- Safların Düzeltilmesi

Adsense kodları


Safların Düzeltilmesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
reyyan
Sat 7 January 2012, 03:24 am GMT +0200

93. Safların Düzeltilmesi



 

661. ...Câbir b. Semure'den; dedi ki:

Peygamber (Sallellahü aleyhi vesellem) şöyle buyurmuştur: "Siz meleklerin Rabbleri huzurunda saf bağladığı gibi saf teşkil etmez mi­siniz?"

Melekler Rabbleri huzurunda nasıl saf bağlarlar? diye sorduk. Peygamber (s.a.):

"Öndeki safları tamamlarlar ve saf da sıkışık dururlar" buyurdu.[398]

 

Açıklama
 

Cemaat çoğalıp da saf teşkil etmek gerekince safların tertibi şöyle olur: Evvelâ erkekler, sonra erkek çocuklar, daha sonra kadınlar saf olur. İşte bu hadis-i şerif safların tertibine ve önemine dikka­ti çekmekte müslümanların saflarını düz ve sık tutmalarını emretmektedir.

Nitekim Resul-ü Ekrem Efendimiz : "Doğrulunuz ki ki kalpleriniz de doğrulsun. Sıklasınız ki, birbirinize karşı merhamet ve şefkat hasdolsun."[399]

Yine Resul-i Ekrem (s.a.) Efendijniz bu mevzunun önemini beyân et­mek için şöyle buyurmuşlardır: "Safları düzgün ve omuzlarınızı bir hizada tutunuz. Aranızdaki açıklıkları kapatınız. Kardeşlerinizi ellerinizle yumuşa­tarak yani omuzlarını okşayarak safa sokunuz. Şeytana (aranızda) açıklık bırakmayınız. Saflara yaklaşan Cenab-ı Hakk'a da yaklaşmış olur. Safların arasını açanın Cenab-ı Hakla da arası açılır"[400]

 

Bazı Hükümler
 

1. îmamın cemaate dikkat etmesi ve onları haklarmda en hayırlı olan fullere teşvik ve davet etmesi la­zımdır.

2. Öncelikle ilk safları tamamlamak ilk saflar tamamlanmadan ikinci saf fa geçmemek müstehabdır.

3. Safların sık tutulması müstehabdır.

Fıkıh âlimlerinin bu konudaki görüşleri için aşağıdaki hadisin izahına bakılmalıdır.[401]

 

662. ...Nu'mân b. Beşir şöyle demiştir:                     

(Birgün) Resûlullah (s.a.) cemaate yönelerek üç defa "saflarını­zı düzeltiniz-' buyurdu (ve sonra şöyle devam etti): "Vallahi ya safla­rınızı düzeltirsiniz, yabutta Allah kalblerinizi başka başka taraflara çevirir." (Râvi Nu'man b. Beşîr) dedi ki: Ben (Resûl-i Ekrem'in bu sözünden) sonra gördüm ki herkes omuzunu arkadaşının omuzuna, dizini arkadaşının dizine, topuğunu (da) arkadaşının topuduna yapış­tırıyordu.”[402]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifin zahirine göre buradaki safların düz ve sık tutulmasına dair emrin farziyet ifâde etmesi gerekir. Çünkü böyle yeminle birlikte şiddetli tehdid bildiren emirlerin hükümleri farziyet ifâde eder. îbn Hazm bu hadis-i şerifin zahirine sarılarak namazda safları düz tutmanın farz olduğuna hükmetmiştir, tbn Hazm ayrıca Hz. Ömer'in, safların düz tutulması için Ebû Osman en-Nehdî'nin ayağına vurduğuna da­ir rivayet edilen hadis ile ve bir de Süveyd b.Ğafle'den rivayet edilen, "Bilâl bizim omuzlarımızı bir hizaya getirir ve namazda ayaklarımıza vururdu" me­alindeki hadis-i şerifle amel etmiş ve Hz. Ömer ve Bilâl farzın dışında her­hangi bir fiili terk etmekten dolayı kimsenin ayaklarına vurmamışlardır, demiştir.

Ulemânın büyük çoğunluğuna göre ise, namazda safları düzgün tutma­nın hükmü sünnettir. Hatta bazı kimseler safları namazda düz tutmanın hük­münün sünnet olduğuna dair icma bulunduğunu iddia etmişlerdir. Bu hükmü benimseyen kimseler göre hadis-i şerifteki yeminle te'kid edilmiş olan şid­detli tehditler farziyyet için değil, safların düzgün tutulmasına teşvik ve bu­na uymayanları bu hareketlerinden sakındırmak içindir.

Aynı şekilde Hz. Bilâl ve Hz. Ömer'in, safların düzenini bozan kimse­lerin ayaklarına vurmaları da safları düz tutmanın farz olduğunu ifâde et­mez. Çünkü bu zatların, sünnetin terkinden dolayı da ta'zir cezası gerektiği görüşünde oldukları bilinmektedir.

Hadis-i şerifte geçen "Allah'ın kalbleri başka başka tarafa çevirmesi*' sözüyle kasd edilen mânâ ise kalblerin kin, düşmanlık ve öfke ile dolması, cemaatin kalbine müslümanhğın ekmiş olduğu esvgi ve merhamet duygula­rının, yerlerini bu süflî duygulara terk etmesi demektir. Çünkü dış organlar­la yapılan fiillerin kalbteki ve iç dünyamızdaki tesiri büyüktür. Dışarıdaki her hareketin içte kendine göre bir tesiri vardır.[403]

 

Bazı Hükümler
 

1. Namazda safların sık ve düzgün tutulması teşvik edilmiştir.

2. Safların düzenini bozan kimseler Resûlullah'ın diliyle azarlanmıştır.[404]

 

663. ...Simâk b. Harb'den; demiştir ki:

Nu'man b. Beşîr'i (şöyle) derken işittim: "Peygamber (s.a.) bi­zi saflarda ok gibi düzene sokardı. Resûlullah (s.a.) bizim bunu öğ­rendiğimize (ve önemini) anladığımıza kanaat getirinceye kadar (bu işe devam etti). Bir gün (yine) bize yönelmişti. Bir de ne görsün, bir adam göğsünü (saftan) ileri çıkarmış (duruyor). Bunun üzerine (şöy­le); (Allah'a yemin olsun ki) Ya saflarınızı düzeltirsiniz, yahutta Al­lah aranızı açar" diye buyurdu.[405]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif safların düzeltilmesini emretmektedir. Safların düzeltilmesinden maksat, bir safta bulunan kimselerin dümdüz bir hizada durmalarıdır. Safların aralarındaki boşlukları doldur­maya tesviye denir. Bu bakımdan cemaatle namaz kılacak olan kimse, hem safların sıklığına hem de düzgünlüğüne dikkat etmeli ve bu düzeni bozmak­tan son derece sakıncalıdır. Peygamber Efendimizin, "Ya safları düzeltirsi­niz, yahutta Allah yüzlerinizi başka başka kılıklara çevirir (aranızı açar)" buyurması, safları düzgün tutmayanlar hakkında büyük bir tehdiddir. Ce­maat çeşitli yönlere dönerek safları bozunca, cezaları, suçları cinsinden ol­mak üzere, yüzleri de başka kılıklara döndürülecektir. Bazıları bu cümleye "Allah aranıza düşmanlık ve kin sokar, kainlerinizi değiştirir” şeklinde mâ­nâ vermişlerdir. Çünkü cemaatin safları bozması zahirî bir muhalefettir. Za­hirin muhalefeti ise, bâtının muhalefetine sebeb olur.

Ulemâdan bazıları da hadiste zahirî mânâsının kasd edildiğini söyleye­rek hadise şöyle mânâ vermişlerdir: "Saflarınızı düzeltin! Düzeltmezseniz, Allah da sizin yüzlerinizi asli yaratılışından çıkararak kafanız tarafına çevi­rir. Neticede çirkin bir şekil alırsınız."

Namazda safları düzeltmenin mezheb imamlarına göre hükmü bir ön­ceki hadis-i şerifte geçmiştir. Oraya müracaat edilebilir.

Rivayete göre Hz. Ömer safları düzeltmek için özel adamlar görevlen­dirmişti. Kendisi imam olduğu vakit bu görevliler safların düzeldiğini haber vermedikçe namaza niyetlenmezdi. Hz. Osman ile Hz. Ali'nin bu cihete çok dikkat ettikleri rivayet olunur. Hatta Hz. Ali namaza duracağı zaman, saf­ları teftiş eder bir safta eğrilik görürse: "Ey filan, sen biraz ileri çık; ey falan sen de biraz geri çekil!.." dermiş. Hadis-i şerif safların düzeltilmesinden başka ikâmet esnasında ve ikâmetle namaz arasında konuşmanın caiz olduğuna da delildir.[406]

 

664. ...el-Berâ b. Âzib (r.a.)'den; demiştir ki:

Peygamber (s.a.) bir ucdan bir uca safların arasına girer, gö­ğüslerimize ve omuzlarımıza dokunarak (bizi doğrultur) ve; "eğri büğrü olmayınız ki kalbleriniz arasında ihtilaf olmasın, şüphesiz Allah ile me­lekler ilk saflara rahmet ve istiğfar ederler" buyurdu.[407]

 

Açıklama
 

Hadisin zahirine göre kalb, dış organların hareketlerinden müteessir olmakta ve hatta tamamen onların hareketlerine bağlı olarak değişmektedir. Gerçekten de fiillerimizle fikirlerimiz arasında karşılıklı te'sirler vardır. Toplumsal davranışların ise, fikir ve hisler üzerin­deki te'siri daha da büyüktür.

Ancak bu hadis-i şerifin, "dikkat edin vücudda bir et parçası vardır; iyi olduğu zaman vücudun tamamı iyidir, o bozulduğu zaman vücudun ta­mamı bozulur. Dikkat edin o kalbdir."[408] hadis-i şerifiyle tearuz ettiği zan-nedilmemelidir. Çünkü bu hadiste fert veya toplum olarak kişilerin davra­nışlarının başkalarının kalbi, fikri ve hisleri üzerindeki tesirleri ifade edi­lirken, ikinci hadis-i şerifte şahsın kalb alemindeki kendi duygu, düşünce ve heyecanlarının yine kendi dış organları üzerindeki tesiri ifâde edilmektedir. Bu mânâda kalb gerçekten vücud sarayının hükümdarıdır. Vücudun bütün organları ona bağlıdır.

Bazan kalb sevinçle dolar da gözler bu sevincin müjdesini pırıl pırıl par­layarak verir, dudaklar memnuniyetle gülümser. Bazan sıkıntıdan patlaya­cak hâle gelen kalbin bu dehşet verici hali yüzlerde en açık ifâdesini bulur. Bazan berrak bir suyun şırıltısını hatırlatacak kadar şen ve tatlı, bazan bir kayanın uçurumlara yuvarlanışındaki korkunç gürültüleri hatırlatacak de­recede sert ve keskin ifadeli sözler hep içteki kalbin dışta görülen eserleridir.

Ayrıca bu hadis-i şerifte ilk safların fazileti beyân edilmiştir. Nitekim diğer bir hadiste şöyle buyurulmuştur: "Erkek saflarının en hayırlısı birinci­si ve en hayırsızı sonuncusudur. Kadın saflarının en hayırlısı sonuncusu ve en hayırsızı birincidir"[409] Ayrıca,"Resûlullah birinci saf için üç kere ve ikinci saf için de iki kere istiğfar etmiştir."[410]

Bu bakımdan Allah'ın rahmeti en çok ilk safların üzerine iner.[411]

 

Bazı Hükümler
 

1. İmam safların tertib ve düzenine dikkat etmelidir.Gerektiği zaman eliyle mudahelede bulunmalıdır.

2. Safların gerisinde kalarak veya ilerisine durarak düzenini bozmak ya­saklanmıştır.

3. îlk saflara durmak teşvik edilmektedir.[412]

 

665. ...en-Nu'man b. Beşîr'den; demiştir ki: "Peygamber (s.a.) biz namaza kalkınca saflarımızı düzeltirdi. Biz (saflarımızda iyice) dü­zelince de tekbir alırdı."[413]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerif imamın gerek eliyle gerekse diliyle veya işâretleriyle safları düzeltmesi ve ondan sonra namaza durması lâzım geldiğine delâlet etmektedir. Ulemanın büyük çoğunluğu bu hadis-i şe­rifi delil getirerek, "îmam iftitah (başlama) tekbirini, safları iyice düzelttikten sonra alır" demişler ve safların tertibi de cemaat ayağa kalktıktan sonra ola­cağına göre, imamın ancak ikâmet bittikten ve safları düzelttikten sonra na­maza duracağı görüşünü kabul etmişlerdir. Bazı âlimlerse imam, ikâmet getirilirken safları düzeltir, müezzin "kad kametissalâtu" deyince de iftitah tekbirini alır demişlerdir. Bilindiği gibi Hanefî ulemâsı da bu görüştedir.[414]

 

666. ...tbn Ömer (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallellahü aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: "Saflarınızı düz tutunuz, omuzları(mzi) bir hizaya getiriniz, boşluktan kapatınız, kardeşlerini­ze yumuşak davranınız."

(Râvi) Isa, "kardeşlerinize yumuşak davranınız" kelimelerini rivayet etmemiştir.

"Şeytana (aranızda) açıklık bırakmayınız. Saffı birleştiren kim­seye Allah (rahmetini) eriştirir. Birleştirmeyenden de (rahmetini) keser."[415]

Ebü Dâvûd dedi ki: Ebû Şecere, Kesîr b. Mürre'dir.

YineEbû Dâvûd dedi ki: "Kar­deşlerinize yumuşak davranınız” cümlesinin anlamı; bir kimse ge­lip de safa girmek istediği zaman, herkes ona karşı omuzlarını yumuşak tutsun da, o da safa girebilsin, demektir.[416]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerifte geçen "kardeşlerinize yumuşak davranınız" sözüne hadis âlimleri çeşitli mânâlar vermişlerdir. Merhum müellif Ebû Davud'un bu cümleden aldığı mânâ tercümede sunulmuştur. Kıymetli âlimlerimizden Nimet-i İslâm müellifi merhum M.Zihnî Efen­di de bu cümlenin mânâsını şöyle açıklamıştır: "Kardeşlerinizin omuzlarını ellerinizle okşayarak saflara sokulunuz. Ancak bu cümleden bu mânânın çık­ması kelimesinin şeklinde şeddeli okunmasına bağlıdır. İmâm Ahmed'in ve Ebû Davud'un rivayetinde ise, şeklinde şeddesiz olarak gelmiştir ki, saftakilere emirdir. "Kardeşlerinize size uzanan elleri sebebiyle yumuşayın. Yani safa sokulmak için omzunuza el koyanlara sertlik göstermeyiniz" demektedir.[417]

Netice olarak kelimesi, şeddesiz okununca şu mânâ anlaşılı­yor: "Safları düzeltmek maksadıyla sizi elleriyle tutarak ileriye veya geriye çeken kardeşlerinize itaat edin de iyilik ve takva hususunda yardımlaşmanın sevab ve faziletine erişin."

Söz konusu olan bu kelime şeddesiz okununca şu mânâya da gelir: "tek başına bir safta namaz kılmak mecburiyetinde kalan bir kimse, sizi eliyle tu­tarak yanma çektiği zaman, ona itaat ediniz de onun namazını fesada uğra­maktan kurtarınız."

Şeddeli okununca, yukarıda da açıklandığı üzere bu "yumuşak davranınız”emri, safda bulunanlara değil, safa girmek isteyenleredir.

Hadis-i şerifte geçen "safı birleştiren" sözüyle, cemaate gelerek safta hazır bulunan kimse kast edilmiş olabileceği gibi, safları sıklaştıran kimse­nin kasd edilmiş olması da mümkündür.

"Safları birleştirmeyen kimse" sözüyle de safta bulunuyorken ihtiyaç olmaksızın, kayfî olarak saftan çıkan kimse kast edilmiş olabileceği gibi, sa­fa durduğu zaman kendisiyle sağında veya solunda bulunan kimse arasında açıklık bırakanın kasd edilmiş olması da mümkündür.

"Allah rahmetini eriştirir" cümlesi aynı zamanda "Allah o kimseye rah­metini eriştirsin"anlamındaCenab-ıPeygamber'indilinden bir dua da olabilir.

"Birleştirmeyeni de rahmetinden keser" cümlesinde de "Allah ondan rahmetini kessin" şeklinde beddua anlamı bulunduğu söylenebilir.[418]

 

Bazı Hükümler
 

1. Saflarda bulunan açığı kapatmak arkada bulunanlann üzerine vacıbdır.

2. Ön safta bulunan açıklığı kapatmakta büyük hayr ve sevab vardır.Bu sevaba erişmeye mü.'minler teşvik edilmiştir.

3. Saflarda açıklık bırakan kimseler için şiddetli tehdidler vardır. Hatta tbn Hacer bu tehdide bakarak saflarda açıklık bırakmayı büyük günahlar­dan saymıştır.[419]

 

667. ...Enes b. Mâlik'den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: "Saflarınızı sıklaştırınız. Ve safları birbirine yak­laştırınız. Boyunlarınız bir hizada olmasın. Nefsim kudret elinde olan (Allah) a yemin ederim ki, şeytanların siyah ve küçük koyunlar gibi saf aralıklarına girdiklerini görüyorum.”[420]

 

Açıklama
 

"Safları sıklaştırmak "tan maksat saf teşkil eden fertler arasında açıklık bırakmamaktır. "Safların biri birine yaklaştırılması"ndan maksat ise, bazı imamların takdirine göre safların arasında üç zîra'dan fazla açıklık bulunmamasıdır.[421]

Ni'met-i İslâm müellifi iki saf arasındaki miktarın iki zira' olduğunu kaydetmektedir.[422]

Şeytanların saflar arasından küçük ve siyah davarlar gibi koşuşmaları namaz kılanların kalblerine vesvese vererek onların namazlarının sevabını düşürmek veya namazlarını tamamen ifsad etmek içindir. Bu bakımdan saf­lar arasında açıklık bırakmak tamamen şeytanların kalblere vesvese verme­sine ve belki de namazı tamamen ifsad etmelerine imkân vermek demektir.

Halbuki saflar arasındaki yakınlık ve sıklık kalbler arasında da bir ya­kınlığa sebep olacağından, şeytanın bu kalblere kin ve düşmanlık tohumlan atmasına da engel olacaktır.

Hadis-i şerifte şeytanların benzetildiği küçük ve kara koyunlar aslında Yemen'de yetişir ve kuyruksuz olur.[423]

 

Bazı Hükümler
 

1. Safların sık ve düzgün oIması gerekir.

2. İki safın arasındaki mesafe de iki veya zira'(190-135 cm)'dan daha fazla olmamalıdır.

3. Zorlayıcı bir sebeb olmaksızın yemin etmek caizdir.

4. Safların sık olmayışı, saflar arasına şeytanların girmesine sebeb olur.[424]

 

668. ..Enes b. Mâlik (r.a.)'dan; demiştir ki:

Resûlullah (s.a.) "Saflarınızı düzeltiniz. Çünkü safların düz ol­ması namazın kemâlindendir." buyurdu.[425]

 

Açıklama
 

Hadis-i şerifte, safların sık ve düz tutulmasının namazın sıhhatinden değil de tamamından sayılmasına bakarak, ibn Battal gibi alimler, safların sık ve düzgün tutulmasının hükmü sünnettir demiş­lerdir. Çünkü bir amelin sıhhati; farzıyla, tamamı, sünnetiyle, güzelliği ise, âdâb ve müstehablarıyladır.

Ancak İbn Dakik'1-îd gibi bazı alimler de "tamam"kelimesinin örfte, "güzellik" anlamında kullanıldığına bakarak, safları sık ve düzgün tutma­nın müstehab olduğunu söylemişlerdir. Fakat "şer'î mânânın yanında örfî mânânın bir değeri yoktur" diye kendisine cevab verilmiştir.[426] Bununla be­raber, Müslim'in bir rivayetinde "tamam" kelimesi yerinde "hüsn" (güzel­lik) kelimesi geçmektedir.[427]

îbn Hazm ise, hadisin zahirî mânâsına bakarak safların sık ve düz tu­tulmasının farz olduğunu söylemiştir. Biz bu mevzudaki mezheb imamları­nın görüşlerim 662. hadisin açıklamasında naklettik. Oraya müracaat edilebilir.[428]

 

669. .. .Muhammed b. Müslim b. es-Sâib demiştir ki: Bir gün Enes b. Mâlik'in yanında namaz kıldım da (bana):

Bu sırık niçin yapıldı biliyor musun? dedi. (Ben de:)

Hayır Vallahi bilmiyorum dedim. O da (şöyle) dedi:

Peygamber (s.a.) bunu eline alır ve "saflarınızı düzgün ve sık tutunuz" buyurdu.[429]

 

Açıklama
 

Safların düzeltilmesinden maksat, bir safta bulunan cemaatin tamamıyla bir hizaya durmalarıdır.Safların aralarındaki boşlukları doldurmaya da "tesviye" denir. Biz tercümemizde buradaki tes­viyeye safları düz ve sık tutmak manası verdik.

Resul-i Ekrem'in mescide konulmasını emrettiği bu sırığı safları düzelt­me esnasında eline almasının hikmeti "Saflarınızı bu sırık gibi dümdüz yapınız" demek istemesiyle açıklanabilir.[430]

 

670. ...Enes (r.a.)'den; demiştir ki:

Peygamber (s.a.) namaz kılmaya kalktığı vakit sağ eline bir so­pa alıp (sağ tarafına) dönerek:

"Doğrulunuz, saflarınızı düzeltiniz!" buyururdu. Sonra sopayı sol eline alıp (sol tarafındakilere:)

“Doğrulunuz, saflarınızı düzeltiniz!" buyurdu.[431]

 

Açıklama
 

Cenab-ı Peygamber (s.a.) insanların dış dünyalarındaki düzensizlik ve kargaşalıkların iç dünyalarını olumsuz yönde, dış dünyalarındaki nizam ve intizamın ise iç dünyalarını olumlu yönde etkileye­ceğini çok iyi bildiği için saflar arasındaki nizam ve intizamın gerçekleşme­sinde son derece titizlik göstermiş, safları denetlerken önce deyneği sağ eline alarak safların sağ kanadını teşkil edenlere, sonra da sol eline alarak sol ka­nadını teşkil edenlere gösterip "işte saflarınızı bu değnek gibi dümdüz tutu­nuz da kalbleriniz de böyle doğru ve birbirine bağlı olsun" buyurmak suretiyle çok veciz ve canlı bir ifâde tarzı kullanmıştır.[432]

 

671. ...Enes b. Mâlik (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Peygam­ber (s.a.); "Önce birinci saffı, ondan sonra onu takib eden saffı ta­mamlayınız. Eksiklik kalırsa son safta kalsın" buyurmuştur.[433]

 

Açıklama
 

Bu hadis-i şerifin mânâsını "ilk saf tam olduktan sonra diğer safların arasında açıklık bulunmasında sakınca yoktur" şeklinde anlamak yanlıştır. Bu hadiste ifâde edilmek istenen şudur: Safları tamamlamaya birinci saftan başlamalıdır. Ondan sonra ikinci saf ondan sonra da hiç atlamadan sırayla onu takib ederek saflar tamamlanmalıdır. Şayet saf­ların birisi eksik kalacaksa bu eksik saf en arkadaki olmalıdır.

Bilindiği gibi safların teşkiline imamın ardından başlanır. Önce imamın arkasına durulur. Ondan sonra imamın arkasında bulunan kişinin sağma ve soluna durularak birinci saf tamamlanır. Diğer safların teşkil edilmesine de aynı şekilde imamın arkasından başlanır. Saffın sağ ve sol kanadında bulu­nan kimseler hizaya girerlerken   imamın arkasında bulunan ve sabit nokta vazifesini gören kişiye göre kendilerini düzene sokarlar. Yoksa, günümüzde cemaat içerisinde bulunan bazı kimselerin zannettiği gibi sağ başta veya sol başta bulunanlara göre hizaya girmek yanlıştır. Her ne kadar İmam Mâlik, "kişi saf teşkiline istediği yerden başlar "demişse de onun bu sözü bu hadis-i şerife   aykırıdır. 681. hadisin izahında bu mevzu tekrar ele alınacaktır.[434]

 

672. ..İbn Abbâs (r.a.)'dan; demiştir ki: Resûlullah (s.a.) şöyle buyurdu "Sizin en hayırlınız, namazda omuzu en yumuşak olanınızdır"[435]

Ebû Dâvûd dedi ki: Ca'fer b. Yahya, Mekkelidir.[436]

 

Açıklama
 

Bu hadisin mânâsı şudur: Sizin en hayırlınız saflar arasındaki açıklığı kapatmak hususunda en çok gayret göstereniniz, bu konudaki emirlere en çabuk uyanınızdır. Saffa girmek isteyen kimseye kibre düşmeden, hemen yanından yer açarak onun arzusuna cevab vereninizdir.

Hattâbi'ye göre, "omuzu yumuşak" olmaktan maksat yanmdakini ra­hatsız etmemek, omuzuyla onu incitmemek, bir kimse safa girmek ve safta­ki açığı kapatmak istediği zaman, ona imkân vermektir. Bu sayede saflar sıklaşır safta bulunan fertlerin kenetleşerek sayısı çoğalmış olur.[437]

 

[398] Müslim, salât 119; Nesâî, imame 28; tbn Mâce, ikâme 50; Ahmed b. Hanbel, V, 101.

Beyhakî es-Siinenu'1-kübrfi, III, 101.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/22-23.

[399] Suyutî, el-Camiü's-Sagir, I , 41.

[400] bk. 666. numaralı hadis.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/23.

[401]  Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/23.

[402] Müslim: salât 62; Tirmizi, mevâkît 53, Nesâî, tatbîk 24; 101; sehv 44; imame 28, 47; cenâiz 78; Ahmed b. Hanbel II, 98, 314; III, 103,182, 263; IV, 276; Beyhakî, es-Suneiıu'l-kübrâ, I, 76.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/24.

[403] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/24-25.

[404] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/25.

[405] Buhârî, ezan 71; Tirmizi, mevâkit 53; Nesâî, imame 25; Ahmed b. Hanbel, IV, 271,272, 276, 277.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/25.

[406] A.Davudoğlu: Sahih-i Müslim Terceme ve Şerhi, III, 197.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/26.

[407] Nesâî, imame 27; ezan 14; îbn Mâce, ikâme 50, 51; Ahmed b. Hanbel, IV, 269, 284, 285, 296, 297, 298, 299, 304; V-262.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/26-27.

[408] Buhârî, iman 39; Müslim, müsâkat 107; Îbn Mâce, fiten 14; Dârimî, büyü' 1; Ahmed ,   b. Hanbel, IV, 270, 274.

[409] bk. 678. hadis.

[410] Tirmizi, mevâkit 52; îbn Mace, ikâme 51; Dârimi, salat 50; Ahmed b. Hanbel IV, 126, 128.

[411] 678. hadis.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/27.

[412] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/28.

[413] Müslim, salât 128; Tirmizî, mevâkît 53; Ahmed b. Hanbel, IV, 270, 272, 276.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/28.

[414] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/28.

[415] Nesâî, imame 31; Ahmed b. Hanbel II, 92. Ayrıca bk. Hâkim, el-Müstedrek, I, 213.

[416] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/28-29.

[417] serdaroğlu, Ahmed, İslâm'da Helâller ve Haramlar, I, 404.

[418] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/29-30.

[419] Ni'met-i İslam, I, 234.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/30.

[420] Nesâî, imame 28; Ahmed b. Hanbel, III, 260; IV, 297; V, 262.

     Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/31.

[421] bk. el-Menhel, V, 57.

[422] Ni'met-i İslâm, I, 205.

[423] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/31.

[424] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/31-32.

[425] Buhârî, ezan 74; Müslim, salât 124-126; Dârimî, salât 48, 49; İbn Mâce, ikâme 50; Ahmed b. Hanbel, II, 234, 319, 505; III, 177, 254, 274, 279, 291; V, 262.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/32.

[426] Umdetii'l-Kaari, V, 255.

[427] bk. Müslim, salat 126.

[428] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/32.

[429] Buhârî, fedâilü ashabı'n-Nebİy 8; Müslim, salat 122; imame 26, 27, Ahmed b. Hanbel III, 254, 268, 286.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/32-33.

[430] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/33.

[431] Buhârî, fedâilu ashâbi'n-Nebî 8, Müslim, salat 122; Nesâî, imame 26, 27; Ahmed b. Hanbel III, 254, 268, 286.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/33-34.

[432] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/34.

[433] Nesâî, imame 30; Ahmed b. Hanbel, III, 132, 215, 233.

    Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/34.

[434] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/34-35.

[435] Beyhakî, es-Sünenu'l-kübrâ, III, 101.

[436] Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/35.

[437] bk. el-Menhel, V, 61.

   Sünen-i Ebu Davud Terceme ve Şerhi, Şamil Yayınları: 3/35.