hafiza aise
Thu 16 June 2011, 10:32 am GMT +0200
15— Sa'd b. Bekr Oğullarının Elçisi Dımâm b. Sa'lebe'nin Gelişi:
İbn İshâk, Muhammed b. Velîd b. Nüveyfi'—İbn Abbas'm kölesi Küreyb—İbn Abbas yoluyla yapmış olduğu rivayette der ki: Sa'd b. BekroğuW lan, Dımâm b. Sa'lebe'yi Rasûlullah'a (s.a.) temsilci olarak gönderdiler. Dımam geldi, devesini mescidin kapısında çökertti, ayağını bağladı. Sonra Rasûluİ lah (s.a.), mescidde ashabının arasında otururken yanına girdi ve: "Hangi niz Abdülmuttalib oğlusunuz?" dedi. Rasûlullah (s.a.): "Ben Abdülmutta lib oğluyum." dedi. Bu sefer: "Muhammed mi?" sorusunu yöneltti. O da "Evet" dedi. Bunun üzerine: "Ey Abdülmuttalib oğlu! Bana darılıp kirili mazsan sana ağır bir soru sormak istiyorum." dedi. Rasûlullah (s.a.): "N§ İstersen sor, katiyen kırılmam." diye cevap verince sordu:
— Senin, ailenin, senden önceki ve sonrakilerin ilâhının aşkına söylö seni bize Rasûl olarak Allah mı gönderdi?
— Rabbım şahittir ki, evet.
— Senin, senden öncekilerin ve sonradan geleceklerin ilâhı olan Alla' aşkına söyle. O'na ibadet edip başkasını O'na şirk koşmamamızı, babalar; rmzın taptığı bu putları terketmemizi sana Allah mı emretti?
— Rabbım şahittir ki, evet.
Dımâm, daha sonra teker teker İslâm'ın farzlarını (şartlarını) sayma^ başladı. Namazı, zekâtı, orucu, haccı, İslâm'ın bütün farzlarını soruyor § her bir farzda daha önce yaptığı gibi yemin veriyordu. Sorularının hepsiî sorduktan sonra: "Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Rasûlü'dür. Bu farzları edâ edip nehyettiklerinden de kaçınacağım. Bu dediklerine ne bir şey ilâve eder, ne de bir şey eksik bırakırım!" dedi ve dönüp devesine doğru gitti. O dönüp giderken Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Eğer bu saçları çift örgülü olan şahıs doğru söylediyse cennete girecektir." Dımâm, güçlü-kuvvetli ve gür saçlı bir adamdı; saçlarını örerek ikiye ayırırdı. Daha sonra devesinin yanına geldi, bağım çözdü, yola çıkıp kavminin yanma geldi. Kabile halkı gelip toplandılar. Ağzından ilk çıkan söz: "Lât ve Uzzâ ne kötüdür!" cümlesi oldu. Dediler ki: "Sus ey Dımâm! Alaca, cinnet ve cüzzam hastalıklarına yakalanmaktan kork!" Dedi ki: "Yazıklar olsun size! Onların ne bir faydası ne de bir zararı dokunur. Allah size bir peygamber gönderdi ve O'na bir kitap indirerek o kitapla sizi içinde bulunduğunuz durumdan kurtardı. Ben Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim. Ben size O'nun emirlerini ve nehiylerini getirdim." Allah'a yemin olsun ki, o gün akşam olmadan bölgesinde bulunan kadın-erkek herkes müslüman oldu.
İbn İshâk der ki: "Dımâm b. Sa'lebe'den daha faziletli bir temsilci duymadık."[289]
Bu kıssanın benzeri, Sahîh-i Buharı ve Müslim''de de Enes (r.a.) rivaye-tiyle zikredilmiştir.[290]
Hac ibadetinin bu kıssada zikredilişi, Dımâm'ın hac farz olduktan sonra geldiğini göstermektedir ki bu ihtimal uzaktır. Herhalde bu cümle bazı râ-viler tarafından ilâve edilmiştir.'[291]
Allah en iyi bilir. [292]
[289] İbn Hişâm, 2/573-575; İbn Sa'd, 1/299; Ahmed Müsned, 2382; Hâkim, 3/54. Ebu Davud {487), Seleme b. el Fadl—Muhammed b. İshak—Seleme b. Küheyl—Muhammed b. el-Velîd b. Nüfey'—Küreyb—İbn Abbas yoluyla benzerini rivayet etmiştir. Senedi kuvvetlidir.
[290] Buharı, 2/6; Müslim, 12.
[291] Hafız İbn Hacer, Fethu't-Bârt (\/\40)'de, bu lafzın, hadisin aslından olup sonradan eklenmediği görüşündedir.
[292] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/193-194.
İbn İshâk, Muhammed b. Velîd b. Nüveyfi'—İbn Abbas'm kölesi Küreyb—İbn Abbas yoluyla yapmış olduğu rivayette der ki: Sa'd b. BekroğuW lan, Dımâm b. Sa'lebe'yi Rasûlullah'a (s.a.) temsilci olarak gönderdiler. Dımam geldi, devesini mescidin kapısında çökertti, ayağını bağladı. Sonra Rasûluİ lah (s.a.), mescidde ashabının arasında otururken yanına girdi ve: "Hangi niz Abdülmuttalib oğlusunuz?" dedi. Rasûlullah (s.a.): "Ben Abdülmutta lib oğluyum." dedi. Bu sefer: "Muhammed mi?" sorusunu yöneltti. O da "Evet" dedi. Bunun üzerine: "Ey Abdülmuttalib oğlu! Bana darılıp kirili mazsan sana ağır bir soru sormak istiyorum." dedi. Rasûlullah (s.a.): "N§ İstersen sor, katiyen kırılmam." diye cevap verince sordu:
— Senin, ailenin, senden önceki ve sonrakilerin ilâhının aşkına söylö seni bize Rasûl olarak Allah mı gönderdi?
— Rabbım şahittir ki, evet.
— Senin, senden öncekilerin ve sonradan geleceklerin ilâhı olan Alla' aşkına söyle. O'na ibadet edip başkasını O'na şirk koşmamamızı, babalar; rmzın taptığı bu putları terketmemizi sana Allah mı emretti?
— Rabbım şahittir ki, evet.
Dımâm, daha sonra teker teker İslâm'ın farzlarını (şartlarını) sayma^ başladı. Namazı, zekâtı, orucu, haccı, İslâm'ın bütün farzlarını soruyor § her bir farzda daha önce yaptığı gibi yemin veriyordu. Sorularının hepsiî sorduktan sonra: "Ben şehadet ederim ki Allah'tan başka ilâh yoktur ve yine şehadet ederim ki Muhammed O'nun kulu ve Rasûlü'dür. Bu farzları edâ edip nehyettiklerinden de kaçınacağım. Bu dediklerine ne bir şey ilâve eder, ne de bir şey eksik bırakırım!" dedi ve dönüp devesine doğru gitti. O dönüp giderken Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurdu: "Eğer bu saçları çift örgülü olan şahıs doğru söylediyse cennete girecektir." Dımâm, güçlü-kuvvetli ve gür saçlı bir adamdı; saçlarını örerek ikiye ayırırdı. Daha sonra devesinin yanına geldi, bağım çözdü, yola çıkıp kavminin yanma geldi. Kabile halkı gelip toplandılar. Ağzından ilk çıkan söz: "Lât ve Uzzâ ne kötüdür!" cümlesi oldu. Dediler ki: "Sus ey Dımâm! Alaca, cinnet ve cüzzam hastalıklarına yakalanmaktan kork!" Dedi ki: "Yazıklar olsun size! Onların ne bir faydası ne de bir zararı dokunur. Allah size bir peygamber gönderdi ve O'na bir kitap indirerek o kitapla sizi içinde bulunduğunuz durumdan kurtardı. Ben Allah'tan başka ilâh olmadığına, Muhammed'in O'nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehadet ederim. Ben size O'nun emirlerini ve nehiylerini getirdim." Allah'a yemin olsun ki, o gün akşam olmadan bölgesinde bulunan kadın-erkek herkes müslüman oldu.
İbn İshâk der ki: "Dımâm b. Sa'lebe'den daha faziletli bir temsilci duymadık."[289]
Bu kıssanın benzeri, Sahîh-i Buharı ve Müslim''de de Enes (r.a.) rivaye-tiyle zikredilmiştir.[290]
Hac ibadetinin bu kıssada zikredilişi, Dımâm'ın hac farz olduktan sonra geldiğini göstermektedir ki bu ihtimal uzaktır. Herhalde bu cümle bazı râ-viler tarafından ilâve edilmiştir.'[291]
Allah en iyi bilir. [292]
[289] İbn Hişâm, 2/573-575; İbn Sa'd, 1/299; Ahmed Müsned, 2382; Hâkim, 3/54. Ebu Davud {487), Seleme b. el Fadl—Muhammed b. İshak—Seleme b. Küheyl—Muhammed b. el-Velîd b. Nüfey'—Küreyb—İbn Abbas yoluyla benzerini rivayet etmiştir. Senedi kuvvetlidir.
[290] Buharı, 2/6; Müslim, 12.
[291] Hafız İbn Hacer, Fethu't-Bârt (\/\40)'de, bu lafzın, hadisin aslından olup sonradan eklenmediği görüşündedir.
[292] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 4/193-194.