hafiza aise
Sat 23 July 2011, 03:24 pm GMT +0200
40— Hz. Peygamber'in (s.a.) Haccı Konusunda Yanılgılar:
1- Ebu Muhammed İbn Hazm, Haccetü'i-Vedâ adlı eserinde: "Hz. Peygamber (s.a.), insanlara hac yolculuğuna çıktığı vakit Ramazan'da yapılan bir umrenin, bir hacca bedel olduğunu bildirdi." demekle yanılmıştır. Bu, açık bir yanılgıdır. Çünkü bunu haccı bitirip Medine'ye döndükten sonra söylemiştir. Şöyle ki: Ensâr'dan Ümmü Sinan adında bir kadına Hz.
Peygamber (s.a.): "Seni bizimle birlikte haccetmekten alıkoyan nedir?" diye sordu. Kadın: "Bizim su taşıyan sadece iki devemiz vardı. Çocuğumun babası (yani kocam) ile oğlum birisi üzerinde hacca gittiler. Bize, üzerinde su taşıyacağımız bir deve bıraktı." diye cevap verince Hz. Peygam-, ber (s.a.): "O halde Ramazan gelince sen bir umre yap. Çünkü Ramazan'da yapılan bir umre, bir hac yerine geçer." buyurdu. Bu hadisi Müslim Sahih'inde bu şekilde rivayet etmiştir.[668]
Yine Medine'ye döndükten sonra Ümmü Ma'kıl'a da aynen bu sözü söylemiştir. Nitekim Ebu Davud, Yusuf b. Abdullah b. Selâm yoluyla onun ninesi Ümmü Ma'kıl'ın şöyle dediğini kaydeder: Allah Rasûlü (s.a.) Veda haccına çıktığında, bizim bir devemiz vardı. (Kocam) Ebu Ma'kıl onu Allah yoluna verdi. Bize bir hastalık bulaştı. Ebu Ma'kıl öldü. Allah Rasûlü (s.a.) hac yolculuğuna çıktı. Haccını bitirip dönünce yanına gittim. Bana: "Seni, bizimle çıkmaktan alıkoyan nedir?" diye sordu. Ben de şöyle cevap verdim: "Gerçekten biz de hazırlanmıştık. Ama Ebu Ma'kıl öldü. Bizim bir devemiz vardı. Hacca onunla gidecektik. Ebu Ma'kıl, onu Allah yoluna vasiyet etti." Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "Onunla hacca git-seydin ya? Zira hac, Allah yolunda yapılan bir ibadettir. Bu haccı bizimle yapmayı kaçırdığına göre Ramazan'da umre yap. Çünkü o, hac gibidir." buyurdu.[669]
2- Yine İbn Hazm'ın bir başka yanılgısı: Hz. Peygamber (s.a.) Zilkade ayının bitimine altı gün kala perşembe günü yola çıkmıştır, diyor. Yukarıda Hz. Peygamber'in (s.a.) beş gün kala, cumartesi günü yola çıktığı izah edilmiştir.
3- Taberî'nin Haccetü'l-Vedâ adlı eserinde kaydettiğine göre bazıları Hz. Peygamber'in (s.a.) cuma günü namazdan sonra yola çıktığını söyleyerek yanılmışlardır. Onları bu çirkin yanılgıya sevkeden husus hadiste geçen "altı gün kala" sözü olmuştur. Buradan hareketle sanmışlardır ki, bu ancak cuma günü yola çıkılmış olduğunda mümkün olur; çünkü kalan altı gün çarşamba günü tamam olmuştur ve Zilhicce'nin başlangıcının perşembe olduğunda şüphe yoktur. Bu, fahiş bir hatadır. Çünkü kuşkusuz bilinen o ki, Hz. Peygamber (s.a.) yola çıktığı gün Medine'de öğleyi dört rekât, Zülhuleyfe'de ikindiyi iki rekât kıldırmiştır. Nitekim Sahihayn'da bu şekilde sabittir.
Taberî, Haccetü'I-Vedâ'da bir üçüncü görüş olarak Hz. Peygamber'in (s.a.) cumartesi günü çıkmış olduğunu kaydetmiştir. Bu, Vâkıdî'nin tercihidir. Bizim de evvela tercih ettiğimiz görüş budur. Ancak Vâkıdî bu konuda şu üç yerde yanıldı: 1) Hz. Peygamber (s.a.) yola çıktığı gün öğleyi Zülhuleyfe'de iki rekât kıldırdı. 2) O gün öğle namazını müteakip ihrama girdi. Oysa Zülhuleyfe'de bir gece geçirdikten sonra ertesi gün ihrama girmişti. 3) Vakfe, cumartesi günü idi. Bunu ondan başkası söylememiştir. Bu açıkça bir yanılgıdır.
4- Kadı Iyaz (r.h.) ve başkaları Hz. Peygamber'in (s.a.) orada gusletmeden önce güzel koku süründüğünü ve sonra gusledince kokuyu yıkadığını söylemekle yanılmışlardır. Bu yanılgının kaynağı Sahih-i Müslim'de kaydedilen Hz. Âişe'nin (r.a.) şu sözlerinin gelişidir: "Allah Rasûlü'ne (s.a.) güzel kokular sürdüm. Daha sonra hanımlarını dolaştı. Sonra sabah ihrama girdi."[670]
Bu yanılgıyı, Hz. Âişe'nin "Allah Rasûlü'ne (s.a.) ihrama gireceği için güzel kokular sürdüm." sözü ile "Allah Rasûlü (s.a.) ihramlı iken O'nun saç ayrımlanndaki güzel kokunun parlaklığı hâlâ gözlerimin önünde" sözü reddeder. Hadisin bir metnine göre Hz. Âişe: "İhrama girdikten üç gün sonra telbiye getirirken" demiş ve bir metnine göre de "Allah Rasûlü (s.a.) ihrama gireceği vakit bulabildiği en güzel kokuyu sürünürdü. Daha sonra başında ve sakalında kokunun parlaklığını görürdüm." demiştir. Bütün bu metinler, Sahihsin metinleridir.[671]
Kadı Iyâz'ın delil gösterdiği İbrahim b. Muhammed b. Münteşir yoluyla onun da babasından Hz. Âişe'nin: "Ben Allah Rasûlü'ne (s.a.) güzel kokular sürerdim. Sonra hanımlarım dolaşır. Sonra sabah ihrama girerdi." sözünde ise ihrama girerken ikinci kez koku sürünmeyi meneden bir durum yok.
5- Ebu Muhammed İbn Hazm Hz. Peygamber'in (s.a.) öğleden önce ihrama girdiğini söylemekle yanılmıştır. Bu açık bir yanılgıdır. Hiçbir hadiste rivayet edilmemiştir. Oysa Hz. Peygamber (s.a.) öğle namazını müteakip namaz kıldığı yerde niyetlenip ihrama girmiş ve telbiye getirmiş, sonra devesine binmiş, devesi üzerinde telbiye getirerek Beydâ tepesinin doruğuna çıkmıştır. Bu, kesinlikle öğle namazından sonraydı. En iyi Allah bilir.
6- Yine İbn Hazm'ın bir başka yanılgısı: Hz. Peygamber (s.a.) kendisiyle birlikte kurbanlık şevketti, ama bu, nafile kurbanlıktı, diyor. Bu görüş, onun imamlardan ayrıldığı "kıran yapanın kurban kesmesi gerekmez. Yanhzca temettü' yapana gerekir" görüşüne dayanmaktadır. Bu görüşün tutarsızlığı yukarıda anlatıldı.
7- Şu görüşleri ileri sürenler de yanılmışlardır:
a) Hz. Peygamber (s.a.) ihrama girerken belli bir hac şekli tayin etmedi, mutlak bıraktı.
b) Tek umre yapmaya niyetlendi, onunla temettü' yaptı. Kadı Ebu Ya'lâ, Muğrtî sahibi (İbn Kudâme) ve başkaları bu görüşü savunmuşlardır.
c) Sırf bir hac yapmaya niyetlendi, beraberinde umre yapmadı.
d) Umreye niyetlendi, sonra ona haccı da ilâve etti.
e) İfrâd haccına niyetlendi. Sonra daha ilerde ona umreyi de ili etti. Bu, O'na özgü şeylerdendir.
Bunların dayanakları ve bu konuda hangi görüşün ne sebeple doğru olduğu yukarıda anlatıldı.
8- Ahmed b. Abdullah et-Taberî, Haccetü'l-Vedâ adlı eserinde: "Hac kafilesi yolun bir yerine vardıklarında Ebu Katâde bir yaban eşeği avladı. Kendisi ihramlı değildi. Hz. Peygamber (s.a.), o hayvanın etinden yedi." derken yanılmıştır. Çünkü bu olay, Buharî'nin de rivayet ettiği üzere Hu-deybiye umresinde olmuştu.
9- Bazılarınca ileri sürülen ve Taberî tarafından hikâye edilen: "Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'ye salı günü girdi." sözü bir hatadır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'ye Zilhicce'nin dördüncü günü sabahı pazar günü girmiştir.
10- Kadı Ebu Ya'lâ ve öğrencileri gibi, "Hz. Peygamber (s.a.) tavaf ve sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıktı." diyenler yanılmışlardır. Bu yanılgının dayanağı yukarıda açıkladığımız üzere Muâviye'nin yahut ondan rivayette bulunan râvinin yanılarak: "Muâviye, (Veda) haccmda Merve tepesinde enli bir bıçakla Allah Rasûlü'nün (s.a.) saçlarını kısalttı." demiş olmasıdır.
11- "Hz. Peygamber (s.a.) tavaf sırasında Rükn-i Yemânî'yi öperdi."diye iddia edenler de yanılmışlardır. Hz. Peygamber'in (s.a.) öptüğü Hacer-i Esved'dir. Ona Yemânî adı vermiştir. Çünkü ona Yemânî, onunla diğerine Yemâniyyân denirdi. Bu yüzden râvilerden biri doğrudan doğruya ondan Yemânî diye sözetmiştir.
12- Ebu Muhammed İbn Hazm'ın fahiş bir hatası: Hz. Peygamber'in (s.a.) sa'y sırasında (ilk) üç turda remel yaptığını, dört turda ise normal yürüdüğünü söylüyor. Bu yanılgıdan daha tuhafı da kendisinden başka bir kimsenin söylemediği bu görüş üzerinde ittifak sağlandığını söyleyerek düştüğü yanılgıdır.
13- Hz. Peygamber'in (s.a.) gidiş-gelişini bir kere sayarak Safa-Merve arasında on dört tur yaptığını iddia edenlerin yanılgıları. Bunun tutarsızlığı yukarıda açıklandı.
14- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban bayramının birinci günü sabah namazım vaktinden önce kıldırdığını iddia edenlerin düştükleri yanılgı. Bu yanılgının dayanağı îbn Mes'ûd'un: "Hz. Peygamber (s.a.) kurban bayramının birinci günü sabah namazını zamanından önce kıldırdı." sözüdür.[672] Oysa İbn Mes'ûd bu sözle, Hz. Peygamber'in (s.a.), her zaman sabah namazını kıldırmak âdeti olduğu vakitten önce, o gün acele ederek daha erken vakitte kıldırmış olduğunu kasdetmektedir. Bu şekilde yorumlama şarttır. İbn Mes'ûd hadisi ancak bunu gösterir. Sahih-i Buharî'dt onun şöyle dediği kaydedilir: "Şu iki namaz (mutad) vakitlerinden çevrilmiştir: Akşam namazı insanlar Müzdelife'ye geldikten sonra, sabah namazı İse tan yeri ağarırken kılınır."[673] Veda haccmı anlatan Câbir hadisinde: "Sabah iyice ortaya çıkınca sabah namazım bir ezan ve bir kametle kıldırdı." cümlesi yer almaktadır. [674]
15- Gerek Hz. Peygamber'in (s.a.) arefe günü öğle ile ikindiyi ve o gece akşamla yatsıyı iki ezan, iki kametle kıldırdığını söyleyenler, gerek hiç ezan okutmaksizm iki kamet getirterek iki namazı kıldırdığını söyleyenler ve gerekse iki namazı birleştirerek bir tek kametle kıldırdığını söyleyenler hep yanılmışlardır. Doğrusu, iki namazı bir tek ezan okutarak ve her namaz için kamet getirterek kıldırmıştır.
16- "Hz. Peygamber (s.a.) Arafat'ta iki konuşma yaptı. Bu konuşmalar arasında oturdu. Birinci konuşmayı yapıp oturduktan sonra müezzin ezan okudu. Ezan bitince Hz. Peygamber (s.a.) ikinci konuşmasına başladı. Konuşmayı tamamlayınca müezzin namaz için kamet getirdi." iddiasında bulunanlar da yanılgıya düşmüşlerdir. Hiçbir hadiste asla böyle bir şey gelmemiştir. Câbir hadisi açıktır: Hz. Peygamber (s.a,) konuşmasını tamamlayınca Bilâl ezan okudu ve namaz için kamet getirdi. Hz. Peygamber (s.a.) öğle namazını konuşma yaptıktan sonra kıldırdı.
17- "Hz. Peygamber (s.a.) konuşma yapmak üzere yüksek bir yere çıkınca müezzin ezan okudu. Ezan bitince ayağa kalktı ve konuşma yaptı." diyen Ebu Sevr de yanılmıştır. Bu açık bir yanılgıdır. Çünkü ezan, konuşmadan sonra okunmuştur.
18- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban bayramı gecesi Ümmü Seleme'yİ önden gönderdiğini ve ona sabah namazında Mekke'de kendisine gelmesini buyurduğunu rivayet edenler de yanılmıştır. Bunun açıklaması yukarıda geçti.
19- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban günü ziyaret tavafını geceye ertelediğini iddia edenler yanılmışlardır. Yukarıda bunun açıklaması ve geceye ertelediği tavafın veda tavafı olduğu anlatıldı. Bu yanılgının dayanağı — Allah daha iyi bilir ya— Hz. Âişe'nin: "Allah Rasûlü (s.a.) ifâza (ziyaret) tavafını günün sonunda yaptı" sözü olsa gerektir. Abdurrahman b. Kasım, babası yoluyla Hz. Âişe'den böyle rivayet etmiş ve onun sözünü manayı esas alarak aktarmıştır. Ziyaret tavafım geceye ertelediği söylenmiştir.
20- "Hz. Peygamber (s.a.) bir kere gündüz ve bir kere de hanımlarıyla birlikte geceleyin olmak üzere iki ifâza tavafı yaptı." diyenler de yanılmışlardır. Bu yanılgının dayanağı Ömer b. Kays'm, Abdurahman b. Kasım —babası Kasım— Hz. Âişe senediyle rivayet ettiği şu hadistir: Hz. Peygamber (s.a.) ashabına kurban günü Kabe'yi öğle vakti ziyaret etmeleri için izin verdi, onlar da böyle yaptılar. Allah Rasûlü (s.a.) ise hanımlarıyla birlikte geceleyin ziyaret etti.[675]
Bu hatadır. Hz. Âişe'den gelen sahih rivayette bunun aksi, yani Hz. Peygamber'in (s.a.) gündüz vakti bir tek ifâza tavafı yaptığı belirtilmiştir. Bu gerçekten tehlikeli bir yoldur, taklidin kuyruklarına yapışan zayıf ilim idamları bu yolu tutmuşlardır. En iyi bilen AUah'tır.
21- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban günü kudüm tavafı yaptığını, daha sonra da ziyaret tavafı yaptığını söyleyenler yanılmışlardır. Bu görüşün dayanağı ve tutarsızlığı yukarıda anlatıldı.
22- Bu tavafla birlikte o gün Hz. Peygamber'in (s.a.) sa'y yaptığını iddia edip delil olarak da kıran haccı yapan kimsenin iki sa'y yapması gerektiğini ileri sürenler yanılmışlardır. Bunun tutarsızlığı ve Âişe ile Câ-bir'in —Allah onlardan razı olsun— söyledikleri üzere Hz. Peygamber'in (s.a.) bir tek sa'ydan başka sa'y yapmadığı yukarıda anlatıldı.
23- Ağır basan görüşe göre Hz. Peygamber (s.a.) kurban günü öğle namazını Mekke'de kıldırdı diyenler de yanılmışlardır. Doğrusu yukarıda da geçtiği üzere bu namazı Mina'da kıldirmıştır.
24- Hz. Peygamber'in (s.a.) Müzdelife'den Mina'ya giderken Muhassir vadisinde hızlanmadığını ve bunun çöl Araplarınm işi olduğunu söyleyenler yanılmışlardır. Bı* yanılgının dayanağı İbn Abbas'm şu sözleridir: Hayvanı koşturmak çölde yaşayan köylüler tarafından başlatıldı. İnsan kalabalığının iki kenarında duruyorlardı. Geniş karınlı ağaç çanakları, sopaları ve ok kuburlarını hayvanlarına asmışlardı. Akın ettikleri vakit bunlar sallanıp birbirine vurarak ses çıkarıyorlardı. Böylece insanları ürkütüyorlardı. Allah Rasûlü (s.a.) gözüktü. Kulak kökü omuz oynağına temas edecek kadar devesinin başını, yavaşlatmak amacıyla kendisine doğru çekmiş bir vaziyette: "Ey insanlar! Ağır olunuz!" buyurdu. Bir rivayete göre ise: "İyilik atlan, develeri koşturmakta değildir. Ağır olunuz!" buyurdu... (îbn Abbas devamla diyor ki:) Hz. Peygamber (s.a.) Mina'ya gelinceye kadar devesinin ön ayaklarının yukarı kalktığını görmedim. Bu hadisi Ebu Da-vud rivayet etmiştir.[676] Bundan dolayı hadisi Tavus ile Şa'bî münker saymışlardır. Şa'bî diyor ki: "Bana Üsâme b. Zeyd'in haber verdiğine göre kendisi Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Arafat'tan yola çıkmış, Müzdelife'ye varıncaya kadar Hz. Peygamber'in (s.a.) devesi koşmak için ayağını yukarı kaldırmamıştır. Fazl b. Abbas'm bana aktardığına göre de kendisi Müzde-life'de Allah Rasûlü'nün (s.a.) terkisinde imiş; Hz. Peygamber (s.a.) şeytan taşlayıncaya kadar, devesi koşmak için ayağını yukarı kaldırmamış." Atâ: "Hız yapmayı bunlar icad ettiler. Güya tozdan sakınmak istiyorlar." demektedir. Bu yanılgının kaynağı, Arafat'tan ayrılırken çöl Araplarınm ve kaba adamların yaptıkları hız ile Muhassir vadisinde yapılan hızın birbirine karıştırılmasıdır. Çünkü orada yapılan hız bid'attir. Allah Rasûlü (s.a.) bunu yapmamış, aksine yasaklamıştır. Muhassir vadisinde yapılan hız ise sünnettir. Câbir, Hz. Ali b. Ebu Tâlib ve Abbas b. Abdülmuttalib —Allah onlardan razı olsun— Allah Rasûlü'nün (s.a.) (s.a.) böyle yaptığını aktarmışlardır. Hz. Ömer İbnü'l-Hattab (r.a.) da böyle yapmıştır. İbn Zübeyr hayvanım alabildiğine dörtnala koştururdu. Hz. Âişe ve başka sahabîler de böyle yapmışlardır. Bu konuda olumsuz bakanların değil, olumlu bakanların sözü geçerlidir. En iyi Allah bilir.
25- Tavus ve başkaları yanılgıya düşerek demişler ki: Hz. Peygamber (s.a.) Mina gecelerinde, her gece Kabe'yi ziyarete giderdi. Buharî, Sahih'-inde "Ebu Hassan yoluyla îbn Abbas'tan aktarıldığına göre; Hz. Peygamber (s.a.), Mina günlerinde Kabe'yi ziyarete giderdi." demektedir.'[677] Bü hadisi rivayet eden İbn Ar'ara anlatıyor: Muaz b. Hişâm "Bunu babamdan işittim" diyerek bir kitap verdi, ama okumadı. Bu kitapta Ebu Hassan yoluyla îbn Abbas'tan şöyle bir rivayet yer almaktaydı: "Allah Rasûlü (s.a.) Mina'da kaldığı süre içinde her gece Kabe'yi ziyaret ederdi." Hiç kimsenin bu konuda ona muvafakat ettiğini görmedim. İbn Ar'ara'nın sözleri bitti...[678]Sevrî bu hadisi Cami' adlı eserinde Tâvus'un oğlu aracılıyla Tâ-vus'tan mürsel olarak rivayet etmiştir.
Bu bir yanılgıdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) ifâza tavafını yaptıktan sonra Mekke'ye dönmemiş, veda zamanına kadar Mina'da kalmıştır. En iyi bilen Allah'tır.
26- Gerek Hz. Peygamber (s.a.) iki defa veda etti diyenler, gerekse şöyle diyenler yanılmışlardır: Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'yi, giriş ve çıkışlarında daire içine aldı. Zîtuvâ'da geceyi geçirdi. Sonra Mekke'nin üst kısmından şehre girdi. Sonra aşağı tarafından çıktı. Sonra Mekke'nin sağ tarafından Muhassab'a döndü. Böylece daire tamam oldu. -
27- Muhassab'tan Akabe sırtına geçtiğini iddia edenler yanılmışlardır.
İşte bütün bunlar yanılgılardır. Gerek tafsilatlı, gerekse toplu olarak bunlara karşı uyardık. Başarı yalnız Allah'tandır. [679]
[668] Ebu Davud, 1256.
[669] Ebu Davud, 1988, 1989; Tirmizî, 939; Dârimî, 2/15. RâvÜeri sikadır.
[670] Müslim, 1192. "Üç günden sonra" rivayetini Nesâî (5/140-141) rivayet etmiş olup senedi sahihtir.
[671] Müslim, 1189 (38), 1190 (39, 41, 44).
[672] Buharî, 25/99; Müslim, 1289.
[673] Buharî, 25/97.
[674] Müslim, 1218.
[675] Beyhakî, Sünen, 5/144. Yukarıda geçti.
[676] Birinci rivayeti Ebu Davud (1-920) rivayet etmiştir, senedi sahihtir, ikinci rivayet imam Ahmed'in Müsn«Tindedir (1/244), senedi hasendir. Heysemî, Mectnau'z-Zevâid'de (3/256) kaydetmiş, İmam Ahmed'e nisbet etmiş ve "Râvileri Sahih râvileridir." de-mİştîr.
[677] Buharı, 25/139. Ebu Hassân'ın ismi Müslim b. Abdullah'tır. Müslim, onun yoluyla İbn Abbas'tan bu hadisten başka bir hadis rivayet etmiştir ki, Buharî'nin şartlarını taşımamaktadır. Hafız İbn Hacer diyor ki: Taberânî bu hadisi, Katâde yoluyla İbn Abbas'tan mevsûl olarak rivayet etmiştir. İbnü'l-Medînî, el-İiel adlı eserinde diyor ki: Katâde garîb bir hadis rivayet etti, bu hadisi —Hİşâm dışında— Katâde'nin arkadaşlarının hiç birinden öğrenmiş değiiiz. Bu hadisi Hİşam'm oğlu Muâz b. Hişâm'ın kitabından istinsah ettim. Ben ondan, o babasından, o da Katâde'den olmak üzere hadisi işitmedim. Ebu Hassan bana İbn Abbas'tan rivayet etti ki, Hz. Peygamber (s.a.) Mina'da kaldığı sürece her gece Kabe'yi ziyaret ederdi.
[678] Hafız îbn Hacer'in, Fethu'l-Bârî'deki kaydına göre Esrem anlatıyor: Ahmed'e: "Katâde'den öğrendiğin var mı?"
diye sordum. Bu hadisi söyledi ve: "Bunu Muaz'm kitabından yazdılar." dedi. "Burada bir adam var, hadisi Muaz'dan işittiğini iddia ediyor." dedim. Ahmed bunu inkâr etti.
Esrem bu sözüyle, İbrahim b. Muhammed b. Ar'ara'ya işaret etmiştir. Çünkü Taberânî, onun yoluyla ve bu senedle hadisi rivayet etmiştir.
[679] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/300-308.
1- Ebu Muhammed İbn Hazm, Haccetü'i-Vedâ adlı eserinde: "Hz. Peygamber (s.a.), insanlara hac yolculuğuna çıktığı vakit Ramazan'da yapılan bir umrenin, bir hacca bedel olduğunu bildirdi." demekle yanılmıştır. Bu, açık bir yanılgıdır. Çünkü bunu haccı bitirip Medine'ye döndükten sonra söylemiştir. Şöyle ki: Ensâr'dan Ümmü Sinan adında bir kadına Hz.
Peygamber (s.a.): "Seni bizimle birlikte haccetmekten alıkoyan nedir?" diye sordu. Kadın: "Bizim su taşıyan sadece iki devemiz vardı. Çocuğumun babası (yani kocam) ile oğlum birisi üzerinde hacca gittiler. Bize, üzerinde su taşıyacağımız bir deve bıraktı." diye cevap verince Hz. Peygam-, ber (s.a.): "O halde Ramazan gelince sen bir umre yap. Çünkü Ramazan'da yapılan bir umre, bir hac yerine geçer." buyurdu. Bu hadisi Müslim Sahih'inde bu şekilde rivayet etmiştir.[668]
Yine Medine'ye döndükten sonra Ümmü Ma'kıl'a da aynen bu sözü söylemiştir. Nitekim Ebu Davud, Yusuf b. Abdullah b. Selâm yoluyla onun ninesi Ümmü Ma'kıl'ın şöyle dediğini kaydeder: Allah Rasûlü (s.a.) Veda haccına çıktığında, bizim bir devemiz vardı. (Kocam) Ebu Ma'kıl onu Allah yoluna verdi. Bize bir hastalık bulaştı. Ebu Ma'kıl öldü. Allah Rasûlü (s.a.) hac yolculuğuna çıktı. Haccını bitirip dönünce yanına gittim. Bana: "Seni, bizimle çıkmaktan alıkoyan nedir?" diye sordu. Ben de şöyle cevap verdim: "Gerçekten biz de hazırlanmıştık. Ama Ebu Ma'kıl öldü. Bizim bir devemiz vardı. Hacca onunla gidecektik. Ebu Ma'kıl, onu Allah yoluna vasiyet etti." Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.): "Onunla hacca git-seydin ya? Zira hac, Allah yolunda yapılan bir ibadettir. Bu haccı bizimle yapmayı kaçırdığına göre Ramazan'da umre yap. Çünkü o, hac gibidir." buyurdu.[669]
2- Yine İbn Hazm'ın bir başka yanılgısı: Hz. Peygamber (s.a.) Zilkade ayının bitimine altı gün kala perşembe günü yola çıkmıştır, diyor. Yukarıda Hz. Peygamber'in (s.a.) beş gün kala, cumartesi günü yola çıktığı izah edilmiştir.
3- Taberî'nin Haccetü'l-Vedâ adlı eserinde kaydettiğine göre bazıları Hz. Peygamber'in (s.a.) cuma günü namazdan sonra yola çıktığını söyleyerek yanılmışlardır. Onları bu çirkin yanılgıya sevkeden husus hadiste geçen "altı gün kala" sözü olmuştur. Buradan hareketle sanmışlardır ki, bu ancak cuma günü yola çıkılmış olduğunda mümkün olur; çünkü kalan altı gün çarşamba günü tamam olmuştur ve Zilhicce'nin başlangıcının perşembe olduğunda şüphe yoktur. Bu, fahiş bir hatadır. Çünkü kuşkusuz bilinen o ki, Hz. Peygamber (s.a.) yola çıktığı gün Medine'de öğleyi dört rekât, Zülhuleyfe'de ikindiyi iki rekât kıldırmiştır. Nitekim Sahihayn'da bu şekilde sabittir.
Taberî, Haccetü'I-Vedâ'da bir üçüncü görüş olarak Hz. Peygamber'in (s.a.) cumartesi günü çıkmış olduğunu kaydetmiştir. Bu, Vâkıdî'nin tercihidir. Bizim de evvela tercih ettiğimiz görüş budur. Ancak Vâkıdî bu konuda şu üç yerde yanıldı: 1) Hz. Peygamber (s.a.) yola çıktığı gün öğleyi Zülhuleyfe'de iki rekât kıldırdı. 2) O gün öğle namazını müteakip ihrama girdi. Oysa Zülhuleyfe'de bir gece geçirdikten sonra ertesi gün ihrama girmişti. 3) Vakfe, cumartesi günü idi. Bunu ondan başkası söylememiştir. Bu açıkça bir yanılgıdır.
4- Kadı Iyaz (r.h.) ve başkaları Hz. Peygamber'in (s.a.) orada gusletmeden önce güzel koku süründüğünü ve sonra gusledince kokuyu yıkadığını söylemekle yanılmışlardır. Bu yanılgının kaynağı Sahih-i Müslim'de kaydedilen Hz. Âişe'nin (r.a.) şu sözlerinin gelişidir: "Allah Rasûlü'ne (s.a.) güzel kokular sürdüm. Daha sonra hanımlarını dolaştı. Sonra sabah ihrama girdi."[670]
Bu yanılgıyı, Hz. Âişe'nin "Allah Rasûlü'ne (s.a.) ihrama gireceği için güzel kokular sürdüm." sözü ile "Allah Rasûlü (s.a.) ihramlı iken O'nun saç ayrımlanndaki güzel kokunun parlaklığı hâlâ gözlerimin önünde" sözü reddeder. Hadisin bir metnine göre Hz. Âişe: "İhrama girdikten üç gün sonra telbiye getirirken" demiş ve bir metnine göre de "Allah Rasûlü (s.a.) ihrama gireceği vakit bulabildiği en güzel kokuyu sürünürdü. Daha sonra başında ve sakalında kokunun parlaklığını görürdüm." demiştir. Bütün bu metinler, Sahihsin metinleridir.[671]
Kadı Iyâz'ın delil gösterdiği İbrahim b. Muhammed b. Münteşir yoluyla onun da babasından Hz. Âişe'nin: "Ben Allah Rasûlü'ne (s.a.) güzel kokular sürerdim. Sonra hanımlarım dolaşır. Sonra sabah ihrama girerdi." sözünde ise ihrama girerken ikinci kez koku sürünmeyi meneden bir durum yok.
5- Ebu Muhammed İbn Hazm Hz. Peygamber'in (s.a.) öğleden önce ihrama girdiğini söylemekle yanılmıştır. Bu açık bir yanılgıdır. Hiçbir hadiste rivayet edilmemiştir. Oysa Hz. Peygamber (s.a.) öğle namazını müteakip namaz kıldığı yerde niyetlenip ihrama girmiş ve telbiye getirmiş, sonra devesine binmiş, devesi üzerinde telbiye getirerek Beydâ tepesinin doruğuna çıkmıştır. Bu, kesinlikle öğle namazından sonraydı. En iyi Allah bilir.
6- Yine İbn Hazm'ın bir başka yanılgısı: Hz. Peygamber (s.a.) kendisiyle birlikte kurbanlık şevketti, ama bu, nafile kurbanlıktı, diyor. Bu görüş, onun imamlardan ayrıldığı "kıran yapanın kurban kesmesi gerekmez. Yanhzca temettü' yapana gerekir" görüşüne dayanmaktadır. Bu görüşün tutarsızlığı yukarıda anlatıldı.
7- Şu görüşleri ileri sürenler de yanılmışlardır:
a) Hz. Peygamber (s.a.) ihrama girerken belli bir hac şekli tayin etmedi, mutlak bıraktı.
b) Tek umre yapmaya niyetlendi, onunla temettü' yaptı. Kadı Ebu Ya'lâ, Muğrtî sahibi (İbn Kudâme) ve başkaları bu görüşü savunmuşlardır.
c) Sırf bir hac yapmaya niyetlendi, beraberinde umre yapmadı.
d) Umreye niyetlendi, sonra ona haccı da ilâve etti.
e) İfrâd haccına niyetlendi. Sonra daha ilerde ona umreyi de ili etti. Bu, O'na özgü şeylerdendir.
Bunların dayanakları ve bu konuda hangi görüşün ne sebeple doğru olduğu yukarıda anlatıldı.
8- Ahmed b. Abdullah et-Taberî, Haccetü'l-Vedâ adlı eserinde: "Hac kafilesi yolun bir yerine vardıklarında Ebu Katâde bir yaban eşeği avladı. Kendisi ihramlı değildi. Hz. Peygamber (s.a.), o hayvanın etinden yedi." derken yanılmıştır. Çünkü bu olay, Buharî'nin de rivayet ettiği üzere Hu-deybiye umresinde olmuştu.
9- Bazılarınca ileri sürülen ve Taberî tarafından hikâye edilen: "Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'ye salı günü girdi." sözü bir hatadır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'ye Zilhicce'nin dördüncü günü sabahı pazar günü girmiştir.
10- Kadı Ebu Ya'lâ ve öğrencileri gibi, "Hz. Peygamber (s.a.) tavaf ve sa'y yaptıktan sonra ihramdan çıktı." diyenler yanılmışlardır. Bu yanılgının dayanağı yukarıda açıkladığımız üzere Muâviye'nin yahut ondan rivayette bulunan râvinin yanılarak: "Muâviye, (Veda) haccmda Merve tepesinde enli bir bıçakla Allah Rasûlü'nün (s.a.) saçlarını kısalttı." demiş olmasıdır.
11- "Hz. Peygamber (s.a.) tavaf sırasında Rükn-i Yemânî'yi öperdi."diye iddia edenler de yanılmışlardır. Hz. Peygamber'in (s.a.) öptüğü Hacer-i Esved'dir. Ona Yemânî adı vermiştir. Çünkü ona Yemânî, onunla diğerine Yemâniyyân denirdi. Bu yüzden râvilerden biri doğrudan doğruya ondan Yemânî diye sözetmiştir.
12- Ebu Muhammed İbn Hazm'ın fahiş bir hatası: Hz. Peygamber'in (s.a.) sa'y sırasında (ilk) üç turda remel yaptığını, dört turda ise normal yürüdüğünü söylüyor. Bu yanılgıdan daha tuhafı da kendisinden başka bir kimsenin söylemediği bu görüş üzerinde ittifak sağlandığını söyleyerek düştüğü yanılgıdır.
13- Hz. Peygamber'in (s.a.) gidiş-gelişini bir kere sayarak Safa-Merve arasında on dört tur yaptığını iddia edenlerin yanılgıları. Bunun tutarsızlığı yukarıda açıklandı.
14- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban bayramının birinci günü sabah namazım vaktinden önce kıldırdığını iddia edenlerin düştükleri yanılgı. Bu yanılgının dayanağı îbn Mes'ûd'un: "Hz. Peygamber (s.a.) kurban bayramının birinci günü sabah namazını zamanından önce kıldırdı." sözüdür.[672] Oysa İbn Mes'ûd bu sözle, Hz. Peygamber'in (s.a.), her zaman sabah namazını kıldırmak âdeti olduğu vakitten önce, o gün acele ederek daha erken vakitte kıldırmış olduğunu kasdetmektedir. Bu şekilde yorumlama şarttır. İbn Mes'ûd hadisi ancak bunu gösterir. Sahih-i Buharî'dt onun şöyle dediği kaydedilir: "Şu iki namaz (mutad) vakitlerinden çevrilmiştir: Akşam namazı insanlar Müzdelife'ye geldikten sonra, sabah namazı İse tan yeri ağarırken kılınır."[673] Veda haccmı anlatan Câbir hadisinde: "Sabah iyice ortaya çıkınca sabah namazım bir ezan ve bir kametle kıldırdı." cümlesi yer almaktadır. [674]
15- Gerek Hz. Peygamber'in (s.a.) arefe günü öğle ile ikindiyi ve o gece akşamla yatsıyı iki ezan, iki kametle kıldırdığını söyleyenler, gerek hiç ezan okutmaksizm iki kamet getirterek iki namazı kıldırdığını söyleyenler ve gerekse iki namazı birleştirerek bir tek kametle kıldırdığını söyleyenler hep yanılmışlardır. Doğrusu, iki namazı bir tek ezan okutarak ve her namaz için kamet getirterek kıldırmıştır.
16- "Hz. Peygamber (s.a.) Arafat'ta iki konuşma yaptı. Bu konuşmalar arasında oturdu. Birinci konuşmayı yapıp oturduktan sonra müezzin ezan okudu. Ezan bitince Hz. Peygamber (s.a.) ikinci konuşmasına başladı. Konuşmayı tamamlayınca müezzin namaz için kamet getirdi." iddiasında bulunanlar da yanılgıya düşmüşlerdir. Hiçbir hadiste asla böyle bir şey gelmemiştir. Câbir hadisi açıktır: Hz. Peygamber (s.a,) konuşmasını tamamlayınca Bilâl ezan okudu ve namaz için kamet getirdi. Hz. Peygamber (s.a.) öğle namazını konuşma yaptıktan sonra kıldırdı.
17- "Hz. Peygamber (s.a.) konuşma yapmak üzere yüksek bir yere çıkınca müezzin ezan okudu. Ezan bitince ayağa kalktı ve konuşma yaptı." diyen Ebu Sevr de yanılmıştır. Bu açık bir yanılgıdır. Çünkü ezan, konuşmadan sonra okunmuştur.
18- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban bayramı gecesi Ümmü Seleme'yİ önden gönderdiğini ve ona sabah namazında Mekke'de kendisine gelmesini buyurduğunu rivayet edenler de yanılmıştır. Bunun açıklaması yukarıda geçti.
19- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban günü ziyaret tavafını geceye ertelediğini iddia edenler yanılmışlardır. Yukarıda bunun açıklaması ve geceye ertelediği tavafın veda tavafı olduğu anlatıldı. Bu yanılgının dayanağı — Allah daha iyi bilir ya— Hz. Âişe'nin: "Allah Rasûlü (s.a.) ifâza (ziyaret) tavafını günün sonunda yaptı" sözü olsa gerektir. Abdurrahman b. Kasım, babası yoluyla Hz. Âişe'den böyle rivayet etmiş ve onun sözünü manayı esas alarak aktarmıştır. Ziyaret tavafım geceye ertelediği söylenmiştir.
20- "Hz. Peygamber (s.a.) bir kere gündüz ve bir kere de hanımlarıyla birlikte geceleyin olmak üzere iki ifâza tavafı yaptı." diyenler de yanılmışlardır. Bu yanılgının dayanağı Ömer b. Kays'm, Abdurahman b. Kasım —babası Kasım— Hz. Âişe senediyle rivayet ettiği şu hadistir: Hz. Peygamber (s.a.) ashabına kurban günü Kabe'yi öğle vakti ziyaret etmeleri için izin verdi, onlar da böyle yaptılar. Allah Rasûlü (s.a.) ise hanımlarıyla birlikte geceleyin ziyaret etti.[675]
Bu hatadır. Hz. Âişe'den gelen sahih rivayette bunun aksi, yani Hz. Peygamber'in (s.a.) gündüz vakti bir tek ifâza tavafı yaptığı belirtilmiştir. Bu gerçekten tehlikeli bir yoldur, taklidin kuyruklarına yapışan zayıf ilim idamları bu yolu tutmuşlardır. En iyi bilen AUah'tır.
21- Hz. Peygamber'in (s.a.) kurban günü kudüm tavafı yaptığını, daha sonra da ziyaret tavafı yaptığını söyleyenler yanılmışlardır. Bu görüşün dayanağı ve tutarsızlığı yukarıda anlatıldı.
22- Bu tavafla birlikte o gün Hz. Peygamber'in (s.a.) sa'y yaptığını iddia edip delil olarak da kıran haccı yapan kimsenin iki sa'y yapması gerektiğini ileri sürenler yanılmışlardır. Bunun tutarsızlığı ve Âişe ile Câ-bir'in —Allah onlardan razı olsun— söyledikleri üzere Hz. Peygamber'in (s.a.) bir tek sa'ydan başka sa'y yapmadığı yukarıda anlatıldı.
23- Ağır basan görüşe göre Hz. Peygamber (s.a.) kurban günü öğle namazını Mekke'de kıldırdı diyenler de yanılmışlardır. Doğrusu yukarıda da geçtiği üzere bu namazı Mina'da kıldirmıştır.
24- Hz. Peygamber'in (s.a.) Müzdelife'den Mina'ya giderken Muhassir vadisinde hızlanmadığını ve bunun çöl Araplarınm işi olduğunu söyleyenler yanılmışlardır. Bı* yanılgının dayanağı İbn Abbas'm şu sözleridir: Hayvanı koşturmak çölde yaşayan köylüler tarafından başlatıldı. İnsan kalabalığının iki kenarında duruyorlardı. Geniş karınlı ağaç çanakları, sopaları ve ok kuburlarını hayvanlarına asmışlardı. Akın ettikleri vakit bunlar sallanıp birbirine vurarak ses çıkarıyorlardı. Böylece insanları ürkütüyorlardı. Allah Rasûlü (s.a.) gözüktü. Kulak kökü omuz oynağına temas edecek kadar devesinin başını, yavaşlatmak amacıyla kendisine doğru çekmiş bir vaziyette: "Ey insanlar! Ağır olunuz!" buyurdu. Bir rivayete göre ise: "İyilik atlan, develeri koşturmakta değildir. Ağır olunuz!" buyurdu... (îbn Abbas devamla diyor ki:) Hz. Peygamber (s.a.) Mina'ya gelinceye kadar devesinin ön ayaklarının yukarı kalktığını görmedim. Bu hadisi Ebu Da-vud rivayet etmiştir.[676] Bundan dolayı hadisi Tavus ile Şa'bî münker saymışlardır. Şa'bî diyor ki: "Bana Üsâme b. Zeyd'in haber verdiğine göre kendisi Allah Rasûlü (s.a.) ile birlikte Arafat'tan yola çıkmış, Müzdelife'ye varıncaya kadar Hz. Peygamber'in (s.a.) devesi koşmak için ayağını yukarı kaldırmamıştır. Fazl b. Abbas'm bana aktardığına göre de kendisi Müzde-life'de Allah Rasûlü'nün (s.a.) terkisinde imiş; Hz. Peygamber (s.a.) şeytan taşlayıncaya kadar, devesi koşmak için ayağını yukarı kaldırmamış." Atâ: "Hız yapmayı bunlar icad ettiler. Güya tozdan sakınmak istiyorlar." demektedir. Bu yanılgının kaynağı, Arafat'tan ayrılırken çöl Araplarınm ve kaba adamların yaptıkları hız ile Muhassir vadisinde yapılan hızın birbirine karıştırılmasıdır. Çünkü orada yapılan hız bid'attir. Allah Rasûlü (s.a.) bunu yapmamış, aksine yasaklamıştır. Muhassir vadisinde yapılan hız ise sünnettir. Câbir, Hz. Ali b. Ebu Tâlib ve Abbas b. Abdülmuttalib —Allah onlardan razı olsun— Allah Rasûlü'nün (s.a.) (s.a.) böyle yaptığını aktarmışlardır. Hz. Ömer İbnü'l-Hattab (r.a.) da böyle yapmıştır. İbn Zübeyr hayvanım alabildiğine dörtnala koştururdu. Hz. Âişe ve başka sahabîler de böyle yapmışlardır. Bu konuda olumsuz bakanların değil, olumlu bakanların sözü geçerlidir. En iyi Allah bilir.
25- Tavus ve başkaları yanılgıya düşerek demişler ki: Hz. Peygamber (s.a.) Mina gecelerinde, her gece Kabe'yi ziyarete giderdi. Buharî, Sahih'-inde "Ebu Hassan yoluyla îbn Abbas'tan aktarıldığına göre; Hz. Peygamber (s.a.), Mina günlerinde Kabe'yi ziyarete giderdi." demektedir.'[677] Bü hadisi rivayet eden İbn Ar'ara anlatıyor: Muaz b. Hişâm "Bunu babamdan işittim" diyerek bir kitap verdi, ama okumadı. Bu kitapta Ebu Hassan yoluyla îbn Abbas'tan şöyle bir rivayet yer almaktaydı: "Allah Rasûlü (s.a.) Mina'da kaldığı süre içinde her gece Kabe'yi ziyaret ederdi." Hiç kimsenin bu konuda ona muvafakat ettiğini görmedim. İbn Ar'ara'nın sözleri bitti...[678]Sevrî bu hadisi Cami' adlı eserinde Tâvus'un oğlu aracılıyla Tâ-vus'tan mürsel olarak rivayet etmiştir.
Bu bir yanılgıdır. Çünkü Hz. Peygamber (s.a.) ifâza tavafını yaptıktan sonra Mekke'ye dönmemiş, veda zamanına kadar Mina'da kalmıştır. En iyi bilen Allah'tır.
26- Gerek Hz. Peygamber (s.a.) iki defa veda etti diyenler, gerekse şöyle diyenler yanılmışlardır: Hz. Peygamber (s.a.) Mekke'yi, giriş ve çıkışlarında daire içine aldı. Zîtuvâ'da geceyi geçirdi. Sonra Mekke'nin üst kısmından şehre girdi. Sonra aşağı tarafından çıktı. Sonra Mekke'nin sağ tarafından Muhassab'a döndü. Böylece daire tamam oldu. -
27- Muhassab'tan Akabe sırtına geçtiğini iddia edenler yanılmışlardır.
İşte bütün bunlar yanılgılardır. Gerek tafsilatlı, gerekse toplu olarak bunlara karşı uyardık. Başarı yalnız Allah'tandır. [679]
[668] Ebu Davud, 1256.
[669] Ebu Davud, 1988, 1989; Tirmizî, 939; Dârimî, 2/15. RâvÜeri sikadır.
[670] Müslim, 1192. "Üç günden sonra" rivayetini Nesâî (5/140-141) rivayet etmiş olup senedi sahihtir.
[671] Müslim, 1189 (38), 1190 (39, 41, 44).
[672] Buharî, 25/99; Müslim, 1289.
[673] Buharî, 25/97.
[674] Müslim, 1218.
[675] Beyhakî, Sünen, 5/144. Yukarıda geçti.
[676] Birinci rivayeti Ebu Davud (1-920) rivayet etmiştir, senedi sahihtir, ikinci rivayet imam Ahmed'in Müsn«Tindedir (1/244), senedi hasendir. Heysemî, Mectnau'z-Zevâid'de (3/256) kaydetmiş, İmam Ahmed'e nisbet etmiş ve "Râvileri Sahih râvileridir." de-mİştîr.
[677] Buharı, 25/139. Ebu Hassân'ın ismi Müslim b. Abdullah'tır. Müslim, onun yoluyla İbn Abbas'tan bu hadisten başka bir hadis rivayet etmiştir ki, Buharî'nin şartlarını taşımamaktadır. Hafız İbn Hacer diyor ki: Taberânî bu hadisi, Katâde yoluyla İbn Abbas'tan mevsûl olarak rivayet etmiştir. İbnü'l-Medînî, el-İiel adlı eserinde diyor ki: Katâde garîb bir hadis rivayet etti, bu hadisi —Hİşâm dışında— Katâde'nin arkadaşlarının hiç birinden öğrenmiş değiiiz. Bu hadisi Hİşam'm oğlu Muâz b. Hişâm'ın kitabından istinsah ettim. Ben ondan, o babasından, o da Katâde'den olmak üzere hadisi işitmedim. Ebu Hassan bana İbn Abbas'tan rivayet etti ki, Hz. Peygamber (s.a.) Mina'da kaldığı sürece her gece Kabe'yi ziyaret ederdi.
[678] Hafız îbn Hacer'in, Fethu'l-Bârî'deki kaydına göre Esrem anlatıyor: Ahmed'e: "Katâde'den öğrendiğin var mı?"
diye sordum. Bu hadisi söyledi ve: "Bunu Muaz'm kitabından yazdılar." dedi. "Burada bir adam var, hadisi Muaz'dan işittiğini iddia ediyor." dedim. Ahmed bunu inkâr etti.
Esrem bu sözüyle, İbrahim b. Muhammed b. Ar'ara'ya işaret etmiştir. Çünkü Taberânî, onun yoluyla ve bu senedle hadisi rivayet etmiştir.
[679] İbn Kayyim el-Cevziyye, Za’du’l-Mead, İklim Yayınları: 2/300-308.