- Sa´d Bin Ebi Vakkas´m Seriyyesi

Adsense kodları


Sa´d Bin Ebi Vakkas´m Seriyyesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Thu 17 December 2009, 04:22 pm GMT +0200
Sa´d Bin Ebi Vakkas´in Seriyyesi


Hicretten on ay geçtikten sonra, Zilkade ayında Peygamber (s.a.v) efendimiz Sa´d bin Ebi Vakkas´ı bir seriyyenin başında göreve gönderdi. Peygamberimiz Kureyş kervanının yola çıktı ğını öğrenmişti. Bu sebeple de yirmi kadar muhacirin başında kumandan olarak Sa´d bin Ebi Vakkas´ı görevlendirerek yola çı kardı. Bunlar Hazar denen yere doğru yola çıktılar. Peygamber efendimiz Hazar´ı geçmemelerini emretmişti. Bu konuda Sa´d (r.a.) şöyle der: "Yirmi kişiyle birlikte yaya olarak yola çıktık. Gündüzleri gizleniyor, geceleri yürüyorduk. Beşinci günün sa bahı Hazar mevkiine vardık peygamber efendimiz Hazar´ı geç mememizi emir buyurmuştu. Halbuki Kureyş kervanı, Hazar´a vardığımız günden önce oradan ayrılıp gitmişti."

Böylece Sa´d, Kureyşlmlerden hiç kimse ile karşılaşmamıştı. Peygamber efendimiz kendisine Kureyş kervanını izlemesini emretmediği için izlemeye devam etmemişti. Şu halde Peygam ber efendimiz, bu seriyyenin Kureyş kervanını yolda ansızın yakalamasını istiyordu. Kervandaki adamlar, birden müslü-man askerleriyle karşılaşınca paniğe kapılacaklardı. Ama ar kadan takip etme durumunda öyle bir paniğe kapılmaları söz konusu olmayacaktı. Çünkü seriyyedeki adamlar piyade idiler. Binekleri olmadığı için çölde daha fazla ilerleyemezlerdi.

Sad´ın anlattığı gibi, Vakıdi, bu seriyyede yirmi ya da yirmi bir kişinin bulunduğunu söylemiştir. Ancak ibn tshak´ın dediği ne göre, Sa´dla birlikte altmış muhacir vardı. Bizce Vakıdi´nin rivayeti daha açık ve akla daha yakındır. Çünkü onun tesbitine göre, kervandaki kişiler altmış civarında imişler, Bunlar için de yirmi kadar piyadenin gitmesi münasip olur.

Vakıdi´nin anlattığına göre, her üç seriyye de hicretin birinci yılında teşkil edilmiştir. Göreve çıkış zamanlan da Vakıdi´nin ifadesinde açıkça belirtilmiştir. Birinci seriyye Ramazan ayın da, ikincisi Şevval ve üçüncüsü de Zilkade ayında göreve çık mıştır. Ancak Ebu Cafer bin Cerir´in tarihinde ve İbn îshak´a göre, bu üç seriyye, Hicretin üçüncü yılında teşkil edilmişlerdir, îbn îshak´ın bu seriyyelerin, hicretin ikinci yılında mı, yoksa bi rinci yılında mı teşkil edildiğini açıkça ifade edip etmediği hu susu üzerinde düşünmek gerekir. Ancak Ibn îshak bu seriyye-leri peygamber efendimizin bir gazalarından olan Veddan gaza sından sonra anlatmıştır ki, bu gaza hicretin ikinci yılı Sefer ayında vuku bulmuştur. îbn îshak bunu açıkça ifade etmekte dir. Veddan gazasını da üç gazadan sonra anlatmıştık. Evet onun siyerinde anlattığı hadiseler zaman sırasına göre tertip lenmiş iseler, bu durumda söz konusu seriyyelerin, hicretin ikinci yılında teşkil edilmiş oldukları ortaya çıkar. Ancak şunu da ifade edelim ki, îbn îshak, siretinde bazı hadiseleri zaman sırası dışında anlatmıştır. Bunu da bazı münasebetlerden dola yı böyle yapmıştır. îbn îshak´ın mezkur seriyyelerin hicri ikinci yılda teşkil edildiğini söylemiş olduğunu farzetsek bile, Hafız îbn Kesir, Vakıdi´nin sözünü tercihe şayan bulup şöyle demiş tir: "Merhum Vakıdi´nin şahsiyetinde fazlasıyla iyilikler ve gü zellikler vardır, tarih yazarıdır. Büyük imamlar zümresindedir. Onun adil bir kimse olduğunu daha önce de söylemiş idik. Şah sı itibariyle doğru sözlü bir kimsedir. Allah´a hamd ve minnet olsun."

Burada zaman faktöründen ve seriyyelerle ilgili rivayetler den başka bir hususu daha göz önüne getirmemiz gerekir. Bu husus Kureyşle ve onların inançlarına bağlılıklarının miktarıy la ilgilidir. Şöyle ki: Başkalarını himaye etmek için sefere çıkan Kureyşliler arasında mü´min olup da imanını gizleyen kimseler vardı. Bunlar bir yolunu bulup mü´minlere katılmak ümidiyle Kureyş kervanlarıyla birlikte sefere çıkarlardı. Peygamber efendimizin Mekke-i Mükerreme´den ayrılıp Medine´ye gider ken hicret imkanını bulamadıkları için, bu yolla mü´minler ara sına katılma imkanları arıyorlardı. Örneğin Ubeyde bin Haris bin Abdulmuttalib´in seriyyesi Kureyş kervanıyla karşılaştığın da, iki taraf da birbirleriyle savaşmadan ayrılmışlardı. îşte bu esnada Kureyşliler arasında bulunan îbn Amr el-Behrani -Züh-re oğullarının müttefiki idi-, Utbe bin Gazvan bin Cabir el Ma-zeni-Nevfel bin Abdi Menafin müttefiki idi- müslümanların safları arasına katılmışlardı. Bunların ikisi de müslüman ol dukları halde Kureyş kervanıyla birlikte yola çıkmış ve müslü manların arasına katılmışlardı.



--------------------------------------------------------------------------------


[1] İbn Kesir, el-Bidaye ve´n-Nihaye, c.2, s.237.