- Saadet madi zevlerdemidir

Adsense kodları


Saadet madi zevlerdemidir

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
Hadice
Fri 28 January 2011, 02:57 pm GMT +0200
SAADET MADDİ ZEVKLERDE MİDİR?

 
Bazıları böyle sanıp mutluluğu zenginlikte, bol geçimde, refah yaşamada aradılar. Fakat geçim düzeyi yükselmiş; yiyecek, içecek, mesken ve araba gibi maddi hayatın isteklerini ileri derecede temin etmiş ülkeler hala mutsuzluktan şikayet ediyo rlar, sıkıntı ve boğulma hissediyorlar ve mutluluk için başka yollar arıyorlar.

Bundan birkaç sene önce, Roza dergisinin başyazarı “Cenet Halkı Mutlu Değil” başlıklı bir araştırma yazısı neşretti. Bu dergi öyle maneviyat ile, ruh ile de ilgilenmez. Cennet halkı ile İsveçlileri kasdediyor. İsveçliler, rüya gibi bir ekonomik düzeyde yaşarlar. Hayatlarında, fakirlik, ihtiyarlık, işsizlik ve kaza gibi hiç bir korku bulunmaz. Çünkü bu gibi şeylerle karşılaşanlara yeteri kadar tazminat ödeniyor. Öyleki bir vatandaş, hiç bir şekilde ekonomik yönden şikayet edemez.

İsveçli bir şahsa, milli geliren senede 521 Mısır lirası düşer, yani ayda yaklaşık olarak 43 Mısır lirası.

İsveç’te sosyalist düzen, sınıflar arasındaki farkı kaldırmış durumdadır. Çünkü vatandaşlara ağır vergiler yüklemiş; başka herhangi bir devletin yapamayacağı sağlık sigortası, sosyal güvenlik gibi kurumlar getirmiştir.

“İsveçli her vatandaş bir maaş alır. Üstelik; hastalık yardımı, işsizlik yardımı, pahalılık yardımı, mesken yardımı, körlük yardımı da alır ve burlar peşinen ödenir. Hastahanelerde de parasız tedavi olur”.

“Her kadına analık yardımı yapılır. Doğum masrafları, hastahanede bakım bu yardımın içindedir. Her çocuk için de ek yardım yapılır”.

Mecburi iş kazaları için de sigortalar vardır”.

İşsizlik halinde yapılan yardım, devletçe yapılan yardımların en büyüğüdür.

 “Devlet çocuklara da inanılmayacak derecede sosyal yardımlar yapar. Mesela, 16 yaşına kadar her çocuğa yılda 40 Mısır lirası tutarında mali yardım yapılır. Ayrıca parasız sağlık bakımı, 14 yaşına kadar çocuğun yararlanacağı meccani diploma masrafları, okul yaşından küçük çocuklara gün boyu için gayet az bir para ile açılan kreşler gibi”.

“Eğitim ve öğretimin her kademesi parasızdır. Ayrıca gücü yetmeyenlere yiyecek ve giyecek yardımı yapılır. Çalışkan talebelere 250 Mısır lirasına varacak kadar araştırma kredisi verilir”.

“Devlet, düşük faizle ve beş senede ödenmek üzere evlenme kredisi de verir”.

“İsveçli vatandaşların verdiği vergilerin üçte birini devlet, sosyal güvenlik fonuna yatırır. Bu paranın % 80 i parasal yardımlara ödenir. En büyük bütçe “Sosyal İşler Bakanlığı” bütçesidir. Bundan sonra da Eğitim Bakanlığı bütçesi gelir”.

Kapanmadık bir gedik bırakmayan bu garantilere rağmen, gazeteci diyor ki, İsveç’te halk muzdarip bir hayat yaşar. Sinirler gergin, şikayet çok. Ümitsizlik. Bunun sonunda da halk, bu sıkıcı hayattan kurtulmak için intihara sığınıyor. Her yıl binlercesi bu yolla hayatlarını kaybediyor.

Araştırmayı yapan şu sonuca varıyor; bu mutsuzluğun arkasındaki sır, tek bir şeye racidir, o da imansızlık.


Bugün Amerika dünyanın en zengin ülkesidir. Gökdelenlere, feza gemilerine, her tarftan altın fışkırmasına rağmen, zenglinlik Amerikalılara mutluluk vermemiştir. Amerikalı bir mütefekkir şöyle diyor: “Newyork’ta hayat, mutsuzluğun ve bedbahtsızlığın güzel bir örtüsüdür!”.

Doğulu olsun, batılı olsun gözü olan herkes bu mutsuzluğu görmektedir. Doğulu öyle yazarlar var ki, bu konudaki gözlemlerini şimdi buraya aktarmak mümkün değildir.

Batılılardan Fransız edebiyatçısı Fransuva Sacan Newyork’u iki defa ziyaret etmiş, gözlemlerini bir kitapta toplamış. Kitabının bir yerinde diyor ki: “Newyork insana ağır geliyor”. Newyork öyle bir şehir ki, kendinin kalbi, içinde oturanların kalbinden daha süratli atıyor. Gerçek şudur ki, Newyork halkının çektiği sıkıntı, ruhi sıkıntıdır. Bu yorgun, kuvvetten düşmüş ve aceleci Amerikalıların tansiyonları yüksektir. Nasıl harcayacaklarını bilmeden vakitten tasarruf etmek istiyorlar...”

Profesör Köln Wilson da Newyork’un binalarının ve maddi parlaklığını şöyle dile getiriyor: “Newyork’un bu durum mutsuzluğu örten güzel bir örtüdür”.

Demek ki mal çokluğu mutluluk demek değildir.
Ve mutlulğu gerçekleştirecek esas öğe de değildir. Hatta mal çokluğu, çoğu zaman, ahiretten önce dünyada insana yük olur. Bunun içindir ki, Cenab-ı Allah münafıkların hakkında şöyle demiştir:

“Ey Resulüm, sakın onların ne malları, nede evletları seni imrendirmesin. Allah, ancak onlar kafir oldukları halde canlarının çıkmasını ve dünya hayatında bunlar sebebi ile kendilerine azapetmesini diliyor”. (Sad: 38/55)

Buradaki azap; sıkıntı, yorgunlak, elem, keder ve hastalık, demektir. Bu halihazırdaki dünya azabıdır. Mesela şu hadisi şerif de aynı şeye işaret ediyor: “yolculuk cehennem azabından bir parçadır”. Bütün düşüncelerini, ilimlerini, emel ve arzularını mala bağlayanlar üzerinde aynı şeyi gözlerinizle görmekteyiz. Bu tiplerin daima ruhları muazzep, kalpleri yorgundur. Bunlara az yetmez, çok da karınlarını doyurmaz.

Hz. Enes’in, Resulullah (s.a.v.) den rivayet etmiş olduğu şu hadis de bu ruh azabını tasvir etmektedir: “Her kimin bütün düşüncesi ahiret olursa, Allah onun kalbine zenginlik verir, dağınıklıklarını toplar ve dünya hor ve hakir olarak ayağına gelir. Kimin de bütün düşüncesi dünya olurlarsa, Allah fakirliği gözünün önüne getirir, topluluğunu dağıtır ve dünyadan da ancak kısmeti kadar eline geçer” 22.

(22) Hadisi Tirmizi Enes’ten rivayet etmiştir. İbn-i Mace ve diğerleri de Zeyd b. Sabit’ten benzerini rivayet etmişlerdir.   

Dünyada en büyük azap da -İbn Kayyim el-Cevzi23 nin dediği gibi- fikir dağınıklığı ve devamlı fakirlik korkusudur. Eğer dünya aşıkları sahoş olmasa idiler, bu azaptan feryat ederlerdi. Zaten çokları şikayet etmede ve bağırıp çağırmadılar ya! Dünya meşakkatine katlanmak ve dünyaya gönül verenlerle uğraşmak da bir nev’i azaptır. Netekim geçmiş zatlardan biri şöyle demiştir: “Dünyayı seven musibetleri hazırlansın”. Dünyayı seven şu üç şeyden kurtulamaz: Devamlı sıkıntı, sürekli yorgunluk ve bitmez tükenmez iç sızısı. Çünkü dünyayı seven ne kadar kazanırsa kazansın daha çoğunu ister. “Eğer insanoğlunun iki dere dolusu altını olsa, bir üçüncüsünü de isterdi”. İsa (a.s.) da şöyle bir misal vermiştir: “Dünyayı seven içki içene benzer; içtikçe susuzluğu artar”.

(23) İğasetu’l-Lehfan.

 

ceren
Sun 27 May 2018, 01:51 pm GMT +0200
Esselamu aleykum. Rabbim bizleri ruhunu ıslamın imanin güzellikleri ile besleyen dunyalik sehvetden dunyalik maldan uzak durup tek arzusu ahiret güzelliği olup kurtuluşa erişen kullardan eylesin inşallah. ..

Sevgi.
Tue 29 May 2018, 10:04 am GMT +0200
Aleyküm Selam.  Rabbim bizleri dünya sevgisine dalıp ahiretini unutanlardan etmesin inşaAllah

Bilal2009
Tue 29 May 2018, 02:46 pm GMT +0200
Ve aleykümüsselam Rabbim dünya için ahiretten vazgeçen hak varken batılı secenlerden eylemesin Rabbim paylaşım için razı olsun