hafiza aise
Mon 26 December 2011, 03:33 pm GMT +0200
Selam ve salat olsun
Ocak 2008 28.SAYI
Alemlerin sultanı Efendimiz’e karşı saygı ve sevginin alametlerinden biri de ona daima salat ve selamda bulunmaktır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Allah ve O’nun melekleri Peygamber’e hep salat ederler. Ey müminler, siz de ona salat (dua) ediniz ve samimiyetle selam veriniz.” (Ahzab, 56)
Bu ayetle, Peygamberimiz’e salavat getirmenin gerekli olduğu görülür. Müslümanlar bunu yerine getirdikleri takdirde, aynı zamanda bu konuda Rabbimiz’in ve meleklerin yaptığı bu övgüye ve duaya da riayet etmiş olurlar.
Böyle dua ediyordu Peygamberimiz (s.a.v)
“Rabbim, beni nefsim ile baş başa bırakırsan beni zaafa, muhtaçlığa, günaha ve hataya itmiş olursun. Ben, ancak senin rahmetine güveniyorum; günahlarımın hepsini bağışla, zira günahları ancak sen bağışlarsın. Tövbemi kabul et, zira sen tövbeleri kabul eden ve çok merhametli olansın.”
Seni bırakmayacağız ya Rasulallah!
Birinci Dünya Savaşı’nda İngilizlere karşı Medine’yi tam iki yıl yedi ay boyunca savunan “çöl kaplanı” lakaplı Fahrettin Paşa, beraberindeki subay ve erleriyle birlikte bir sabah namazını Mescid-i Nebevi’de eda ettikten sonra Peygamberimiz’in kabrine gelir ve mübarek huzurunda şöyle der: “Ya Rasulallah, son neferimize varıncaya dek şehit olmadıkça senin mübarek bedenini düşman eline teslim etmeyiz. Ya Rasulallah, biz seni bırakmayacağız...”
Alçak gönüllülüğe dair
“Ey insan, Allah (c.c) seni topraktan yarattı. Toprak gibi alçak gönüllü ol. Ateş gibi hırçın ve hırslı olma. Ateş başkaldırdı, yükseldi, isyan etti ve hırçınlaştı. Kendini beğendiği için ondan şeytan yaratıldı. Toprak tevazu gösterdiğinden Adem aleyhisselamın özü oldu… ” (Şeyh Sadi Şirazi-Bostan)
O’nu dinlerken
Ebu Said El- Hudri anlatıyor:“ Sahabe-i kiram efendilerimiz, Allah Rasulü’nü dinlerlerken, başlarında kuş var da onu kaçırmak istemiyorlarmış gibi gayet dikkatle dinlerlerdi.” (Buhari, Cihad 37)
Allah korkusu
“Ey iman edenler, Allah’tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkup gerektiği gibi sakının ve kesinlikle Müslüman olarak can verin.” (Al-i İmran,102)
Yiyeceksiz kuşlar gibiyiz
“İnsan, dünyada tuzaklar önünde güçsüz ve aç kuşlar gibidir” diyen Mevlana Hazretleri sözlerine şöyle devam eder; “Allahım, yüz binlerce tuzak ve yem karşısında bizler zayıf ve yiyeceksiz kuşlar gibiyiz. Ancak, yarini ve yardımcısını bilenler için ümitsizlik ve keder yoktur; her adımda binlerce tuzak olsa da sen bizimle oldukça hiçbir keder yoktur. Günler boyunca düşüncem, her gece sözüm şudur: Niçin kendi gönlümün hallerinden habersizim? Nereden geldim, niçin geldim? Nereye gidiyorum? Artık vatanımı göstermeyecek misin? İyi bilirim, can ulvi alemdendir. Pılımı pırtımı oraya atmak arzusundayım…” (Mesnevi)
Yaratılış ve kader
Allah Rasulü (s.a.v) şöyle buyurur: “Sizden her birinizin yaradılışı evvela ana karnında kırk günde toplanır. Sonra kan pıhtısı, sonra bir çiğnem et olur. Sonra ona melek gönderilir ve ruh üflenir. Ve meleğe; ‘Rızkını, ecelini, amelini, şaki mi, said mi olacağını yazması’ söylenir.” (Buhari, Bedu’l-halk 6; Tirmizi, Kader 4; Enbiya 1)
İlim yolunda seyr-u sülûk
İlim ehli seçkinler, nebilerin varisleridir. Bu ilim yolcularının gelip geçecekleri yollara melekler kanatlarını sererek koruma altına alırlar. Kainat’ın Efendisi (s.a.v) bu hadiseyi bizlere şu mübarek sözleriyle müjdeler: “Kim ilim yoluna sülûk ederse, Allah ona cennete giden yolu kolaylaştırır. Melekler işittikleri şeylerden hoşnut oldukları için kanatlarını ilim talibinin ayakları altına sererler.” (Ebu Davut, İlim 1; Tirmizi, İlim 19; İbni Mace, Mukaddime 17)
Akıllı kişi şerden kaçınandır
“Akıllı kişi hayrı ve şerri bilen kimse değildir. Akıllı kimse hayrı gördüğünde ona tabi olan, şerri gördüğünde ondan kaçınandır. Ölümü hatırladığın zaman, dünyanın güzelliği ve şehvetleri senden gider. Konuşmak hoşuna giderse sus, susmak hoşuna gidince konuş. İnsanların sırlarını ortaya çıkaracak sorular sorma.” (Bişr-i Hafi Hazretleri)
Hülya BALÇIN