- Sâkin kalp bilgeliktir

Adsense kodları


Sâkin kalp bilgeliktir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 10 September 2010, 12:25 pm GMT +0200
Sâkin kalp bilgeliktir


Kalbinize huzur veren kaç insan tanıyorsunuz? Öylesine bir soru değil bu. Sadece ismini ve yüzünü bile hatırladığınızda öfkenizin yatıştığı, hüznünüzün geçtiği, kalbinizin inşirah bulduğu kaç insan var hayatınızda?
Sâkin kalplilik! Paniğe kapılmayan, üzülmek ya da sevinmek için acele etmeyen, hırs göstermeyen, üzerine vazife düşmedikçe –değil konuşmak- kalplerinde fısıltıya bile izin vermeyen insanlar... Erdemli insanlardan bahsediyorum. Kimseyi üzmeyen, kendilerini de yıpratmayan kimselerdir erdem sahipleri. İman ve tevekkülün pratiğidir belki de bu.

“SUSMAK HİKMETTİR, FAKAT BUNU YAPANLAR AZDIR” (Deylemî)

Sükût, konuşmaktan daima üstün görülmüş. Peki, hikmetin başı olarak görülen susmaktan öncelikle neyi anlamalıydı insan? Bu susmak acaba hangi dile aitti ki?
Dilini susturabilmek için önce gönül dilini terbiye etmeli insan! Arzdaki tüm velvele ve karmaşa kalplerimizin gevezeliğinin yankısı değil midir? Toplumsal, ailevî ve bedensel marazlarımız! Neredeyse tüm sancılarımızdaki baş müsebbip kalplerimizi susturamayışımız değil midir? Kalplerimizin en bayağı gevezeliğidir su-i zan! Allah Resûlü (asm): “Su-i zan, kalple yapılan gıybettir” diyor. Abdülkâdir Geylanî (ks); “Dışın içini gösterir” derken, kalplere sükûnet öğretilmedikçe hayırlı fertler ve nezih toplumlar oluşamayacağını insanlığa hatırlatıyor.

“İNSAN ÇOK ACELECİDİR!” İsra,11

Zan, öfke, şehvet ve hırs! Aceleciliğin insanoğluna sunduğu zehirli meyveler bunlar. Kalp sâkinliğinin zıddıdır acelecilik. Şeytan, insanoğlunu acelecilik belâsıyla su-i zan, öfke, şehvet ve hırs nöbetlerine sokuyor. Buna bağlı olarak kalpte basınç yükseliyor. Ve sükûnet kalbi terk ediyor. Ama yalnız değil. Beraberinde aklî muhakemeyi ve mantığı da götürüyor. Beşerin bu acziyete hayatında hiç düşmemesi neredeyse imkânsız. Fakat acelecilik daha çok, gayesiz bir yaşam koşturan maceraperest insanların kimliklerini oluşturuyor.

Kalplerine sükûneti öğretmiş insanlar, üzülmek, sevinmek, kızmak ya da âşık olmak için acele etmiyorlar. Vakti gelmedikçe kalplerinde bir kıpırdanma olmuyor onların. Vakit geldiğinde ise; israf etmedikleri aşk, şevk ve heyecanlarıyla söz ve fiilleri en etkili bir şekilde ortaya çıkıyor. Zamanlamaları o kadar yerinde oluyor ki; seslerini hiç yükselmiyorlar… Ama söyledikleri kelimeler yaşamları şekillendiriyor, kalplerde bir ömür yankı bırakıyor.


Mehlika YAĞMUR