays an Yûsuf b. Abdillah b. Selâm asl-ı senedi ile tahrîc etti.
Râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ Iî, 327).
8877-8878- Bu hadisi Buhârî (cihâd 160, IV, 25-6; edeb 68, VII, 94; menâkıbu'l-Ensâr 21, IV, 231-2), Müslim (fad. sah. 134-5, s. 1925) ve Tirmizî (3820), Kays b. e. Hâzım an Cerîr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.
8879- Bu hadisi Tirmizî (3852), İbn e. Ömer an Bişr b. es-Serî an Hammâd b. Seleme an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh garîb" hükmü verdi.
8880- Bu hadisi Tirmizî (3010), Yahyâ b. Habîb an Mûsâ b. İbr. b. Kesîr an Talha b. Hirâş an Câbir senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.
8881- Bu hadisi Müslim (cihâd 145, s. 1448), Züheyr b. Harb an Revh b. Ubâde an Zekeriyyâ an Ebî'z-Zübeyr an Câbir senedi ile tahrîc etti.
8882- Bu hadisi Buhârî (savm 61/1-2, II, 247), Humeyd et-Tavîl an Enes asl-ı senedi ile tahrîc etti.
8883- Bu hadisi Tirmizî (3833), Mahmûd b. Gaylân an Ebî Dâvud an Ebî Halede senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen" hükmü verdi.
8884- Bu hadisi Tirmizî (3854), Abdullah b. e. Ziyâd an Seyyâr an Ca'fer b. Sül. an Sâbit ve Alî b. Zeyd an Enes senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.