- Peygamberimiz'in yetiştirdiği yöneticilerden örnekler..

Adsense kodları


Peygamberimiz'in yetiştirdiği yöneticilerden örnekler..

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
ehlidunya
Tue 29 June 2010, 06:28 pm GMT +0200
Peygamberimiz'in yetiştirdiği yöneticilerden örnekler..
 
 
İnsanlığın hedefinde Kutlu Doğum'unu kutladığımız Zat'ın gösterdiği örnek anlayış, yaşadığı sosyal adalet söz konusudur. İnsanlık ulaşabilirse bu hedefe kurtulacak, benimseyebilirse o muhteşem anlayışı mutluluğa erecektir.

Bu sözlerimizin boşta kalmaması için örnek hayattan bazı misaller arz edelim. Bakalım yirmi birinci asır insanının hedefinde kim var, birlik beraberliği, huzur ve saadeti hangi anlayışın özünde bulması söz konusu görelim.

Misallere "Müslüman'ın derdiyle dertlenmeyen bizden değildir!" diyen Kutlu Doğum sahibinin çevresinin derdiyle dertlenme örneğinden başlayalım isterseniz. Sonra yetiştirdiği yöneticilerinin bu anlayışa ne kadar sahip çıkıp bağlı kaldığına bakabiliriz.

Bir Kurban Bayramı sabahı namazdan sonra geldiği evinde Efendimiz'e erkenden hazırlanmış kurban eti takdim ederler. Tebessüm eden yüzünde bir tereddüt işareti dolaşır:

- Şu anda çevremizdeki komşularımız da et yiyorlar mı? diye sorar.

- Hayır, derler, biz herkesten önce sizin için hazırladık. Önce siz yiyin, sonra onlara göndereceğiz!

Elinin ucuyla önündeki tabağı öteye iterken şöyle der:

- Götürün bu tabağı önümden. Komşumun yemediğini yemem, giymediğini de giymem. Ne zaman komşularımızın bacalarından et piştiğini gösteren dumanlar yükselirse o zaman getirin, onlarla birlikte et yiyebilir, onlarla birlikte bayram yaparım!.

Bu, Kutlu Doğum sahibinin, komşularının yemediğini yemeyişinden, yani onların derdiyle dertlenmesinden bir misal.

Bir misal de O'nun halifesi Hazreti Ömer'den verelim. Bakalım yönettiği halkın haliyle nasıl halleniyor, gördüğü örneği nasıl benimsemiş bulunuyor.

Bir iftar sofrasında soğuk bal şerbeti ikram ederler. Bardağı dudağına değdirmesiyle çekmesi bir olur:

- Bu ne? der.. Ürkek sesle cevap verirler:

- Bal şerbeti, sizin için özel olarak hazırlatmıştık. Sert sesle sorar:

- Benim idare ettiğim halkım da şu anda soğuk suyla yapılmış bal şerbeti içebiliyor mu?..

- Nerede?.. derler. Onlar hele bir sıcak suyu bulsunlar!.. Kelimelere basarak konuşur:

- Ben, der, yönettiğim insanların yemediğini yemem, giymediğini de giymem. Götürün bu soğuk bal şerbetini, getirin halkımın içtiği sıcak suyu. Halkından ayrı yaşayan yöneticilerden olmaktan Allah'a sığınırım.

Bu da O'nun halifesinden bir misal. Bir misal de ordu kumandanından verelim.

Suriye taraflarında Rumlarla yapılan savaşta akşam olur, taraflar çarpışmaya ara verirler. Sıcak kumların üzerine sofralar serilir, açlıktan takatsiz düşmüş mücahitler kuru ekmek, sıcak su ile yanık hurmadan ibaret sofralarına yönelirler. Ancak kumandan Halid bin Velid'in sofrasında kuru değil yumuşak ekmek, sıcak değil soğuk su var. Hayretle sorar:

- Akşama kadar deve sırtında bekleyen bu ekmekleri güneş nasıl kurutmamış? Suyu nasıl ısıtmamış?. Derler ki:

-Biz bu ekmek ve suyu eştiğimiz kum çukurlarındaki nemli zeminde sizin için sakladık!.

- Askerlerimin sofrasında da böyle yumuşak ekmek, soğuk su var mı? diye sorar.

- Hayır, derler. Onların sofrasında, deve üzerinde kurumuş ekmek, ısınmış su var! Kumandan hiddetlenir:

- Kaldırın bu yumuşak ekmekle, soğuk suyu. Bana askerimin yediği kuru ekmekle, içtiği sıcak suyu getirin. Savaşta birlik olup da yemekte ayrılan kumandanlardan olmaktan Allah'a sığınırım!. Bizim önek aldığımız zatlar böyle yapmıyorlardı, biz de yapmayız.

1439. doğum yılını kutladığımız Zat'ın anlayışından örnekler sunarken bir daha anlıyoruz ki, insanlık bu ideal hedefe henüz varamamış, komşusu açken tok olarak uyuyan bizden değildir, dert ortaklığına henüz ulaşamamıştır. Ulaşırsa aradığı birlik beraberliği bulacak, komşusunun derdiyle dertlenme kahramanlığını göstermiş olacaktır