- Peygamberimizin Diğer Bazı Özellikleri

Adsense kodları


Peygamberimizin Diğer Bazı Özellikleri

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Tue 5 January 2010, 02:42 pm GMT +0200

Peygamberimizin Diğer Bazı Özellikleri

ibni Seb´ demiştir ki: Peygamber´in (s.a.v.) bazı özellikleri de şun lardır: O abdest almak ister fakat su bulamazsa, ellerini uzatır, par maklarından akan su ile abdestini alırdı. [86] Akşam aç yatar, tok olarak sabahlardı. Hiç kimse O´nu, kuvvetiyle yenemezdi [87]

.O, Al lah´ın habibi, haîili ve kelimi olmuştur. Allah O´nunla, hiç bir meleğin ve peygamberin ayak basmadığı yüce bir makamda, Kâbekavseyn maka mında kelâm söylemiştir ve yeryüzü kendisi için durulmuştur."

Peygamber´in (s.a.v.) göğsünün açılması, vizrinin (sırtındaki yü künün) indirilmesi, zikrinin yükseltilmesi (adının Allah´ın adıyla birlik te anılması), gelmiş-geçmiş günahlarının bağışlandığına dair söz verilmesi, Allah´ın dostu olması, Adem Oğullarının efendisi ve bütün yaratılmışların en faziletlisi kılınması, bütün peygamberlerden ve me leklerden üstün kılınması, ümmetinin kendisine arzedüerek onların tamâmını görmüş olması, tâ kıyamete kadar ümmetinin içinde meydana gelecek olayların kendisine gösterilmesi, Besmele´nin, Fâtiha´nm, Ayetel Kürsfnin, Bakara Sûresi´nin sonundaki âyetlerin kendisine verilmesi, aynı zamanda âyet sayıları yüzü, iki yüzü geçen uzun ve mufassal Kur´ân sûrelerinin kendisine verilmiş olması gibi hususlarda, O´nun Ö-zellikleri arasında yer alırlar... Nitekim ilgili âyetlerde de buna dâir açık beyânlar bulunmaktadır. îşte inşirah sûresinin ilk âyetleri ki şu mealdedir: "Habîbim, biz senin göğsünü açmadık mı? Ve indirmedik mi senin üzerinden yükünü? Ki o, ağırlığından sırtını çatırdatmıştı. Ve se nin şanını yükseltmedik mi?" [88]

Fetih sûresinde de şöyle buyurmaktadır: "Biz sana apaçık bir fetih verdik! Tâ ki Allah senin günâhından, geçmiş ve gelecek olanı bağışla sın, bütün tasalarını giderip sana olan nimetini tamamlasın ve seni doğru bir yola iletsin!" [89]

Bezzâr, güzel bir senedle Ebû Hüreyre´den rivayet eder. O şöyle de miştir: Peygamber Efendimiz buyurdular ki: "Ben, diğer peygamberlere karşı altı şeyle üstün kılındım ki bunlar, başka hiçbir peygambere ve rilmemiştir. Şöyle ki:

1- Benim geçmiş bütün günahlarım bağışlanmış,

2- Ganimetler helâl kılınmış,

3- Ümmetim en hayırlı ümmet kılınmış, ,

4- Yeryüzü mescid ve tahûr kılınmış

5- Bana Kevser verilmiş,

6- Bir aylık mesafedeki düşmanlarıma korku salınmıştır. Varlığım elinde olana yemin ederim ki, sizin arkadaşınız, kıyamet gününde "Livâü´1-Hamd" adh sancağın sahibidir! Adem´den bu tarafa herkes onun gölgesinde bulunacaktır... [90]

Şeyh îzzüddln bin Asdüs-Selâm der ki: Allah Teâlâ´nın, O´nun gelmiş geçmiş günahlarının bağışlanmış olduğunu haber vermesi; O´nun bir Özelliğidir! Başka bir peygamber için böyle bir şey buyurulmamıştır. Nitekim mahşer yerinde diğer bütün peygamberlerin "nefsî, nefsî..." diye çağıracak olmaları da bunu göstermektedir."

Müfessir îbni Kesir ise, Tefsîr´inde fetih âyetini açıklarken şöyle demektedir: "işte bu, peygamber´in (s.a.v.) özelliklerinden birisi dir! O´nun bu özelliğine, diğer peygamberlerden hiç biri ortak değildir."

Taberânl, Beyhakı ve Ebû Nuaym îbni Abbas´tan şöyle rivayet e-derler: Peygamberimiz bir defasında buyurdular ki: "Ben, Rabbime mürâcât edip bir şey istedim. Fakat keşke böyle bir istekte bulunmamış olsaydım, diyordum... Dedim ki: "Ey Rabbim, benden önce gönderdiğin peygamberlerden öyleleri var ki, ölüyü diriltmiş... Bâzısına rüzgarı müsahhar kılmışsın (emrine vermişsin...)" Rabbim bana buyurdu ki: "Habîbim, seni yetim olarak bulup da barındırmadık mı? Seni yolunu şaşırmış bulub da yola kılavuzlamadık mı? Fakirdin de zengin kılmadık mı? Sırtını çökerten yükünü sırtından indirmedik mi? Zikir ve sânını çok yüce kılmadık mı?" Ben de Rabbim´e cevaben: "Evet, yâ Rabbi!" dedim." [91]

îbni Sa´d, Mücemmi´ bin Cariyeden nakleder. O şöyle der: Bizler, Hudeybiye´den dönüp Medineye doğru giderken Dacnân denilen bir yere geldiğimizde, bir çok kimselerin atlarım hızla sürerek Resûlüllah Efen-dimiz´e doğru ilerlediklerini ve ilerlerken de "Resûlüllah´a bâzı âyetler inmiş, onları dinleyip belleyelim!" dediklerini duydum... Tabu ben de a-tımı hızla sürerek Resûlüllah´ın yakınına vardım... Bir de ne görelim, Resûlüllah Efendimiz: "Biz sana, gerçekten açık ve büyük bir fetih ver dik..." mealindeki âyeti okumaktadır. Cebrail (a.s.), bu âyeti indirdiği zaman peygamberimizin fethini tebrik etmiş... Bizler de Peygamberi-miz´e tebriklerimizi sunduk..." [92]

îbni Cerır, îbni Ebû Hatim, Ebû Yâlâ, îbni Hıbbân ve Ebu Nuaym Ebû Saîd el-Hudrî´den rivayet ederler. O da Resûlüllah´tan rivayet eder: "Cebrail bana, Kur´ân´daki: "Biz, senin sânım yükseltmedik mi?" âyetiyle ilgili olarak geldi ve yüce Allah´ın: "Habîbim, ben zikredildiğim zaman sen dahi zikredilirsin" buyurduğunu tebliğ etti..."

îbni Ebû Hatim, Katâde´den yine bu âyetle ilgili olarak şöyle nak leder: Yüce Allah, O´nun adını ve şanını dünyâda ve âhirette yükselt miştir. Hiç bir hutbe okuyan, şehâdet getiren, ezan okuyan veya namaz kılan yoktur ki, "eşhedü enlâ ilahe illallah" dedikten sonra, "eşhedü enne Muhammeden resûlüllah!" diyerek O´nun adını anmamış ve yükseltme miş olsun!"

Ebû Nuaym de, Enes´ten şöyle nakletmiştir: Resûlallah(s.a.v.) bu yurdu: "Ben, Yüce Allah´ın samâvât (isrâ ve Mîrâc) ile olan emrini yerine getirdikten sonra şöyle bir münâcatta bulundum: "Ey Rabbim, benden Önceki peygamberlerine birtakım ikramlarda bulundun: îbrahîm´i Halil, Musa´yı Kelîm kıldın. Davud´a dağları müsahhar eyledin... Rüzgarı ve cinleri Süleyman´ın emrine verdin... Isâ için Ölüleri diriltiverdin... Bana olan ikramın nedir?" Rabbim bana hitaben buyurdu ki: "Habîbim, ben sana bütün bunlardan daha faziletli olanı vermedim mi? Ben anıldım mı, mutlaka sen de anılırsın! Sonra senin ümmetinin kalblerini Kur´ân´m hazînesi kılmadım mı? Baksana onlar, Kur´ân´ı ezberlerinden okumaktalar... Böyle bir ikram, daha Önceki ümmetlere nasîb olmuş değildir. Ayrıca sana, Arş´ımm hazînelerinden bir cümle lütfettim ki, siz o cümle ile Bana en güzel şekilde sığınır, Ben´den güç ve kuvvet istersi niz: "Lâ havle velâ kuvvete illâ billah!" dersiniz. (Allah´ım, senin bize vereceğin güç ve kuvvetten başka, güç ve kuvvet yoktur! Bize güç ve kuvvet ver, bizleri destekle) diyerek Bana sığınır, bu şekilde îmân ve güveninizi tazelersiniz..."

Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, yine bir hadîslerinde kendisine ve rilmiş bulunan altı Özellikten bahisle, bunun sonunda da: "...Ve aynı zamanda ümmetimin tamâmı bana arzedilmiştir. Ümmetimin âlimi ve câhili, hep bana gösterildi de ben onların hepsini tanıdım" buyurmuş tur.

Taberâni Huzeyfe bin Esîd´den nakleder. O şöyle der: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Dün akşam ümmetim bana arz olundu. Başından so nuna kadar bana gösterildi." Ben dedim ki: "Ey Allah´ın elçisi, şimdi yaratılmamış olanlar nasıl gösterildi?" Cevaben şöyle buyurdu: "Halen yaratılmamış olanlar dahi Öyle gösterildi ki, sizden birinizin arkadaşını tanıdığı gibi, onların her birini tanımış bulunuyorum." [93]

Dârekutnî ve Taberâni Büreyde´den rivayet ederler: Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Bana Öyle bir âyet indirildi ki, Süleyman (a.s.)´dan başka bir peygambere indirilmiş değildir. Bu âyet: "Bis-millâhirrahmânirrahîm!" âyetidir."

(tbni Merdûye de îbni Abbas´ın şöyle dediğini rivayet etmiştir: "Kur´ân´da bir âyet var, pek çok kimseler o âyetin Peygamberimiz´den bir de Süleyman peygamberden başkasına indirilmemiş olduğunu bilmez ler, îşte bu âyet: "Bismillâhirrahmânirrahîm!" âyetidir." [94]

Ebu Ubeyd ve tbni Durays, Kur´ân´m faziletlerine dâir yazdıkları kitablannda Ali bin Ebû Tâlib´in şöyle dediğini kaydetmişlerdir: "Aye-tel-Kürsî, Peygamber (s.a.v.) Efendimiz´e Arş´m altındaki hazîneden ve rilmiş bir âyettir! Bu âyet, sizin peygamberinizden önce herhangi bir peygambere verilmiş değildir." [95]

Ahmed, Taberâni ve Beyhakî´nin rivayetlerine göre ki bunu Huzeyfe rivayet etmektedir; Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Bakara Sûresi´nin sonundaki şu âyetler bana, Arş´m altındaki hazîneden veril miştir ve bunlar, benden önce hiç bir peygambere verilmemiştir."

(Imâm-ı Ahmed, benzeri bir rivayeti, Ebû Zerr´den nakletmiştir). [96]

Taberâni Ukbe bin Âmir´den rivayet eder. O şöyle der: "Bakara Sûresi´nin sonundaki "Amenerasûlü..." diye başlıyan iki âyeti çok oku maya (ve mânâsı üzerinde düşünüp onlardaki hakikatleri anlamaya) bakınız! Zira yüce Allah; Peygamber Efendimizi, kendisine bu âyetleri vermekle seçkin kılmıştır!"

Hâkim, Mâkil bin Yesâr´dan rivayetle Peygamber´in (s.a.v.) şöyle buyurduğunu nakleder: "Bana Fatiha Sûresi ve Bakara Sûresi´nin so nundaki âyetler, arş´ın altında verilmiştir. Fazladan olarak da Mufassal verilmiştir."

Müslim îbni Abbas´tan rivayet eder. O demiştir ki: Peygamber´e (s.a.v.) bir melek gelip: "Yâ Muhammed, sana iki büyük nuru müjdele mek için geldim, bunlar senden önce hiç bir peygambere verilmiş değil dir! îşte bu iki nûr: Fatiha Süresiyle, Bakara Sûresi´nin sonundaki âyetlerdir!" demiştir.

Beyhakî de Vasile bin el-Eska´dan şöyle rivayet eder, O demiştir ki: "Peygamber (s.a.v.) buyurdu: "Bana, Tevrat yerine yedi uzun sûre, Zebur yerine âyet sayıları yüz civarında olan sûreler, incil yerine de el-Mesânî verilmiştir. Fazladan olarak da el-Mufassal verilmiş bulunmaktadır!"

(îbni Cerır ile îbni Merdûye´nin îbni Abbas´tan olan rivayetleri ise şöyledir: "Kur´ân-ı Kerîm´deki: "Andolsun ki Sana, ikişerlerden yedi, bir de bu büyük Kur´ân´ı verdik!" [97] mealindeki âyetle ilgili olarak îbni Abbas; "Bu ikişerli yedi´den murâd, "Sebû´d-Tıvâl" denilen yedi uzun sûredir! Bunlar daha önce hiç bir peygambere verilmiş değildir. Sâdece Mûsâ (a.s.)´a, altısı verilmişti..."

(îbni Merdûye´nin naklettiği bir haberde ise, îbni Abbas´ın şöyle dediği kaydedilmiş bulunmaktadır: "Peygamberimiz´e yedi uzun sûre verilmiş bulunmaktadır. Bunlardan sâdece altısı, yalnız Mûsâ (a.s.)´a verilmiş idi. O ise, kendisine verilen levhaları yere koyduğu zaman, bunlardan ikisi gitmiş, dördü kalmıştır. [98]

Ebû Nuaym, el-Mârife adlı kitabında Abdurrahmân bin Ğa-nem´den şöyle nakleder: "Bizler, Peygamberin (s.a.v.) yanında oturu yorduk. O sırada biz, Mescid´de idik. Ansızın bir bulut meydana geldi ve Resûlüllah Efendimiz buyurdular ki: "Az önce bana bir melek inip dedi ki: "Ey Allah´ın elçisi, ne zamandan beri sana gelmek için Rabbim´den izin istiyordum. Nasîb şimdi imiş ve sana gelmiş bulunuyorum. Geliş sebebim ise, "Yüce Allah indinde, senden daha keremli ve daha şerefli bir kul olmadığını sana müjde etmektir!"[99]

Beyhakî ´nin rivayetine göre îbni Mes ´ûd şöyle demiştir: "Gerçekten Muhammed (a.s.), kıyamet gününde Allah´a karşı bütün yaratılmışların

en keremlisidir!"

Yine Beyhakl ´nin naklettiği bir habere göre, Abdullah bin Selâm da şöyle demiştir: "Allah indinde yaratılmışların en keremlisi, hiç şüphesiz Muhammed (a.s.)´ dır!"[100]




[86] Kabdaki suya elini sokar, bu su fazlasıyla bereketlenirdi.

[87] Otuz kişi kuvvetinde" olduğunu konuşurlardı. Rükane ile güreştiği zaman, ra­hatlıkla onu tepelemişti. Kimse O´nu yenemezdi

[88] İnşirah suresi, 1-4

[89] Fetih suresi, 1-2

[90] Şefaat Hadîsi´ndeki Hz. isa´ya âit ifâde de, bunun peygamberimize hâs olduğunu göstermektedir

[91] Bunu, Îbni Ebû Hatim de rivayet etmiştir.

[92] Müslümanların Hudeybiye Musâlehasından üzgün dönmeleri üzerine, onları sevinç ve sürûrâ gark eden Fetih Sûresi inmiş, Resûlüüah da bunu onlara ve bilhassa Ömer´e hitaben okumuştur

[93] Ben, bu hadîsin şahinlik veya zayıflık bakımından derecesinin ne olduğu hak­kında, bir bilgiye rastlayamadım. Kendiliğimden, derecesi ve hikmeti şudur, diye birşey söy lemek de istemiyorum.

[94] Besmele´nin fazîlesi hakkındaki bu mevkuf hadîsin sahih ofaması mümkündür

[95] Sahih hadîste, Bakara Sûresi´nin sonundaki âyetlerin Peygamberimiz´e Arş´ın altındaki hazîneden verildiği ve daha önce hiçbir peygambere verilmediğini bildirmiştir. Aye-tel-kürsî ile ilgili olarak da: ´Onun bir dili olup Arş´ın direği yanında Allah´ı takdîs ettiği" vârid olmuştur.

[96] Sahîh hadîste: "Bakara Sûresi´nin sonundaki iki âyeti, geceleyin okumanın kâfi olduğu" bildirilmiştir.

[97] Hicr suresi, 87

[98] el-Mesânî, Uzun Yedi Sûre´dir ki bunlar: Bakara, Af-İ imrân, Nisa, Mâide, En´âm, Araf, Enfâl Sûreleridir. (Enfâl Sûresi denilince, Berâe yâni Tevbe Sûresi de buna dâhildir.) el-Mufassal´in hakkında ihtilâf vardır. En meşhur olanı: Kâf Sûresinden itibaren Mufassal sayıldığıdır.

[99] Bunun ve bundan sonraki iki eserin doğruluğunda hiç şüphe yoktur. Elbette Peygamber Efendimiz´den daha keremli ve daha şerefli; Allah İndinde daha sevgili ve daha kıymetli bir kul yaratılmış değildir! Elbette yaratılmışların sultânı ve en üstünü, Peygamberi miz Muhammed (s.a.v.)´dir.

[100] Celaleddin es-Suyuti, Peygamberimizin Mucizeleri ve Büyük Özellikleri, Uysal Kitabevi: 2/379-384.