neslinur
Sat 10 July 2010, 05:42 pm GMT +0200
Resûlullah’a ve Secdeye Hakaretin Bedeli
İslâmiyet’in ilk günleri. Yani kâfirlerin her türlü saldırıda bulunduğu günler. Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), zaman zaman Kâbe’de namaz kılardı. Yine böyle bir gündü. Resûlullah Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kâbe’de namaz kılıyordu. Orada Kureyşli kâfirlerden de bir grup vardı. İçlerinden biri “Falancalarda yeni kesilen devenin döl kısmını getirip secdeye vardığında Muhammed’in sırtına kim koyar?” dedi. Ukbe b. Ebî Muayt adlı müşrik, gidip devenin döl kısmını getirdi ve Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) secdede iken sırtına koydu. Müşrikler kahkahalarla gülmeye başladılar. Allah’ın en sevdiği, yaratılmış ve yaratılacak varlıkların en üstünü, nezâket, insanlık, büyüklük sembolü olan Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) secdeden başını kaldırmadı. Hemen Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kızı Fâtıma geldi ve babasının sırtından o pis şeyleri aldı, bunu yapana da beddua etti.
Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), namazı bitince, İslâmiyet’i ve Müslümanları ortadan kaldırma hareketinin başı olan ve namaza hakaret eden bu kişiler için Allah Teâlâ’ya şöyle dua etti: “Allahım! Ebû Cehil’i, Utbe b. Rabîa’yı, Şeybe b. Rabîa’yı, Velîd b. Utbe’yi, Umeyye b. Halef’i ve Ukbe b. Ebî Muayt’ı sana havale ediyorum.”
Bu bir beddua değildi, ama Allah Teâlâ, Sevgili Peygamberi’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) yapılan hakareti affetmedi. Bu kişiler, Bedir Savaşı’nda öldüler ve ölüleri orada bir çukura atıldı.
İslâmiyet’in ilk günleri. Yani kâfirlerin her türlü saldırıda bulunduğu günler. Hz. Peygamber (sallallâhu aleyhi ve sellem), zaman zaman Kâbe’de namaz kılardı. Yine böyle bir gündü. Resûlullah Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Kâbe’de namaz kılıyordu. Orada Kureyşli kâfirlerden de bir grup vardı. İçlerinden biri “Falancalarda yeni kesilen devenin döl kısmını getirip secdeye vardığında Muhammed’in sırtına kim koyar?” dedi. Ukbe b. Ebî Muayt adlı müşrik, gidip devenin döl kısmını getirdi ve Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) secdede iken sırtına koydu. Müşrikler kahkahalarla gülmeye başladılar. Allah’ın en sevdiği, yaratılmış ve yaratılacak varlıkların en üstünü, nezâket, insanlık, büyüklük sembolü olan Peygamberimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) secdeden başını kaldırmadı. Hemen Peygamberimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kızı Fâtıma geldi ve babasının sırtından o pis şeyleri aldı, bunu yapana da beddua etti.
Resûlullah (sallallâhu aleyhi ve sellem), namazı bitince, İslâmiyet’i ve Müslümanları ortadan kaldırma hareketinin başı olan ve namaza hakaret eden bu kişiler için Allah Teâlâ’ya şöyle dua etti: “Allahım! Ebû Cehil’i, Utbe b. Rabîa’yı, Şeybe b. Rabîa’yı, Velîd b. Utbe’yi, Umeyye b. Halef’i ve Ukbe b. Ebî Muayt’ı sana havale ediyorum.”
Bu bir beddua değildi, ama Allah Teâlâ, Sevgili Peygamberi’ne (sallallâhu aleyhi ve sellem) yapılan hakareti affetmedi. Bu kişiler, Bedir Savaşı’nda öldüler ve ölüleri orada bir çukura atıldı.