Hadice
Fri 6 May 2011, 08:03 am GMT +0200
Rasulullah'ın Ağrılarının Artması
1445) Hz. Aişe şöyle dedi:
Peygamber yatağında sızlanmağa ve kıvranmağa başladı. Ö'na:
-Bunu, bizden birisi yapsa, ona üzülürdün, dedim. Bunun üzerine şöyle dedi:
- "Mü'minler ağır belalara uğratılırlar."[12]
1446) Abdullah şöyle anlattı:
"Ağır hasta iken Rasulullah'm (s.a.v.) yanma girdim. Ona dokundum ve şöyle dedim:
-Ya Rasuiellah! Sen, şiddetli bir hummaya tutulmuşsun. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.):
- "Evet. Ben sizden iki kişinin hummasına eşit hummaya tutuldum" buyurdu. Ben:
-Sana iki ecir vardır, dedim. Rasulullah (s.a.v.):
- "Evet. Canım elinde olan Allah'a yemin olsun! Hastalğıa tutulan hiçbir müsiüman yoktur ki, Allah onun hata ve günahlarını, ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökmesin" buyurdu.[13]
1447) Hz. Aişe şöyle dedi:
Hastalığı Rasulullah'ınkinden (s.a.v.) daha şiddetli olan hiç kimseyi görmedim.
1448) Ebu Said el-Hudrî şöyle anlattı:
Rasulullah'a. (s.a.v.) geldik. Şiddetli bir hummaya tutulmuştu. Bizden birinin eli, hummanın şiddetinden dolayı ısınır ısınmaz, teşbih getirmeğe (hayretimizi ifade etmeğe) başladık. Bunun üzerine. Rasulullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
'İnsanların en ağır belaya uğratılanları, peygamberlerdir. Bize geleh bela böyle ağır olduğu gibi, ecrimiz de kat kat olur."[14]
Şöyle denilse: Büyüklere belanın ağırlaştırılmasının sebebi nedir? Buna İbn Akü şöyle cevap vermiştir:
Büyüklere, ağır belaya dayanıklı olmaları için cevherler verilmiştir. Allah onları göstermek ve verdiği belaya sabretmeleri ve kazasına rıza göstermeleri için, sonrakilere hüccet yapmıştır.
1449) Ebu Ubeyde'nin halası Fatıma şunu anlattı:
Biz, bazı kadınlarla birlikte Rasulullah'ı ziyarete gitmiştik. O'nu, hummanın hararetinin şiddetinden, sanki asılı duran bir sudan üzerine hep su damlıyormuş gibi bulduk. Bunun üzerine:
- Ya Rasulellah! Şifa bulman için dua etsen" dedik. Rasulullah:
- "İnsanların en ağır belaya uğratılanları peygamberlerdir. Sonra, derecelerine göre, onlardan sonra gelenlerdir. Sonra derecelerine göre onlardan sonra gelenlerdir."[15]
1450) Hz. Aişe şunu anlattı:
Rasulullah'ı (s.a.v.) ölürken gördüm. Yanında içi su dolu bir bardak vardı. Elini bardağın içine sokup suyu yüzüne sürüyor, sonra da şöyle diyordu:
"Allah'ım! Ölümün sekeratına (sıkıntılarına) karşı bana yardım et."[16]
1452) Hz. Aişe şöyle anlatmıştır:
Ölümün, Rasuluüah'a (s.a.v.) olan şiddetinden sonra, ölümü şiddetli bulunan mümine imrenmekten geri kalmadım.
1453) Enes şöyle anlattı:
Rasulullah (s.a.v.), ölüm ızdırabını çekerken Hz, Fatıma: -Vay çektiğin ızdıraba babacığım! dedi. Bunun üzerine Rasulullah (s.a.v.):
- "Bugünden sonra, babanın üzerinde hiç ızdırap kalmayacak. Her kimin ondan bir alacağı varsa Allah kıyamete kadar alacaklılarına onun borçlarını ödemiştir."[17]
[12] Hakim, Müsteclrek, I/346; İbn Sa'd, Tabakatü'i-Kübra, 11/11 (şu lafızla: "Hastalığı sebebiyle günah ve hatalarının dökülmesi için, müminler bela ve musibetlere uğratılırlar").
[13] Buharî, Sahih, kitabu'l-marad, bab: 3,13,16; Müslim, Sahih, kitabu'l-birr, hadis: 45; Darımî, Sünen, kitabu'r-rikak, bab: 57; İmam Ahmed, Musned, 1/381, 441, 455.
[14] İbn Sa'd, Tabakatü'i-Kübra, 11/12.
[15] İmam Ahmecl, Musned, VI/369, Hakim, Mustedrek, İV/404; İbn Sa'd, Tabaka-tiı'l-Kübra, VIII/238; İmam Ahmed, Musned, Zevaıdu'l-Musned, 357.
[16] Tırmızî, Sünen, kıtabu'l-cenaiz, bab: 8 (Tırmızî şoyie demiştir: "Bu hasen garib bir hadistir."); İmam Ahmed, Musned, 6416, 70, 77, 151-; İbn Mace, Sünen, kıtabu'l-cenaiz, bab: 64; Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, VII/207.
[17] Buharî, Sahih, kitabu'l-mağazî, bab 83; İbn Sa'd, Tabakatü'l-Kubra, 11/311, Beyhakî, Delailu'n-Nubuvve, VII/213.