- Recm İle İlgili Hükümler

Adsense kodları


Recm İle İlgili Hükümler

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sidretül münteha
Thu 27 October 2011, 02:40 pm GMT +0200
1. Recm (Taşlayarak Öldürme Cezası) İle İlgili Hükümler


1. Abdullah b. Ömer'den (r.a.): «Yahudiler Resûlullah (s.a.v.)'e gelerek kendilerinden bir erkekle bir kadının zina ettiği­ni haber verdiler. Bunun üzerine Resûluîlah (s.a.v.) kendilerine: «Tevratta recm karşılığında, ceza olarak ne var?» diye so­runca: «Zina edenlere meydan dayağı atılarak onları rezil ederiz» dediler. Bunu işiten Abdullah b. Selam «Yalan söylüyorsunuz, Tevrat'ta recm cezası vardır» dedi. Hemen Tevratı getirip açtılar. Biri elini recm. âyeti üzerine koyarak, önünü ve sonunu okumağa başlayınca, Abdullah b. Selâm ona: «Elini kaldır» dedi. Elini kaldı­rınca, recm âyeti gözüktü, Bunun üzerine Yahudiler: «Doğru ya Muhammed, Tevratta recm âyeti vardır» dediklerinde, Resûlullah (s.a.v.) zina edenlerin recm edilmelerini emretti, recmolundular.[1]
Ibn Ömer (r.a.) der ki: Recm edilen adamı gördüm, atılan taş lardan korumak için kadının üzerine eğiliyordu.»[2]
 
2. Said b. Müseyyeb'den: Eşlem kabilesinden bir adam Ebû Bekir (r.a.)'e gelip: «(Kendi hakkında) bu rezil herif zina işledi» de­yince Ebû Bekir (r.a.): «Bunu benden başkasına söyledin mi» dedi. Adam da: «Hayır» deyince Ebû Bekir (r.a.): «ALLAH'a tevbe et ve onun örtüsü ile örtün. (ALLAH'la kendi aranda gizli kalan günah ve suçunu başkalarına ifşa etme). Çünkü ALLAH kullarının tevbesîni kabul eder.» dedi. Adamın vicdan kendisine rahat vermedi de, Ömer b. Hattab'a (r.a.) gelip Ebû Bekir (r.a.)'e söylediğini ona da söyledi. Ömer (r.a.) da Ebû Bekir (r.a.) gibi cevap verince, yine vic­danı kendisine rahat vermeyip Resûlullah (s.a.v.)'e geldi ve: «Bu hakir kul zina etti» dedi. Resûlullah (s.a.v.)'de (cevap vermeyerek) ondan üç defa yüzünü çevirdi, (adam her defasında Resûlullah (s.a.v.)'in yüzünü çevirdiği tarafa gelerek aynı şeyi tekrar ediyor), Resûlullah da her defasında ondan yüzünü çeviriyordu. Adam da­ha fazla İsrar edince Resûlullah (s.a.v.) evine haber gönderip: «Bu­nun bir hastalığı ini var, yoksa deli mi?» diye sordu. Onlar da: «Hayır aklı ve sağlığı yerindedir» dediler. Bunun üzerine Resûlul­lah (s.a.v.): «Bekâr mı, evli mi?» diye sordu. Onlar da: «Evli ya Resûlullah» dediklerinde, Resûlullah (s.a.v.) emir buyurdu, adam recmedildi.[3]
 
3. Said b. Müseyyeb'den: Bana şöyle rivayet edildi: Resûlullah (s.a.v.), Eşlem kabilesinden Hezzal ismindeki şahsa:
«Ey Hezzal! Sen elbisenle onu Örtseydin (bunu gizli tu t say­dın), senin için daha hayırlı olurdu.» buyurdu. [4](Hadisin sene­dinde bulunan) Yahya b. Said der ki: Bu hadisi, içerisinde Eşlem kabilesinden Hezzal oğlu Nuaym oğlu Yezid'in de bulunduğu bir meclisdo rivayet ettiğimde, Yezid:
Hezzal, benim dedemdir ve bu hadis de doğrudur dedi.[5]
 
4. îbn Şıhab şöyle rivayet etti: «Bir adam Peygamber Efendi­miz (s.av.)'in zamanında zina ettiğini itiraf etti ve kendi aleyhine dört defa şehadette bulundu. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v.) recmedilmesini emir buyurdu. Hüküm infaz edildi.»
îbn Şihab: «işte bu sebeple kişi kendi aleyhindeki itirafından sorumlu tutulur.» dedi,[6]
 
5. Abdullah b. Ebî Müleyke'den: Hamile bir kadın Resûlullah (s.a.v.)'e gelerek zina yaptığını itiraf etti. Resûlullah (s.a.v.):
«— Doğum yapıncaya kadar git» buyurdu. Kadın doğum yapıp Resûlullah (s.a.v.)'a gelince:
«— Git (sütten kesinceye kadar) çocuğu emzir» buyurdu. Kadın da çocuğu sütten kesip yine Resûlullah (s.a.v.)'a gelince: «— Git çocuğu bakıp gözetecek birinin yanına bırak»
dedi. Kadın çocuğu birinin yanma bırakıp gelince, Resûlullah rec-medilmcsine hüküm verdi, kadın da taşlanarak öldürüldü.[7]
 
6. Ebû Hüreyre ve Zeyd b. Halid el-Cühenî rivayet ettiler: İki adam davalarını Resûlullah (s.a.v.)'a arzettiler. Onlardan biri:
«—Ya Resûlullah aramızda ALLAH'ın kitabıyla hükmet,» dedi. Ondan daha anlayışlı olan diğeri:
«— Evet ya Resûlallah! Aramızda ALLAH'ın kitabıyla hükmet ve konuşmam için bana müsaade buyur» dedi. Resûlullah (s.a.v.):
«— Konuş» deyince, adam şunları anlattı:
«— Oğlum bunun yanında işçi (=asî) idi. Karısıyla zina etti. Bu hasmım oğlumun cezasının taşlanarak öldürülme olduğunu bana haber verince, ben yüz koyun ve bir cariye vererek oğlumu kurtardım. Sonra bunu bilenlere sordum. Onlar: Oğlunun cezası yüz kırbaçla bir yıl sürgündür. Bu adamın karısının cezası da reemdir diye fetva verdiler. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.v):

«— Kudret ve iradesiyle yaşadığım ALLAH'a yemin ede­rim ki, aranızda elbette ALLAH'ın kitabiyle hükmedeceğim:[8] Cariyenle koyunların sana iade olunacak, oğluna da yüz kırbaçla bir yıl sürgün cezası verilecektir» buyurdu. Oğluna yüz kırbaçla bir yıl sürgün cezası verdi. Üneys'e de diğer adamın karısına gitmesini, şayet suçunu itiraf ederse recmetmesini em­retti. Kadın suçunu itiraf edince onu recmetti.[9]
imam Malik der ki: Hadiste geçen asif, ücretle çalışan kişi de­mektir.
 
7. Ebû Hureyre (r.a.)'den: «Sa'd b. Ubade Resûlullah (s.a.v.)'e: «Ne buyurursun, hanımımı yabancı bir erkekle yakaladığımda dört şahit getirinceye kadar ona zaman mı tanıyayım?» deyince, Resûlullah (s.a.v.):
«— Evet»dedi.[10]
 
8. Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan: «Ömer b. Hattab (r.a.)'ı işitim, şöyle diyordu: ALLAH'ın kitabında evli olup da zina eden ve suçları delil veya gebelik ya da itirafla sabit olan erkek ve kadına recm (taşlayarak öldürme) cezası vardır.[11]
 
9. Ebû Vâkıd el-Leysî'den: Ömer b. Hattab (r.a.) Şam'da iken yanına bir adam gelip karısının yanında yabancı bir erkek gördü­ğünü söyledi. Bunun üzerine Ömer (r.a.), beni bu meseleyi sormak üzere adamın karısına gönderdi. Kadının yanına geldim. Yanında bir takım kadınlar vardı. Ona, kocasının Ömer b. Hattab'a anlattı­ğı şeyi ve kocasının bu sözüyle kendisinin cezalandınlamıyacağı-m haber verdim ve suçu üzerine almaması için bir takım telkinde bulundum. Fakat kadın suçundan dönmeyi kabul etmeyip itiraf etmede direndi. Bunun üzerine Hz. Ömer, emir verdi ve kadın recmedildi.
 
10. Yahya b. Saîd'den: Saîd b. Müseyyeb'i işittim. Şöyle diyor­du: Ömer b. Hattab, Mina'ya çıktı. Kumluk bir yere devesini ıhtır­dı. Sonra kumdan bir yığın yaptı. Abasını üzerine yayarak yattı. Daha sonra ellerini göğe kaldırıp şöyle dua etti: «Ey ALLAH'ım! Yaş­landım, kuvvetten düştüm, ülkem (islâm hududları) genişledi. Eksik, fazla haksızlık yapıp kusur işlemeden ruhumu al» dedi.[12] Sonra Medine'ye geldiğinde insanlara şöyle hitabetti:
«Ey insanlar! Sizlere sünnetler ve farzlar bildirildi. Dosdoğru islam yoluna bırakıldınız. Ancak insanları doğru yoldan sağa sola saptırırsanız (orasına karışmam).» Sonra elinin birini diğerine vurarak şöyle devam etti: «Kalkıp da ALLAH'ın kitabında recm hük­münü bulamıyoruz diye (tilaveti mensuh olan) recm âyetini inkâr ederek helak olmaktan sakınınız. Resûlullah (s.a.v.) recm etti.[13] Biz de recmettik. Eğer insanlar: 'Ömer, ALLAH'ın kitabında ziyade yaptı' demeseydi: 'Evli erkekle evli kadın zina ederlerse onları mu­hakkak recmediniz âyetini (Kur'an'a) yazardım. Çünkü biz bunu (Resûlullah zamanında) okuduk.
îmam Malik der ki: Said b. Müseyyeb: «Zilhicce ayı çıkmadan Hz. Ömer şehid edildi»[14] demiştir.
îmam Malik der ki: «(Tilaveti mensuh olan recm âyetinde geçen) eş-Şeyh ve eş-Şeyha kelimeleri evli erkek ve evli kadını de­mektir.[15]
 
11. İmam Malik'e şöyle rivayet edildi: Osman b. Affan'a altı aylık evli, doğum yapmış bir kadın (daha önce zina yapmış olabile­ceği gerekçesiyle) getirildi. Hz. Osman da kadının recm edilmesini emredince, Ali b. Ebi Talib:
«—Kadının recmedilmesi gerekmez. Çünkü ALLAH'ın kitabın­da: «İnsanın ana rahmine düşmesi ile sütten kesilmesi sü­resi otuz aydır»[16] «—Emzirme süresini tamamlamak istiyen anneler çocuklarını tam iki yıl emzirirler»[17] buyurur. O halde gebelik altı ay olabilir. Kadının recmedilmesi gerekmez. Bu­nun üzerine Osman b. Affan, kadının arkasından haberci gönder­di. Fakat kadını recmedilmiş buldu.
imam Malik, îbn Şihab'a, Lut kavminin yaptığı gibi yapanla­rın (homoseksüellerin) durumunu sorunca:
«— Muhsan olsun olmasın recmedilmesi gerekir» dedi.[18]



[1] Yahudilerin kendi dinlerine göre zina suçunun cezasını bildikleri halde Pey­gamber Efendimize (s.a.v.) gelmelerinin sebebi kendi aralarında: «Biz bu peygambere gidelim, çünkü onun getirdiği hükümler genellikle hafif oluyor. Zina hakkında da recmden başka bir ceza verirse onu kabul edelim. ALLAH in­dinde de bu da peygamber hükmü diye kendimizi kurtarırız.» dediler. Zina işlediklerinden dolayı recm cezasına çarptırılan Yahudi erkek ve kadına Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kendi kitaplarıyla mı hükmetmiş, yoksa is­lam dinine göre mi hüküm vermiştir? Bu konuda denilmiştir ki: Resûlullah (s.a.v.) onlara kendi kitaplarıyla hükmetmiştir. Bu, Resûlullah'in Medi­ne'ye hicretinin ilk yıllarında idi.îslamiyete göre taşlayarak Öldürmek demek olan recm cezası verilebilmesi için zina edenin muhsan olması gerekir. Muhsan olmanın şartlan: Erginlik, hürriyet, akıl ve sahih evlilik içerisinde birleşmedir. Bunda dört mezhebin ittifakı vardır. Müslüman olmaya gelince, bunda ihtilaf edilmiştir. Mal iki­leri e Hanefiier tslaıni da muhsan olmanın şartlarından kabul etmişlerdir. Bundan dolayıdır ki Resûlullah zina yapan Yahudi erkekle kadını kendi ki­taplarının hükmüne göre cezalandırdı, demişlerdir. Şafilerle Hanbelilere göre ise islam muhsan olmanın şartı değildir. Konumuz olan hadis onların delilleridir.Zina fiilini işleyenlere recm (taşlanarak öldürülme) cezası verilebilmesi için, suçun ya dört erkek şahidin şehadetiyle ya da suçu işleyenin dört ayrı oturumda dört defa ikrarıyla sabit olması gerekir.
[2] Buharı, Hudud, 86/37; Müslim, Hudud, 29/6, no:26; Şafiî, Risale, no:692; Şeybanî, 694.
[3] Malik'in ravilerinin ittifakıyla mürseldir. Sahihayn'da Ebu Hureyredenmuttasıldır. Buharı Hudud, 86/22; Müslim, Hudud, 29/5, no:16; Şeybanî,700
[4] Maiz b. Malik adlı kişinin zina yaptığı cariyenin sahibi olan Ilezznl, Maiz'i işlediği cürmü itiraf etmesi için Hz. Peygambere gönderen kimsedir. (Ebu Davud, K. 37, B. 6; Ahmedb. Hanbel, Müsned, V/217).
[5] Ebu Davud (Hudud, 37/7), mevsul olarak rivayet etmiştir. Aynca bkz. Şeybani, 701.
[6] Mürseldir. Buharı* ve Müslim de rivayet etmişlerdir: Buharı, Hudud, 86/22; Müslim, Hudud, 29/5, no:16; Şeybanî, 697.
[7] Müslim, Hudud, 29/5, no: 23. Bureyde'den mevsul rivayet eder. Ayrıca bkz. Şeybanî, 696. tslâmiyete göre hiçbir kimse diğerinin suçundan mesul tutularnaz. Modern diye nitelendirilen batı hukuk sisteminin son zamanlarda benimsediği suçun ferdiliği esasını İslamiyet ondört asır Önce ilân etmiştir. Hadisede İslam hukukunun insanî yönünü görüyoruz. Arıne kendisini kir­letmiş, karnındaki yavrunun ne suçu var? Onun kurtalılıp topluma iyi bir fert olarak kazandırılması gerekir. İşte Yüce Peygamberimizin anneyi ceza­landırmadan önce güttüğü gaye de budur.
[8] Resûlullah (s.a.v.) ALLAH'ın kitabıyla hükmedeceğim diye yemin etmiştir. Halbuki Kur'an'dir sürgün, cezası yoktur. Bu sebeple denilmiştir ki ya Kur'an'daki bu hüküm tilaveti neshedilmiştir, ya da ALLAH'ın kitabından maksat ALLAH'ın hükmüdür.
[9] Buharı, Eyman, 83/3; Müslim, Hudud, 29/5, no:25; Şeybanî, 695.Yüz kırbaç cezası Nur sûresinin ikinci ây e tiyle sabittir kİ, manası şöyledir: «Zina eden kadınla zina eden erkekden her birine yüz değnek vu­run. Eğer ALLAH'a ve ahiret gününe inanıyorsanız bunlara, ALLAH'ın dinini tatbik hususunda, merhametiniz size mani olmasın. Mümin­lerden bir grup da bunların cezasına şahid olsun» Yüz kırbaç cezası verilebilmesi İçin zina edenin bekâr olması ve suçun da, ya dört şahid ya da dört defa ikrarla sabit olması gerekir. Erkek bekâr olup suçunu itiraf ettiği için kendisine bu ceza verilmiştir. Kadının durumuna gelince, suçunu araş­tırmak üzere Üneys gönderildi denilmiştir. Halbuki zina suçu araştırılmaz. Bilâkis kendisi ikrar etse bile, Maiz olayında olduğu gibi, bu ikrarından dön­mesi için telkinde bulunulur. Bu sebeple, hadisteki kapalılığı gidermek için denilmiştir ki oğlanın babası, «oğlum bunun karısıyla zina etti.» demiştir ki bu söz kadına zina suçu isnad etmedir. Kadın inkâr edip adam bunu isbat edemezse iffete iftira suçundan adam cezalandırılır. (Resûlullah bu hususu tesbit için kadına adam göndermiştir. (Bezlü'l-Mechüd, c. 17, s. 404). Bir yıl sürgün cezasına gelince konu mezhepler arasında ihtilaflıdır. Malikilere gö­re zina yapan bekâr erkeğe had tatbik edildikten sonra bir yıl sürgün cezası verilir. Kendisini koruyup müdafaa edemiyeceğİ ve fitneye sebep olacağı için kadına verilmez. Şafiilere göre her ikisine de verilir. Hanefilere göre ise hiç birine verilmez. Ancak sürgün cezası verilmesinde fayda görülürse tazir yoluyla verilebilir, (bk. Cezîrî,Kitabül-Fıkh alel-Mezahibi'l-erbda c.5, s. 64).
[10] Müslim, Liân, 19/14.Karısını yabancı erkekle zina ederken gören kimse, ya bizzat kendi eliyle onları cezalandırır ki bu anarşi ve kargaşaya yol açar, bu sebeple Resûlul­lah, böyle bir yol tutulmasını emir buyurmam iş tır, ya da adalete intikal etti­rir. Bu durumda Islama göre suçun dört erkek şahidle tesbiti gerekir. Hadis-i şerif böyle yapılması gerektiğine delildir. Ama bir kimsenin ırzına zorla te­cavüz olmuşsa, o zaman devlet kuvvetlerinden ve diğer müslümanlardan yardım dileme imkânı varsa yardım diler. Yoksa meşru müdâfaada bulu­nur. Mütecavizi etkisiz hale getirir.
[11] Ömer'in uzun bir hutbesinin özetidir. Ömrünün sonuna doğru bu hutbeyi vermiştir. Hz. Ömer her ne kadar Kur'an'da recm cezası bulunduğunu söylüyorsa da bu ceza ayetlerle değil hadislerle sabittir.
Fukahanm çoğunluğuna göre, kocasız gebe kadına zina cezası verilmez. Ce­za verilebilmesi için, suçun ya dört erkek şahidle ya da kendisinin dört defa ikrarıyla sabit olması gerekir. Hz. Ömer ve imam Malik derler ki: Kadının evli olmadığı ve kendisiyle zoraki zina yapılmadığı tesbit edilirse zina cezası verilir. (Bk. Sehârenfurî Bezlü'l-Mechûd, c.17, s.372).
[12] Devlet başkanı olan Hz. Ömer'in nasıl bir idari mesuliyet hissi taşıdığını bu hadisede açık olarak görüyoruz.
[13] Resûlullah; Mâiz'e Gâmidiyye kabilesinden bir kadına, Yahudi erkekle yahudi kadına recm cezası vermiştir.
[14] Hz. Ömer (r.a.)'ın Resûlullah (s.a.v.) zamanında okuduk dediği kısmın tila­veti neshedilmiş yani Kur'an'da lafzının bulunması ALLAH tarafından kaldı­rılmış, ama hükmü sabit bırakılmıştır. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, recm cezası sünnetle, Peygamber Efendimiz (s.a,v.)'in söz ve tatbikatıyla sa­bittir.
[15] Şeybanî,693.
[16] Ahkâf, 15
[17] Bakara, 233.
[18] Muhsan olmanın şartlan daha Önce kaydettiğimiz gibi ergenlik, hürriyet akıl ve sahih evlilik içerisinde birleşme ile Maîikilerle Hanefiler'e göre müslüman olmaktır. Şafiilerle Hanbeliler'e göre müslüman olmak şart değildir. Burada İbni Şihab'a homoseksüellere verilecek ceza sorulunca onları Öldü­rünüz demiştir ki mesele fakihler arasında ihtilaflıdır. Maliki, Hanbeli ve bir rivayette Şafıilere göre, bu fiili yapanlar taşlanarak ölüm cezasına çarp­tırılırlar. Evli ve bekâr olmaları cezayı etkilemez, imam Şafii'den gelen baş­ka bir rivayetle Hanefİlerden İmam Muhammed ve Ebû Yusufa göre, bu fii­li yapanlara aynen zina cezası gibi ceza uygulanır. Ebû Hanife'ye göre ise hakim tazir cezası verir, fiil tekerrür ederse o zaman ölüm cezası verebilir. (Bk. Cezirî, el-Fıkh alel-Mezahibi'l-Erba'a, c. 5, s. 140, 141).Erkeğin erkekle şehvetini tatmin etmesi demek olan lütilik (homoseksüel­lik), her ne kadar bugün normal görülüyorsa da ahlakla, insan­lıkla ve insanın yüce yaratılış gayesiyle bağdaşmayan pis bir zevk ve şehve­tin eseridir. Hayasızlık ve günahın en büyüklerindendir. Bu sebeple ki Kur'an-ı Kerim de Lût (a.s.)'ın bu hayasızlığı işleyen kavmine şöyle hitabettiği bildirilir: «'Sizden Önce gelen milletlerden hiç birinin yapmadığı haya­sızlığı mı yapıyorsunuz? Çünkü siz kadınları bırakıp şehvetle erkeklere ya­naşıyorsunuz. Meğer siz haddi aşan bir kavimmişsiniz.» (Araf: 80-81).