sumeyye
Wed 9 February 2011, 05:34 pm GMT +0200
Peygamberler Niçin Gönderilir?
Allah Teâlâ, insanlar için açık kapı (mazeret) kalmasın diye peygamberler göndermiş ve böylece onlara karşı hüccet ikamesinde bulunmuştur. Çünkü insanların büyük çoğunluğu, kendi leh ve aleyhlerinde olan şeylerin bilgisini ancak aracı yoluyla alabilecek kabiliyette yaratılmışlardır. İnsanların bu konuda kabiliyetleri ya zayıftır; peygamberlerin getirmiş olduğu haberlerle güç kazanır, ya da ortada bazı mefsedetler vardır ve onlar ancak zecrî tedbirlerle -insanlar istemeseler dahi- ortadan kaldırılır.
İnsanoğlu, dünya ve âhirette yaptıklarından sorumlu tutulmuştur. Bu durumda Allah Teâlâ’nın lütuf ve keremi, ulvî ve süfli [420] bazı sebeplerin bir araya gelmesi durumunda, o anda yeryüzünde olan en değerli insanın peygamber olarak görevlendirilmesini gerekli kılmıştır. Bu peygamber, kendisine indirilen vahiy yoluyla insanları hakka davet edecek, onları doğru yola iletecektir. Bunu bir örnekle açıklayalım: Meselâ bir efendinin köleleri vardır ve bunlar hastalanmışlardır. Yakın bir adamına emrederek, onları gönüllü gönülsüz ilaç içmeye zorlamasını ister. Bu durumda o, bunu kölelere zorla yaptırmak istese, efendi olması hasebiyle böyle bir hakkı vardır. Ancak tam iyilik yapacaksa, ne yapmalıdır? Tabii önce onlara hasta olduklarını bildirmeli, ilacın kendilerine faydalı olacağına onları inandırmalı, doğru sözlü olduğuna dair bazı olağanüstü işler yapmalı, ilaca tatlı bir şeyler katmalıdır. İşte o zaman, köleler kendilerine emredilen şeyi bilinçli olarak ve isteyerek yapacaklardır.
Mucize:
Aslında mucizeler ya da duaların kabulü gibi peygamberler tarafından gösterilen şeyler, peygamberliğin bir parçası değildir; ancak onun isbatı için çoğu kez gerekli bulunmaktadır.
Mucizelerin ortaya çıkması genelde şu üç sebepten dolayı olur:
1. Peygamber, hak ve hakikat bilgisine sahip kimselerdendir (müfehhem). Onun sahip olduğu bu özellik, bazı hadiselerin içyüzünü bilmesini sağlar. Yine onun bu özelliği, duaların kabulü ve çoğalması istenen şeylerin bereketlenmesi gibi hallerin sebebi olur.
Bereket dediğimiz şeyin aslı şudur:
a) Ya bir şeyin faydasının artmasıdır; meselâ düşman tarafta ordunun çok olduğu kanaati uyanır ve bu yüzden bozguna uğrarlar.
b) Ya, gıda verici tabiî özelliği, vücut için yararlı bir unsura (hılt) çevirmek yoluyla olur, böylece insan o gıdanın kat kat fazlasını almış gibi olur.
c) Ya da, bir şeyin bizzat kendisinin çoğalmasıyla olur. Bu da, hevâî maddenin, kendisine kuvve-i misâliyye hulul ettiği için o surete (yani bereketin ortaya çıktığı surete) dönüşmesi demektir.
Buna benzer daha başka sebepler de vardır ki, hepsini Burada saymamıza imkân yoktur.
2. Mele-i a’lâ, o zatın işini yürütme kararı almıştır. Onların himmetlerinin bu yönde birleşmesi, daha önce örneği görülmemiş ilhamlar, dönüşümler (ihâlât) ve amaca yaklaştırıcı harikulâdeliklerin (takrîbât) meydana gelmesini gerekli kılar. Bunun sonucunda da dostlar yardım görür, düşmanlar rezil rüsvay edilir ve Allah’ın emri -düşmanlar hoşlanmasalar da- yerini bulur.
3. Âsilerin cezalandırılması ve büyük işlerin olması gibi haricî sebeplere dayalı olarak meydana gelen bazı hadiseler olur ve bunlar önceden semada şekillenir. Allah Teâlâ, bir yolla bunları peygamberler elinde mucizeye dönüştürür. Bu, ya onları önceden haber vermek suretiyle olur, veya emrine muhalefet edenlere karşı ceza tertip etmek suretiyle olur, veya onların, mücâzât konusunda ilâhî sünnet olmak üzere daha önceden haber verildiği gibi çıkması şeklinde olur, ya da buna benzer başka bir yolla olur.
Peygamberlerin Hatadan Korunmuşlukları(İsmet):
Peygamberlerin hatadan korunmuş olmalarını şu üç sebep gerekli kılmaktadır:
1. Peygamberler, şehevî süfli arzulardan arındırılmış, mutedil mizaçta yaratılmış nezih insanlardır. Özellikle de, dinî esasların korunmasına yönelik hususlarda bu özellikleri çok belirgindir.
2. Peygamberlere, güzelin güzelliği, kötünün kötülüğü ve bunların özellikleri vahyedilmiştir.
3. Allah Teâlâ, bunlar ile süflî arzuları arasına girmekte ve onların bu gibi arzularına meydan vermemektedir.
Peygamberlerin Bazı Özellikleri:
Bil ki: Peygamberlerin takip ettiği metotlardan olmak üzere bir özellikleri, Allah Teâlâ’nın zât ve sıfatları üzerinde tefekkür etmeyi emretmemeleridir. Çünkü insanların büyük çoğunluğu bunun altından kalkamaz. Aşağıdaki âyet ve hadisler bu manayı ifade eder:
“Allah’ın mahlukâtı üzerinde düşünün; Allah(’ın zatı) üzerinde düşünmeyin.” [421]
“Ve şüphesiz sonunda her şey Rabbine varacaktır.’ [422]
“Rab hakkında düşünme yoktur.” [423]
Peygamberler, sadece Allah’ın nimetleri ve O’nun kudretinin büyüklüğü üzerinde düşünülmesini isterler.
[420] Yani gayb âleminde bulunan bazı sebeplerle, yeryüzünde mevcut olan bozulma gibi sebepler. (Ç)
[421] Kenzu'l-ummâl, 3/5705, 5708; İbn Kesîr, 4/259.
[422] Necm: 53/42.
[423] Kenzu'l-ummâl, 3/8491.