sidretül münteha
Sat 18 December 2010, 08:18 pm GMT +0200
(458 ) Selamın Hududu
1001/M.— (231-s.) Ebû Zinad'dan rivayet edildiğine göre, şöyle detir:
Zeyd ibhi Sabit'in oğlu Harice, babası Zeyd'in (Halife bulunan Muaviye'ye yazdırdığı) mektubunda; selâm verince şöyle yazardı:
— Esselâmu aleyke. ya emîre'l-Müminin ve rahmetullahi ve berekâ-tühu ve mağfiretuhu ve tayyibu salâvatihi — Selâm üzerine olsun, ey müminlerin Enıîri! Allah'ın rahmeti de, bereketleri de, mağfireti de, pâk olan rahmetleri de...[728]
Bu haberden öğreniyoruz ki, selâm sözüne «ve rahmetullahi ve berekâtuhu ve mağfiretuhu ve tayyibu salâvatihi» sözleri ileve edilebilir. Fakat İbni Abbas hazretlerinden rivayet edilen bir habere göre, selâm «ve berekâtüh» sözü ile biter. Buna daha fazla ilâve yapılmaz. İşlerin en hayırlısı orta hal üzere bulunan olduğundan, aşın hareketler pek makbul değildir. Her şeyin ölçülü olması, hal ve vaziyetin gereğine uygun düşmesi din ve ahlâkça makbul olan husustur. (Fadlu'llah : C. II, s. 462)
(İlerde gelecek olan 1131 sayılı habere bakılsın.).[729]
(459) İşaretle Selâm Veren Kimse
1002— (232-s.) (Basra'da görülen) EbûKurre El-Harasanî şöyle demiştir: Enes'i gördüm, bize rastgelmişti de, eliyle bize işaret edip, selâm veriyordu! Kendisinde abraşlık (veya saç ağarması) vardı. Hz. Hasan'ı da gördüm saçlarını sarı renkle boyuyordu ve siyah sarık giyiyordu. (Yezid ibni Seken'in kızı) Esma da şöyle dedi :
«— Peygamber (Sav) elini eğerek hanımlara selâm verdi.»[730]
Nese'î, Cabir'den rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: «Yahudi'lerin selâm verişi gibi selâm vermeyiniz. Onların selamı başlarla ve ellerledir.» Yalnız ve veya baş İşareti yaparak, selâm sözünü İfade etmenin caiz olmadığı bu hadîs-i şeriften anlaşılmaktadır. Selâm telâffuz edilmekle beraber, elle işarette bulunulursa, bunda da bir mahzur bulunmadığı yukarda rivayet edilen haberden İstidlal edilmektedir. Işittiremeyecek kadar uzakta veya mahzurlu bir halde bulunanın yine el işareti yaparak selâm vermesinde bir beis yoktur.
[731]
1003— (233-s.) Müsa} babası Sa'd'dan rivayet ettiğine göre, babass, Abdullah ibni Ömer ve Kasım ibni Muhammedi ile yola çıktı. Nihayet Şerif denilen yere indikleri zaman, Abdullah ibni Zübeyr'e tesadüf edildi. Abdullah ibni Zübeyr onlara işaretle selâm verdi. Bunlar da, ona selâmı iade ettiler.[732]
Bundan önceki habere ve açıklamasına bakılsın, 8u haber için de başka bir kaynak bulunamamıştır.[733]
1004— (234-s.) Ats ibni Ebi Keban'dan rivayet edildiğine göre, şöyle demiştir:
— Ashab, elle selâm vermeyi boş görmezlerdi.[734]
1002 sayılı habere ve açıklamasına müracaat edilsin.[735]
[728] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/374.
[729] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/374.
[730] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/375.
[731] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/375.
[732] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/375-376.
[733] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/376.
[734] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/376.
[735] A. Fikri YAVUZ, İmam Buhari’nin Derlediği Ahlak Hadisleri (Edeb-ül Müfred), Sönmez Neşriyat: 2/376.