müzzemmil
Thu 15 September 2011, 09:21 pm GMT +0200
Sahabîlerden Kalan Mushaflar
Hz. Osman tarafından meydana getirilen Mushafi Şeriflerden birer kopyenin Mekkeye, Şama, Basraya, Bahreyne, Mısıra, Küfeye ve Yemene gönderildiğini ve birisinin de “îmam» adı konarak Hükümet merkezi olan Medinede alakonduğunu yazmıştık. Şimdi de, bunların akıbetleri hakkında elde edilen bilgileri sıralıyahm.
Mısırlı Âlim Mustafa Sadık Rafiî “İ'cazül Kur'an» kitabında, “Yemen ve Bahreyne gönderilen Mushaflardan haber alınamamıştır» der, Diğer beş Mushaf hakkında elde edilen malûmatı ise şöyle sıralar :
1- Medine-i Münevverede alakonan “İmam Mushaf»ı, Ravzai Mutahharada, yâni Türbei Saadette saklanmaktaydı. Nitekim Mevlânâ Siblî “Tezhibül Ahlak» eserinde, bu Mushafın 735 yılında orada görüldüğünü yazarken, üzerinde “Resülüllâh'ın ashabından bir cemaatın icmaı budur. Bu Sahabtler arasında, Zeyd İbni Abdullah Bini Züebyr ve Sa'd Binil'as vardı» yazısının bulunduğuna da işaret eder.
Bundan ayrı olarak bu Mushafın diğer kapağında ise, toplama işinde çalışan diğer Sahabîlerin adlarının yazılı bulunduğunu İmam Şiblî Hazretleri kaydeder.
1930 da Komünist Rusyadan kaçan Türk âlimi Musa Carullah da, Medinede mücavir kaldığı sırada bu Mushafi şerifi gördüğünü Pakistan gazetelerine ifade etmiştir.
Anlaşılıyor ki, Birinci Cihan Harbinde, diğer mukaddes emanetlerle birlikte bu Mushafi Şerifte muhafaza altına alınmış ve sonradan yerlerine iade edilmiştir.
2- Mekke-i Mükerremedeki Mushafin da Şiblî tarafından H. 735 M. 1357 yılında görüldüğü, yine “Tehzibül Ahlak» eserinde yazılıdır. Halan başka bir malûmata sahip değiliz.
3- Küfedeki Mushafin bir ara Humus Kalasına nakledilmiş olduğunu Meşhur Nablûsî, (M.1640-1730) seyahat noktalarında yazar.
Nablüsî, Şamda yaşamışsa da, İstanbul, Lübnan, Kudüs, Mısır, Hicaz ve sair memeleketlerdeki seyahatlarına ait eserler yazmış bir âlimdir. Yazdığı “Münademetül Adlâl» eserinde Samdaki tarihi Mushaflardân da bahseder.
Görülüyor ki bu Mushaf da, Birinci Cihan Harbinde, muhafaza altına almmışsada halen nerede bulunduğu keyfiyeti malûmumuz değildir.
4- Basra Mushafı, Şiblînin araştırmalarına göre, bilinmiyen bir tarihte Kurtubaya götürülmüştür. Sonra Abdül Mu'în tarafından büyük bir merasimle Hükümet merkezine nakledilmiştir. M. 1267 de Mu'tediden sonra da Ebul Hasan Telmesanînin fetihte ellerine geçmiştir. Ebul Hasanın ölümü üzerine bu Mushaf, Portekize nakledilmiş ve uzun müddet orada kalmıştı. Sonra bir tacir tarafından satınalınan bu Mushaf, Fasa getirilp Devlet Hazinesine konmuştu. Halen ondan da bir haber yoktur.
Diğer bir rivayete göre de bu Mushaf, Hz. Osmanın şehit edildiği zaman okumakta olduğu Mushaftı. Emevîler bir zaman bunu saklamışlar, İspanyayı fethettiklerinde oraya götürmüşlerdi. İslâm Hâkimiyetinin İspanyada sona ermesi üzerine bu Mushaf, Fasa nakledilmiştir.
Meşhur Seyyah İbni Batutaya göre bu Mushaf, 8. Yüzyılda, üzerindeki kan lekeleriyle görülmüştür.
5- Şam Mushafı, Kudüsle Şam arasında bulunan Taberiyede saklanıyordu. Sonraları, Şama nakledildi. “Esmarüt tevarîh» Abbasilerden Müstahzır Billâh'ın zamanındaki hadiseleri sayarken şunu yazıyor. “Nukıle Mushafüş Şerifül Osmanî Bi Camii DiMımışk Ettaberiye Sene 492»
Türkçesi “Hz. Osmanın Mushafi Şerifi, Dımışk Camiine naklolundu. Sene 492» dir. Bu Hicri tarihin M. 1114 olduğu aşikârdır.
Şiblî “Tehzibül Ahlak»ında yazdığına göre, Ebulkasım Essabâtî, 657 (M. 1279) senesinde Şam Camiinde Hz. Osman tarafından oraya gönderilen Mushafı görmüştür.
Lala Mustafa Paşanın 982 (M. 1604) tarihli Vakfiyesinde, Şamdaki vakıfları anılırken, Humusta “Vakfı Mushafi Seyyidina Osman» diye bir yazıya rastlanıyor. Bunun Türkçesi “Efendimiz Hz. Osmanın Mushafınin vakfıdır» demektir. Bundan anlıyoruz ki, bu Mushafi şerifin muhafazası için vakıflar bile tesis edilmiştir.
Mevlânâ Şiblî, seyahati esnasında İstanbul'a geldiğinde bu Mushafin orada saklandığını yazıyor.
Şeyh Abdullah Hâkim Afganının Samdaki bu mushafin, yazılarını bir fotoğraf sadakatiyle kopye ettiği ve bunun halen Şamda muhafaza edildiği Şamlılar tarafından söylenmektedir. [627]
[627] Ahmet Gürkan, Kur’an’ın Nasih Ve Mensuh Ayetleri, Yeni İlahiyat Kitabevi, Ankara, 1980: 187-189.