sidretül münteha
Tue 25 October 2011, 03:20 pm GMT +0200
10. Sabah Ve İkindi Namazlarından Sonra Nafile Kılınması
44. Abdullah es-Sunâbihî'den: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Güneş doğarken şeytan da onunla beraberdir. Güneş yükselince şeytan ondan ayrılır. Sonra güneş tam tepeye geldiği zaman şeytan tekrar güneşle beraber olur. Güneş tam tepeden ayrılınca şeytan da ondan ayrılır. Güneş batacağı zaman şeytan onunla tekrar birleşir, batınca da ayrılır.» işte bunun için Resûlullah (s.a.v.) bu üç vakitte nafile namaz kılmayı yasaklamıştır.[41]
45. Hişam b. Urve babasından naklediyor: Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: «Güneş doğarken iyice doğuncaya kadar kılacağınız namazı erteleyin. Batmaya başlayınca da tamamen batıncaya kadar namazınızı erteleyin.»[42]
46. Alâ b.Abdurrahman anlatıyor: Öğleden sonra Enes b. Mâlik'in yanına gitmiştik. Enes biz varınca hemen kalkarak ikindi namazını kıldı. Namazım bitirince erken kıldığını kendisine söyledik. O da niçin böyle erken kıldığını anlatarak şöyle dedi: Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu duydum: «O, münafıkların namazıdır! Otururlar, otururlar tam güneş batarken; şeytan güneşle beraberken kalkar alel acele, çabucak dört rekât namaz kılarlar. Vakit dar olduğu için de teşbihleri yerine getiremezler.»[43]
47. Abdullah b. Ömer, Resûlullah'ın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu naklediyor: «Sabah namazını kılmak için güneşin doğmasını, ikindiyi kılmak için de batmasını beklemeyin.»[44]
48. Ebû Hüreyre'den: Resûlullah (s.a.v.), ikindinin farzından sonra güneş batıncaya kadar, sabahın farzından sonra da güneş doğuncaya kadar nafile namaz kılmayı yasaklamıştır.[45]
49. Ömer b. Hattab'dan: «Namaz kılmak için güneşin doğduğu ve battığı ânı beklemeyiniz. Çünkü şeytan, doğarken ve batarken güneşle beraberdir.» îşte bu yüzden Hz. Ömer bu saatlerde namaz kılanları döverdi.[46]
50. Sâib b. Yezîd'den, Ömer b. Hattab'in ikindiden sonra namaz kılmaya gelenleri dövdüğünü gördüğü rivâvet edildi.
[41] Nesaî, Mevakît, 6/31; îbn Mace, İkametu's-Salât, 5/148; Şafiî, Risale, no:
[42] Buharı, Mevakîtu's-Salât, 9/30 (Mevsul olarak); Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 51/291.
[43] Müslim, Mesâcid, 5/195.
[44] Buharı, Mevakîtu's-Salât, 9/31; Müslim, Salâtu'l-Musafırîn, 6/389; Şafiî, Risale, no: 873.
[45] Müslim, Salâtu'l- Musafirîn, 6/285; Şafiî, Risale, no: 872 (Buharî'nin de rivayet ettiğini söyler, ama bu doğru değildir).
[46] Bu şekilde merfu olarak rivayet etmiştir. Oğlu Abdullah, mertti yapmıştır. Buharı, Bedu'l-Halk, 59/11 bir hadisin parçası olarak); Müslim, Salâtu'l-Musafirîn, 6/290.