sumeyye
Fri 28 January 2011, 12:44 pm GMT +0200
Sadakalar, Malın Kiridir:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki bu sadakalar, ancak insanların kirleridir. Bunlar ne Muhammed'e helâl olurrue de Muhammed'in ailesine. [465]
Sadakalann, insanlann kiri olması, günahlan temizlemiş, be-lalan uzaklaştırmış olmasından ve bu konuda kula fidye sayılma-sındandır. Bu, Mele-i alâ sakinlerinin idraklerinde, sanki öyley-miş gibi temessül eder. Aynen zihnî, lâfzı ve yazıya ait suretlerin, karşılık tutulan hârici şeye ait varlıklar olarak temessül etmesi gibi. Bu bizce teşbihi varlık olarak isimlendirilir. Bazı yüce nefisler, sadakalarda bir tür zulmet olduğunu idrak eder. Aziz pederim Kuddise sirruh! kendisiyle ilgili olarak bu kabil çok şey anlatırdı. Nasıl ki salâh ehli, zina ve pis organlann adını ağızlanna almaktan hoşlanmazlar, güzel şeylerin adını anmayı severler ve Allah'ın ismini tazim ederlerse, sadakalan da insanların kiri olarak algılarlar ve ondan hoşlanmazlar. [466]
Zekât Malı, Muhammed (S.A) Ailesi İçin Aşağılayıcıdır;
Sonra, insanın herhangi bir mal ya da hizmet karşılığı olmaksızın elde ettiği mal, tazim amacıyla da kendisine takdim edilme-mişse bir tür züldür ve aşağılayıcıdır. Bu durumda mal sahibinin o kimse üzerinde üstünlüğü ve minneti bulunur. Nitekim Rasûlul-lah'ın (s.a.), 'Veren el, alan elden üstündür.[467] hadisi bu manayı ifade eder. Dolayısıyla bu yoldan mal elde etmek, kazanç yollan arasında en kötüsüdür; böyle bir yol, dinde önemli yeri olan pâk ve temiz kimselere yakışmaz.
Bu hükümde başka bir sır daha vardır. O da şudur: Rasûlul-lah (s.a.), eğer sadakayı kendisi için almış olsaydı ve bunu, çıkarları kendi çıkarı sayılacak yakınları için caiz kılsaydı, o zaman töhmet altında kalırdı ve hakkında hiç de olmadık şeyler söylerlerdi. İşte Rasûlullah (s.a.), bu hükmü koymak suretiyle bu yolu kapatmıştır. Bunun sonucunda zekât, bölgenin zenginlerinden alınan ve fakirlerine harcanan bir mal olmuştur. Böylece İslâm, toplumda bulunan fakir ve muhtaçları kollamış, onları hayra yaklaştırmak, serden de kurtarmak istemiştir. [468]
[465] Müslim, Zekât, 168.
[466] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/139.
[467] Buhârî, Zekât, 18.
[468] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/140.