sumeyye
Fri 28 January 2011, 12:25 pm GMT +0200
Ramazan'da Günahların Affedilmesi:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Kim inanarak ve sevabını Allah'tan umarak Ramdkan orucunu tutarsa, geçmiş günahları affolunur.[515]
Çünkü bu ay, melekî gücün galip, hayvanı gücün de mağlup olacağı bir zamandır. Bu ay boyunca tutulan oruç, rıza ve rahmet deryasına dalmayı mümkün kılabilecek yeterli bir miktardır. Hiç kuşkusuz bu, nefsi bir renkten başka bir renge sokacak bir durumdur.
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Kim, kadir gecesini inanarak ve sevabını Allah'tan umarak ihya ederse, geçmiş günahları affolunur[516]
Çünkü tâatin, ruhaniyetin yayılması, misal âleminin hükümranlığının ortalığı kaplaması anında meydana gelmesi, başka zamanlarda olmadık biçimde nefsin üzerinde derin etki yapar. [517]
Orucun Sevabının Bir Sınırı Yoktur:
Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur:
"Ademoğlunun her iyi ameli on katından yedi yüz katına kadar sevaplandırılır. Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur: Bundan oruç müstesnadır; çünkü o benim içindir, onun mükâfatını da ancak
ben veririm; kulum şehvetini, yemeğini benim için terkediyor. [518]
iyiliğin, kat kat sevaplandırılmasının sırrı şudur: İnsan ölüp de, hayvanı gücün etkisi ortadan kalktığı ve ona uygun düşen lezzetlere arka çevirdiği zaman, melekî yönü ortaya çıkar ve tabiatıyla onun nurları parlar. Mücâzâtın sırrı da işte budur. Eğer amel iyi ise, melekî yönün ortaya çıkması ve kendisine uygun düşmesi sebebiyle onun azı, o zaman çok olur.
Orucun istisna adilmesinin sırrı ise şudur: Amellerin defterlere yazılması, her amelin, misâl alemindeki o adama has yeri itibariyle sureti tasavvur olunarak yazılır. Müvekkel melekler, oradaki suretten, beden perdesinden soyutlanması halinde kişiye ne ceza tertip edileceğini bir şekilde anlarlar. Biz bunu defalarca müşahede etmişizdir. Yine müşahede etmişizdir ki, yazıcı melekler, çoğu zaman amelin karşılığının ortaya çıkması konusunda durak-sarlar. Bu ameller, nefsin şehvetlerine karşı mücahede kabilinden olur. Zira amelin karşılığının bilinebilmesi için, onun sadır olmuş olduğu huyun miktarının bilinmesine gerek vardır. Onlar bunu zevk yoluyla tatmamışlardır; kalbe doğma (vicdan) yoluyla da bilmemektedirler. Hadiste geldiği üzere, keffâretler ve dereceler konusunda yazıcı meleklerin kendi aralarında tartışmalarının sırrı budur. Bu durumda Allah onlara ameli olduğu gibi yazmalarını ve karşılığını de kendisine bırakmalarını vahyeder. "...Kulum şehvetini, yemeğini benim için terkediyor.[519] buyruğu, orucun, insanın hayvanı yönü üzerinde bir tür azap etkisi olan keffâretler kabilinden olduğuna işarettir. Bu hadisin başka bir bâtınî anlamı daha vardır ki, ona orucun sırlarından bahsederken temas etmiştik; oraya bakınız. [520]
[515] Buharı, Fadlu Leyleti'1-kadr, 1.
[516] Buhârî, Savm, 6; Müslim, Müsâfîrîn, 173.
[517] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/156.
[518] Buhârî, Savm, 2; Müslim, Sıyâm, 160
[519] Buhârî, Savm, 2; Müslim, Sıyâm, 160.
[520] Şah Veliyyullah Dihlevî, Hüccetullâhi’l-Bâliğa İslâm Düşüncesinin İlkeleri, İz Yayınları: 2/156-157.