hafiza aise
Sat 23 April 2011, 02:35 pm GMT +0200
Resmi Geçit
O günün sabahında Merrü'z-Zehran'da Allah Resülü'nün münadisinin sesi yankılanıyordu:
312 Konuyla ilgili dört farklı rivayet birleştirilerek verilmiştir. Bkz. Salihi, Sübülü'l-Hüda ve'r-Reşad, 5/214 vd.; el-Akk, Abdurrahman, Mevsü'atü Uzamai Havle'r-Resı1I,2/1044
- Her kabile, hemen yol hazırlıklarına başlasın ve silah ve mühimmatlarını da hayvanlarına yüklemiş olarak liderleriyle birlikte kendi sancağının altında bir araya gelsin!
Bu emirle birlikte İslam orduları harekete geçmiş ve kabileler liderleriyle birlikte, küçük birlikler de bayraklarının altında bir araya gelmişti. Şimdi sıra, Ebu Süfyan'ın şahsında Kureyş'e sunulacak en etkin mesaja gelmişti; insanlar, bölük bölük kendilerini seyreden Ebu Süfyan'ın önünden geçeceklerdi!
İlk sırada, bin kişilik313 bir gücün başındaki Halid İbn Velid vardı; iki bayrak taşıyorlardı! Ebu Süfyan'ın önüne geldiklerinde Hz. Halid tekbir getirmeye başladı; onun bu tekbirini bin kişilik ordusu da tekrarlıyordu ve bunu üç kez yapacaklardı. Gecenin karanlığında gökteki yıldızlar misali on iki bin ateşle dize gelen Merrü'z-Zehran, şimdi de tekbir sesleriyle inliyordu. Yürek titreten bir manzaraydı bu. Geçip giderlerken Ebu Süfyan, önünden geçenlerin kim olduğunu Hz. Abbas'a soracak ve o da cevabını verecekti. Aldığı cevaplar karşısında Ebu Süfyan'ın şaşkınlığı bir kat daha artıyordu; zira insanlardaki değişimin hızını kavramakta zorlanıyor ve gelinen mesafedeki olgunluk karşısında nutku tutuluyordu.
Ebu Süfyan'ın önünden artık peşi peşine fetih ordusu geçiyordu.
Beş yüz kişilik birlikle önlerinden geçen Hz. Zübeyr'i, üç yüz kişiyle Ebu Zerr, dört yüz kişiyle Eslem, beş yüz kişiyle Beni Kab, bin kişiyle Müzeyne, sekiz yüz kişiyle Cüheyne, iki yüz kişiyle birlikte Kinane ve nihayet üç yüz kişilik bir grupla Eşca' kabilesi takip edecekti.
Her defasında Ebu Süfyan, içinde Allah Resülü'nün bulunduğu birliğin ne zaman geçeceğini soruyordu. Nihayet sancağını Sa'd İbn Ubade'nin taşıdığı ve Allah Resülü'nün de içinde bulunduğu bin kişilik birlik çıkmış geliyordu; yürürlerken onları nizam ve intizam içine sokan Hz. Ömer'in gür sesi duyuluyordu. Ensar ve Muhacirinin her bir koluna ait bayraklarla rengarenkti; askeri teçhizat itibariyle de tam tekmillerdi. Onları görünce Ebu Süfyan:
- Bu orduya kim güç yetirebilir ki, diye iç geçirdi.
Elindeki sancağıyla ordunun önünde yürüyen Sa' d İbn Ubade,
313 Bu sayının dokuz yüz olduğu da ifade edilmektedir. Bkz. Vakıdi, Megazi, 1/813; Salihi, Sübülii'l-Hüda ve'r-Reşad, 5/219
Ebu Süfyan'ın yanından geçerken sesini yükseltip ona şunları söyleyecekti:
- Bugün, yazılacak destan günüdür; bugün Harem'in kutsallığı kalkıp orada savaş helalolacak ve bu işin sonunda Kureyş de zelil kalacaktır!
Ebu Süfyan'ı endişelendiren cümlelerdi bunlar ve Hz. Abbas'a dönerek:
- Ey Abbas, diye seslendi. Bugün, beni koruman için ne de önemli bir gündür!
Derken Kasva'nırı üzerindeki Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkageldi; sağında Hz. Ebu Bekir, solunda da Üseyd İbn Hudayr vardı. Hz. Abbas heyecanla EbU Siifyan'a seslendi:
- İşte, Resülullah!
Ebu Süfyan ona:
- Kardeşinin oğlunun işi bugün, üstesinden gelinemeyecek bir saltanata ulaşmıştır, dedi. Hz. Abbas yine:
- Ey Eba Süfyan, diye seslendi. O, saltanat değil, peygamberliktir!
Yalnız Ebu Süfyan'a, yanından geçerken Sa'd İbn Ubade'nin söyledikleri çok dokunmuştu; onun için Allah Resülü'ne:
- Ya Resülullah, diye seslendi. Sen kavmini öldürmeyi mi emrettin? Sa'd İbn Ubade'nin söylediklerini duymadın mı?
Sa'd İbn Ubade neler söylediğini bilmiyordu ve:
- N e söyledi ki, diye mukabelede bulundu Efendiler Efendisi.
Fırsat bulan Ebu Süfyan anlatmaya başladı bir bir. Sonra da ilave etti:
- Halbuki Sen, insanların en iyisi, akrabalarını en çok gözeteni ve en merhametlisisin; öyleyse Allah adına Senden, kavmine karşı iyi davranmanı diliyorum!
Ortada yine münferit bir teşebbüsün olduğu ortaya çıkmıştı ve Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) önce:
- Sa'd yanılmıştır ey Eba Süfyan, diye seslendi. Endişelerinin yersiz olduğunu ifade etmek gerekiyordu ve aslında bugün, gerçek manada Mekke'nin değer bulacağı bir gündü. Sonra da şunları ilave etti:
- Aksine bugün, merhamet günüdür! Bugün, Kabe'nin şanını Allah'ın yücelteceği bir gündür! Bugün Kabe'ye örtü örtülecek bir gündür! Ve yine bugün, Allah'ın Kureyş'i yücelteceği bir gündür!
Daha sonra da Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), haber gönderip Hz. Sa'd'ı görevinden azlettiğini ve yerine sancağı Hz. Sa'd'ın oğlu Kays İbn Sa'd'a verdiğini açıkladı. Anlaşılan, herkesi ilgilendiren bir meselede, kendi başına karar verip de gidişatı etkileyecek ferdi bir adım atılmasının ne kadar büyük bir hadise olduğunu göstermek istiyordu. Hatta böyle bir değişikliğin gerekçesini kavrayamadığından dolayı kendisine gelen haberin doğru olup olmadığını tetkik etmek isteyen Hz. Sa'd'a Allah Resı1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), başındaki sarığı gönderecek ve azil emrinin de kendisinden geldiğini ifade etmiş olacaktı.