- Ramazan baki bir ömrü kazandırır

Adsense kodları


Ramazan baki bir ömrü kazandırır

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

rray
reyyan
Thu 19 August 2010, 04:02 pm GMT +0200


Bismillahirrahmanirrahim

Evet, Ramazan-ı Şerif, bu fâni dünyada, fâni ömür içinde ve kısa bir hayatta, bâki bir ömür ve uzun bir hayat-ı bâkiyeyi tazammun eder, kazandırır. Evet, birtek Ramazan, seksen sene bir ömür semerâtını kazandırabilir. Leyle-i Kadir ise, nass-ı Kur'ân ile, bin aydan daha hayırlı olduğu, bu sırra bir hüccet-i kâtıadır.

Evet, nasıl ki bir padişah, müddet-i saltanatında, belki her senede, ya cülûs-u hümayun namıyla veyahut başka bir şâşaalı cilve-i saltanatına mazhar bazı günleri bayram yapar. Raiyetini, o günde umumî kanunlar dairesinde değil, belki hususî ihsânâtına ve perdesiz huzuruna ve has iltifatına ve fevkalâde icraatına ve doğrudan doğruya lâyık ve sadık milletini has teveccühüne mazhar eder. Öyle de, Ezel ve Ebed Sultanı olan on sekiz bin âlemin Padişah-ı Zülcelâli, o on sekiz bin âleme bakan, teveccüh eden ferman-ı âlişânı olan Kur'ân-ı Hakîmi, Ramazan-ı Şerifte inzal eylemiş.

Elbette o Ramazan, mahsus bir bayram-ı İlâhî ve bir meşher-i Rabbânî ve bir meclis-i ruhanî hükmüne geçmek, mukteza-yı hikmettir.

Madem Ramazan o bayramdır. Elbette bir derece süflî ve hayvanî meşagilden insanları çekmek için, oruca emredilecek. Ve o orucun ekmeli ise, mide gibi bütün duyguları, gözü, kulağı, kalbi, hayali, fikri gibi cihazat-ı insaniyeye dahi bir nevi oruç tutturmaktır. Yani, muharremattan, mâlâyâniyattan çekmek ve herbirisine mahsus ubudiyete sevk etmektir.

Meselâ, dilini yalandan, gıybetten ve galiz tabirlerden ayırmakla ona oruç tutturmak;

ve o lisanı,


tilâvet-i Kur'ân

ve zikir

ve tesbih

ve salâvat

ve istiğfar
gibi şeylerle meşgul etmek;

meselâ gözünü nâmahreme bakmaktan

ve kulağını fena şeyleri işitmekten men edip,

gözünü ibrete

ve kulağını hak söz ve Kur'ân dinlemeye sarf etmek gibi,


sair cihazata da bir nevi oruç tutturmaktır.


Zaten mide en büyük bir fabrika olduğu için, oruçla ona tatil-i eşgal ettirilse, başka küçük tezgâhlar kolayca ona ittibâ ettirilebilir. (Mektubat sh. 391)

Bediüzzaman Said Nursi


SÖZLÜK:

BÂKÎ : Ebedî, dâimî, sonu gelmez, ölmez, sonsuz.
SIYÂM : Oruçlar.
TAZAMMUN : İçinde bulundurma, içine alma, ihtivâ etme, muhît olma.
SEMERÂT : Meyveler, faydalar, kârlar, menfaatler.
HÜCCET-İ KATIA : f. Kat'i delil. Bir şeyin doğruluğunu şeksiz, şüphesiz isbata vesile olan.
LEYLE-İ KADİR : Kadir Gecesi; Ramazan ayının son on günü içinde bulunan en hayırlı gece.
MÜDDET : Belli ve muayyen vakit.
CÜLÛS-U HÜMÂYUN : Padişahın tahta çıkışı.
ŞÂŞAALI : Parlak. Gösterişli.
CİLVE-İ SALTANAT : Saltanatın görüntüsü.
MAZHAR : Nâil olma, şereflenme, kavuşma, ortaya çıkma ve görünme yeri.
RAİYYET : Birisinin idâresine bağlı olanlar; halk, millet, vatandaş.
İHSANÂT : İyilikler, bağışlar, lütuflar.
İCRAAT : Yapılan işler, faaliyetler.
TEVECCÜH : Yönelme, sevgi, ilgi.
FERMÂN-I ÂLİŞAN : Şanı yüce ferman.
İNZÂL : Nâzil olma, indirme.
MEŞHER-İ RABBÂNÎ : Her varlığı terbiye ve idâre eden Cenâb-ı Hakk'ın fuarı, sergisi.
MUKTEZÂ-İ HİKMET : Hikmet gereği.
MUKTEZÂ : Gereken, lâzım gelen, îcap eden.
SÜFLÎ : Aşağıda bulunan, alçak, âdî.
MEŞÂGİL : Meşguliyetler ve çalışmalar.
EKMELİYET : Mükemmellik, en mükemmel oluş.
CİHÂZÂT-I İNSÂNİYE : İnsandaki maddî ve mânevî organlar.
MUHARREMÂT : Haram kılınan şeyler.
MÂLÂYÂNİYÂT : Faydasız, boş şeyler veya sözler.
GALÎZ : Çirkin, terbiye dışı.
TİLÂVET-İ KUR'ÂN : Kur'ân okumak.
İSTİĞFAR : Cenâb-ı Allah'tan kusurların affedilmesini, günâhların bağışlanmasını isteme.
NÂMAHREM : Dînen evlenmeye mâni akrabâlığı olmayan erkek veya kadın.
TÂTİL-İ EŞGAL : Boş durma, işlere son verme.
 

Salihalp
Thu 19 August 2010, 10:09 pm GMT +0200
Allah razı olsun kardeş değerli bir paylaşım olmuş,teşekkürler..