sidretül münteha
Sat 19 February 2011, 07:48 pm GMT +0200
3. Satılan Malın Beraberindeki Şeyler:
Bu babın meseleleri arasında meşhur olan iki mesele vardır: [152]
A- Hurma Ağacının Satışı:
1- Üzerinde meyva bulunan hurma ağaçlan satılırken, meyva da beraberinde ne zaman satılmış olur, ne zaman satılmış olmaz?
Fukahanın cumhuru, eğer satış hurmaların aşılanmasından önce yapılırsa meyvalann alıcıya, sonra yapılırsa -alıcı kendisine ait olmasını şart koşmazsa- satıcıya ait olduğu görüşündedir. Diğer meyvalar da bu hükümde hurma gibidir. Zira Abdullah b. Ömer (r.a.)'den rivayet olunmaktadır ki Peygamber Efendimiz,
«Kim ki meyvalan aşıladıktan sonra hurma ağaçlarını satarsa, üstündeki hurmalar satıcıya aittir. Meğer ki alıcı, ürünün kendisine ait olmasını şart koşsun» [153] buyurmuştur. Derler ki: Peygamber Efendimiz'in aşılandıktan sonra satılan hurmaların satıcıya ait olduğuna hükmetmesinden, aşılan-mazdan önce satılan ağaçlardaki hurmaların -alıcı kendisine ait olmasını şart koşmasa bile- alıcıya ait olduğunu DELÎLÜ'L-HİTAB yolu ile anlıyoruz.
îmam Ebû Hanife ile tabileri ise, «Hurmalar -ağaçlar satılırken aşılanmış olsun olmasın- satıcıya aittir» demişlerdir. îmam Ebu Hanife ile tabileri, hadisten Delilü'l-Hitab yolu ile değil, evleviyet yolu ile mânâ çıkararak, «Hurmalar aşılandıktan sonra satıldığı zaman satıcıya ait olunca, aşıîanmaz-dan önce satıldığı zaman satıcıya ait olması evleviyetle lazım gelir» demişlerdir. Hanefîler ayrıca, hurmanın çiçeğinden çıkmasını canlıların doğumuna benzeterek, «Nasıl bir kimse çocuklu bir cariyeyi sattığı zaman - eğer alıcı çocuğun kendisine ait olmasını şart koşmazsa- çocuk satıcıya ait ise, hurmada da durum böyledir» demişlerdir.
îbn Ebî Leylâ da «Hurmalar -aşılanmış olsun olmasın- ağaç satıldığı zaman ağaç ile beraber satılmış olur. Alıcı ister kendisine ait olmasını şart koşsun, ister koşmasın, alıcıya aittir.» diyerek hadisi kıyas ile reddetmiştir. Çünkü ona göre meyva da ağaçtan bir parçadır. Halbuki onun bu görüşüne -eğer hadisi sabit buluyorsa- mahal yoktur. îmam Ebû Hanife ise, hadisi reddetme-yip ancak hadisin DELÎLÜ'L-HıTAB yolu ile anlaşılan manasına muhalefet etmiştir
Buna göre îmam Ebû Hanife ile îmam Şafiî, îmam Mâlik ve bu iki imamın görüşüne uyanlar arasındaki ihtilafın sebebi, Delilü'l-Hitab ile evleviyet mefhumları arasında bulunan çatışmadır. Evleviyet yolu ile anlaşılan manaya FAHVA'L-HÎTAB denilmektedir. Fahva'l-Hitab her ne kadar -esasında- Delilü'l-Hitab'tan delalet bakımından daha kuvvetli ise de, burada zayıftır, îbn Ebî Leyla'nın diğer ulemaya muhalefet etmesinin sebebi de, kıyasın hadis ile çatışmasıdır. Halbuki bu sebeb -yukarıda da söylediğimiz gibi-zayıf bir sebebtir.
Ulema, "Meyvanın satıcıya ait olmasını gerektiren sebeb, meyvanın bizzat aşılanması mıdır, yoksa -aşılanmasa bile- meyvayı aşılama zamanının gelmesi midir?" diye ihtilaf etmişlerdir. Meyvalann bir kısmı aşılanıp da, diğer bir kısmının aşılanmadığkzaman, aşılanmayanlar aşılananların hükmüne tabi olur mu, olmaz mı diye edilen ihtilaf da, bu ihtilafa dayanır.
Zannedersem ulema, aşılanma zamanı geldiği halde aşılanmamış olan meyvalann, satıldıklan zaman aşılanmış meyvalann hükmüne tabi olduklarında müttefiktirler. [154]
[152] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/245.
[153] Buharî, Buyû\ 34/90, no: 2204; Müslim, Buyu, 21/15, no:1543, Ebû Dâvûd, Buyu. 17/44, no: 3434.
[154] İbn Rüşd Kadı Ebu'l-Velid Muhammed b. Ahmed b. Muhammed b. Rüşd El-Hafîd, Bidayetü’l-Müctehid ve Nihayetü’l-Muktesid, Beyan Yayınları: 3/246-247.