- Peygamberimizin Ümmetine Evvelkilerin Ve Sonrakilerin İlimleri

Adsense kodları


Peygamberimizin Ümmetine Evvelkilerin Ve Sonrakilerin İlimleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 5 January 2010, 10:14 pm GMT +0200
Peygamberimizin Bir Özelliği De, Ümmetine Evvelkilerin Ve Sonrakilerin İlimlerinin Verilmiş, İlim Hazinelerinin Kendilerine Açılmasıdır.

Evet, Peygamberimiz´in bir özelliği de, O´nun ümmetine evvelkile rin ve sonrakilerin ilimlerinin verilmiş ve ilim hazînelerinin kendilerine açılmış olmasıdır. Keza bu ümmete İsnâd ilmi, Ensâb İlmi, îrâb ilmi gibi ilimler de verilmiş ve hiç bir ümmette görülmemiş bir şekilde çeşitli ko nularda ve çok sayıda kitaplar vücûde getirilmiştir. Bu ümmetin âlimleri, "îsrâîl Oğullarının Peygamberleri Gibi" olmuştur. [223]

Peygamber Efendimiz´in Tevrat ve İncil´de adının geçtiğine dâir olan bölümde: "...Öyle bir peygamber ki, O´nun ümmetine, evvelkilerin ve sonrakilerin ilimleri verilmiştir" anlamındaki hadîs zikredilmiştir.

Burada da Ebâ Zür´a´nın Târih´inde Şefi bin Mâti´ el-Esbahî´den naklettiği haberi kaydedelim. Şefi demiştir ki: "Bu ümmette her şey keşfedilecektir. Hatta yerin dibindeki hazîneler bile bu ümmete açıla caktır."

îbni Hazm da, bu ümmetin özellikleri beyanında şöyle demektedir: "Aklı, adaleti ve mürüveti yerinde olan sika râvîlerin, yine bu vasıfta olan diğer râvîlerden naklederek Peygamber´in hadislerini koruyup sonraki nesillere aktarması ve bu suretle sünnete hizmet etmeleri; Yüce Allah´ın sırf bu ümmete nasîb buyurduğu büyük bir özelliktir. Geçmiş ümmetlerden hiç birinin, böyle hafızları yoktu..." [224]

îmâm-ı Nevevî de el-Takrîb adlı kitabında şöyle demektedir: "îsnâd, yâni Peygamberimiz´in hadîslerini naklederken senede itibâr ve îtinâ göstermek, bu ümmete mahsûs bir keyfiyettir! Önceki ümmetlerde böyle bir şey yoktu."

Ebâ Ali el-Cübbâi de bu konuda şöyle der: Yüce Allah, bu ümmete üç büyük hususiyet (özellik) vermiştir. Bunlardan biri, Isnâd, biri Ensâb, bir diğeri de Irâb ilmidir."

Mâliki îbni Arabi de Tirmizl´nin Sünen´i üzerine yazdığı şerhde şöyle demektedir: "Bizden önceki ümmetlerin hiç birinde, bu ümmetin âlimlerinde görülen kitâb tasnif etme, yazılan kitapların ve çeşitli ilmî konuların esaslı bir şekilde araştırılıp tahkik ve tedkik edilmesinde a-labildiğine derinleşme ve bu hususlar, asla ve asla mevcûd değildi. Bu, sâdece bu ümmetin âlimlerine verilmiş çok büyük bir özelliktir."[225]





[223] Bu mealde söylenen ve ileri sürülen rivayetler sahih olmayıp mevzûdurlar

[224] Bu, çok yerinde ve doğru bir tesbîttir. Zira hâlen yahûdîlerin ve hristiyanlann el lerindeki Tevrat ve İncil adındaki kitapları bile, bizim sahih hadîs kitaplarımızın sahib bulun dukları ısnâd gibi bir isnâddan mahrumdur!... Nerde kaldı ki, peygamberlerinin sünnetine sâhib bulunsunlar. Târih de bildirir ki, Tevrat ve İncîl kitapları, Mûsâ ve İsâ peygamberlerden asırlarca sonra bulunup konulmuş kitaplardır. Bugün, hiç bir kimse, mevcut Tevrat ve İncîllerin, Hz. Mûsâ ve İsa´ya inen kitapların aynı olduğunu ıddiâ edemez... Bunlar, çeşitli zamanlarda tahrif ve tağyîre uğramış kitaplardır.

[225] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/422-423.