sumeyye
Sat 20 March 2010, 05:04 pm GMT +0200
Sa´du´l-Âşirelerden Zübab´ın Medine´ye Gelip Müslüman Oluşu
Benî Sa´du´l-Âşirelerin Kimlikleri
Benî Sa´du´l-Âşirelerin Kimlikleri
Benî Sa´du´l-Âşineler Kahtan´ın soyundan gelme Kehlan´ın soyundan idiler. [419]
Benî Sa´du´l-Âşirelerin ata soyları şöyle sıralanır Benî Sa´du´l-Âşire b. Malik (Mezhic), b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b.Zeyd, b. Kehlan, [420] b. Sebe1.
Sa´du´l-Âşire´nin dokuz oğlu vardı. [421]
Sa´du´l-Âşire denilmesi de, neslinden üçyüz atlı yetişmiş olup, kendisiyle birlikte giderlerken "Kim bunlar?" diye soranlara, göz değmesinden korkarak "Aşiretimdir!" demesinden ileri gelmiştir. [422]
Sa´du´l-Âşirelerin Ferraz diye anılan bir putları olup, ona tazimde bulunurlardı.
Putun bakıcısı da, Enesullah b. Sa´du´l-Âşirelerden İbn Rakbiyye veya Vakşâ idi.
Kendisi cinlerden birisiyle görüşür, cin ona olan bitenleri gelip haber verirdi.
Bir gün Rakbiyye, Zübab´ın yüzüne bakarak:
"Ey Zübab! Ey Zübab! Ey Zübab! Dinle, şaşılacak olanların şaşılacak olanını:
Muhammed, Kitabla gönderilmiş! Mekke´de halkı davete başlamış! Davetine icabet edilmemiş!" dedi.
Zübab:
"Ne demektir bu?" diye sorunca, Ferras putunun bakıcısı:
"Bilmiyorum! Bana böyle denildi!" cevabını verdi. [423]
Aradan bir müddet geçtikten sonra, Zübab Peygamberimiz Aleyhisselamın ortaya çıktığını ve Medine´ye geldiğini işitince, Sa´du´l-Âşire´nin putu olan Ferras´ın yanına vardı. VUrup onu kırdı. [424]
Elçi olarak[425] Peygamberimiz Aleyhisselama gelip Müslüman oldu.
Zübab, bu hususta söylediği şiirde:
"Hidayetle geldiği zaman, Resûlullaha tâbi oldum.
Ferras´ı hor ve hakir bir halde gerimde bıraktım[426]
Üzerine öyle bir yürüyüşle yürüyüp onu kırdım ki, dünyada hiç olmamış, yokmuş gibi yaptım. [427]
Allah´ın dinini açıkladığını görünce ve Resûlullah beni ona davet edince, davetini hemen kabul ettim. [428]
Sağ oldukça İslâm´a yardımcı olarak sabahlayacağım!
Boynumu ve göğsümü onun yoluna koymuşumdur!" dedi. [429]
Yüce Allah ondan razı olsun![430]
[419] Kalkaşandi, Nihâyetü´l-ereb, s. 290-291.
[420] İbn Hazm, Cemhere, s. 407, Kalkaşandi, s. 290-291.
[421] İbn Hazm, s. 407-408.
[422] İbn Hazm, s. 405.
[423] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 167, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 481.
[424] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1.S.342, İbn Esîr, c. 2, s. 167, İbn Hacer, c. 1,s.481.
[425] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 1, s. 342.
[426] İbn Sa´d, c. 1, s. 342, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 167, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 481.
[427] İbn Sa´d, c. 1, s. 342, İbn Esîr, c. 2, s. 1 67.
[428] İbn Sa´d, c. 1, s. 342, İbn Hacer, c. 1, s. 481.
[429] İbn Sa´d. c. 1.S.342.
[430] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 8/74-75.