- Rus avangardların kederli hikâyesi

Adsense kodları


Rus avangardların kederli hikâyesi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Wed 20 June 2012, 04:24 pm GMT +0200
Rus avangardların kederli hikâyesi
Celil CİVAN • 70. Sayı / KİTAP


Rus avangardların kederli hikâyesi

Rus Avangard Manifestoları, hiçbir zaman ikbal peşinde koşmamış, kendi dönemlerinde “anlaşılmamış ve sevilmemiş”, sessiz ve çileci bir biçimde hayatlarını sadece sanata ve şiire adamış bir öncü kuşağın hikâyesini anlatıyor.

Yazarımız Alper Çeker’in Rus Avangard Manifestoları isimli kitabı, yaşarken fark edilmeyip öldükten sonra keşfedilen avangardların yenilikçi ve kederli hikâyesini anlatıyor. Kitapları az basılıp satılsa da avangardlar, tüm dünyada edebiyatta ve sanatta oynadıkları öncü rolle dikkat çekiyor.

Kıta Avrupası avangardları ülkemizde yakından bilinse de Rus avangardları entelektüel kesim için hâlâ bir muamma olmayı sürdürmekte. Bu bakımdan Çeker’in kitabı Rus edebiyatının bu çileli kuşağını tanımak açısından önemli bir boşluğu dolduruyor.

Kitap dönemin iki kuramcısı ve şairi Osip Mandelştam ile Velimir Hlebnikov’un yaşam öykülerini, o dönemde yayınlanmış yazı ve manifestoları ve Mandelştam, Hlebnikov, Kruçenih ile Mayakovski’nin şiirlerinden oluşan bir seçkiyi kapsıyor.

Yazar, Mandelştam ve Hlebnikov’un yaşam öykülerini anlatırken devrim öncesi ve sonrası Rus siyasal hayatıyla söz konusu avangardların Türk şiiriyle olan yakınlıklarına da değiniyor.

Rus Avangard Manifestoları, hiçbir zaman ikbal peşinde koşmamış, kendi dönemlerinde “anlaşılmamış ve sevilmemiş”, sessiz ve çileci bir biçimde hayatlarını sadece sanata ve şiire adamış bir öncü kuşağın hikâyesini anlatıyor.

Alper Çeker
Rus Avangard Manifestoları
Altıkırkbeş, 2010, 127 s.


Yoksa


Dergâh, Huruç, Hece gibi dergilerde öyküleri yayınlanan genç yazar Nermin Tenekeci’nin ilk kitabı Yoksa, incelikli bir üslup ve sinematografik bir dille sınıfsal ve kültürel olarak görmezden gelinen alt kesimlerin hikâyelerini anlatıyor.

Lümpen delikanlıları, temizlikçi kadınları, suçluları, toplumun kenarına itilmiş yoksulları ve ihtiyarları ele alan Tenekeci, karanlık öyküler sunsa da kahramanlarından umudu esirgemiyor. Yazarın en karanlık hikâyelerinde ve en kötücül karakterlerinde bile umut ile aydınlık kendini belli ediyor. Zira Tenekeci kahramanlarına suçlayıcı bir dille yaklaşmak yerine, onların masumiyetini, ne kadar kötü olsalar da masumiyetten güç alan ve masumiyete inanan kişiliklerini öne çıkarıyor.

Yazar geçmişte gezinen, geçmişi bugüne taşıyan, geçmişle bugün arasında gidip gelen kahramanların hafızalarını ve kendi dillerini koruma kaygısı güdüyor.

Geçmiş ve bugün arasındaki bu gelgitler hafızaya vurgu yaptığı gibi sinematografik bir dilin kullanılmasına da zemin sağlıyor.