Eslemnur
Tue 12 October 2010, 10:48 pm GMT +0200
IX- Rasûlullah’ın (s.a.v.) Çocuklarla Olan Birlikteliğine Pratik Bir Örnek
Bu üniteyi bitirirken, Rasûlüllah'ın (s.a.v.) çocuklarla olan beraberliğinden pratik bir örnek, güzel bir kesit sunmak istiyoruz.
Enes (r.a.) anlatıyor: Rasûlüllah (s.a.v.) huy ve ahlâk bakımından insanların en güzeli idi. Benim sütten kesilmiş Ebu Umeyr adında bir kardeşim vardı. Peygamber (s.a.v.) bize geldiğinde: "Ey Ebu Umeyr! Ne yaptı nuğayr!" derdi, Nuğayr, kardeşimin oynayıp durduğu bir kuş idi. Rasûlüllah (s.a.v.) evimizde iken bazan namaz vakti gelirdi, hemen emir verir, altındaki yaygı süpürülür ve üzerine su.serpilirdi. Sonra namaza durur, biz de arkasında durur ve bize namaz kıldınrdı.[218]
Büyük hadis âlimi Ibn Hacer Askalânî bu hadisi açıklarken çok kıymetli ve detaylı bilgiler vermektedir. Bu vesileyle Hz. Peygamber'in (s.a.v.) uyguladığı çocuk eğitim sisteminin temellerini ve müslümanların bu husustaki duyarsızlıklarını yakından görmek mümkün olacaktır.
İbn Hacer[219] der ki: Bu hadiste bilinmesi gereken birçok hüküm bulunmaktadır. İbnu'1-Kâs adıyla şöhret bulmuş Şafiî fakih Ebu'l-Abbas Âhmed b. EM Ahmed et-Taberî, sözkonusu bilgi ve hükümleri müstakil bir eserde toplamıştır. Eserinin başında Îbnu'1-Kâs, bazı insanların, faydasız ve lüzumsuz şeyleri rivayet ediyorlar gerekçesiyle hadisçileri ayıpladıklarını, buna da söz konusu "Ebû Umeyr hadisi'ni örnek gösterdiklerini kaydetmektedir. îbnu'l-Kâs: "O insanlar bu hadisten çıkarılan fikıh, edep ve terbiye ile alakalı altmış hüküm ve meseleyi bilmemektedir" demekte ve detaylı olarak onları ele almaktadır. Ben onun maksadını yansıtarak o maddeleri özetledim, sonra da bazı ilavelerde bulundum:[220]
1- Tokalaşma meşrudur. O rivayette Enes: "Ben Rasûlüllah'ın (s.a.v.) elinden daha yumuşak bir ele dokunmadım" demektedir. Bu hüküm ve uygulama kadınla değil erkekle ilgilidir.
2- Şakalaşma ve şakanın tekrarı caizdir. Şakalaşma bir ruhsat değil, sünnetin ortaya koyduğu mubah bir davranıştır. Mümeyyiz olmayan çocukla şakalaşmak ve şaka yapılana ziyareti tekrarlamak caizdir.
3- Kibir ve gururu terketmek gerekir. Büyüğün yoldaki durumu ile evdeki durumu farklıdır; yolda vakarla hareket eder, evde ise şaka yapar, şen ve şakrak olur.
4- Büyük olsun küçük olsun arkadaşla latife yapmak, onun halini sormak gerekir.
5- Henüz evlenmemiş ve çocuğu olmamış kimselere künye takmak caizdir.
6- Çocuğun kuşla oynaması caizdir.
7- Ana babanın, çocuğunu mubah olan oyun ve oyuncakla başbaşa bırakması caizdir.
8- Mubah eğlenceler için para harcamak caizdir.
9- Kuşu kafes ve benzeri bir yerde tutmak, kanadını kesmek caizdir. Çünkü Ebu Umeyr'in kuşunun bu iki ihtimalin dışında olması düşünülemez. Bunlardan, yani kafeste tutmak ve kanat kesmekten hangisi gerçekleştiyse, diğeri de aynı hükme tabidir.
10- "Hikmet sahibi, ancak akleden ve anlayan kimsenin yüzüne hitap eder" diyenin aksine, yüzyüze çocuğa hitap etmek caizdir.
11- Hayvan için olsa bile ism-i tasgir yapmak (ismi küçülterek kullanmak) caizdir.
12- Akıl ve idraklerine göre insanlara davranmak esastır.
13- Büyük (ve itibarlı bir) kimse bir toplumu ziyaret ettiği zaman, aralarında eşit muamele etmelidir. Peygamber (s.a.v.) Enes ile musafa-ha yapmış, Ebu Umeyr ile şakalaşmış, Ümmü Süleym'in yatağında uyumuş, evlerinde onlara namaz kıldırmış, nihayet onların hepsi Peygamber'in (s.a.v.) bereketine nail olmuştur.
14- Okşamak için çocuğun başını sıvazlamak caizdir.
15- Rahatsız etmemesi durumunda adını küçültme yoluyla, yani ism-i tasgir sigasıyla birisini çağırmak caizdir.
16- Bir kimsenin bildiği bir şeyi sorması caizdir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) kuşun öldüğünü bildiği halde, "ne yaptı/ne oldu nuğayr" demişti.
İbn Hacer sözünü şöyle devam ettirir: "Çocuğun mutlak mânâda kuşla oynayabilmesi konusunda, İbnu'l-Kâs'm bu rivayeti delil olarak kullanması tenkide mevzu olmuştur. Ebu Abdümelik der ki: "Hayvanlara acı çektirmenin yasaklanın asiyi a bu hükmün mensuh (geçersiz) olması mümkündür." Kurtubî de şöyle der: "Doğrusu hükmün geçersiz olması (nesh) sözkonusu değildir. Çocuğun eğlenmesi için kuşu tutmasına ruhsat verilmiştir. Ama ölünceye kadar işkence ve acı çektirmek asla mubah kılınmamıştır." Ebu Umeyr hadisiyle ilgili olarak İbnu'1-Kâs ve diğer âlimlerin söz konusu yapmadığı hüküm ve meselelerden birisi de şudur: Sabitin Enes'den yaptığı başka bir rivayette Ebu Umeyr'in ölüm olayı anlatılırken; "Derken çocuk hastalandı ve öldü" cümlesi yer almaktadır. Çocuğun anası Ümmü Süleym ölüm olayını kocası Ebu Talha'dan gizlemiş, sabah olunca söylemiştir. Ebu Talha da Peygamber'e (s.a.v.) giderek durumu haber vermiş. Peygamber (s.a.v.) karı-koca ikisine de dua etmiştir. Çok geçmeden Ümmü Süleym gebe kalmış ve bir oğlan çocuğu dünyaya getirmiştir. Enes çocuğu Peygamber'e (s.a.v.) getirmişti. Peygamber (s.a.v.) çocuğa tahnik[221] yaptı ve adını Abdullah koydu."
Böylece çocuğun sosyal yapısının, şahsiyetinin oluşum ve eğitiminde önemli bir unsur olduğunu ve bunun, toplum içinde kendine olan güveni gerçekleştirdiğini görmekteyiz. [222]