- Rıci Talak ve Boşanan Kadının İlk Kocasına Mubah Olma Durumu

Adsense kodları


Rıci Talak ve Boşanan Kadının İlk Kocasına Mubah Olma Durumu

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
neslinur
Mon 2 August 2010, 10:59 am GMT +0200
Rıc'i Talak ve Boşanan Kadının İlk Kocasına Mubah Olma Durumu
 

Talâk bahsinde ric'î talâktan kısmen söz etmiştik. Burada tekrar bir özet vermek suretiyle konuya bir giriş hazırlamamızda yarar vardır.

Ric'î talâk, kocanın karısına dönme hakkı olduğu bir boşama şeklidir. Karısını bir veya iki ric'î talâkla boşayan kimse, karısının idde-ti (yani bekleme süresi) henüz bitmeden ona dönebilir.

Ancak bir talâkın ric'i sayılabilmesi için birtakım şartlar söz konu­sudur:

a) Talâk (boşama) kadınla cinsel temasta bulunduktan sonra ol­malıdır.

b) Üç talâka açık ve kapalı şekilde delâlet etmemelidir.

c) Beynunete delâlet eden bir lafız ve sıfat taşımamalıdır.

Ric'î talâkta, iddet içinde adam rücu' etmek istediğinde kadının rızasını alması şart ve gerekli değildir. Çünkü henüz talâk bağı tama­men kopmamıştır. Aynı zamanda ric'î talâk, talâk sayısını noksan-laştırır. Adamın rücu' etmesiyle bu noksanlık telafi edilmez. Ric'î talâkta tecdid-i nikâha (nikâh yenilemeye) gerek yoktur.

îddet içinde rücu' etmeyip iddet bittikten sonra rücu' etmek iste­diğinde hem kadının rızasına, hem de tecdid-i nikâha ihtiyaç vardır.

Bir veya iki ric'i talâkla boşadıktan sonra adam iddet içinde rücu' stmez ve geriye kalan talâkı da ika' ederse, kadın tamamen boşanmış olur ve bir daha o kocasına dönemez, ona haram olur. Ancak ikinci bir kocayla evlenir ve tesadüfen bu ikinci kocası onu boşar veya ölürse, o takdirde kadın birinci kocasıyla yeniden evlenebilir. [118]

 

Konuyla İlgili Hadisler
 

İbn Abbas (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen, "boşanan kadınlar kendi kendilerine üç ayhali (veya üç ayhalinden temiz­lenme süresi) beklerler. Allah'ın onların dölyataklarında ya­rattığını gizlemeleri kendilerine helâl olmaz" mealindeki Baka-

(ortadan kaldırmış) olur." [119]

Urve'den, o da Aişe (r.a.) dan rivayet etmiştir. Hz. Aişe şöyle demiştir:

Bir zaman insanların durumu şöyle idi: Adam karısını iste­diği kadar boşar ve o kadın iddet içindeyken kocası olan adam ona rücu' eder, o kadın yine onun karısı sayılırdı. İsterse yüz kere veya daha fazla boşamış olsun (durum değişmezdi). O ka­dar ki adam karısına şöyle derdi: "Vallahi benden büsbütün ayrılasm diye seni boşamayacağun ve seni ebediyen de barın­dırmayacağım." Kadın da ona: "Bu nasıl olur?" deyince o şu vev-*abı verirdi: 'Seni boşarım, iddetin tam sona ermek üzere iken sana rucu' ederim." Bunun üzerine (aynı akibete uğrayan kadın) Hz. Aişe'ye geldi ve olup biteni ona anlattı. Hz. Aişe (r.a.) susup cevap vermedi. Tâ ki, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz çıkageidi. Hz. Aişe (r.a.) olayı O'na anlattı. Peygamber (s.a.v.) susup cevap vermedi, tâ ki Kur'ân (âyeti) indi: "Boşama iki keredir. (Ondan sonra kadını) ya iyilikle, örfe uygun tutmak ya da iyilikle salı­vermektir." Bunun üzerine insanlardan belirtilen şekilde karı­sını boşayan da, boşamayan da talâkı silbaştan ettiler, yeniledi­ler (yani herkesin o günden itibaren üç talâk hakkı belirlenmiş

oldu). [120]

îmrân b. Husayh (r.aj, den soruldu: "Adam karısını boşuyör, onra onunla cinsel temasta bulunuyor, ama ne boşadığma, ne İe ona döndüğüne dair hiçbir şahit tutmuyor." İmrân b. Husayn r.a.) soru sorana şu cevabı verdi: "Sünnete aykırı olarak ıoşadm ve yine sünnete aykırı şekilde ona rücu ettin. Sen onu oşamana ve ona ric'at etmene karşı şahit tut ve bir daha bu ünnet dışı boşama ve ric'ata dönme." [121]

Hz. Aişe (r.a.) den yapılan rivayete göre, adı geçen şu haberi ver-liştir:

"Rifa'a el-Kurezî'nin karısı Peygamber (s.a.v.) Efendimize gelerek dedi ki: "Ben Rıfa'a'nm yanında bulunuyordum, beni ke-in talâkla boşadı. Ondan sonra ben Abdurrahman b. Zübeyr r.a.) ile evlendim. Abdurrahman'la beraber olan (onun cinsel organı) elbisenin püskülü gibidir." Bunun üzerine Peygamber s.a.v.) Efendimiz ona: "Sen tekrar RıfaVya mı dönmeyi arzulu-orsun? Hayır, sen Abdurrahman'ın balcağızmdan, o da senin »alcağızmdan tatmadıkça Rıfa'a'ya dönemezsin" buyurdu. [122]

îbn Ömer (r.a.) dan yapılan rivayete göre, adı geçen diyor ki: Pey­gamber (s.a.v.) Efendimizden, adam kendi karısını üç talâkla boşuyor. Başka biri bu kadınla evleniyor da (kadını evine alıp :kapıyı kilitliyor, perdeyi sarkıtıveriyor ve sonra o kadını cinsel temasta bulunmadan boşuyor. Bu durumda o kadın birinci ko­casına helâl olur mu (yani yeniden birinci kocasıyla evlenebilir mi?) meselesi soruluyor. Efendimiz de: "Hayır, ikinci kocası onun balcağızmdan tatmadıkça evlenemez" diye cevap veriyor. [123]

Yine Aişe (r.a.) dan yapılan rivayette, Peygamber (s.a.v.) Efendi­miz: "Useyle (balçağız) cima (cinsel temas)tır" buyurmuştur. [124]

Nesâî'nin rivayetinde ise hadîsin son cümlesi şu lafızlarla ifade edilmiştir: "İkincisi onunla cinsel temasta bulunmadıkça o birinci ko­casına helâl olmaz." [125]

 

Müctehidlerin İstidlal ve Îhticacları
 

a) Hanefîlere göre, talâk-i ric'î, nikâh mülkünün devamını orta­dan kaldırmaz. Yani nikâh mülkü, bağı devam eder. Bu durumda ko­canın karısından istifade edebilmesi için iddet içinde ona ric'at etmesi gerekir. Bu ric'at sözlü olabileceği gibi fiilî de olabilir. Böylece iddet içinde dönülünce ne kadının iznine gerek kalır, ne de tecdid-i nikâha lüzum kalır.

Ric'î talâkla adamın üç talâk hakkı noksanlaşır, karısına dönmesiyle bu noksanlık kapanmış olmaz.

b) Şâfiîlere göre de ric'î talâkla kadın tamamıyla boşanmış ve haram olmuş sayılmaz. Adamın iddet içinde karısına sözlü olarak dönmesi gerekir. Aksi halde ondan yararlanamaz ve onunla cinsel te­masta bulunamaz.

Böylece bu mezhebe göre, adamın fiilî ric'at yapması yeterli değildir. [126] Adamın karısına: "Sana döndüm, sana dönüş yaptım" demesi yeterlidir. "Seninle evleniyorum, nikâhı sürdürüyorum" demesi bir bakıma kinayedir.

Adam karısına dönerken şahit tutması gerekli değildir.

Sözlü dönüş yaptığını bildirmeden karısıyla cinsel temasta bulu­nur ve sonra sözlü dönüş yaptığım ifade etmezse, mehr-i misi vermesi gerekir. [127]

c) Hanbelîlere göre» hür adam karısını üçten aşağı talâkla boşarsa, iddeti sona ermeden karısına ric'at edebilir. Bu dönüş sözlü olabileceği gibi, mücerred cinsel temasta bulunmakla da gerçekleşir.

Kadın hamile bulunuyorsa, hamlini vaz'etmeden önce kocasından ona ric'at etmesi gerekir. Aksi halde doğumdan sonra iddet sona ermiş sayılır ve bu durumda hem kadının iznini alması, hem de tecdid-i nikâh .yaptırması söz konusu olur. Ama kadın ikiz doğuracaksa birinci çocuğu jdoğurduktan sonra ikincisinin doğumunu beklemeden adamın karısına ric'at etmesi gerekir. [128]

d) Mâlikîlere göre, ric'at, iddet sona ermeden adamın tecdid-i ni­kah yapmaksızın karısına dönmeye niyet etmesidir. Niyet etmedikçe karısı kendisine helâl olmaz. îddet sona erdikten sonra hem kadının rızası, hem de tecdid-i nikâh söz konusu olur. [129]

Böylece ric'i talâk ve onun tamamlayıcı yanı olan kocanın iddet isona ermeden karısına dönme hususu hakkında mezhepler arasında çok az fark vardır. O da daha çok fiilî ve sözlü dünüşle ilgilidir.

Üç talâkla kocasından ayrılan, yani tamamiyle boş düşen bir kadın, iddeti sona ermeden başka bir erkekle evlenemez. iddet, ayhali görenlerin üç ayhali, üç temizlenme dönemidir. Ayhalinden tamamen kesilip artık yaşı itibariyle ayhali olmayan veya bir hastalık sebebiyle artık ayhali görmeyen kadının iddeti üç aydır. Gebe olan kadının iddeti, doğum yapmasına kadardır. Doğum yapmasıyla birlikte iddeti sona erer. Kocası ölen kadının iddeti ise dört ay on gündür.

Üç talâkla kadın tamamen boşandıktan sonra artık bir daha bu ilk kocasıyla evlenemez, ona tamamen haram olur. Ancak kadın tes­adüfen bir başka erkekle evlendikten ve cinsel temas olayı gerçekleştikten sonra bu ikinci kocası ya onu boşar, ya da vefat ederse, artık kadının birinci kocasıyla evlenmesinde bir engel kalmaz.

Mezhep ima'mlarıyla ilim adamları bu konuda görüş birliği halin­dedirler. O bakımdan mezheplerin ayrı ayrı görüş ve istidlallerini nak­letmeye gerek görmedik. Yeter ki ikinci kocasıyla yapılan nikâh akdi sahîh olsun. [130]

Ancak Hanefîlere göre, kadın ikinci kocayla evlenirken, boşanıp birinci kocasıyla evleneceğini şart koşmam alı dır. Aksi halde hülle olayı meydana gelir ve bu haram bir izdivaç olur. Aynı zamanda o kadınla ev­lenecek olan ikinci adam da kadına: "Seninle evleniyoruz, ama bu mu­vakkat bir nikâhtır. Seninle cinsel temasta bulunduktan sonra seni boşayacağım ve sen tekrar birinci kocanla evleneceksin" şeklinde bir şart ileri sürerse, bu da hülle kapsamına girer ve haramdır.

Kadın sadece niyet olarak böyle düşünür, sözlü bir şart ileri sürmez ve evlenirse, bu Hanefîlerden İmam Ebû Hanîfe ile imam Züfer'e göre caiz olur. Ebû Yusuf a göre kadın böyle bir niyetle ikinci kocasıyla evlenirse, nikâh fasit olur. [131]

 

Tahliller ve Rivayetler
 

391 no'lu îbn Abbas hadîsinin isnadında Ali b. Hüseyn b. Vâkıd bulunuyor ki bu zat hakkında çok şeyler söylenmiştir. Bazısına göre sa-dukdur. Ebû Hâtim'e göre zayıftır. Nesâî ve başkasına göre ondan na­kilde ve rivayetinde bir sakınca yoktur. [132]

Saduk olduğunu dikkate alanlar, onun hadîsleriyle istidlal sahih­tir demişlerdir. Zaten manâ ve taşıdığı hüküm bakımından sahîh hadîslerle desteklenmiştir.

Böylece hadîs üç fıkhî hüküm ihtiva etmektedir:

a) Kocasından üç talâkla boşanan kadın, ikinci bir kocayla evlene­bilmek için üç ayhali veya üç ayhalinden temizlenme dönemi geçirmesi gerekir. Hamile ise, bu süre hamlini vaz'etmesiyle sona erer.

b) Adam karısını bir veya iki ric'î talâkla boşarsa, iddet içinde ona dönebilir ve dönme onun hakkıdır. Bir veya iki bâin talâkla boşarsa, id-detin bitmesini bekler ve sonra karısının rızasını alarak tecdid-i nikah yaptırır, Öylece birleşirler.

c) Kadını üç talâkla boşadığı takdirde artık nikah tamam--n hükümsüz kalır. Kadın kocasına haram olur ve ikinci bir kocad.m geçmeden tekrar evlenmelerine cevaz yoktur.

392 no'lu Hz. Aişe hadîsi merfu'dur. Kuteybe tarikiyle Ya'lu k Şebîb'den o da Hişam b. Urve'den, o da babasından, o da Hz. Aişe'den rivayet etmiştir. İkinci bir tarikle mevkuf olarak belirlenmiştir ki, bu rivayette Hz. Aişe'den söz edilmemiştir.

İmam Tirmizî ise bu ikinci rivayetin Ya'la b. Şebîb hadîsinden daha sahîh olduğunu belirtmiştir.

Ric'î talâkla karısını boşadıktan sonra ona dönmeye niyet edip yaklaşan adamın bu dönüşü ve ondan yararlanması ric'at kabul edilir. Kadın onun dönmesini reddedemez. Etse bile kocası onun bu tutumuna itibar etmez. Nitekim Evzaî ve İmam Mâlik ile İmam Ebû Hanîfe'ye gö­re, mücerred ric'at edip onunla cinsel temasta bulunması yeter sayılır. İmam Mâlik ile Evzaî burada niyet etmesini şart koşarken, İmam Ebû Hanîfe şart koşmamıştır. Hatta Evzaî'ye göre, karısına dönüşe niyet edip ona şehvetle dokunması bile ric'at sayılır. İmam Şafiî ise ric'at an­cak sözlü olur diyerek farklı bir görüş ve yorum ortaya koymuştur. Bi­rincilerin görüşü daha sahihtir. Zira adamın ric'ati ihtiyarî bir anlam taşımaktadır. İhtiyarî müracaat hem sözlü, hem de fiilî olabilir.

393 no'hı İmran hadîsini aynı zamanda Beyhakî tahrîe etmiş ve şu /ı fazla olarak belirlemiştir:  "Ric'at ettiğine dair şahit tut ve

Ulah'tan mağfiret dile." Bulûğu 1-Meram'da bu hadîsin senedinin sahîh ılduğu belirtilmiştir. Aynı zamanda Taberânî'nin de bunu rivayet ettiği )ildirilmektedir. [133]

İmran hadîsi mevkuftur. İcma1 ise ric'ate şahit tutmanın vacip ol­madığına kaildir. Zira bu gibi önemli bir konuda bir sahabeden mevku-fen rivayet edilen bir hadîs sahîh bile olsa hüccet olarak alınmaz. Hatta boşama konusunda da şahit tutmak bil-icma1 vacip değil sadece müstehabdır.

394 dipnotlu Hz. Aişe hadîsi sahîh olup istidlal ve ihticaca salihtir. Böylece kocasından üç talâk ile tamamen boşanan bir kadın ikinci ko­cayla evlendikten sonra birinci kocasına dönebilmesi, yani onunla ye­niden evlenebilmesi birtakım şartlara bağlanmıştır. Onlardan biri de kadmm ikinci kocasıyla cinsel temasta bulunmasıdır. Aksi halde ikinci kocası onu boşasa bile birinci kocasıyla evlenemez.

Hadîste "balçağız" tabirinin kullanılması, cinsel temasta erkeğin tenasül aletinin haşefesinin bile olsa üreme organında kaybolmasının yeterli olacağına veya az da olsa meninin fercin içine akmasının kâfi olacağına işarettir. Hasan Basrî de bu ikinci şıkka kail olmuştur. [134]

Cumhura göre ise, "usayle", yani "balçağız" dan maksat zevk al­maktır, bu da ancak cinsel temasla gerçekleşir. Bu konuda hadîste be­lirtilen hükme muhalefet eden olmamıştır. Ancak Said b. Müseyyeb fa­rklı bir görüş beyan etmiştir ki, kuvvetli bir ihtimalle ona hu hadîs ulaşmamıştır. [135]

 

Çıkarılan Hükümler
 

1- Kadın üç talakla boşandıktan sonra ikinci bir adamla evlenebil­mesi için üç kuru' (yani üç ayhali veya üç ayhalinden temizlenme dönemi) beklemesi gerekir.

2-  Hâmile olan kadının iddeti, hamlini vaz'etmesiyle sona erer, yani doğum yapmasıyla iddeti son bulur ve ondan sonra evlenebilir.

3- Adam bir veya iki talâkla karısını boşadığı takdirde, bu boşama şekli ric'î ise iddet içinde karısına dönebilir ve bunun içinde karısının rızası, sonra da tecdid-i nikah gerekmez. Talâk-ı hâin ile boşamışsa, id-detinin bitiminde ya tamamen boşar ya da kadının rızası alınarak tec­did-i nikâh yaparak birleşirler.

4-  Bain talâkla noksanlaşan nikah sayısı tecdid-i nikahla tamamlanır, Ric'î talâkla boşayan kimsenin talâk sayısı noksan kalır, tamamlanmaz.

5- Karısını üç talâkla boşayan kimse artık bir daha onunla evlene­mez. Ancak kadın ikinci bir kocayla evlendikten sonra boşanır veya bu ikinci kocası ölürse, birinci kocasıyla isterse evlenebilir,

6-  İkinci kocayla evlenmesi, birinci kocayla evlenme niyeti taşımamalıdır. Özellikle böyle bir şartla yapılan nikâh akdi fasit sayılır. Buna hülle denir ki, Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz hülle yapana ve yaptırana lanet etmiştir. Bu da tahrimi gerektiren bir anlatım tarzıdır.

7-  İslâm gelince cahiliye devrindeki câri olan ric'î talâk usulünü değiştirip onu âdil bir ölçüye sokmuştur.

8-  Gerek boşama olayında, gerekse ric'î talâktan dolayı ric'at olayında şahid tutmak vacip değildir, bunun müstehab olduğunu söyleyenler olmuştur.

9- İkinci kocayla nikahlanan kadının birinci kocasıyla yeniden ev­lenebilmesi için üç şart söz konusudur: Birincisi, birinci kocayla evlen­me niyet ve şartını taşımamasıdır. İkincisi, ikinci kocasının onu boşaması veya ölmesidir. Üçüncüsü ikinci kocasıyla mutlaka cinsel te­masta bulunmasıdır.

10- İkinci kocasıyla yapacağı cinsel temasta penisin baş kısmının olsun ferce girip lezzet duyması yeterli sayılmıştır. Diğer ilim adam­larına göre meninin de akması söz konusudur.

11-  Ric'î talâkla karısını boşayan kimsenin talâkı noksan kala­cağından, birleştikten sonra adamın çok dikkatli olması ve bir daha boşama sözünü ağzına almaması tavsiye olunur. Aksi halde karısını ta­mamen boşamış olur ve bir daha birleşemezler.

12- Kadın ve erkek mecbur kalmadıkça boşanmaya karar verme­melidirler. Zira Allah yanında helâlin en çok sevilmeyeni boşamaktır. Hem Cenâb-ı Hak cinsel konuda zevkine aşırı düşkün olan erkek ve kadınları da sevmez.

13- Boşama ve boşanma bir aile için nihaî (en son) çare olmalıdır. Zira ıslah mutlaka hayırlıdır.

14- Ciddi ve meşru bir sebep yokken boşanmasını talep eden bir kadının cennet kokusu alamayacağı sahîh hadislerle sabit olmuştur.

15- Kan-koca küçük meseleleri ve basit olayları ciddiye alıp bir sürtüşme ve tartışmaya girmemelidirler. Hoşgörülü olmak sünnettir. Ancak ortada açık bir hayasızlık varsa, kadın artık ipi koparıp kimseyi dinlemiyorsa veya kocası başka kadınların peşine takılıyor evini ve eşini ihmal ediyorsa, o takdirde boşanmakta bir sakınca yoktur. Aynı zamanda had safhadaki geçimsizlik, uyuşmazlık ve bunun neticesi ola­rak Allah'a karşı günahkâr ve âsi olmak söz konusu ise yine boşanmaya cevaz verilir. [136]