sumeyye
Sun 5 September 2010, 05:39 pm GMT +0200
ŞAİRLER BİLİRİM ÜLKEME DAİR
Şiirler bana yazma, oku diyor. Gecenin berhudar ol dediği yerde kaleme ve kelama dönmeme dair telkinde bulunuyor. Aşk-ı memnu lisan-ı kalb ile ülfetten memnun, külfete mahal yok dercesine direniyor. Bir naz ikliminde yarım kalmış dibaceden ayrılmak istesem de, ülkeme dair bir şairden, bir ustadan okumaya devam ediyorum.
Erdem Bayazıt.
Sebeb Ey:
“Başlar eşyada hareket kurtulmak için kendinden
Daha öteye geçmek için arınmak gibi elbiseden
Yakalar ölümsüzlüğün sonsuz ipini
Sonra ses olur
Zamanın idrak incisi ses döner döner döner de
Yönelir sebebe
Sebeb ey.”
Şiir mahfilinde dolaşırken, kelimeler çuvallara doluşmuş ve ayıklamak sanki şairlere düşüyor. Süzmek, söylemine katacağını cımbızla çekmek, örmek ve örmek. His ve idrakin, mûsiki ve temanın, hayata dair olanla isyana matuf olanın arenası adeta. Herkes bakıyor, onlar görüyor, herkes aynı yolculuğa çıkıyor, onlar diğer sanat erbabı gibi yolun veritabanına iniyor, aldıklarından demetler yapıp hasbahçede ki layık oldukları yere koyuyorlar. Şiir’in koşum kayışları olmasa, şair de şiir de olmuyor. Çok yazılıyor, belki çok okunuyor ama, mısra-ı berceste olmuyor. Şiir kendi saf ikliminde kendi ayıklama mekanizmasıyla zorlamalara boyun eğmeden varlığını hem koruyor, hem yürüyor.
Erdem Bayazıt.
Dağlar.
“Burçlarında ceylan taşıyan yücelere ey
Ayın hüzün saati gözlerinden
Kuytu yerlerine sümbüller dökülen
Nergisler açan eteklerinde
Göklerden muştular indiren güvercinleriyle
Dorukları bembeyaz yaşmaklarıyla
Güneşe uzanan ağaçlarıyla
Zamanı hiç geçmeyecekmiş gibi donduran
Ey bir yanıyla derin sulara dayanan
Ey dağlar nerdesiniz ey.”
Kendi şiirini yazan ve tok sesiyle şiir okumayı da öğreten usta bir şairden alıntılar yaparken, sanatının ellinci yılında şiirleriyle soluklanıyor, şiir kapısının pervazlarını zorlayan rüzgarın aşk risalesinden inabe aldığını görüyoruz. Şiirin soyut yüzü aşk, somuta düşen yanı mısralar.
Erdem Bayazıt.
Aşk Risalesi.
“Haydi gel sevgilim gene arayalım
Makam-ı İbrahimde rastlanan ayak izlerini
Dedesinin elinden tutup Kubays dağına götürdüğü
Yüzüsuyu hürmetine yağmur istediği
Yeryüzünün bereketlenip çiçeklerle bezendiği
Develerin coşarak çöllerde
Ayak sesleriyle şiirler bestelediği
O vakitleri.”
Şeref AKBABA