- Sâbiîlerle İlgili Araştırmalar

Adsense kodları


Sâbiîlerle İlgili Araştırmalar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ayten
Sat 23 October 2010, 10:09 am GMT +0200
1. 1- Sâbiîlerle İlgili Araştırmalar


Kur'an'da üç yerde [208] isimlerinden bahsedilen Sâbiîlerin kim oldukları ve nerede yaşadıkları konusu, erken dönemlerden itibaren birçok İslam aliminin ilgisini çekti. Miladî 9. asrın ilk yarısına kadar yaşayan İslam alimleri, Sâbiîlerin güney Irak'ta yaşadıkları ve kendilerine mahsus belirli bir dinlerinin olduğu gibi bazı değerlendirmeler yaptılar. Bu ilk dönem İslam alimlerinin değerlendirmeleri oldukça yüzeysel ve dış gözleme dayalı olmakla birlikte genellikle doğruydu. Halife Me'mun dönemi, Sâbiîlerin kim oldukları konusunda günümüze kadar gelen spekülasyon ve yanlış değerlendirmeler açısından bir dönüm noktası oldu. Bu dönemde, o zamana kadar Sabitlikle hiçbir ilgisi olmayan, çevrelerinde “Putperestler” ve “Harranîler” gibi adlarla tanınan ve geleneksel Asur-Babil politeizmini (gök cisimlerini ve onlar,ı sembolize eden putlara tapınmayı) devam ettiren Harranlılar, Sâbiî adını aldılar. Bu adı almalarının nedeni, Halife Me'mun'un ölüm tehdidinden kurtulmaktı. Zira Me'mun, onların putperest yapılarını İslam devletinde zimmî (anlaşmalı) statüsüyle yaşamalarına mani olarak görmüş ve onları, ya Müslüman olmaları ya da Kur'an'da adı zikredilen gruplardan birine girmeleri konusunda tehdit etmişti. İnançları konusunda sıkışan putperestler “Sâbiî” ismine sığındılar. Harranlı putperestlerin böylelikle Sâbiî ismini almalarından sonra, birçok Harranlı bilgin (ünlü Sabit ibn Kurrâ ve İbrahim ibn Hilâl gibi) Sâbiî adı altında Bağdat gibi merkezlerde meşhur oldu ve bunların bazıları kendi inançlarım (Sâbiîlik adı altında) hararetle savundular. Bu arada gerçek Sâbiîler ise dinlerinin bir gereği olarak inançlarını dışa vurmamaları ve bilim ve edebiyat gibi sahalarda herhangi bir varlık gösterememeleri nedeniyle bir bakıma unutuldular. Dolayısıyla bu dönemden ibaren İslam alimleri eserlerinde Sâbiîlik adı altında Harran politeizmine geniş yer verdiler. Diğer yandan el-Bağdadî, Bîrunî ve İbn Nedim gibi bazı İslam alimleri, Sâbiîleri “Harran Sâbüleri” ve “Vâsıt Sabitleri” diye ikiye ayırarak, güney Irak'ta yaşayanları kasteden Vâsıt Sabitlerinden “Gerçek Sabitler” olarak bahsettiler. Ayrıca bunlar, Harranliların aslında Sabit olmadıklarını, Sabit ismini sonradan aldıklarını açıkça ifade ettiler. Bununla birlikte Sâbiîlik konusundaki bu karmaşa sonraki dönemlerde de devam ederek günümüze kadar geldi. İslam kültürü açısından hiç de yabana atılmayacak bir öneme sahip olan bu din ve cemaat hakkında, yakın zamanlara kadar Müslümanlar tarafından ilk elden kaynaklara dayalı bir çalışma maalesef yapılamadı.

Öte yandan Batılılar, Sabitlerle oldukça erken bir dönemden (16. yy) itibaren ilişki kurdular. İran ve Irak'ta faaliyet gösteren -başta Cizvit misyonerleri olmak üzere- çeşitli batılı araştırıcı ve misyonerler, ilk zamanlar “Vaftizci Yahya Hıristiyaniarı” adını verdikleri Sabitlerle ilişki kurarak, onların kutsal kitaplarını kendi ülkelerine götürmeye ve bu dinle ilgili bilgi vermeye başladılar. Önceleri gözlem ve gezi notlarından öteye geçmeyen bilgiler, 19. yy'in sonları ve 20. yy'in ilk yarısından itibaren yerini Sabitlerle ilgili oldukça ciddi çalışmalara bıraktı. Sabit literatürünün neredeyse tamamı çeşitli Batı dillerine çevrildi ve onlarla ilgili birçok eser yazıldı. Sabitlerle ilgili önemli çalışmalar yapan modern araştırmacıların başında M. Lidzbarski, E.S. Drower, K. Rudolph ve JJ. Buckley gelmektedir.