saniyenur
Wed 22 August 2012, 10:04 pm GMT +0200
1- Rivayet Tefsiri
Buna me'sûr veya naklî tefsir de denilir. Selefden nakledilmiş eserlere dayanan tefsirdir.
Bir başka ifadeyle, rivayet tefsiri, bazı âyetleri beyan ve tafsil etmek için, bizzat yine Kur'ân'daki başka âyetlerle, Hz. Peygamber 'in, sahabenin sözleriyle açıklanışı şekline denir: salat-ı vusta hakkında Rasûlullah'den rivayet edilen "salat-ı vusta, ikindi namazıdır" gibi. Yine, hacc-ı ekber hakkında Hz. Ali'den rivayet edilen bir tefsir, Hz. Ali, Rasûlullah'a hacc-ı ekberden sordum, "Kurban bayramı günüdür' buyurdu. Ve Hz. Musa Şuayb aleyhisselâmın yanında sekiz sene mi kaldı, on sene mi? sorusuna Rasûlullah, "en üstününü ve en iyisini ikmâl etti" buyurduğu gibi... Hz. Peygamber'den nakledilen bu kabil tefsir pek çoktur. Küıüb-ü Sittede bu konuda bablar ayrılmıştır.
Bazıları bu tür tefsire tâbiûnun sözlerini de ilave ederler. Rivayet tefsiri önceleri rivayet yoluyla başlamış, Hz. Peygamber'den sahabeye, onlardan tabiîlere intikal etmiştir. Tedvin devri başladıktan sonra rivayetler eserlerde toplanmaya başlamıştır. Ali b. Ebi Talha, Ebi Ravk ve İbn Cüreyc tefsirleri gibi.
Hz. Peygamber'den veya sahabeden nakledilen tefsir rivayetleri fevkalâde bir usûlle zaptedilmiştir. Gerek rivayet edilenlere ve gerekse rivayet edenlere ait olmak üzere bir takım usûllere, kurallara bağlı kalınmıştır. Hafızada olan bilgiler satırlara geçirilirken, bunların nakillerinde uyulması gereken esaslar da tesbit edilmiştir. Hadis usûlü bu hususları gayet güzel açıklamaktadır. Rivayet tefsirlerinde müfessirlerin rolü de son derece önemlidir. Tefsir bir ayna gibidir; müfessirin ve toplumun durumunu aynen yansıtır. (İ. Cerrahoğlu, Tefsir Usûlü, sh. 228-29).
Naklî tefsirin tarifinde, Kur'ân'ın Kur'ân ile tefsiri veya sağlam olan Peygamber sünneti ile tefsirinin yanısıra sahabe ve tabiîlere isnad edilen sözler bulunduğu belirtilmişti. İşte bu son hususta naklî tefsirin üç zaaf noktası kendini göstermektedir. Bunlar
a- Tefsirde uydurma haberlerin çokluğu;
b- İsrâiliyatın gîrişi ve
c- İsnadların hazfı (İ. Cerrahoğlu, a.g. e., sh 228-9). Bir takım kıssacı ve uydurmacıların bazı İlâvelerinin tesbiti üzerine hadis âlimleri, bunların tenkitlerini yapmış, sahih, zayıf, mevzu ve münker olmak üzere hadisleri tasnif etmişlerdir. Rasûlullah'dan rivayet edilen tefsirlere uydurmaların karıştırıldığına en kuvvetli delil, bir âyetin tefsirinde, birbirini nakzeden iki mananın Rasûlullah'dan rivayet edilmesidir ki, bu tür rivayetin Rasûlullah'dan suduruna imkân yoktur. Meselâ Enes (r.a)'dan gelen bir rivayette, Allahu Teâlâ'nm ".. .kantarlarca yığılmış altın ve gümüşten..." (3: 14) âyetindeki kanatırsam Rasûlullah'a sorduklarında, Rasûlullah "bir kantar bin vakye'dir" dedi (Hakim). Ebu Hureyre'den gelen bir rivayette Rasûlullah, bir kantarın 12.000 okka olduğunu söylemiştir (İbni Mâce, Müsned-i Ahmed). Rivayet tefsirinde-ki bu zaaf dolayısıyla bazılarının tefsire karşı olan itimadı sarsılmıştı. Meselâ Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855): "Tefsir, melâhim ve megazi gibi üç şeyin aslı yoktur" demiştir. Burada bir ikaz ve tenbihin olduğu, gelen haberlerin senet ve metinlerindeki zayıflığa işaret edildiği muhakkaktır.
Bu tür tefsirlere itimadın sarsılmasında bir başka delil de, müfessirlerin rivayet edilen kısımla yetinmeyip, kendi içtihatlarına göre ilaveler yapmalarıdır. Bu husustaki itiraz: "Gelen rivayetlerin Hz. Peygamber'den geldiğine inansalar, o rivayet üzerinde durur ve ona bir şey katmazlardi." şeklindeydi (A. .#.e., sh. 297).
Rivayet tefsirlerine ait örnekler, hadis mecmualarının "Kitâbu't-Tefsir" bölümlerinde bolca mevcuttur. En meşhur rivayet tefsirlerinden birkaçı şunlardır:
Muhammed b. Cerir et-Taberi, Câmİ'u'î-Beyân an Te'vili'l-Kur'ârr, Ebû'1-Leys es-Semerkândî, Tefsîru'l-Kur'' âni'l-Azîm; Ebû İshâk es-Sa'lebî, el-Kesf've'l-Beyân an Tefsi-ri'l-Kur'ân; Ebû Muhammed el-Huseyn el Bagavî, Maâlimu't-Tenzil; İbn Atİyye el-Endelûsî, el-Muharreru'l-Vecîz fi Tefsiri'l-Kitâbi'l-Azîz; İbn Kesîr, Tefsiru'l-Kur'ânİ'l-Azîm; Abdurrahmân es-Saâlibî, et-Cevâhiru'l-Hisân fi Tefsiri'l-Kur'ân\ Celâluddin es-Suyutî, ed-Dürrü'l-Mensûr fi Tefsiri'l-Itfe'sûr; Muhammed Cemaluddin el-Kâsımî, fefsiru'l'Kâstmî, Mehâsimnu't-Te' vil.