- Savaş kaza ve afetlerde ölenlerin mirası

Adsense kodları


Savaş kaza ve afetlerde ölenlerin mirası

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Mon 31 January 2011, 05:35 pm GMT +0200
3. Savaş, Kaza ve Âfetlerde Ölenlerin Mirası:



Ulema; savaş, geminin batışı ve deprem gibi olaylarda ölüp de, hangisi­nin daha önce öldüğü bilinmeyen kimseler -eğer birbirlerinden miras alıyor­larsa- ne şekilde alırlar diye ihtilaf etmişlerdir. İmanı Mâlik ile Medine fuka-hası «Birbirinden miras alamazlar. İkisinin de mirası, varsa diğer varislere, yoksa hazineye kalır» demişlerdir, ki İmam Şafiî ile -Tahâvî'nin rivayetine göre- İmam Ebû Hanife ve tabileri de bu görüştedirler. Hz. Ali, Hz. Ömer, Küfe fukahası -Tahâvî'den başka kimselerin rivayetine göre- İmam Ebû Ha­nife ve Basra fukahasınm cumhuru ise, «Birbirlerinden miras alırlar» demiş­lerdir. Bunlara göre birbirlerinden miras almaları şöyledir: Her biri diğerinin ana malına varis olur, kendisinden aldığı mirasa varis olmaz. Yani herbirinin ana malı ne ise, diğerine sadece ondan hisse kalır. Diğerinden kendisine ge­çen miras ona ilave olunmaz. Mesela: Her birinin malı bir lira olan bir kadın ile kocası bir savaşta ölür, bir deniz yolculuğunda batar veyahut bir deprem­de yıkılan binanın altında kalırlarsa, kadın kocasından ana malının dörttebiri olan ikiyüzelli, koca da kadından ana malının yarısı olan beşyüz lira miras alır. Kadın kocasına verdiği beşyüz liranın dörttebirini, erkek de karısına verdiği ikiyüzelli liranın yarısını alamaz. [31]

 

4. Liân Yapılmış Kadından Doğan Çocuğun Mirası:
 

Bu bâbm mes'elelerinden biri de, kendisi ile mülâane edilen kadının zi­na mahsulü olduğuna hükmolunan çocuğun mirası hakkındaki ihtilaflarıdır. Medine fukahası ile Zeyd b. Sabit mülâane edilen kadının çocuğundan kalan malın üçte biri annesine, gerisi de hazineye kalır. Meğer annesinden başka, ana bir kardeşleri de bulunsa veyahut annesi herhangi birinin azatlısı olursa, o zaman ayrıca ana bir kardeşlerine de üçtebir kalır veyahut terekenin geri kalanı annesini azatlayanlara geçmiş olur demişlerdir, ki İmam Mâlik, İmam Şafiî, İmam Ebû Hanife ve tabileri bu görüştedirler. Ancak İmam Ebû Hanife'ye göre, ZEVÎ'L-ERHAM denilen akrabalar hazineden önce geldikleri için, eğer çocuğun zevil erham denilen akrabaları olursa, terekenin geri kala-nı onlara kalır. Şayet onlar da yoksa, o zaman hazineye gider. Hisse sahiple­rinden artan kısmın yine hisse sahiplerine reddolunduğu görüşünde olanlara göre de, terekenin kalanı anneye reddedilir, yani verilir. Hz. Ali, Hz. Ömer ve îbn Mes'ud ise, «Bu çocuğun asabesi annesinin asabesidirler, yani annesin­den miras alan akrabalarıdırlar» demişlerdir. Hz. Ali ile îbn Mes'ud'dan, «Annesinin asabesi ancak annesi bulunmadığı zaman kendisinin asabesi olurlar. Zira babası belli olmadığı için annesi kendisine baba sayılır» dedik­leri de rivayet olunmuştur. Hasan Basri, Îbn Şîrîn, Süfyan, Ahmed b. Hanbel ve bir cemaat da bu görüştedirler.

Birinci grubun dayanağı, «Eğer ölünün çocuğu bulunmaz ve anne ile babası mirasçısı olurlarsa, annesine üçtebir düşer» âyet-i kerimesinin umu­mudur. Bunlar «Kendisi ile mülâane edilen kadın da bir annedir ve her anne­ye terekenin üçtebiri düştüğüne göre buna da üçtebir düşmesi gerekir» der­ler.

ikinci grup ise, birçok hadislere dayanmışlardır. Hadislerin birincisi, Peygamber Efendimizin, mülâane edilen kadının çocuğunu annesine ilhak ettiğine dair îbn Ömer'in hadisidir [32] İkincisi, Amr b. Şuayb'ın babasından, babasının dedesinden «Peygamber Efendimiz, kendisi ile mülaâne edilen kadının oğlunun mirası annesi ile varislerinindir, diye hükmetti» [33] mealin­de rivayet ettiği hadistir. Üçüncü, Vasile b. el-Eska'nın «Peygamber Efendi­miz,

'Kadın, -azatladığı köle, yerde bulup aldığı ve besleyip büyüttüğü ço­cuk ve üzerinde kocası ile mülâane ettiği çocuğu olmak üzere- üç kimsenin mirasına orıaksız olarak sahiptir' buyurdu» mealindeki hadisidir. Mekhul da Peygamber Efendimizden buna benzer bir hadis rivayet etmiştir. Ebû Dâvûd ile başkalan bu hadislerin hepsini almaktadır.

(Kadı -îbn Rüşd- diyor ki): Bu hadislerin gereği ile amel edilmelidir. Çünkü Kur'an'ın umumu, bu hadislerle tahsis edilmiştir. Cumhur da Kur'an'ın hadis ile tahsis edilmesinin cevazını benimser. «Mülâane edilen kadına, çocuğunun malından üçtebir düşer» diyenler, ya bu hadisleri işitme­miş, ya da sahih bulamamış olabilirler. Mülâane edilen kadının, çocuğunun biricik varisi olduğu ve çocuktan kalan malın hepsinin kendisine düştüğü gö­rüşü, Îbn Abbas ile Hz. Osman'dan rivayet olunmuştur ve-İslâmiyet'in ilk devrinde mahurdu. Ashâb devrinde meşhur olması ise bu hadislerin sıhhati­ni göstermekledir. Zira böyle görüşlere kıyas ile varılamaz. Bununla beraber gerçeği ancak Allah bilir[34]


[31] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/149.

[32] Buharı Talâk, 68/35, no; 5315.

[33]  Ebû Daud, Ferâid, 13/9, no: 2906.

[34] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 4/149-151.