sidretül münteha
Mon 24 January 2011, 04:04 pm GMT +0200
4. Selemde Alıcının Pişmanlığı:
Ulema, selemden sonra alıcı pişmanlık duyarak satıcıya, «Beni bağışla, satış bedelini şimdilik senden almayacağım» dese, caiz midir diye ihtilaf etmislerdir.
Kimisi «Caizdir» demiş ise de [25], İmam Mâlik ile bir cemaat «Caiz değildir» demişlerdir.
îmam Mâlik «Çünkü eğer cevazını benimsemiş olursak, korkarım ki, satılan malın yiyecek maddesi olduğu zaman, vadesinin geldiğinde alıcının satıcıya, kendisini bağışlamasına karşılık, mehil vermesi yiyecek maddesini teslim almadan vade ile satmak kabilinden olsun» diye sebeb göstermiştir.
Kimisi de «Bir alacağın bir başka alacakla değiştirilmesi kabilinden olduğu için caiz değildir» demiştir. Caiz görenler de, «Peygamber Efendimız,
'müslumanın satış akdinden duyduğu pişmanlığı kabul ederse, Cenab'i Allah kıyamet günü o kimsenin sürçmesini bağışlar ve kim eti dar olan bir borçlusunu sıkıştırmayıp ona mehil verirse, Cenab-ı Allah, kendi gölgesinden başka bir gölgenin bulunmadığı günde o kimseyi kendi gölgesine alır' buyurmuştur» [26] diyerek bunu, sevabı büyük, karşılıklı iyilik ve yardımlaşma diye vasıfîandırmışlardır. [27]
5. Alacağın Selem Satışındaki Vadeli Eşya Oluşu:
Ulema, bir kimsenin başkasında olan alacağı para olduğu ve borçlusunun da onu vadesinden önce ödemek istediği zaman, alacağını teslim almak zorunda olduğunda müttefiktirler. Fakat alacağının selem satışı ile satın aldığı vadeli eşya olduğu zaman, ihtilaf etmişlerdir.
İmam Mâlik ile cumhur, «Borçlu, vadesinden önce ödemek isterse kendisi almak zorunda değildir» demişlerdir. îmam Şâfıî de «Eğer -bakır, demir gibi- zamanla bozulmayan ve tazelik aranmayan bir şey ise, almak zorundadır. Eğer -meyvalar gibi- tazelik aranıyorsa, almak zorunda değildir» demiştir. Vadesinden sonra ödenen borç hakkında da Mâlikî uleması ihtilaf etmişlerdir, imam Mâlik'ten «Teslim almak zorundadır» diye söylediği rivayet olunmuşsa da, Ibn Vehb ile bir cemaatı «Teslim almayabilir» demişlerdir.
Eşya olan alacağını, vadesi gelmeden teslim almak zorunda olmadığını söyleyen cumhur, «Çünkü eşya para gibi değildir. Eşyayı korumak, bazan hem güçtür, hem masraf ister. Kişi bu masrafa katlanmamak için, vadesinden önce almak istemeyebilir» demişlerdir. Vadesinden sonra teslimi istenen alacağı almak zorunda olmadığını söyleyenler de, «Çünkü -teslimi yaza bırakılan kış mevsiminin meyvalan gibi- vadesinden sonra Önemini kaybedebilir» demişlerdir. Eşyanın da - para gibi- ne zaman ödenirse ödensin, teslim alınmasının gerektiğini söyleyenler ise, eşyayı da paraya kıyas etmişlerdir. [28]
[25] Ebû Hanife bu görüştedir, misli veya kıymeti geri ödenir.
[26] Ebû Dâvûd, Buyff, 15/56, no: 3460; Ibn Mâce, Ticâret, 12/26, no: 2199.
[27] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/277-278.
[28] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/278.