- Rasûlullah s.a.v. nasıl yer içerdi?

Adsense kodları


Rasûlullah s.a.v. nasıl yer içerdi?

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 18 January 2011, 04:32 pm GMT +0200
Rasûlullah (S.A.) Nasıl Yer İçerdi?


Rasûlullah (s.a.) hiçbir zaman masa üzerinde, toprak kâsede (sükürrüce) yememiştir. Kendisi için yufka ekmek pişirilmemiş, asla kuzu kebabı görmemiştir.[1]Yaslanarak hiç yememiştir. Hiç elek görmemiştir. Onlar arpa ununu elemeden yerlerdi. [2]

Rasûlullah (s.a.) Araplar içinde gönderilmiştir. Arap âdetleri, kavimler içerisinde en mutedil olanıdır; aşırılıktan uzaktır. Onlar Acemler gibi tekellüflere girmezlerdi. Onların bu hayat tarzının alınması, dünyaya dalınmaması ve âhiret hayatından yüz çeviril-memesi için daha güzel ve yerinde bir harekettir. Hem bîr dinin nıüntesipleri için, iğneden ipliğe varıncaya kadar her konuda ön­derleri olan peygamberlerim örnek edinmeleri kadar güzel bir şey olamaz.[3]


Mü'minin Ve Kâfirin Yiyişi:

 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Mü'min bir bağırsağa yer; kâfir ise yedi bağırsağa yer. [4]

Bunun manası şudur: Kâfirin bütün düşüncesi karnıdır; ye­mek için yaşar. Mü'minin düşüncesi ise âhiret hayatıdır; yaşamak için yer. Bu durumda mü'mine yaraşan, az yenıesidir. Onun az ye­mesi, îman hasletlerinden biridir. Oburluk ve açgözlülük ise, küfür hasletlerindendir. [5]

 
İki Hurmayı Birden Yemek:
 

Rasûlullah (s.a.), hurmanın ikişer ikişer yenmesini yasaklamıştır.                                       

Bu yasağın birkaç hikmeti olabilir:

i. İkişer ikişer yemesi halinde hurmaları iyice çiğneyemez. Ağzında bir çekirdek olması halinde daha az rahatsız olur. İki çe­kirdek ise rahatsız edebilir.

ii. Bu davranış, oburluk ve açgözlülük ifadesidir.

iii. Beraber yeme halinde bu, kendisini kayırma olur ve arka­daşları onun bu tutumunu sevmeyebilir. Ancak onların izin verme­si halinde bu mana ortadan kalkar. [6]

 
Mebzul Yiyecek Maddelerinin Evden Eksik Edilmemesi:
 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: Yanlarında hurma olan bir ev halkı aç kalmaz.[7] "İçinde hurma olmayan ev halkı açtırlar. [8] "Sirke ne güzel katıktır. [9]

Ev iktisadının en önemli unsurlarından biri, pazarda ucuzca bulunabilen mebzul gıda maddelerini evden eksik etmemektir. Bunlar meselâ Medine'de hurma, bizde (Hindistan) havuç gibi şey­lerdir. Eğer arzu duyacağı bir yemek hazırlama imkânı varsa ne âlâ! Aksi takdirde bunlarla karnını doyurur, ihtiyacını giderir. Eğer bu tür mebzul yiyecekler evde bulundurulmazsa, aç kalabilir­ler. Katık için söylenecek söz de aynıdır. [10]

 
Toplum İçine Çıkılacakken, Soğan Ve Sarımsak Yemek:
 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kim sarımsak ya da soğan yerse, bizden uzak dursun. [11]

Kendisine, içinde hoş olmayan bir koku bulunan sebze yemeği getirildi. Kendisi ondan yemedi, ashabından birine: "Sen ye, çün­kü ben senin münâcâtta bulunmadığınla (meleklerle) münâcâtta bulunuyorum." buyurdu. [12]

Melekler, insanların temiz olmasını, güzel kokmasını sever­ler; temizlik huyunu harekete geçiren her şeyden hoşlanır, zıtları olan durumlardan nefret ederler. Rasûîullah (s.a.) bu hadisiyle, ihsan mertebesine ulaşmış, kendilerinde melekî gücün nurları par­lamış olan kimselerle, öyle olmayan kimseler hakkındaki hükmün arasım ayırmış olmaktadır. [13]

 
Yemek Duası Ve Şükür:
 

Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Allah Teâlâ, kulun bir yemek yeyip de arkasından hemen hamdetmesinden, bir içecek içip de arkasından hemen şükretme­sinden hoşlanır.[14]

Hamd için çeşitli dua sözcükleri gelmiştir ki, bunlardan han­gisi söylenecek olsa, sünnet yerine getirilmiş olur. Bazılar şunlar­dır:

"Bu nimetten dolayı, hiç kimseye muhtaç olmayan Rabbimiz Allah'a sonsuz ve tertemiz şekilde hamd ederiz; O'na hamdetmekten kendimizi müstağni saymayız ve hiçbir zaman şükrümüzü terketmeyiz."

"Bizi yediren, içiren ve bizi müslümanlardan kılan Allah'a hamd olsun!"

"Yediren, içiren, hazmettirip afiyet veren, artıkları için çıkış yolu kılan Allah'a hamd olsun!" [15]

 
Misafire İkram;
 

Misafirlik, (mutluluğun dört esasından biri olan) semahat vasfı alanına girer ve ülke halkının kaynaşmasına ve yardımlaş­masına sebep olur. İnsanların birbirini sevmesi sonucunu doğurur. Yolcuların zor durumda kalmamaları için misafirlik zorunludur. Bu itibarla misafire ikramın, zekâttan sayılması, onun teşvik edil­mesi ve Özendirilmesi gerekli olmuştur. Bu meyanda olmak üzere RasıMullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:

"Kim Allah'a ve âhiret gününe inanıyorsa, misafirine ikra etsin! [16] Sonra misafirlik süresinin beyanına ihtiyaç duyulmu. tur. Böylece misafirin sıkıntı vermemesi, ya da az bir sürenin çok. sayılmaması Önlenmek istenmiştir. İkram faslı, bir gün ve bir gect olarak belirlenmiş, misafirlik süresinin en fazla üç gün olacağı, da­ha fazlasının ise sadaka sayılacağı beyan edilmiştir. [17]



[1] Rasûlullah (s.a.), bunu takdim edildiği halde yememezlik etnieiMştii'. Takdim edilseydi yerdi. bkz. Kettânî, Terâtîb, 2/308.(Ç)

[2] bkz. Buhârî, Afime, 8.                                                           

[3] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/590.

[4] Müslim, Eşribe, 184.

[5] Yahut mü'min besmele çeker ve ona az yeter, kâfir ise böyle değildir, şeklinde bir izah da yapılmıştır.

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/590.

[6] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/590-591.

[7] Müslim, Eşribe, 152.

[8] Müslim, Eşribe, 153.

[9] Ebû Dâvûd, Afime, 19.

[10] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/591.

[11] Buhârî, Ezan, 160; Ebû Dâvûd, Afime, 40.

[12] Ebû Dâvûd, Afime, 40.

[13] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/591.

[14] Müslim, Zikir, 89; Tirmizî, Afime, 18.

[15] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/592.

[16] Buhârî, Edeb, 31, 85; Müslim, îmân, 73.

[17] bkz. Buhârî, Edeb, 31, Müslim, Lukata, 14; Ebû Dâvûd, Afime, 5.

Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/592.