seymanur K
Mon 18 July 2011, 05:00 pm GMT +0200
Peygamberin Göz Yaşları
Resûlüllah, Mûte'de gerçekleşenlerden haberdar olunca, Bilâl'e ezan okutarak Müslümanların mescitte toplanmalarını istedi. Çok sayıda kişi mescitte toplanınca minbere çıktı. Kendisine ulaşan haberi bildirdikten sonra doğruca Cafer'in evine gitti. Cafer'in eşi Esma binti Ümeys saygı ve sevgiyle kendisini karşıladı. Re-sulüllah'ı üzgün görünce 'Anam babam sana eda olsun Ey Allah'ın Resulü.' Seni üzüntülü görüyorum. Ne oldu?' diye sordu. Resûlüllah, Cafer'in çocuklarını istedi. Çocuklar koşup geldiler. Resûlüllah çocukları kucağına oturtup sevmeye başladı. Cafer'in iki çocuğunu da koklayıp öpüyor, başlarını okşuyordu. Bunları yaparken bir yandan da sessizce ağlıyordu. Gözyaşlarına engel olamıyordu. Esma gördükleri karşısından meraklandı; 'Anam babam sana jeda olsun Ey Allah'ın Resulü.' Seni üzüntülü görüyorum. Ne oldu? Yoksa sana kötü bir haber mi ulaştı?' Resûlüllah haberi verdi: "Cafer bugün şehit oldu'. Esma çığlık attı ve ağlamaya başladı. Durumdan, mescitte Resulüllah'ı dinleyen kocaları aracılığıyla haberdar olan komşu kadmları koşup geldiler, Esma'nın üzüntüsüne ortak oldular. Resulüllah Esma'dan sabırlı olmasını istiyordu, ama yatıştırıcı sözler söylerken kendisi de ağlıyordu. Cafer'in büyük oğlu Abdullah anlatıyor: 'Resulüllah benim ve kardeşimin başını ok-şarken, ben O'nun yüzüne bakıyordum. Gözlerinden süzülen yaşlar sakalından akıyor, üzerimize damlıyordu. [20]
Resulüllah bir süre sonra Cafer'in evinden ayrılıp, kendi evine gitti. Kızı Fâtı-ma ve eşlerine seslenip, Cafer'in ailesi için yemek hazırlamalarını söyledi. Büyük acılan karşısında Esma ve çocuklarını yalnız bırakmamalarını da istedi. Sonra evden çıkıp mescide yöneldi. Yolda Zeyd'in küçük kızı ile karşılaştı. Boynu bükük bir halde kendisine bakan çocuğu eğilip kucağına aldı. Tekrar ağlamaya başladı. Resulüllah'ı hiç bu kadar üzüntülü görmemiş Sâ'd b. Ubâde şaşırdı ve 'Ey Allah'ın Resulü! Nedir bu hal?' diye sorduğunda, yaşlı gözleriyle Sâ'd'a bakıp 'Bu sevgilinin sevgilisine özlemidir [21] dedi.
Resulüllah şehitler için gıyabî cenaze namazını kıldırdı. Tüm Medine'yi bir matem havası sardı. Kısa süre önce Kureyş'in üç ünlü komutanı saflarına katılmış olmasının sevincine doyamadan, üç kahramanlarım, üç kardeşlerim kaybetmişlerdi. Resulüllah ve ailesindeki üzüntü daha fazlaydı, çünkü yeğenini ve yıllarca oğlu olarak andığı kişiyi kaybetmişti. Fakat ertesi günü Müslümanlara bildirip buruk bir sevinç dalgasının esmesine neden olan rüyası acılarını biraz olsun dindirdi. Şehitleri rüyasından cennette gezerken görmüştü.
Medine'deki matem dolu günleri takiben ordu Medine'ye döndü. Resulüllah, katırına bindirdiği Cafer'in oğlu Abdullah'la birlikte orduyu karşıladı. Halk da orduyu karşılamak için yola çıkmıştı. Ancak halktan bazı kimseler önlerinden geçen mücahitlerin üzerine toprak savurup 'Ey kaçaklar! Şehit olmadan kaçıp geldiniz' diyerek sitemlerini bildiriyorlardı. Mücahitler bu tepki karşısında üzülüp, utandılar. Ne diyeceklerini bilemiyorlardı. Resulüllah'm sözleri yardımlarına yetişti; 'Hayır onlar kaçak değiller. Onlar zamanı gelince tekrar dönüp savaşacak olanlardır', sonra orduya dönüp 'Sikler Allah yolunda döne döne savaşanlarsınız [22] dedi ve dua edip, her birini kutladı.
Mûte savaşı düşmanı toptan imha etme veya yenilgiye uğratma ile sonuçlanmasa bile, Müslümanlar için bir başarı oldu. Üç bin kişilik bir ordu ile yüz binlerce askerin oluşturduğu profesyonel bir orduya karşı sadece 13 şehit vererek savaşmışlar ve düşmanı geriletmeyi başarmışlardı. Düşmanın kaybı çok daha fazlaydı.
[20] Vakıdî, Meğazi, 11/766.
[21] Ibn Sâ'd, et~Tabakatû'l-Kübra, IIV47
[22] Ibn Hişam, es-Siretun-'Nebeviyye, IV/24; Vakıdî, Meğazi, 11/765; Ibn Sâ'd, et-Tabakatü'l-Kübra, 11/129.