- Saygı en büyük güzellik

Adsense kodları


Saygı en büyük güzellik

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Sat 28 April 2012, 05:51 pm GMT +0200
Saygı en büyük güzellik

Mart 2007 18.SAYI

Gelin çocuklar, düşelim yollara.
Az gidelim uz gidelim,
Dere tepe düz gidelim.
Besmeleyle başlayalım her işe.
Büyüklerden saygıyı, küçüklerden sevgiyi eksik etmeyelim.

Peygamberimiz’in (s.a.v) arkadaşı Ebu Bekir (r.a),  Efendimiz’i canından çok sevmektedir. Allah Rasulü’nün yanından bir an olsun ayrılmak istemez. Müslümanlar büyük başarılar kazanır, Mekke şehri fethedilir. Efendimiz’in doğup sokaklarında oyunlar oynadığı Mekke şehri de özlediği peygambere kavuşur. Herkes coşku ve sevinç içindeyken Ebu Bekir’in kalbinde bir üzüntü vardır. Çünkü babası henüz Müslüman olmamıştır. Hz. Ebu Bekir Mekke şehrine girer girmez oldukça yaşlı olan babasının elinden tutup Allah Rasulü’nün yanına götürür.

Efendimiz yaşlı bir insanın yanına kadar gelmesine çok üzülür. “Ey Ebu Bekir! İhtiyara getirme zahmeti vermeseydin de biz yanına gitseydik” der. Ebu Bekir ise Efendimiz’e, “Ey Allah’ın Rasulü; onun senin yanına gelmesi daha uygundur” der.  Hz. Ebu Bekir’in Allah Rasulü’ne saygı ve hürmeti sonsuzdur ve babasının ayağına onun gitmesine gönlü razı olmaz. Peygamberimiz de yaşlı bir insanın yanına gelmesinden rahatsızlık duyar. Ebu Bekir’in babası ise Allah Rasulü’nün bu incelik ve zarafetine hayran olur. Onun mübarek dizinin dibinde kelime-i şehadet getirerek Müslüman olur.

Ayşeciğin köşesi
Ağlatan ekmek kırıntıları


Komşumuz Neriman teyze dört yaşındaki küçük kızı Rana ile bize misafirliğe geldiklerinde onunla ilgileniyor çok güzel oyunlar öğretiyorum. Öğrendiğim en güzel masalları onun için anlatıyorum. Annesi Neriman Hanımın anlattığına göre Rana, evde ilginç şeyler yapıyormuş.
Geçen hafta televizyonları bozulmuş. Televizyon tamircisi gelmiş. Arızanın sebebini sorduklarında öğrendikleri şeyler karşısında şaşkına dönmüşler. Çünkü televizyonun içi ekmek kırıntıları ile doluymuş. Bu işi yapanın da evin küçük afacanı Rana olduğunu anlamışlar. Bunun üzerine Neriman teyze küçük kızına; neden televizyonun açık tek yeri olan ızgarasından ekmekleri ufalayıp içeri attığını sormuş.  Küçük Rana; “Televizyonda açlıktan ölen çocukları görünce çok üzüldüm. Bu şekilde ekmekleri onlara göndermek istedim” demiş. Neriman teyze de gözyaşlarını tutamamış.
Sevgili arkadaşlar; Rana’nın yaptığı bu duyarlı davranış bana sofrada bıraktığım yarım ekmekleri hatırlattı. Sanki dile gelmiş “Bizi yemeyip çöpe attın, biz dünyada aç gezen çocukların hakkıyız” diyorlardı. Sizler de sofranızda yarım kalan ekmek kırıntılarına bir kulak verin. Kim bilir neler neler duyacaksınız…

Fıkra
“Fiiil yere yaat; beni gördüler!”


Günlerden bir gün yaramaz bir filin ormanda gezinirken canı sıkılmış. Kendine bir arkadaş aramaya başlamış. O sırada ayağına tırmanmakta olan bir karınca görüp arkadaşlık teklif etmiş. Karınca da kabul etmiş. Kafa kafaya verip ne yapacaklarını düşünmeye başlamışlar. Karınca başka bir ülkeye gitmeyi teklif edince bu fikir filin de aklına yatmış. Gide gide ormanın sınırına kadar varmışlar. Karınca, file “Ben önden gideyim; sen de beni takip et. Bir şey olursa sana seslenirim” demiş. Bir müddet sonra karıncanın bulunduğu yönden ses gelmeye başlamış. Karınca olanca gücüyle bağırıyormuş “Fiiil yere yaat; beni gördüler!”

Bilmeceler

1- Yeşil ırmağa sarı mendil atınca ne olur?
2-  İnsan yaşlanınca ne olur?
3-  Herkesin gördüğü ama bir daha göremeyeceği şey nedir?
4- Dokunmadan tutabildiğimiz şey nedir?
Cevaplar; 1- Islanır, 2- Kurulanır, 3- Dün, 4- Nefes

Benim duam

Ya Rabbi! Beni, annemi, babamı ve ümmet-i Muhammed’i büyüklerimizin kapısından ayırma. Amin.
İrem Büşra Bahar / Ankara

Kadriye BAYRAKTAR