reyyan
Fri 20 August 2010, 02:45 pm GMT +0200
Rüku’ Ve Secdelerde Zikir Ve Tesbih
Namaz baştan sonuna kadar duâ, zikir ve tesbihten ibarettir. O bakımdan rükû' ve secdelerde de sadece şekle bağlı kalınmayıp zikir ve tesbih yapılır.
İlgili hadîsler:
Huzayfe (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki:
"Peygamber (a.s.) ile beraber namaz kıldım. Rükû'a da Sübhane Rabbiye'l-Azîm diyordu. Secdelerde ise, Sübhane Rabbiye'l-A'lâ diyordu. Peygamberimiz (a.s.) namazda ne kadar bir rahmet âyetine gelirse, durup orada rahmet ister, ne kadar azâb âyetine gelirse, ondan (Allah'a) sığınırdı."[188]
Ukbe b. Âmir (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki Fesebbih İsme Rabbike'l-Azîm âyeti indiğinde, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bize, "bunu rükûunuzda yerine getirin", diye buyurdu. Sebbih İsme Rabbike'l-A'lâ âyeti inince, Resûlüllah (a.s.), "bunu da secdelerinizde yerine getirin", buyurdu."[189]
Hz. Aişe (r.a.) yapılan rivayette:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû' ve secdelerinde şöyle derdi:
"Sübbuhun- Kuddüsun Rabbü'l-Melâiketi Ve'r-Ruh.."[190]
Yine Hz. Aişe (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, rükû' ve secdelerinde çokça Sübhane'lla-Hümme Rabbena Ve Bihamdike, Allahümme'ğfir Lî.. Böylece Resûlüllah Kur'ân'ı te'vîl ederdi."[191]
Kur'ân'ı te'vilinden maksat, Fesebbih Bî-Hamdî Rabbike Ve'steğfirhu âyetini yorumlayarak adı geçen şekilde duâ ederdi.
Avn b. Abdullah b. Utbe'den, o da İbn Mes'ud'dan (r.a.) yaptığı rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sizden biriniz rükû' yaptığı zaman, rükû'unda üç defa Sübhane Rabbîye'l-Azîm derse, gerçekten rükû'u tamamlamış olur. Bu da (oradaki tesbihin) en aşağı (sayısıdır). Secde ettiği zaman, secdesinde üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ derse, gerçekten secdesi tamamlanmış olur ve bu da (secdede yapılan tesbihin) en aşağı (sayısıdır)."[192]
Saîd b. Cübeyr (r.a.)’den, o da Enes b. Mâlik (r.a.)’den yaptığı rivayette, Enes (r.a.) şöyle demiştir:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in arkasında namaz kıldıktan sonra, şu gencin namaz kıldırmasından daha çok ona benzeyenini görmedim. Bununla Ömer b. Abdülaziz'i kasdediyordu. Enes devamla diyor ki:
"Biz onun rükûunda on tesbîh, secdesinde de on tesbih söylediğini takdir edip (saydık)."[193]
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Rükû'da Sübhane Rabbîye'l-Azîm demek sünnettir.
2- Secde de ise, Sübhane Rabbiye'l-A'lâ demek sünnettir.
3- Namazda kıraat esnasında rahmet âyetlerine gelince, Allah'tan rahmet dilemek, azap âyetlerine gelince, Allah'a sığınmak müstehabdır.
4- Ayrıca rükû ve secdelerde Sübbuhun, Kuddusün Rabbü'l-Melaiketi Ve'r-Ruh demek müstehabdır.
5- Rükû' ve secdelerde yapılan tesbihleri üçer defa söylemek sünnettir.
Hadislerin ışığında müctehit imamların görüş, ictihat, istidlal ve ihticacları:
a) Hanefîlere göre:
Rükû'da üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm demek sünnettir. Bu, aynı zamanda ilim adamlarının çoğunun kavlidir. Hanefiler bu konuda Akabe b. Âmir (r.a.)’den yapılan şu rivayetle istidlal etmişlerdir:
"Fesebbîh Bîsmi Rabbike'l-Azîm âyeti inince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "bunu rükû'unuzda yerine getiriniz", buyurdu. Sebbih İsme Rabbike'l-A'lâ âyeti inince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "bunu da secdenizde yerine getiriniz," buyurdu.
Rükû' ve secdelerde sözü edilen tesbihleri üçer defa söylemek sünnettir ve bu en aşağı sayıdır.[194] Ayrıca Hanefîler İbn Mes'ûd (r.a.)’den yapılan şu rivayeti de kendilerine senet olarak seçmişlerdir: "Sizden biriniz namaz kıldığı zaman rükûunda üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm desin. Secdesinde ise, üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ desin. Bu, en aşağı sayıdır.
O bakımdan İmam Muhammed'den yapılan bir rivayette, rükû' ve secdelerde sözü edilen tesbîhi sadece bir defa söylemek mekruhtur, dediği belirtilmiştir. Çünkü hadîs bunun en aşağı sayısını üç olarak belirlemiştir. Üç defadan fazla söylemek ise daha faziletlidir.[195]
b) Şâfiîlere göre:
Rükû'da bir defa Sübhane Rabbîye'l-Azîm demekle sünnet yerine gelmiş olur. İkinci ve üçüncü defa tekrarlamak menduptur. İmam üçten fazla söylemez, ama münferit (yalnız başına namaz kılan) söyleyebilir.
Ayrıca yalnız başına namaz kılan kimse rükû'da tesbihten sonra şu duayı okuması müstehabdır: "Allahümme Leke Rekâ'tü Ve Bike Amentü Ve Leke Eslemtü Haşaa Leke Semi Ve Basari Ve Muhhî Ve Azmî Ve Asabi Vema'stekalet Kademî."[196]
Kâsâni ise, bu konuda Şafiî'nin görüşünü belirtirken, rükû'da sadece bir defa tesbih söyler, diyerek bir sınırlamaya yer vermiştir. İllet olarak da bu mezhebin şöyle dediğini nakletmiştir:
"Çünkü bir fiil ile emir tekrarı gerektirmez. O bakımdan bir defa yerine getirilince emre imtisal gerçekleşmiş olur."[197] Oysa az önce de belirttiğimiz gibi, bir defa söylemek, sünnet, ikinci ve üçüncü defa söylemek menduptur. İhtimal Kâsânî, sadece sünnet olanı yansıtmakla yetinmek istemiştir.
Ayrıca İmam Şafiî bu mesele hakkında şöyle demiştir:
"Rükû'a eğilenin o vaziyette üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm demesini müstehab görüyorum. Yapılan rivayete göre Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû' ve secdelerinde ne demişse, onu kısaltmamamız bence müstehabdır, ister namaz kılan imam, ister münferit olsun.."[198]
Anlaşılan İmam Şafiî rükû'da söylenecek tesbîh hususunda İbn Mes'ûd hadisini dikkate almış ve onunla istidlal etmiştir. Ancak el-Ümm'de, "eğer hadîs sahihsa..." ifadesini kullandığına bakılırsa, bu mesele üzerinde ictihatta bulunurken hadîsi tesbit edebilmiş, sadece sıhhati üzerinde yeterli bir araştırmada bulunma imkânı elde edemediğini ima etmek istemiştir.
c) Hanbelîlere göre:
Rükû'da üç defa Sübhane Rabbîye'l-Azîm söyler ve bu kemal derecesinin en aşağısıdır. Şayet bir defa söylerse kafi gelir.
Hanbeliler bu konuda Akabe b. Âmir hadîsiyle istidlal etmişlerdir. Ayrıca el-Esrem'in Hüzayfe (r.a.) den yaptığı şu rivayeti de kendilerine senet seçmişlerdir:
"Rükû'a eğildiğinde üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm söyler..."
Ayrıca İmam Ahmed'in Hasan el-Basrî'den yaptığı rivayette, adı geçen şöyle demiştir:
"Tam olan tesbîh yedi defadır, ortalama olanı beş, en aşağı olanı üç defadır..."[199]
d) Mâlikîlere göre:
Rükû ve secdelerde tesbih menduptur ve onun belirli bir lafzı yoktur. Ancak zikredilen lâfzı söylemek afdaldır. Aynı zamanda belirtilen iki yerde tesbîh için belirlenmiş bir sayı da söz konusu değildir.[200]
İbn Kudame de İmam Mâlik'in bu konuda şöyle dediğini nakletmiştir:
"Bize göre, rükû' ve secde de sınırlanmış bir tesbîh yoktur. Sadece ben rükû' ve secdede tesbîh olduğunu işittim."[201] İmam Mâlik'in "işittim" sözünden maksat, bu husustaki rivayetler kulağıma kadar ulaştı, demektir.
Haber-i vahid olarak rivayet edilen hadîslerin delil olabilmesi için, İmam Mâlik'e göre, o haberin Medinelilerin ameline uyması şarttır. Aksi halde yani onların ameline uymayan haber-i vahid'le amel edilmez. Burada da İmam Mâlik hadîslerden ziyade Medineli'lerin amelini dikkate almış ve "üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm söyler" mealindeki haber-i vahidle istidlal etmemiştir.
Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:
Rükû'da belirtilen tesbihten başka Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in birtakım dualar yaptığı rivayet yoluyla sabit olmuştur. Bunlardan birkaç örnek verelim:
Abdullah b. Ebî Râfi'in Hz. Ali (r.a.)’den yaptığı rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû'da bulunduğunda şöyle diyordu:
"Allahümme Leke Rekâ'tü Ve Bike Âmentü Ve Leke Eslemtü Ve Ente Rabbî, Haşaa Leke Sem'î Ve Basari Ve Muhhî Ve Azmî Ve Asabî Lillahi Rabbi'l-Âlemîn."[202]
Mesruk'un Hz. Âişe (r.a.)’dan yaptığı rivayette, demiştir ki:
"Resûlülah (a.s.) Efendimiz rükû'unda (duaları) çoğaltır ve şöyle derdi:
"Sübhaneke'llahümme Ve Bi-Hamdike Estağfirüke Ve Etübu İleyke, Fağfir Lî İnneke Ente't-Tevvab."[203]
Mutarrif’in Hz. Âişe (r.a.)’dan yaptığı rivayette, Hz. Aişe demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû' ve secdelerinde şöyle derdi:
"Sübbuhun Kuddusün Rabbü'l-Melâiketi Ve'r-Ruh."[204]
Yine Hz. Aişe (r.a.)’dan, Rebi'u'l-Müezzin tarıkıyla yapılan rivâyette, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin bir gece secdede şöyle dua ettiğini işitmiştir:
"Allahümme İnnî Eûzü Bi-Rıdake Min Sahatike Ve Eûzü Bi-Avfike Min İkabîke Ve Eûzü Bike Minke, Lâ Uhsî Senâen Aleyke Ente Kema Esneyte Ala Nefsike."[205]
Ebû Cafer et-Tahavî bu ve benzeri rivayetleri sıraladıktan sonra şöyle diyor: Bir topluluk bu haberleri dikkate alarak, adamın rükû' ve secdelerde hoşuna gittiği duaları yapmasında bir sakınca yoktur, demişler ve onlara göre, bu iki yerde belirlenmiş bir dua ve tesbîh yoktur. Delilleri de yukarıdaki rivayetlerdir.
Diğer bir topluluk onlara muhalefet ederek şöyle demişlerdir:
"Namaz kılan kimsenin rükû'unda Sübhane Rabbiye'l-Azîm tesbihinden başkasını söylemesi uygun olmaz, ama bunu istediği kadar tekrarlayabilir, üç defadan aşağı söylemesi de uygun olmaz Aynı zamanda secdesinde de, Sübhane Rabbiye'l-A'lâ dan başka bir şey söylemesi uygun olmaz. Ama bunu istediği kadar tekrarlayabilir, üç defadan aşağı olması da uygun değildir. Bunlar konumuzun başında naklettiğimiz Akabe b. Âmir hadîsiyle istidlal ve ihticac etmişlerdir. Ayrıca bu grup, Akabe b. Âmir hadîsinde geçen iki âyet inmeden önce, Resûlüllah'ın (a.s.) değişik dualar okuduğu oluyordu, ama o âyetler inince artık rükû'da sadece Sübhane Rabbiye'l-Azîm ve secdede Sübhane Rabbiye'l-A'lâ tesbihlerini söylemiştir.
Bu âyetler inince Resûlüllah (a.s.) Efendimiz ashabına rükû'da ve secdede bu iki tesbihin söylenmesini emretmiş, böylece bu emir önceki dua ve tesbihleri neshetmiştir."[206]
Sonra da Ebû Cafer et-Tahavî, Resûlüllah'ın (a.s.) rükû'da Sübhane Rabbiye'l-Azîm ve secdede Sübhane Rabbiye'l-A'lâ dediğine dair rivayetleri nakledip sıralamıştır. Sonuç olarak da görüşünü şöyle belirtmiştir:
"Bu açıdan biz tekbîri kendine has yerlerde, teşehhüdü kendine ait yerde, istiftahı kendine has yerde, teslimi kendine has yerde anıp başka bir şeye geçmemeyi belirttik. Bunlar gibi rükû' ve secdelerde de has bir zikir vardır, başkasına geçmek uygun değildir."[207]
Zeylaî rükû'da tesbih konusuyla ilgili rivayetleri muhtelif tariklerden naklederek şöyle sıralamıştır:
"Sizden biriniz rükû'a eğildiğinde, orada üç defa şöyle desin: Sübhane Rabbîye'l-Azîm ve bu en aşağı olanı (sayıca en aşağı derecede bulunanı) dır."[208]
İbn Mace ise, Avn b. Abdullah tarikiyla İbn Mes'ud (r.a.)’den, Resûlüllah'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu tahrîc etmiştir:
"Sizden biriniz rükû'a eğildiğinde üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm desin ve bu en aşağı (sayısı) dır. Secde ettiğinde ise, üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ desin ve bu da en aşağı (sayısı) dır."
Aynı rivayeti Ebû Dâvud da yapmıştır.
Tirmizî ise şu lâfızla rivayet etmiştir:
"Sizden biriniz rükû'a eğildiğinde, orada üç defa Sübhane Rabbiye'-Azîm derse, gerçekten rükû'u tamamlanmıştır... Secde ettiği zaman, orada üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ derse, gerçekten secdesi tamamlanmış olur. Bu da en aşağı (sayısı) dır."
Ebu Dâvud, bu hadîsin mursel olduğunu, çünkü Avn b. Abdullah'ın İbn Mes'ûd'a ulaşmadığı bilinmektedir, demiştir. İmam Tirmizî de, "bu hadîsin isnadı muttasıl değildir; zira Avn, Abdullah'la buluşmamıştır," der. Beyhakî de aynı görüştedir.[209]
807 nolu Huzayfe hadîsinde rükû ve secdelerde hangi tesbihin söylenmesi gerektiği belirtiliyor, ancak bu vâcib değil, sünnettir. Nitekim müctehit imamlar da aynı görüştedirler. Sadece İmam Mâlik bunun mendup olduğunu söylemiştir.
Peygamberimiz namazda ne kadar bir rahmet âyetine gelirse, durup orada rahmet ister, ne kadar bir azap âyetine gelirse, ondan Allah'a sığınırdı, bölümüne gelince, İmam Şafiî, bunun mendup olduğunu belirtmiştir. İshak b. Râhuye ise, rükû ve secdelerdeki tesbihin vâcib olduğunu söylemiş ve o bakımdan kasden terkedenin namazı bozulur, diye ilâve etmiştir. Davud ez-Zahirî de aynı görüştedir. İmam Ahmed'den yapılan bir rivayette ise, namazdaki bütün tekbîrler, rükû ve secdelerdeki tesbihler ve rükû'dan kalkıldığında Semî'allahu Limen Hamidehu demek vâcibdir. Bunlardan birini kasden terkedenin namazı hükümsüz olur. İmam Ahmed'den bunların sünnet olduğuna dair rivayetler de yapılmıştır.
808 nolu Akabe b. Âmir hadîsini ayrıca el-Hâkim kendi Müstedrek'inde tahrîc etmiş, İbn Hibban da sahîhlemiştir.[210]
809 nolu Hz. Aişe (r.a.) hadîsinde Sübbuh Ve Kuddüs tabirleri geçmektedir. Birincisinin mânası, noksanlıklardan, şirkten ve ulûhiyetine lâyık olmayan her şeyden berî; ikincisinin mânası, yaratana lâyık olmayan her şeyden pâk ve temiz olan demektir. Hadîs sahihtir.
810 nolu yine Hz. Aişe (r.a.) hadîsine gelince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in rükû' ve secdelerde belirtilen tesbîh ve tahmidi, Îza Cae Nasrullah âyeti indikten sonra devam ettiğini Şevkanî nakletmektedir.[211]
811 nolu Avn b. Abdullah b. Utbe hadîsinin mürsel olduğunu Ebu Dâvud söylemiştir ki buna daha önce de işaret etmiştik. Çünkü yapılan tesbitlere göre, Avn, Abdullah b. Mes'ûd'a (r.a.) yetişmemiştir. Aradan bir sahabinin düşürüldüğü anlaşılıyor. Tirmizî de bunun isnadı muttasıl değildir, demiştir. Bundan, hadîsin senedinde bir kesiklik tesbit edildiği anlaşılıyor.
Avn b. Abdullah'a gelince, sika (güvenilir) kabul edilmiş ve ashabdan bir cemaatten rivayet yapmıştır. Müslim de onun hadîslerini tahrîc etmiştir.
812 nolu Saîd b. Cübeyr hadîsinin ricalinin hepsi sikat (güvenilirler) dir. Ancak Abdullah b. İbrahim b. Amir b. Keysan Ebu Yezîd as-San'ânî üzerinde durulmuştur: Ebû Hatim, onun salihü'l-hadîs olduğunu; Nesâi, onun rivayetinde bir beis yoktur, demişlerdir. Aynı zamanda Nesâî onun bir hadîsini kendi kitabına almıştır.[212]
Hadîsin açık delâletinden, rükû ve secdelerde, yalnız başına namaz kılan kimse tesbihleri istediği kadar çoğaltabilir, yani üçten fazla tekrarlamasında bir sakınca yoktur. Ömer b. Abdülaziz'in 10 defa söylemesi tahdidi değildir. İmama gelince, cemaati bıkkınlık hissetmiyor da memnun kalıyorlarsa, tesbihleri üçten fazla tekrarlayabilir.
Çıkarılan Hükümler:
1- Rükû’da üç defa Sübhane Rabbiye’l-Azîm demek sünnettir. Bir defa da söylendiği takdirde sünnet yerine gelmiş olur.
2- Secdede üç defa Sübhane Rabbî'l-A'lâ demek sünnettir. Bir defa söylendiği takdirde de sünnet yerine gelmiş sayılır.
3- Rükû ve secdelerde tesbihleri üçten fazla söylemekte bir sakınca yoktur. Ancak imamlık yapan kimsenin cemaatin durumunu bilmesi, üçten fazla söylediğinde sıkılıp sıkılmadıklarını tesbit etmesi uygun olur. O bakımdan yalnız başına namaz kılan kimse üçten fazla söyleyebilir. İmamın üç defa ile yetinmesi daha uygun olur.
4- Rükû ve secdelerde tesbihten başka dua ve benzeri şeyler söylemek hakkında müctehitler arasında ittifak yoktur. Mendup diyenler olmuşsa da çoğu muhalefet etmiştir. Ancak yalnız başına namaz kılan kimsenin vakti müsaitse, me'sur dua ve tesbihleri söyleyebilir. Buna cevaz verilmiştir.
5- Namazda kıraatte rahmet âyetlerine gelince, gönülden rahmet dilemek, azap âyetleri gelince yine gönülden Allah'a sığınmak menduptur. Dil ile söylenmesi hakkında ittifak yoktur.
6- İmam Mâlik'e göre, rükû ve secdelerde tesbih söylemek menduptur. Bir rivayette İmam Ahmed'e göre, vâcibdir.
Namaz baştan sonuna kadar duâ, zikir ve tesbihten ibarettir. O bakımdan rükû' ve secdelerde de sadece şekle bağlı kalınmayıp zikir ve tesbih yapılır.
İlgili hadîsler:
Huzayfe (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki:
"Peygamber (a.s.) ile beraber namaz kıldım. Rükû'a da Sübhane Rabbiye'l-Azîm diyordu. Secdelerde ise, Sübhane Rabbiye'l-A'lâ diyordu. Peygamberimiz (a.s.) namazda ne kadar bir rahmet âyetine gelirse, durup orada rahmet ister, ne kadar azâb âyetine gelirse, ondan (Allah'a) sığınırdı."[188]
Ukbe b. Âmir (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki Fesebbih İsme Rabbike'l-Azîm âyeti indiğinde, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz bize, "bunu rükûunuzda yerine getirin", diye buyurdu. Sebbih İsme Rabbike'l-A'lâ âyeti inince, Resûlüllah (a.s.), "bunu da secdelerinizde yerine getirin", buyurdu."[189]
Hz. Aişe (r.a.) yapılan rivayette:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû' ve secdelerinde şöyle derdi:
"Sübbuhun- Kuddüsun Rabbü'l-Melâiketi Ve'r-Ruh.."[190]
Yine Hz. Aişe (r.a.)’den yapılan rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, rükû' ve secdelerinde çokça Sübhane'lla-Hümme Rabbena Ve Bihamdike, Allahümme'ğfir Lî.. Böylece Resûlüllah Kur'ân'ı te'vîl ederdi."[191]
Kur'ân'ı te'vilinden maksat, Fesebbih Bî-Hamdî Rabbike Ve'steğfirhu âyetini yorumlayarak adı geçen şekilde duâ ederdi.
Avn b. Abdullah b. Utbe'den, o da İbn Mes'ud'dan (r.a.) yaptığı rivayette, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz şöyle buyurmuştur:
"Sizden biriniz rükû' yaptığı zaman, rükû'unda üç defa Sübhane Rabbîye'l-Azîm derse, gerçekten rükû'u tamamlamış olur. Bu da (oradaki tesbihin) en aşağı (sayısıdır). Secde ettiği zaman, secdesinde üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ derse, gerçekten secdesi tamamlanmış olur ve bu da (secdede yapılan tesbihin) en aşağı (sayısıdır)."[192]
Saîd b. Cübeyr (r.a.)’den, o da Enes b. Mâlik (r.a.)’den yaptığı rivayette, Enes (r.a.) şöyle demiştir:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in arkasında namaz kıldıktan sonra, şu gencin namaz kıldırmasından daha çok ona benzeyenini görmedim. Bununla Ömer b. Abdülaziz'i kasdediyordu. Enes devamla diyor ki:
"Biz onun rükûunda on tesbîh, secdesinde de on tesbih söylediğini takdir edip (saydık)."[193]
Hadîslerin açık delâletinden şu hükümler anlaşılmaktadır:
1- Rükû'da Sübhane Rabbîye'l-Azîm demek sünnettir.
2- Secde de ise, Sübhane Rabbiye'l-A'lâ demek sünnettir.
3- Namazda kıraat esnasında rahmet âyetlerine gelince, Allah'tan rahmet dilemek, azap âyetlerine gelince, Allah'a sığınmak müstehabdır.
4- Ayrıca rükû ve secdelerde Sübbuhun, Kuddusün Rabbü'l-Melaiketi Ve'r-Ruh demek müstehabdır.
5- Rükû' ve secdelerde yapılan tesbihleri üçer defa söylemek sünnettir.
Hadislerin ışığında müctehit imamların görüş, ictihat, istidlal ve ihticacları:
a) Hanefîlere göre:
Rükû'da üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm demek sünnettir. Bu, aynı zamanda ilim adamlarının çoğunun kavlidir. Hanefiler bu konuda Akabe b. Âmir (r.a.)’den yapılan şu rivayetle istidlal etmişlerdir:
"Fesebbîh Bîsmi Rabbike'l-Azîm âyeti inince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "bunu rükû'unuzda yerine getiriniz", buyurdu. Sebbih İsme Rabbike'l-A'lâ âyeti inince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz, "bunu da secdenizde yerine getiriniz," buyurdu.
Rükû' ve secdelerde sözü edilen tesbihleri üçer defa söylemek sünnettir ve bu en aşağı sayıdır.[194] Ayrıca Hanefîler İbn Mes'ûd (r.a.)’den yapılan şu rivayeti de kendilerine senet olarak seçmişlerdir: "Sizden biriniz namaz kıldığı zaman rükûunda üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm desin. Secdesinde ise, üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ desin. Bu, en aşağı sayıdır.
O bakımdan İmam Muhammed'den yapılan bir rivayette, rükû' ve secdelerde sözü edilen tesbîhi sadece bir defa söylemek mekruhtur, dediği belirtilmiştir. Çünkü hadîs bunun en aşağı sayısını üç olarak belirlemiştir. Üç defadan fazla söylemek ise daha faziletlidir.[195]
b) Şâfiîlere göre:
Rükû'da bir defa Sübhane Rabbîye'l-Azîm demekle sünnet yerine gelmiş olur. İkinci ve üçüncü defa tekrarlamak menduptur. İmam üçten fazla söylemez, ama münferit (yalnız başına namaz kılan) söyleyebilir.
Ayrıca yalnız başına namaz kılan kimse rükû'da tesbihten sonra şu duayı okuması müstehabdır: "Allahümme Leke Rekâ'tü Ve Bike Amentü Ve Leke Eslemtü Haşaa Leke Semi Ve Basari Ve Muhhî Ve Azmî Ve Asabi Vema'stekalet Kademî."[196]
Kâsâni ise, bu konuda Şafiî'nin görüşünü belirtirken, rükû'da sadece bir defa tesbih söyler, diyerek bir sınırlamaya yer vermiştir. İllet olarak da bu mezhebin şöyle dediğini nakletmiştir:
"Çünkü bir fiil ile emir tekrarı gerektirmez. O bakımdan bir defa yerine getirilince emre imtisal gerçekleşmiş olur."[197] Oysa az önce de belirttiğimiz gibi, bir defa söylemek, sünnet, ikinci ve üçüncü defa söylemek menduptur. İhtimal Kâsânî, sadece sünnet olanı yansıtmakla yetinmek istemiştir.
Ayrıca İmam Şafiî bu mesele hakkında şöyle demiştir:
"Rükû'a eğilenin o vaziyette üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm demesini müstehab görüyorum. Yapılan rivayete göre Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû' ve secdelerinde ne demişse, onu kısaltmamamız bence müstehabdır, ister namaz kılan imam, ister münferit olsun.."[198]
Anlaşılan İmam Şafiî rükû'da söylenecek tesbîh hususunda İbn Mes'ûd hadisini dikkate almış ve onunla istidlal etmiştir. Ancak el-Ümm'de, "eğer hadîs sahihsa..." ifadesini kullandığına bakılırsa, bu mesele üzerinde ictihatta bulunurken hadîsi tesbit edebilmiş, sadece sıhhati üzerinde yeterli bir araştırmada bulunma imkânı elde edemediğini ima etmek istemiştir.
c) Hanbelîlere göre:
Rükû'da üç defa Sübhane Rabbîye'l-Azîm söyler ve bu kemal derecesinin en aşağısıdır. Şayet bir defa söylerse kafi gelir.
Hanbeliler bu konuda Akabe b. Âmir hadîsiyle istidlal etmişlerdir. Ayrıca el-Esrem'in Hüzayfe (r.a.) den yaptığı şu rivayeti de kendilerine senet seçmişlerdir:
"Rükû'a eğildiğinde üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm söyler..."
Ayrıca İmam Ahmed'in Hasan el-Basrî'den yaptığı rivayette, adı geçen şöyle demiştir:
"Tam olan tesbîh yedi defadır, ortalama olanı beş, en aşağı olanı üç defadır..."[199]
d) Mâlikîlere göre:
Rükû ve secdelerde tesbih menduptur ve onun belirli bir lafzı yoktur. Ancak zikredilen lâfzı söylemek afdaldır. Aynı zamanda belirtilen iki yerde tesbîh için belirlenmiş bir sayı da söz konusu değildir.[200]
İbn Kudame de İmam Mâlik'in bu konuda şöyle dediğini nakletmiştir:
"Bize göre, rükû' ve secde de sınırlanmış bir tesbîh yoktur. Sadece ben rükû' ve secdede tesbîh olduğunu işittim."[201] İmam Mâlik'in "işittim" sözünden maksat, bu husustaki rivayetler kulağıma kadar ulaştı, demektir.
Haber-i vahid olarak rivayet edilen hadîslerin delil olabilmesi için, İmam Mâlik'e göre, o haberin Medinelilerin ameline uyması şarttır. Aksi halde yani onların ameline uymayan haber-i vahid'le amel edilmez. Burada da İmam Mâlik hadîslerden ziyade Medineli'lerin amelini dikkate almış ve "üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm söyler" mealindeki haber-i vahidle istidlal etmemiştir.
Diğer rivayetler, yorumlar ve tahliller:
Rükû'da belirtilen tesbihten başka Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in birtakım dualar yaptığı rivayet yoluyla sabit olmuştur. Bunlardan birkaç örnek verelim:
Abdullah b. Ebî Râfi'in Hz. Ali (r.a.)’den yaptığı rivayette, demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû'da bulunduğunda şöyle diyordu:
"Allahümme Leke Rekâ'tü Ve Bike Âmentü Ve Leke Eslemtü Ve Ente Rabbî, Haşaa Leke Sem'î Ve Basari Ve Muhhî Ve Azmî Ve Asabî Lillahi Rabbi'l-Âlemîn."[202]
Mesruk'un Hz. Âişe (r.a.)’dan yaptığı rivayette, demiştir ki:
"Resûlülah (a.s.) Efendimiz rükû'unda (duaları) çoğaltır ve şöyle derdi:
"Sübhaneke'llahümme Ve Bi-Hamdike Estağfirüke Ve Etübu İleyke, Fağfir Lî İnneke Ente't-Tevvab."[203]
Mutarrif’in Hz. Âişe (r.a.)’dan yaptığı rivayette, Hz. Aişe demiştir ki:
"Resûlüllah (a.s.) Efendimiz rükû' ve secdelerinde şöyle derdi:
"Sübbuhun Kuddusün Rabbü'l-Melâiketi Ve'r-Ruh."[204]
Yine Hz. Aişe (r.a.)’dan, Rebi'u'l-Müezzin tarıkıyla yapılan rivâyette, Resûlüllah (a.s.) Efendimizin bir gece secdede şöyle dua ettiğini işitmiştir:
"Allahümme İnnî Eûzü Bi-Rıdake Min Sahatike Ve Eûzü Bi-Avfike Min İkabîke Ve Eûzü Bike Minke, Lâ Uhsî Senâen Aleyke Ente Kema Esneyte Ala Nefsike."[205]
Ebû Cafer et-Tahavî bu ve benzeri rivayetleri sıraladıktan sonra şöyle diyor: Bir topluluk bu haberleri dikkate alarak, adamın rükû' ve secdelerde hoşuna gittiği duaları yapmasında bir sakınca yoktur, demişler ve onlara göre, bu iki yerde belirlenmiş bir dua ve tesbîh yoktur. Delilleri de yukarıdaki rivayetlerdir.
Diğer bir topluluk onlara muhalefet ederek şöyle demişlerdir:
"Namaz kılan kimsenin rükû'unda Sübhane Rabbiye'l-Azîm tesbihinden başkasını söylemesi uygun olmaz, ama bunu istediği kadar tekrarlayabilir, üç defadan aşağı söylemesi de uygun olmaz Aynı zamanda secdesinde de, Sübhane Rabbiye'l-A'lâ dan başka bir şey söylemesi uygun olmaz. Ama bunu istediği kadar tekrarlayabilir, üç defadan aşağı olması da uygun değildir. Bunlar konumuzun başında naklettiğimiz Akabe b. Âmir hadîsiyle istidlal ve ihticac etmişlerdir. Ayrıca bu grup, Akabe b. Âmir hadîsinde geçen iki âyet inmeden önce, Resûlüllah'ın (a.s.) değişik dualar okuduğu oluyordu, ama o âyetler inince artık rükû'da sadece Sübhane Rabbiye'l-Azîm ve secdede Sübhane Rabbiye'l-A'lâ tesbihlerini söylemiştir.
Bu âyetler inince Resûlüllah (a.s.) Efendimiz ashabına rükû'da ve secdede bu iki tesbihin söylenmesini emretmiş, böylece bu emir önceki dua ve tesbihleri neshetmiştir."[206]
Sonra da Ebû Cafer et-Tahavî, Resûlüllah'ın (a.s.) rükû'da Sübhane Rabbiye'l-Azîm ve secdede Sübhane Rabbiye'l-A'lâ dediğine dair rivayetleri nakledip sıralamıştır. Sonuç olarak da görüşünü şöyle belirtmiştir:
"Bu açıdan biz tekbîri kendine has yerlerde, teşehhüdü kendine ait yerde, istiftahı kendine has yerde, teslimi kendine has yerde anıp başka bir şeye geçmemeyi belirttik. Bunlar gibi rükû' ve secdelerde de has bir zikir vardır, başkasına geçmek uygun değildir."[207]
Zeylaî rükû'da tesbih konusuyla ilgili rivayetleri muhtelif tariklerden naklederek şöyle sıralamıştır:
"Sizden biriniz rükû'a eğildiğinde, orada üç defa şöyle desin: Sübhane Rabbîye'l-Azîm ve bu en aşağı olanı (sayıca en aşağı derecede bulunanı) dır."[208]
İbn Mace ise, Avn b. Abdullah tarikiyla İbn Mes'ud (r.a.)’den, Resûlüllah'ın (a.s.) şöyle buyurduğunu tahrîc etmiştir:
"Sizden biriniz rükû'a eğildiğinde üç defa Sübhane Rabbiye'l-Azîm desin ve bu en aşağı (sayısı) dır. Secde ettiğinde ise, üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ desin ve bu da en aşağı (sayısı) dır."
Aynı rivayeti Ebû Dâvud da yapmıştır.
Tirmizî ise şu lâfızla rivayet etmiştir:
"Sizden biriniz rükû'a eğildiğinde, orada üç defa Sübhane Rabbiye'-Azîm derse, gerçekten rükû'u tamamlanmıştır... Secde ettiği zaman, orada üç defa Sübhane Rabbiye'l-A'lâ derse, gerçekten secdesi tamamlanmış olur. Bu da en aşağı (sayısı) dır."
Ebu Dâvud, bu hadîsin mursel olduğunu, çünkü Avn b. Abdullah'ın İbn Mes'ûd'a ulaşmadığı bilinmektedir, demiştir. İmam Tirmizî de, "bu hadîsin isnadı muttasıl değildir; zira Avn, Abdullah'la buluşmamıştır," der. Beyhakî de aynı görüştedir.[209]
807 nolu Huzayfe hadîsinde rükû ve secdelerde hangi tesbihin söylenmesi gerektiği belirtiliyor, ancak bu vâcib değil, sünnettir. Nitekim müctehit imamlar da aynı görüştedirler. Sadece İmam Mâlik bunun mendup olduğunu söylemiştir.
Peygamberimiz namazda ne kadar bir rahmet âyetine gelirse, durup orada rahmet ister, ne kadar bir azap âyetine gelirse, ondan Allah'a sığınırdı, bölümüne gelince, İmam Şafiî, bunun mendup olduğunu belirtmiştir. İshak b. Râhuye ise, rükû ve secdelerdeki tesbihin vâcib olduğunu söylemiş ve o bakımdan kasden terkedenin namazı bozulur, diye ilâve etmiştir. Davud ez-Zahirî de aynı görüştedir. İmam Ahmed'den yapılan bir rivayette ise, namazdaki bütün tekbîrler, rükû ve secdelerdeki tesbihler ve rükû'dan kalkıldığında Semî'allahu Limen Hamidehu demek vâcibdir. Bunlardan birini kasden terkedenin namazı hükümsüz olur. İmam Ahmed'den bunların sünnet olduğuna dair rivayetler de yapılmıştır.
808 nolu Akabe b. Âmir hadîsini ayrıca el-Hâkim kendi Müstedrek'inde tahrîc etmiş, İbn Hibban da sahîhlemiştir.[210]
809 nolu Hz. Aişe (r.a.) hadîsinde Sübbuh Ve Kuddüs tabirleri geçmektedir. Birincisinin mânası, noksanlıklardan, şirkten ve ulûhiyetine lâyık olmayan her şeyden berî; ikincisinin mânası, yaratana lâyık olmayan her şeyden pâk ve temiz olan demektir. Hadîs sahihtir.
810 nolu yine Hz. Aişe (r.a.) hadîsine gelince, Resûlüllah (a.s.) Efendimiz'in rükû' ve secdelerde belirtilen tesbîh ve tahmidi, Îza Cae Nasrullah âyeti indikten sonra devam ettiğini Şevkanî nakletmektedir.[211]
811 nolu Avn b. Abdullah b. Utbe hadîsinin mürsel olduğunu Ebu Dâvud söylemiştir ki buna daha önce de işaret etmiştik. Çünkü yapılan tesbitlere göre, Avn, Abdullah b. Mes'ûd'a (r.a.) yetişmemiştir. Aradan bir sahabinin düşürüldüğü anlaşılıyor. Tirmizî de bunun isnadı muttasıl değildir, demiştir. Bundan, hadîsin senedinde bir kesiklik tesbit edildiği anlaşılıyor.
Avn b. Abdullah'a gelince, sika (güvenilir) kabul edilmiş ve ashabdan bir cemaatten rivayet yapmıştır. Müslim de onun hadîslerini tahrîc etmiştir.
812 nolu Saîd b. Cübeyr hadîsinin ricalinin hepsi sikat (güvenilirler) dir. Ancak Abdullah b. İbrahim b. Amir b. Keysan Ebu Yezîd as-San'ânî üzerinde durulmuştur: Ebû Hatim, onun salihü'l-hadîs olduğunu; Nesâi, onun rivayetinde bir beis yoktur, demişlerdir. Aynı zamanda Nesâî onun bir hadîsini kendi kitabına almıştır.[212]
Hadîsin açık delâletinden, rükû ve secdelerde, yalnız başına namaz kılan kimse tesbihleri istediği kadar çoğaltabilir, yani üçten fazla tekrarlamasında bir sakınca yoktur. Ömer b. Abdülaziz'in 10 defa söylemesi tahdidi değildir. İmama gelince, cemaati bıkkınlık hissetmiyor da memnun kalıyorlarsa, tesbihleri üçten fazla tekrarlayabilir.
Çıkarılan Hükümler:
1- Rükû’da üç defa Sübhane Rabbiye’l-Azîm demek sünnettir. Bir defa da söylendiği takdirde sünnet yerine gelmiş olur.
2- Secdede üç defa Sübhane Rabbî'l-A'lâ demek sünnettir. Bir defa söylendiği takdirde de sünnet yerine gelmiş sayılır.
3- Rükû ve secdelerde tesbihleri üçten fazla söylemekte bir sakınca yoktur. Ancak imamlık yapan kimsenin cemaatin durumunu bilmesi, üçten fazla söylediğinde sıkılıp sıkılmadıklarını tesbit etmesi uygun olur. O bakımdan yalnız başına namaz kılan kimse üçten fazla söyleyebilir. İmamın üç defa ile yetinmesi daha uygun olur.
4- Rükû ve secdelerde tesbihten başka dua ve benzeri şeyler söylemek hakkında müctehitler arasında ittifak yoktur. Mendup diyenler olmuşsa da çoğu muhalefet etmiştir. Ancak yalnız başına namaz kılan kimsenin vakti müsaitse, me'sur dua ve tesbihleri söyleyebilir. Buna cevaz verilmiştir.
5- Namazda kıraatte rahmet âyetlerine gelince, gönülden rahmet dilemek, azap âyetleri gelince yine gönülden Allah'a sığınmak menduptur. Dil ile söylenmesi hakkında ittifak yoktur.
6- İmam Mâlik'e göre, rükû ve secdelerde tesbih söylemek menduptur. Bir rivayette İmam Ahmed'e göre, vâcibdir.