- Rukye muska nazar

Adsense kodları


Rukye muska nazar

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
sidretül münteha
Tue 4 January 2011, 07:51 pm GMT +0200
RUKYE, (HASTA OKUMA), MUSKA, NAZAR, VE BENZERİ MESELELER

7558- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu)

"Ümmetimden yetmişbin kişi hesaba çe­kilmeden doğruca cennete girecektir."

Sordular: "Kimdir onlar ey Allah'ın Resu­lü?"

"Yaralarını dağlatmıyanlar, hasta olup kendilerini okutmayanlar, sadece Rablerine tevekkül edenler" buyurdu.

Bunun üzerine Ukkâşe ayağa kalkıp şöyle dedi: "Ey Allah'ın Resulü! Beni onlardan kıl­ması için Allah'a dua et!" Şöyle buyurdu: "(Zaten) sen onlardansın." Bir adam daha kalkıp: "Ey Allah'ın Resulü! Beni de onlar­dan kılması için Allah'a dua et!" dedi. Şöyle buyurdu: "Ukkâşe seni geçti."

Diğer rivayette şu ek yer almaktadır: "Herhangi bir şeyi uğursuz saymayanlar."

[Müslim]

7559- Muğîre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim dağlama yaparsa, ya da kendine rukye  yaptırırsa   tevekkülden   uzaklaşmış olur." [İbn Mâce]

7560- İbn Mes'ûd radiyallahu anh'dan: "Karısı Zeynep onun şu sözünü nakletti:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'İn şöy­le buyurduğunu duydum:

'Rukye, muska ve muhabbet muskasında şirk vardır.' (Zeynep) Dedim ki: 'Neden bunu söylüyorsun? Gözüm ağrıyordu, falan yahu-diye gidip geldim, rukye yaptırdım. Beni oku­duğu zaman gözümün ağrısı kesildi.' Bunun üzerine Abdullah şöyle dedi: 'Bu (ağrı), şey­tanın işiydi. Onu kendi eliyle koyar. Ona okunduğu zaman, ondan uzaklaşır. Allah Re­sulü sallallahu aleyhi ve sellem'in buyurduğu gibi şöyle demen sana yeterlidir: 'Sıkıntıyı gi­der, ey insanların Rabbi! Şifa ver! Şifa veren

ancak sensin. Senin şifandan başka hiçbir şi­fa yoktur. Hiçbir hastalık bırakmayan bir şifa ihsan eyle.'"' |Ebû Dâvud]

7561- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e nüşre (denilen cinlerden koruma maksadıyla yapılan rukye)den sordular; şöyle buyurdu:

'O, şeytandandır'." [İkisi de Ebû Davud'a ait.]

7562- İsa bin Abdurrahman bin Ebu Ley­lâ radiyallahu anh'dan:

"Kızıl hastalığına yakalanan Abdullah bin Ukeym bin Ma'bed el-Cühenî'yi ziyaret et­mek maksadiyle evine girdim. Dedim ki: 'Muska taksana!' Şu cevabı verdi: 'Bundan Allah'a sığınırım. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: 'Kim bir şey takarsa o, ona havale edilir'." [Tirmizî]

7563- İmrân bin Husayn radiyallahu anh'­dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bir adamın, elinde bakır taktığını gördü. 'Ne­dir bu halka?' diye sordu. 'Bu, zaafiyeti gide­ren bir şeydir' deyince, 'Çıkart onu! O, senin zaafiyetini daha da artırır'." [İbn Mâce]

7564- Avf bin Mâlik el-Eşca'î radiyallahu anh'dan:

"Biz cahiliyetle efsunlama yoluyla tedavi yapardık. Allah Resulü sallallahu aleyhi ve selleme'e dedik ki: 'Bu hususta ne buyurur­sun?' Şöyle buyurdu: 'Bana o i/kuma şeklini­zi bir sunun bakalım.' (Okuduğumuz şeyi ona arzettik) Şöyle buyurdu: 'İçinde şirk bulun­mayan efsunlamada herhangi bir sakınca yoktur'." [Müslim ve Ebû Dâvud]

7565- Câbir radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem,

efsunlama yoluyla tedaviyi yasakladı. Amr bin Hazm ailesi gelip dediler ki; 'O, bizim ak­rep sokmalarına karşı okuduğumuz bir efsun idi. Sen bizi rukyeden (efsundan) alıkoyuyor­sun. ' Ona efsunlarını sundular. Bunun üzerine şöyle buyurdu: 'Bunda bir sakınca görmüyo­rum, içinizden kim kardeşine bir şey ile fayda­lı olabiliyorsa onu yapsın'." [Müslim]

7566-  Esma bint Umeys radiyallahu an-hâ'dan, dedi ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Ca'fer'in çocukları­na çok çabuk nazar değiyor. Onları nazara karşı okutayım mı?" Şöyle buyurdu:

"Evet; eğer kaderi bir şey geçseydi, onu ancak göz (nazar) geçerdi." [Tirmizî]

7567- Ebû Huzâme, babasından radiyalla-hu ânh:

Dedim ki:

"Ey Allah'ın Resulü! Yaptığımız efsunla­rın, tedavide kullandığımız ilâçların ve uygu­ladığımız perhizlerin Allah'ın kaderinden bir şeyi Önleyeceği görüşünde misin?" diye sor­duk. Şöyle buyurdu: "Bunlar da Allah'ın ka-denndendir." [İkisi deTirmizî'ye ait.]

7568- Enes radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, bizim nazar, zehir (ve hayvan zehirlenmeleri) ve nemle kurduna (sıraca hastalığına) karşı efsun yapmamıza İzin verdi." |Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.]

7569-   Ümmü Seleme radiyallahu  an-hâ'dan:

''Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, evinde yüzünde sanlık eseri bulunan bir cari­ye için şöyle dedi: 'Bunda nazar vardır. Onu efsunlatmf " [Buhârî ile Müslim.]

7570- İbn Abbas radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, ateşli hastalıklarda ve bütün ağrı ve sancılar­da şunu okumalarım öğretip tavsiye ederdi: 'Bismillahi'l-Kebîr. Eûzü billahil-Azîm, min külli ırkın neâr ve min şerri harri'n-nâr (-Yü­ce Allah' in adıyla! Kanla kabaran her bir da­mardan ve ateşin hararetinin şerrinden büyük olan Allah'a sığınırım)'," [Tirmizî]

7571- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yara, çıban ve yaralanma gibi şeylerden rahat­sız olan her insana, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, parmağı ile şöyle yapardı — Süfyân, bunu anlatırken şehadet parmağını yere koymuş, sonra kaldırmış— ve şöyle der­di: 'Bismillahi türbetu ardinâ bi-rîkati ba'di-

nâ yeşfı bihi sakimunâ bi-izni Rabbinâ (=Al-lah'ın adı ile, yerimizin toprağı ve birimizin tükürüğü ile hastamız, Rabbimizin izni ile şi­fa bulur)'." [Buhârî, Müslim ve Ebû Dâvud.]

7572- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, sağ elini ağrıyan yere sürer şu duayı okurdu: 'Ey insanların Rabbi! Sıkıntıyı gider, şifa ver! Şifa veren sensin. Senden başka şifa ve­ren yoktur. Hasta üzerinde hiçbir hastalık bı­rakmayan bir şifa ver!'"

7573- Diğer rivayet:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hastalanıp ağırlaşınca, elini tutup onun yaptı­ğı gibi yapmak İstedim. Elini hemen elimden çekti.

Sonra şöyle dua etti: 'Allahım! Beni ba­ğışla! Beni Refîk-i A'lâ ile beraber kıl!' Bir bakayım dedim, meğer çoktan vefat etmiş."

[Buhârî ve Müslim.]

7574- Sabit biıı Kays bin Şemmâs radiyal-lahu anh'dan:

"O hasta iken Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem yanına girip şu duayı yap­mış: 'Ey İnsanların Rabbi! Sabit bin Kays bin Şemmâs'tan sıkıntıyı gider!' Sonra But-hân'dan biraz toprak alıp bir kadehe koydu. Sonra ona su karıştırıp okudu ve sonra onun (Kays'ın) üzerine o suyu serpti." [Ebû Dâvud]

7575- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, (çeşitli dualar okuyarak) Allah'a sığınır ve şöyle derdi: 'Eûzü billahi minel-cân ve min ayni' l-insân (=Allahım! Sana cinlerden ve in­san gözünden sığınırım).'

Sonra Muavvizeteyn (Felak, Nas sûreleri) inince, onları esas aldı ve diğerlerini bıraktı."

[Tirmizî]

7576- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan: "Cibril, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e gelip şöyle dedi:

'Ey Muhammed hasla mı oldun?'

'Evet.'

Cibril şu duayı okudu: 'Allah'ın adıyla, sana eza veren bütün hastalıklara karşı, bütün kötü nefis ve hasetçi gözlere karşı sana oku­yorum. Allah sana şifa versin, ben Allah'ın adıyla sana dua ediyorum'."

[Müslim ve Tirmizî]

7577- Ebû'd-Derdâ radiyallahu anh'dan: "Ona bir adam gelip babasının idrar tutuk­luğundan şikayet etti. O da ona Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den duyduğu bir duayı öğretti. Kim bir hastalıktan rahatsız olursa: 'Rabbunallahullezî fıs-semâi tekadde-se ismüke, emrüke fis-semâi vet-ard, kemâ rahmetüke fis-semâi, fec' al rahmeteke fil-ard. Fağfîr lenû hûbenâ ve hatâyânâ ente Rabbu't-Tayyibîn. Fe-enzil şifâen min şifâike ve rah-meten min rahmetike ala hazel-vecai (= Ey is­mi gök yüzünde, emri hem gökte hem yerde yüce olan Rabbimiz! Gökteki rahmetin gibi yerde de rahmet kıl! Büyük günahlarımızı ve hatalarımızı bağışla! Sen iyilerin Rabbisin. Bu acıya, şifandan bir şifa, rahmetinden bir rahmet indir!)' duasını okusun, iyileşir. On­dan sonra (Ebû'd-Derdâ) bunu okumasını ona emretti. Okudu ve İyileşti." [Ebû Davudi

7578-  Osman bin Ebî'l-Âs radiyallahu anh'dan:

"O müslüman olduğu gündenberi çek­mekte olduğu ağrıdan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e şikayet etti.

Şöyle buyurdu: 'Elini vücudunun ağrıyan yerine koy ve üç kere: 'Bismillah' de! Yedi ke­re de 'Eûzü billahi ve kudretihi min şerri mâ ecidu ve uhaziru (Bedenimde mevcut ve çe­kindiğim sıkıntının şerrinden Allah'a ve kud­retine sığınırım!)' de!'

Söylediği gibi yaptım, Allah benden o ağ­rıyı giderdi. Ondan sonra aileme ve başkaları­na hep bunu tevsiye ettim."

[Müslim, Ebû Dâvud ve Tirmizî.]

7579- Ebû Saîd radiyallahu anh'dan:

"Sahabeden bir grup insan bir yolculukta bulundu. Arap kabilelerinden bir kabilenin yanında konakladılar. Onlardan kendilerini misafir etmelerini istediler. Onlar ise onları misafir etmekten kaçındılar. Derken kabilenin reisi (yılan ya da bir akrep tarafından) sokul­du. Ne yaptılarsa fayda vermedi. Onlardan bi­ri dedi ki: 'Şuraya konaklayan insanlara gitse­niz, belki onlarda buna iyi gelecek bir şey vardır.' Hemen gidip şöyle dediler:

'Ey Cemaat! Reisimiz (bir yılan tarafın­dan) sokuldu; ne yaptıksa fayda vermedi. Siz­de onu tedavi edecek bir şey var mıdır?'

İçlerinden biri dedi ki: 'Ben okurum val­lahi. Fakat bizi misafir etmenizi istedik, bizi misafir etmediniz. Onun için size ücretsiz okumam.' Bir miktar koyuna anlaştılar. Bu­nun üzerine adam gitti ve okumağa başladı.

Fatiha sûresini okudu: el-Hamdu lillahi Rabbilâlemîn... Bu sûreyi adama her okuduk­ça adam iyileşmeye başladı, sanki bağlardan çözülmüş gibi ayağa kalktı, fırladı ve yürü­meye başladı. Adam iyileşince onlar da anlaş­tıkları ücreti verdiler.

İçlerinden biri: 'Haydi bu koyunları tak­sim edelim' dedi. Okuyan kişi: 'Olmaz gide­lim Allah Resulüne danışalım, ondan sonra paylaşırız. Bakalım ne diyecek?' dedi. Bunun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'e geldiler ve olayı anlattılar. Allah Resu­lü sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: 'Bunun (Fatiha' mn) rukye olduğunu nerden biliyordun?' Sonra şöyle buyurdu: 'Yaptığınız iş, doğrudur. Koyunları paylaşın bana da on­lardan bir hisse ayırın!' buyurdu ve sonra Al­lah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem güldü."

[Buhârî, Müslim, Ebû Davud ve Tirmizî]

7580-   Cebele bin el-Ezrak radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, Öğlen ya da ikindi namazını, ashabına taşları çok olan bir duvarın yanında kıldırdı. İkinci rek'atta oturunca bir akrep çıkıp onu soktu. Kendinden geçti; İnsanlar ona okumaya baş­ladılar, ayılınca şöyle buyurdu: 'Bana Allah şifa verdi, sizin okumanız değil'."

|Taberânî, Mu'cemu'l-Kebtr'âe leyyin bir senedle.l

7581- Ali radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i, namaz kılarken bir akrep soktu. Namazı biti­rince: 'Allah lanet etsin! Ne namaz kılanı ve ne de başkasını rahat bırakıyor' dedi.

Sonra su ile tuz getirtti. Onun soktuğu ye­re sürüp ovdu. Bir yandan da 'Kul yâ eyyü-hel-kâfirûne, Kul eûzü bi-Rabbil-felak ve Kul eûzü bi-Rabbin-nâs' sûrelerini okudu."

[Taberânî, Mu'cemu's-Sağîr'de,]

7582- Abdurrahman bin Ebû Leylâ, baba­sından radiyallahu anh:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında oturuyordum. Bir bedevi gelip şöyle dedi: 'Hasta bir kardeşim var.' 'Kardeşinin hastalığı nedir?' diye sordu.

'Deliliği var, bunalım geçiriyor.'

'Getir onu bakalım!' dedi.

Hemen gitti ve kardeşini gelirdi. Peygam­ber sallallahu aleyhi ve sellem onu önüne oturttu ve okumaya başladı. Ona Fatiha sûre­sini; Bakara sûresinin ilk dört âyetini; ortasın­dan iki âyeti: 'Ve ilâhukum ilâhun vahid...'; Âyetel-kürsî'yi; (Bakara'nin) sonundan üç âyeti; Âli İmrân'dan bir âyeti ki bu, sanırım 'Şehidellahu ennehu Lâ ilahe illâ huve'Ğir, A'râf' tan 'Inne Rabbekümüllahillezî' ile baş­layan âyet; Müminûn süresindeki 'Ve men yed'u maallahi ilahen ahar' ile başlayan âyet; Cin sûresinden 'Ve ennehu. teâlâ ceddu Rabbi-nâ' ile başlayan âyet; Saffat sûresinin ilk on âyeti; Haşr sûresinin son üç âyeti; Kul huvallahu Ehad ve Muavvizeteyn'i okuduğunu duydum. Okumayı bitirince, adamın hiçbir şeyi kalmadı, kendine geldi ve bunalımı geçip iyileşti." [İbn Mâce zayıf bir senedle.]

7583-  Hârice bin es-Salt et-Temimî, am­cası radiyallahu anh'dan:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sel-lem'den ayrılıp bir arap kabilesinin yanına vardık.

Dediler ki: 'Duyduğumuza göre siz o ada­mın (Peygamber'i kastediyorlar) yanından gelmişsiniz ve bize bir haber getirmişsiniz. Sizin yanınızda bir ilâç ya da rukye var mıdır? Bizde zincirlerle bağlı bir akıl hastası vardır. 'Evet vardır' dedik.

Adamlar hemen gidip zincire vurulan akıl hastasını getirdiler, Ben de üç gün sabah ak­şam ona Fâtiha'yı okudum. Tükürüklerimi ağ­zımda topluyor sonra tükürüyordum. Adam bağlarından çözülür gibi ayağa kalktı ve ken­dine geldi. Bana ücret vermek istediler. 'Ol­maz, Peygamber'e sormadıkça almanı' dedim. Şöyle buyurdu: 'Ye! Hayatım hakkı için. Ruk-yeden alınan ücret batıldır, yenmez; ancak sen Hak olan bir rukye icra etmişsin, onun için yi­yebilirsin'." [EbûDâvud]

7584- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ayrıldı, ben de ayrıldım. Namaz kıldım, sonra oturdum.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: 'İşkenbderdmi oldun? (Karnın mı ağrıyor?)' dedi. 'Evet ey Allah'ın Resulü!' dedim. 'Kalk namaz kıl! Çünkü namazda şifa vardır' buyur­du." |İbn Mâce zayıf bir senedle.]

İbnul-Kattân'ın tahrîcinde "(İşkenbderd, Farsça) Karnın mı ağırıyor? (demektir)" şek­linde geçmektedir.

7585- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Kim, eceli gelmeyen bir hastayı ziyaret edip de yedi kere: 'Es'elu lillahil-Azîm. Rab-bi't-Arşi'l-Azim en yeşfiyeke (=Büyük Arş'in sahibi olan Büyük Allah'tan sana şifa verme­sini dilerim.)' derse mutlaka Allah onu iyileş­tirir." [Ebû Dâvud ve Tirmizî]

7586- İbn Abbâs radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Göz değmesi (nazar) haktır. Eğer kaderi

bir şey geçseydi göz değmesi onu geçerdi. (Bu maksatla) yıkanmanız talep edilirse yıkanı­nız!" [Müslim ve Tirmizî]

7587- Âişe radiyallahu anhâ'dan: "(Asr-ı seâdette) nazar edene emredilir, abdest alırdı, sonra onun suyu ile kendisine nazar değen kişi yıkanırdı." [Ebû Dâvud]

7588-  Muhammed bin Ebû Ümâme bin Sehl bin Hanîf radiyallahu anh'dan, o baba­sından şöyle duymuş:

"Babam Sehl bin Hanîf Harrâr denilen yerde yıkandı. Daha yıkanmadan önce üstün­deki cübbeyi çıkarmıştı. Bu sırada Amir bin Rabîa ona bakıyordu. Sehl çok beyaz tenli bir adamdı. Cildi de oldukça güzeldi. Âmir dedi ki: 'Bugün gördüğüm cilt kadar güzel bir cil­di hiç görmedim; sanki çadıra çekilmiş bakire kız gibi.' Hemen Sehl olduğu yerde çakılıp kaldı ve titremeye başladı.

Onun o halini Peygamber sallallahu aley­hi ve sellem'e bildirdiler. 'Başım kaldıramı­yor' dediler. Sehl gönüllü olarak orduya yazıl­mıştı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sel­lem'e dediler ki:

'Ey Allah'ın Resulü! O, seninle galiba gi­demeyecek, vallahi başım bile kaldıramıyor.' 'Onunla ilgili olarak herhangi bir kimseyi İt­ham ediyor musunuz?' buyuranca 'Amir bin Rabîa('nm nazarı değmiştir)' dediler. Onu ça­ğırtıp, kendisine kızıp şöyle bağırdı: 'Niçin biriniz kardeşini (böyle) öldürüyor. Gördüğün zaman ona 'Bârekellahu' demen gerekmez miydi? Haydi onun için azalarını yıka.1' emrini verdi. Bunun üzerine Âmir yüzünü, elleri­ni, kollarını, dizlerini, ayaklarının uçlarını ve bedevinin peştemalinin içinde kalan kısmını içini bir kap içinde yıkadı. Sonra bir adamın bu suyu onun (Sehl'in) üzerine arkasından döktü. Sehl anında iyileşip ayağa kalktı."

Diğer rivayette: "Sehl, Peygamber sallal­lahu aleyhi ve sellem ile beraber yürüdü gitti, üstünde herhangi bir rahatsızlığı kalmadı" di­ye geçer.

7589- Câbir radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Ümmetimin çoğu, Allah'ın Kitabı, kaza­sı ve kaderinden sonra, (enfüsten) na: ardan dolayı Ölür." [Bezzâr.]

Dedi ki: "Hadisin metnindeki "enfus"ün anlamı "nazar" demektir.

7590- Ali radiyallahu anh'dan: "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, tarlalara kafataslarının dikilmesini emretti.

Dedim ki; 'Bu ne içindir, ey Allah'ın Re­sulü?'

'Nazar için buyurdu." [Bez/İr zayıf bir senedle.]

7591- Câbİr radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Akşam olup karanlık basınca, çocukları­nızın dışarı çıkmalarına engel olun! Çünkü o saatlerde şeytanlar faaliyete geçerler. Gece­nin bir kısmı geçince (karanlık iyice bastırın­ca) onları bırakın! (Geceleyin) kapınızı kapa­tıp, besmele çekin! (Yiyecek ve içecek) kapla­rının üstünü bir şey ile dahi olsa örtüp, bes­mele çekin."

7592- Diğer rivayet:

"Yemek ve içeceklerinizin üstünü örtün!"

7593- Diğer rivayet:

"Kapların üstünü örtün, tulumların başını bağlayın, kapıyı kapatın, kandilleri söndürün. Çünkü şeytan, bağlı tulumu çözemez, (kapalı) kapıyı ve örtülü kabı da açamaz."

(Altı hadis İmamı, Nesâî hariç.)

7594- Ebû Hureyre radiyallahu anh'dan: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Horoz ötüşünü duyduğunuz zaman Al­lah'in fazlından isteyin! Çünkü o, meleği gör­müştür. Eğer eşeğin anırmasını duyarsanız, şeytandan Allah'a sığının! Çünkü o, şeytanı görmüştür." [Buharı, Müslim, Tirmizî ve Ebû Dâvud.]

7595-  Onun (Ebû Davud'un) Câbir'den rivayeti: (Allah Resulü sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu:)

"Gece, köpek havlaması ve eşek anırma­sını duyarsanız, Allah'a sığının, çünkü onlar sizin göremediklerinizi görürler."


7558- Bu hadisi Müslim (îmân 371-2, s. 198), iki ayrı senedden olmak üzere Muh. b. Sîrîn ve el-Hakem b. el-A'rec an İmrân asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7559- Bu hadisi İbn Mâce (3489), Ebû Bekr b. e. Şeybe an İsmaîl b. Uleyye an Leys an Mücâhid an Akkâr b. el-Muğîre an ebîhî senedi ile tahrîc etti.

7560- Bu hadisi Ebû Dâvud (3883), Muh. b. el-Alâ an Ebî Muâviye ani'l-A'meş an Amr b. Murre an Yahyâ b. el-Cezzâr an İbn ahî Zeyneb imreeti Abdillah an Zeyneb an İbn Mes'ûd senedi ile tahrîc etti.

7561- Bu hadisi Ebû Dâvud (3868), Ah. b. Hanbel an Abdirrezzâk an Ukayl b. Ma'kil an Vehb b. Münebbih an Câbir senedi ile tahrîc etti.

7562- Bu hadisi Tirmizî (2072), Muh. b. Abdirrahman b. e. Leylâ an ësâ ahîhî an Abdillah b. Ukeym asl-ı senedi ile tahrîc etti.

7563- Bu hadisi İbn Mâce (3531), Ali b. ebî'l-Hasîb an Vekî' an Mübârek ani'l-Hasan an İmrân senedi ile tahrîc etti.

7564- Bu hadisi Müslim (selâm 64, s. 1727) ve Ebû Dâvud (3886), İbn Vehb. an Muâviye an Abdirrahman b. Cübeyr an ebîhî an Avf senedi ile tahrîc ettiler.

7565- Bu hadisi Müslim (selâm 60-3, s. 1726), dört ayrı tarikten olmak üzere İbn Cüreyc an Ebî'z-Zübeyr an Câbir ve el-A'meş an Ebî Süfyân an Câbir asl-ı senedleri ile tahrîc ettiler.

7566- Bu hadisi Tirmizî (2059), İbn e. Ömer an Süfyân an Amr b. Dînâr an Urve b. Âmir an Ubeyd b. Rifâa ez-Zurakî an Esmâ senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7567- Bu hadisi Tirmizî (2065), Süfyân b. Uyeyne ani'z-Zührî an Ebî Huzâme an ebîhî asl-ı senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen sahîh" hükmü verdi.

7568- Bu hadisi Müslim (selâm 57-8, s. 1725) ve Tirmizî (2056), Âsım el-Ahval an Yûsuf b. Abdillah b. el-Hâris an Enes asl-ı senedi ile;

Ebû Dâvud (3890) ise Şerîk ani'l-Abbâs b. Zerîh ani'ş-Şa'bî an Enes asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7569- Bu hadisi Buhârî (tıb 35/2, VII, 23) ve Müslim (selâm 59, s. 1725), Muh. b. el-Velîd ez-Zübeydî ani'z-Zührî an Urve an Zeyneb binti Ümmi Seleme an Ümmi Seleme asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7570- Bu hadisi Tirmizî (2075), Muh. b. Beşşâr an Ebî Âmir el-Akadî an İbr. b. İsmaîl b. e. Hubeybe an Dâvud b. Husayn an İkrime an İbn Abbâs senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında garîb hükmü verdi.

7571- Bu hadisi Buhârî (tıb 38/4-5, VII, 24), Müslim (selâm 54, s. 1724) ve Ebû Dâvud (3895), Abdurrabbih b. Saîd an Amre an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7572-7573- Lafızları Müslim'e aittir. Bu hadisi Buhârî (tıb 38/2, VII, 24) ve Müslim (selâm 46-8, s. 1722), Ebû'd-Duhâ an Mesr‍k an Âişe asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7574- Bu hadisi Ebû Dâvud (3885), İbn Vehb. an Dâvud b. Abdirrahman an Amr b. Yahyâ an Yûsuf b. Muh. b. Sâbit b. Kays b. Şemmâs an ebîhî an ceddihî senedi ile tahrîc etti.

7575- Bu hadisi Tirmizî (2058), Hişâm b. Yûsuf ani'l-Kâsım b. Mâlik el-Müzenî ani'l-Cerîrî an Ebî Nadre an Ebî Sâid senedi ile tahrîc etti ve isnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7576- Bu hadisi Müslim (selâm 40, s. 1718), Tirmizî (972) ve İbn Mâce (3523), Abdülvâris b. Saîd an Abdilazîz b. Suheyb an Ebî Nadre an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7577- Bu hadisi Ebû Dâvud (3892), Yezîd b. Hâlid b. Mevheb an Leys an Ziyâd b. Muh. an Muh. b. Ka'b el-Kurazî an Fadâle b. Ubeyd an Ebî'd-Derdâ senedi ile tahrîc etti.

7578- Bu hadisi Mâlik (ayn 9, s. 942), Müslim (selâm 67, s. 1728), Ebû Dâvud (3891) ve Tirmizî (2080), Nâfi' b. Cübeyr b. Mut'im an Osmân asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7579- Bu hadisi Buhârî (icâre 16, III, 53, lafız buraya ait; tıb 33, VII, 22-3; 39/3, VII, 25), Müslim (selâm 65, s. 1727), Ebû Dâvud (3900) ve Tirmizî (2082), Ebû'l-Mütevekkil an Ebî Saîd asl-ı senedi ile;

Buhârî (fadâilu'l-Kur'ân 9/2, III, 103) ve Müslim (selâm 66, s. 1728), Hişâm b. Hassân an Muh. b. Sîrîn an Ma'bed b. Sîrîn an Ebî Saîd asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7580- Râvilerinden Bekr b. Sehl ve şeyhi Leys'in kâtibi Abdullah b. Sâlih zayıf kimselerdir; diğer râvileri güvenilir kimselerdir (Mecma‘ V, 109).

7581- Heysemî'ye göre isnâdı hasendir (Mecma‘ V, 111).

7582- Bu hadisi İbn Mâce (3549), Hârûn b. Hayyân an İbr. b. Mûsâ an Abde b. Sül. an Ebî Cenâb an Abdirrahman b. e. Leylâ senedi ile tahrîc etti.

Sindî, Zevâid'de diyor ki: "Ebû Cenâb, zayıftır. El-Hâkim, bunu Müstedrek'te tahrîc etti ve "Bu hadis mahf‍z ve sahîhtir" demiştir.î

7583- Bu hadisi Ebû Dâvud (3896-3901), eş-Şa'bî an Hârice b. es-Salt an ammihî senedi ile tahrîc etti.

7584- Bu hadisi İbn Mâce (3458-9), Dâvud b. Ulbe an Leys an Mücâhid an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc etti.

Leys zayıf bir râvidir.

7585- Bu hadisi Ebû Dâvud (3106) ve Tirmizî (2083), Şu'be an Yezîd b. Hâlid ani'l-Minhâl b. Amr an Saîd b. Cübeyr an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

Tirmizî, İsnâdı hakkında "hasen garîb" hükmü verdi.

7586- Bu hadisi Müslim (selâm 42, s. 1719) ve Tirmizî (2062), Vuheyb an İbn Tâvus an ebîhî an İbn Abbâs asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7587- Bu hadisi Ebû Dâvud (3880), Osmân b. e. Şeybe an Cerîr ani'l-A'meş an İbr. ani'l-Esved an Âişe senedi ile tahrîc etti.

7588- Mâlik (ayn 1, s. 938), bunu doğrudan Muh. b. e. Umâme'den tahrîc etmiştir.

7589- Kendisi güvenilir bir râvi olan Tâlib b. Habîb b. Amr dışındaki râvileri Sahîh ricâlindendir (Mecma‘ V, 106).

7590- Râvilerinden el-Heysem b. Muh. b. Hafs ile Ya'k‍b b. Muh. ez-Zührî zayıf kimselerdir (Mecma‘ V, 109).

7591-7593- İlk rivayeti Buhârî (bed'ul-halk 11, IV, 93, lafız buraya ait; eşribe 22/1, VI, 249-50), Müslim (eşribe 97, s. 1595) ve Ebû Dâvud (3731), İbn Cüreyc an Atâ an Câbir asl-ı senedi ile;

İkinci lafzı Buhârî (eşribe 22/2, VI, 250), Mûsâ b. İsm. an Hemmâm an Atâ an Câbir senediyle;

Üçüncü lafzı Müslim (eşribe 90, s. 1594), Leys b. Sa'd an Ebî'z-Zübeyr an Câbir asl-ı senedi ile;

Yaklaşık bir metinle Mâlik (sıfatu'n-Nebî 21, s. 928-9), Ebû Dâvud (3731) ve Tirmizî (1812), Mâlik an Ebî'z-Zübeyr asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7594- Bu hadisi Buhârî (bed'ul-halk 15/4, IV, 98), Müslim (zikr ve'd-duâ 82, s. 2092), Ebû Dâvud (5102) ve Tirmizî (3459), Kuteybe an Leys an Ca'fer b. Rabîa ani'l-A'rec an Ebî Hureyre asl-ı senedi ile tahrîc ettiler.

7595- Bu hadisi Ebû Dâvud (5103), Hennâd an Abde an Muh. b. İshâk an Muh. b. İbr. An Atâ b. Yesâr an Câbir senedi ile tahrîc etti.


Bilal2009
Sun 14 July 2019, 01:48 pm GMT +0200
Esselamu aleyküm Rabbim paylaşım için razı olsun