- Ruhların Dirilişi ve Kardeşlik

Adsense kodları


Ruhların Dirilişi ve Kardeşlik

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
rabia
Thu 25 March 2010, 11:31 am GMT +0200
Ruhların Dirilişi ve Kardeşlik 

İttifak ve iftirak, toplumun en önemli ve can alıcı hususlarından biridir. Tarihte olduğu gibi günümüzde de ehemmiyetini koruyan aktüel bir mevzudur. Anlaşma ve uz-laşma, kardeşçe huzur ve güven içinde yaşama, herşeyden evvel bir akıl ve mantık işidir. Akla ve mantığa dayalı bir vahdet, hislerden uzak bir uhuvvet; daha dayanıklı ve daha uzun ömürlü olur. Günümüzde ise vahdet ve kardeşlik daha çok hissidir. Onun için kısa olmakta; ehl-i i-man, ehl-i islam birbiriyle çok uğraşmaktadır. İç ve dış faktörleri hesaba katarak, birlik ve kardeşliğimizin akıl ve mantık yoluyla yeniden ele alınması çok büyük önem arzetmektedir.
Kendi elimizle yıkılış ve tükenişimizi hazır-lamak istemiyorsak; düşmanımızın, nefis ve şeytanın oyununa gelmememiz gerekmektedir.

Farklı düşünce ve anlayış, farklı yaradılışın neticesidir. Böyle oluşunda bizim farkedemediğimiz çok gizli hayırlar ve hikmetler vardır.

Allah (cc) böyle murat etmişse, aksi onun işine müdahale olmaz mı?

insanların vifak ve ittifakı müsamahanın, hoşgörünün ve gönüllerde mürüvvet ve sevginin mayalanmasıyla olacaktır. "Benim elimle olmadıktan sonra, başkalarının balansım da, getireceği hayrı da istemem" gibi gizli şirk kokan düşünceler vicdanlardan sökülüp atılmadıkça; anlaşma ve uzlaşmanın olmayacağı unutulmamalıdır.

İman zaafı ahlak zaafım; ahlak zaafı ve taklitçilik de toplumu ayakta tutacak bütün dinamiklerimizi aldı götürdü. Bu korkunç tahribat ve levsiyat karşısında ehli iman bile nefsini ve neslini korumada çok zorlandı ve zorlanmaya devam etmektedir.

Bu kadar zorluk, sıkıntı, musibet karşısında millet olarak ayakta kalmamız, dünya çapında bir varlık göstermemiz, inayeti İlahî'den başka bir şey değildir.

Omuzlarımıza konulan emaneti korumak, bütün kardeşlerimizle hayır yarışında olduğumuzu, büyük bir hazineyi taşıdığımızı, bu se-beple, birbirimize destek verme, dua etme, ku-surlarımıza karşı müsamaha ile, iyilikle, güler yüzle karşılık verme durumundayız.

Bu yeni doğuş ve oluşumun havari, ensar ve muhacirleri; saadetim başkalarının saadeti için unutmuş, kin ve nefret duygularım yutmuş, güldürmek için ağlamayı, yaşatmak için ölmeyi tercih etmiş, milletinin ve topyekün insanlığın saadet, huzur, güven ve emniyeti uğruna her türlü fedakarlığı yapma azim ve kararlılığı içindedirler.

Şimdiye kadar kin ve nefretin hallettiği hiçbir mesele olmadığına göre, medcnilere galebenin ancak ikna ile olabileceği gerçeğiyle hareket edilmelidir.

Hele aynı millet ve aynı dinin mensupla-rı, aynı pınar ve kaynaktan beslenen kardeş-ler isek; tenkitlerimiz yıkıcı, kırıcı ve kusturucu değil, yapıcı olmalı ve arkadaslanmızın meziyetlerim takdirle karşılamalı ve bu hasletleriylc sevinmeli değil miyiz?

Dünyanın neresinde olursa olsun, tanısın tanımasın; ''Müminler sadece kardeştirler. O halde ihtilaf eden kardeşlerinizin arasını düzdün..." (Hucurat, 10)

Mü'min kardeşleriniz hakkında sözlü alay etmeyi, kaş göz hareketleriyle eğlenmeyi, arkadan çekiştirip gıybet etmeyi, telefon dahil aleyhte söz getirip götürmeyi; suizanda bulunmayı Kur'an men ediyor. Çünkü bunlar kaibî hayatın fesadına, yuvaların yıkımına, toplumun kin ve nefretle gerilimine sebeptir. "Fitne, katiden daha şiddetlidir" beyanıyla Kur'an, bu tehlikeye işaret buyurmaktadır.

Duyduğunuz herşeyi kabulenmeyin:

"Ey iman edenler, herhangi bir fasık (çizgiden çıkmış) size bir haber getirecek olursa, onu iyice tahkik edin, dogrulugunu araştırırı. Yoksa gerçeği bilmeyerek, birtakım kimselere karsı fenalık edip sonra yaptığınıza pişman olursunuz." (Hucurat, (1)

"Mü'minler ancak o kimselerdir ki; Allah ve Rasulunü tasdik eder ve sonra da hiçbir şüpheye düşmezler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücadele ederler, îşte imanına bağlı, gerçek' mu'minler bunlardır." (Hucurat, 15)

"Hepiniz toptan Allah'ın ipine (dinine) sımsıkı sanlıp, bölünüp ayrılmayın..." (Ali İmran, 103)

Bu ilahî mesaja uygun hareket ettiğimizde hayatımız bereketlenecek, kalbimiz huzur ve itminana kavuşacak; Allah'ın inayet ve rahmeti yağmur gibi basımızdan dökülecek; böylece saadeti dareynin (dünya ve ahiret saadeti) kapılarım aralamış olacağız.

A. Haydar POLAT