- Resulullahın elçisi

Adsense kodları


Resulullahın elçisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
hafiza aise
Thu 28 April 2011, 09:35 am GMT +0200
Resiilulluh'ın Elçisi

Derken, Muhammed İbn Mesleme de gelmiş ve Resfılullah'­ın kendisine vereceği vazifeyi bekler olmuştu. Yanına çağırıp Beni Nadir Yahudilerine gitmesini ve onlara:

- Resülullah beni size yurdumdan çıkıp gidin diye gönderdi, şeklinde tebliğatta bulunmasını istedi. Bunun üzerine Muhammed İbn Mesleme, seri adımlarla Beni Nadir yurdunun yolunu tuttu.

Gelişini gören Beni Nadir'in önde gelenleri, kendilerini ilgilen­diren bir haberin de geldiğinin farkındalardı ve hemen etrafında bir halka oluşturuverdiler. Önce Muhammed İbn Mesleme başladı söze:

- Beni Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) size bir mektupla bir­likte gönderdi. Ancak o mektubu size, şu meclisinizde yaşanan ve hepinizin de bildiği konuyu hatırlatmadan önce verecek değilim.

- Peki, nedir o?

- Musa'ya indirilen Tevrat hakkı için söyleyin; henüz Muham-

167 Bkz. Môide, 5/11

med'e risalet verilmeden önce de ben buraya gelmiş ve sizin meclisi­nize katılmıştım. Yanınızda Tevrat vardı ve o gün siz bana:

- Ey İbn Mesleme! Sana yemek verip de karnını doyurmamızı istersen gel de karnını doyuralım; ancak, Yahudi olmayı dilersen, gel de seni Yahudi yapalım, demiştiniz. Ben de:

- Hayır, siz sadece bana yiyecek bir şeyler veriniz; ben Yahu­di olmak istemiyorum ve asla da Yahudi olmayacağım, demiştim. Bunun üzerine siz bana, bir kap içinde yiyecek getirmiş ve demişti­niz ki:

- Seni bizim dinimize girmekten alıkoyan sebep, onun Yahudi­lerin dini olmasından başka bir şey değildir. Sanki, birilerinden duy­duğun Haniflik dinini arzu eder gibisin! Ancak Ebu Amir er-Rahib onun sahibi değildir; onun esas sahibi olan, mütebessim olmakla birlikte gözleri hafif kırmızımtırak savaş sahibidir ki, Yemen taraf­larından gelecektir. Deveye binecek, şemle denilen libas giyecek, az bir yemekle yetinecek, kılıcı hep omzunda olacak, hikmetle konu­şacak ve sanki o, sizin aranıza gelip sizinle bütünleşecek. Vallahi de O, sizin beldenizde gelip aram eyleyecek! Bu da, birilerinin mahru­miyeti, öldürülmesi ve yaptıklarının hesabının sorulması anlamına gelmektedir.

Kendilerine ait bu sözleri nakledince, sözün nereye geleceğini anlamış olmanın tepkisiyle homurdanmaya başladılar:

- Gerçekten de doğru; bunları biz sana söylemiştik; ancak O, bizim bahsini ettiğimiz Nebi değil!

Ancak Muhammed İbn Mesleme, beklediği cevabı almış olma­nın huzuru içindeydi. Şimdi ise sıra, Resülullah'ın mesajını ulaştır­maya gelmişti:

- Resülullah (sallallahu aleyhi ve sellem) beni size gönderdi ve 'Biz­ler, Benim sizinle yapmış olduğum anlaşmaya sadık kalmayıp, Bana suikast tertip etmek suretiyle onu bozdunuz." şeklindeki söz­lerini size iletmemi söyledi, dedi ve ardından da, Amr İbn Cehhaş'ın, kaya parçasını evin damına nasıl çıkarıp da fırsat kolladığını anlattı onlara. Ağızlarını bıçak açmıyordu. Foyalarının meydana çıkmış ol­masının beraberinde getirdiği bir ağırlık vardı üzerlerinde ve birden gerginleşen atmosferde kimseden çıt çıkmaz olmuştu. Fakat iş bu­nunla da sınırlı değildi ve mesajın arkası da vardı. Sessizliği, Efendi-

miz'e ait mesajı seslendiren Muhammed İbn Mesleme'nin şu cüm­lesi bozdu:

- Size on gün mühlet veriyorum; bu süre içinde yurdumdan çıkıp gidin! On gün sonrasında buralarda sizden her kim görülürse boynu vurulur!

Kİnane ile Sellam'ın dedikleri çıkmıştı. Şok üstüne şok yaşıyor­lardı:

- Ya Muhammed, diye seslendiler ve İbn Mesleme'ye, "Bu habe­ri bize, Evs'ten birisinin getireceğini hiç ummazdık." diye de serze­nişte bulunmaya başladılar. Ancak, serzenişte bulunmaya hiç hakla­rı yoktu; anlaşmayı bozanlar da, Resülullah'a suikast planı kuranlar da kendileriydi. Muhammed İbn Mesleme'nin kabilesi olan Evs ile ittifak halinde olmaları, Resülullah'a ait bir meseleyi icra etmeye asla mani olamazdı ve Muhammed İbn Mesleme de onlara:

- Köprünün altından çok sular aktı, şeklinde cevap verdi.ı68 Efendiler Efendisi'nin mesajını aldıktan sonra başka çıkar yol bulamayan Beni Nadir, hemen yol hazırlıklarına başlamış, bir taraf­tan yük develerini getirtip taşıyacakları emtiayı istif ederken diğer yandan da, yüklerini taşıma konusunda kendilerine yardımcı olması muhtemel kimselerden yardım talebinde bulunuyorlardı. Gitmek is­temeseler de artık burada duramazlardı. Kendileri etmişlerdi; şimdi de sonucuna kendileri katlanacaklardı.