sidretül münteha
Mon 11 April 2011, 04:24 pm GMT +0200
Savaş'ın Safahatı
Osmanlı ordusu Prut Nehri civarında Falçi Köyü yakınlarında, Rus kuvvetlerine yetişti. Tam bu sıradada Kırım Ordusu aksi istikametten Osmanlı ordusuna iltihak etmek üzere gelmiştiki buna bağlı olarak Rus kuvvetleri iki güç arasında kalmış bulunuyordu. Petro içine düştüğü zor durumu kabullenmekte pek zorluk çekmekteydi. Ya ordusunu ve kendini ölümün kucağına atacak idi. Yahut da, izzet-i nefsini yenip, esaret lâlesine boynunu uzatacaktı. Bu arada tebarüz ettire-limki Rusların mevcudu 60 bini aşmamaktaydı. Kendisinin müşkül mevkide kalması Petro'da her yolu denemeye karar vermesine zemin hazırlamakta idi. Bundan dolayı, kendi buluşumu, müşavirlerinin tavsiyesimi yoksa bizzat savaş alanının hemen kenarındaki karargâhında bulundurduğu nikahsız karısını tarih kitaplarında 1. Katerina adı ile anılan metresinin aklıylamı nehâl ise, bütün hazinesini ve mücevherlerini hâvi olarak göndermek ve sulh talebinde bulunmayı tatbike koyma kararı aldılar. Katerina, sadrazam Baltacı Mehmed Paşa ya mülâki oldu vesulh antlaşmasının gerçekleşmesini temine muvaffak oldu demekte olan beyanlar olduğu gibi, bizce de daha doğru kabul edilmesi icab eden görüş yukarıda ileri sürülene muhalif olan görüştür. Şimdi biz bu savaşın ayrılmaz bir parçası gibi kabul edilmiş bulunan Çar'ın gayri menkuhası, yâni nikâh akdi yapılmamış, diğer bir tâbirle metresi sayılması gereken Katerina nam güzelin hüviyyetini araştırmış bulunan merhum ve tarihi sevdiren adam olarak bilinen Ahmed Refik Altınay'ın, 1. Katerina hakkında sunduğu bilgileri nakle çalışalım: "Petro'yu esaretten, Rusyayı izmihlalden ve felâketten kurtaran Marta (Katerina) Litvanyali bir köylü km idi. Marta'nm babası belli olmadığı için, mahallenin papası terbiye etmiştir. Ondört yaşına geldikten sonra da, Martin Luter mezhebine bağlı bir papasın hizmetçisi olan Marta yâni Katerina, onsekizine geldiğinde İsveçli bir subayın eşi olmuştu. Ancak İsveçlilerin Ruslarla yaptığı savaşların birinde kocası öldürülmüş, Marta ise Ruslara esir düşmüştü. Bu esaretinde evvelâ general Baver'in daha sonra mareşal Şermetiyef in, ondan sonra da, Mençikof un eline düşmüştü. Günün birinde general Mençikof un evinde verilen bir ziyafete katılan Petro, burada gördüğü Marta'nin yâni Katerina'nın müthiş güzelliğine hayran ve aşık olmuş. O sıradada kendi karısını boşamış olması Marta'yı metres edinmesinde işe yaramıştı. Petro işte bu Marta'yı mezkur savaşa giderken yanında bulundurduğundan ve metresinin zekâsına ve kabiliyetine olan itimadı, generallerle yapılan istişarede Katerina'yı sadrazamın çadırına gönderme kararını kesinleştirdiler. Sabah olduğunda Şafirof yazmış olduğu bir mektubu Katerina'ya vermiş o da, sadrazama götürmüştü. Katerina, Baltacıya göz süzmüş, yalvar yakar olmuş, niyaz ve ricalarda bulunduktan sonrada döktüğü gözyaşları iknaya yardımcı olmuştu. Sulha ikna olunan, sadrazamın imzasını teminden sonra, bütün mücevherler hâttâ orduda bulunan subaylardan borç olarak toplanan paralarda mücevherlerin yanına ilave edilerek, ertesi sabah Baltacı Mehmed paşanın o zamanki tâbirle kethüdası, şimdiki deyimle sekreterine bu hazine verilmiştir. Kethüdanın adı Tezkereci Osman Ağa idi. Baltacı Mehmed Paşa, bu büyük hediye paketi karşısında biraz yumuşamış ve galiplerin tavrıyla <çaresine bakarız!> cevabını vermişti." Demektedir.
Demekki; Petro olsun, Rusya olsun dünyanın başına belâ kesilmeleri mukadderattanmış ki; 1123/6/cemaziyelahir 1711/23/temmuz/perşembe günü imzalanan Prut Müsalahası sayesinde Osmanlı'nın elinden kurtulabildi ve kaderin ona yüklediği misyon devam imkânına erdi. Meseleye yukarıdaki doneler kabul sayılarak bakılırsa şunlarda satırlarımıza dökülmelidir. "Eğer Baltacı metanetini muhafaza edipde Ruslarla harbe girişmiş olsaydı Petro'yu ya esir etmeye muvaffak olacak, veyahud da, ölümüne sebeb olacakdı.