sumeyye
Tue 1 June 2010, 08:36 am GMT +0200
Selam olsun "kuru et yiyen kadının oğlu"na!
"Mekke'nin fetih günüydüBir adam Resulullah'ın yanına yaklaştı Korkudan, heyecandan titriyordu Resulullah da gördü adamın bu halini ve dönüp seslendi: " Titremene lüzum yok, ben kral değilim " Ve ardından dedi ki; " Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben"
Bu hadisi her okuyuşumda sarsılırım
Düşünün
Mekke'yi fetheden kuvvetlerin başındaki kişinin ve Peygamber'in önünde titremez de insan, kimin önünde titrer? "
İktidarı olağanüstüleştirme " insanlık tarihi kadar eski bir hikâyedir çünkü
Hatta geçmek bilmeyen bir hastalıktır
Güçlülerin, militerlerin, kendine soy sop iktidarı ve havası yaratanların, en sıradan makamların sahiplerinin önünde korkar, ezilir, büzülür, titrer insan
Ya bugün?
Popüler şöhret denen şeyden bir parça nasiplenmiş kişilerin bile yanına yanaştığında titremeye kapılıp ağzını açamayanları görürsünüz
Nedir Peygamber'i böyle davranmaya, böyle söylemeye iten?
İlk akla gelen hep tevazu kavramı olur bu durumlarda
Tevazu deyip geçmek doğru olur mu?
Hayır! Yanlış olur
Hele tevazuyu alçakgönüllülük veya kendini küçültme olarak ele alıyorsanız, bu iyice yanlış olur
Çünkü " Titremene lüzum yok, ben kral değilim " diyen HzMuhammed, unutulmamalıdır ki, Adem Aleyhisselam'dan beri Peygamber olduğunu, yani " fark "ını hep dile getirmiştir
Burada vurgulanan şey
İsmet Özel'in sözleriyle " kralın ve krallığın çarpıklığıdır " (40 Hadis, İsmet Özel 2005, Şule Yayınları)
Daha doğrusu, âlemde " kral olma "nın; saltanat kurup, saltanat sürmenin çarpıklığı dır burada altı çizilen, hiç kuşku yok!
" Kureyşli kuru et yiyen bir kadının oğluyum ben " sözüne gelince
Nasıl da ürperticidir!
Elbette bu meselelerin acemisi ve ilahiyatçılara hem saygı duyup hem de kibirlerinden ürken biri olarak altından kalkamayacağım kadar ileri gitmek istemem
Ama Peygamber'in bu sözünde tatlı bir dalga geçmeyle, derin bir "hakikat"in bir arada bulunuşunun beni çok etkilediğini söylemeliyim
Belli ki, yanında tir tir titreyen adama şunu hissettirmek istemiştir
Demek istemiştir ki
Peygamberim, farkım bu
Başka farkım yok
Sen ve ben insanız
Beni sana üstün kılacak, ne soy sop, ne kavim ne de bir iktidar bağı olamaz
Bu konuyu neden açtım, neden bu hadisi köşeme taşıdım?
Anlatayım
Kutlu Doğum Haftası'ndayız
Fakat malum merkez medyanın şu köşelerinde her konuda yazarız, atarız tutarız da, bu konulardan köşe bucak kaçarız!
Ben bu tavrı hiç anlamam, anlayamıyorum
Çağın bütün frekanslarına, bütün sorunlarına, bütün tatlarına açık biriyim
Ama aynı zamanda bu coğrafyanın, bu tarihin, bu manevi iklimin insanıyım
Yazım, sözüm, fikrim ve duygularım nasıl o iklimden ve o iklimin meselelerinden uzak durabilir ki!
İstedim ki, Kutlu Doğum Haftası vesilesiyle okurlarıma Peygamber'in (pek öne çıkmamış) bir sözünü hatırlatayım
Belki bu noktadan başlayarak
İslam ve ırkçılık; İslam ve hiyerarşi; İslam ve iktidar; İslam ve eşitlik konularını bir daha düşünme şevki doğar içimizde
HAŞMET BABAOĞLU