sumeyye
Mon 10 January 2011, 01:03 pm GMT +0200
Peygamberimizi Görerek İman Etmek
589. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
"Beni görerek iman edene ne mutlu! Beni göreni görene ne mutlu!"[573]
İzah
Peygamberimiz (s.a.v.) bu hadislerinde kendisini görerek iman edenlere, yani Sahabîlere, Sahabîleri görenlere, yani Tabiîne "Ne mutlu" diyerek onları övüyor. Gerek Sahabîler, gerekse onlardan sonraki nesil olan Tâbiîn gerçekten övülmeye layık kimselerdir. Sahabîler Allah ve Resulü uğrunda canlarını, mallarını, vatanlarını feda etmekten geri durmamışlardır. Ayrıca Peygamberimizin ilim mirasını kendilerinden sonraki nesle aktarmışlardır. Tabiîn de, onlardan aldıkları ilim emânetini kendilerinden sonraki nesle ulaştırmışlardır.
Acaba Peygamberimizi görmeden iman edenler için bir müjde söz konusu değil mi? Aslında onlar için Peygamberimizin daha büyük bir müjdesi vardır. O da şudur:
"Beni görüp de bana iman edene bir defa; beni görmeden iman edene de yedi defa müjdeler olsun!"[574]
Bu hadis, sonraki neslin Sahabîlerden daha faziletli olduğu mânâsına gelmez. Çünkü sonraki neslin hasenatlarından "es sebebü ke'l-fâil," yani "Sebep olan işleyen gibidir" kaidesi sırrınca Sahabîlerin hasenat defterine de kaydedilmektedir. Bu hadis, sadece bir hususta onlardan üstün olduklarını ifâde eder. O da Peygamberimizi görmeden, onun sohbetinde bulunmadan, mucizelerine şahit olmadan inanmaktır. Peygamberimizi görerek inanmaya nispetle daha zordur. Dolayısıyla böyleleri için müjde de daha fazladır.[575]
Allah'tan Dünya Ve Âhiret İçin Afiyet İstenmeli
590. Abdullah bin Büreyde (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) musibete uğramış birini gördü. Ona,
"Zannedersem sen Rabbinden sana verilecek cezanın hemen [dünyada] verilmesin istedin" dedi.
O kimse, "Evet" cevabını verdi.
Resûlullah (s.a.v.),
"Niçin Rabbinden afiyet istemedin ve 'Rabbimiz! Bize dünyada da, âhirette de iyilik ver. Ve bizi Cehennem azabından koru' demedin?" buyurdu.[576]
İzah
Tirmizi'de de, Enes'in (r.a.) şöyle bir rivayeti vardır:
Peygamber (s.a.v.) zayıflayarak kuş yavrusu kadar kalmış hasta birini ziyaret etti. Ona,
"Sen dua etmez miydin? Rabbinden afiyet istemez miydin?" diye sordu.
O kimse, "Ben, 'Allah'ım, âhirette bana vereceğin bir ceza varsa, bunu bana dünyada ver' derdim" cevabını verdi.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Sübhanallah! Sen buna güç yetiremezsin. 'Allah'ım, Bize dünyada da, âhirette de iyilik ver. Ve bizi Cehennem azabından koru' diyemez miydin?"[577]
Allah'a En Sevimli Olan İnsan Ve En Sevimli Amel
591. Ömer (r.a.) rivayet ediyor:
Bir adam Resûlullaha (s.a.v.) geldi ve "Yâ Resûlallah, insanlardan Allah'a en sevimli olan kimdir? Ve Allah'a en sevimli olan amel nedir?" diye sordu.
Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
"Allah'a en sevimli olan, insanlara en faydalı olandır. Allah'a en sevimli olan amel, bir sıkıntısını gidermek, borcunu ödemek veya karnını doyurmak suretiyle mü'mini sevindirmendir.
"Bir ihtiyacı için din kardeşimle beraber yürümem, bana şu Medine mescidinde bir ay i'tîkafa girmemden daha sevimlidir.
"Kim öfkesini yutarsa, Allah onun kusurlarını örter.
"Kim intikam almaya gücü yettiği halde öfkesini yenerek intikam almaktan vaz geçerse, Allah kıyamet gününde onun kalbini ümitle doldurur.
"Kim ihtiyacı görülünceye kadar kardeşiyle beraber yürürse, ayakların kaydığı günde Allah onun ayaklarını sâbıt kılar."[578]
Hisseli Kurban
592. Abdullah bin Mes'ud (r.a.) Resûlullahın (s.a.v.) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
"Deve ve sığır kurban olarak yedi kişi için kesilebilir."[579]
İzah
Koyun ve keçi yalnız bir kişi tarafından kesilir. Sığır ve deveyi ise bir kişi kesebileceği gibi, hadiste de ifâde edildiği üzere yedi kişi de kesebilir. Bir insanın yalnız kendisi için aldığı bir sığıra kurban niyetiyle olmak şartıyla sonradan altı kişi daha ortak olabilir. Böyle bir kesimde eti terazi ile taksim etmek uygun olur.[580]
Akıllı Kimdir?
593. Şeddad bin Evs (r.a.) rivayet ediyor:
"Akıllı, nefsine boyun eğdiren ve ölümden sonrası için çalışandır. Âciz ise, nefsini kötü arzularında alabildiğince serbest bırakan ve Allah'a kuru ümitler besleyendir."[581]
İhlâs Sûresinin Fazileti
594. Ukbe bin Âmir (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.),
"Biriniz bir gecede Kur'ân'ın üçte birini okumaktan âciz midir?" buyurdu.
Oradakiler, "Ey Allah'ın Resulü, bir gecede Kur'ân'ın üçte birini okumaya kimin gücü yeter?" dediler.
Resûlullah,
"Siz İhlas Sûresini okumaktan âciz misiniz?" buyurdu.[582]
Peygamberimizin Bir Duası
595. Nâfi rivayet ediyor:
Abdullah bin Ömer (r.a.) bir mecliste oturunca mutlaka birkaç kelimelik bir duâ okurdu. Bunun sebebi kendisine sorulduğunda şöyle dedi:
Resûlullah (s.a.v.) bunlarla duâ edendi. Bunlar şöyledir:
"Allah'ım, işleyip önde gönderdiğim, henüz işlemeyip geride bıraktığım, gizli veya açıktan yaptığım Senin benden daha iyi bildiğin kusurlarımı bağışla.
"Allah'ım, beni Sana isyana engel olacak kadar Sana kulluk etmekle rızıklandır. Beni dünya musibetlerini kolay atlatabileceğim kadar kuvvetli imanla rızıklandır.
"Allah'ım, beni rahmetine ulaştıracak kadar bana Senden korkmayı nasip et.
"Gözümü, kulağımı benim için mübarek kıl ve beni ölünceye kadar onlardan istifâde ettir.
"Bana zulmedenlerden intikamımı al. Düşmanlarıma karşı yardımcı ol. Bana dinime zarar verici musibetler verme. İlmimi, çaba ve gayretlerimi sadece dünya için kılma."[583]
Hz. Ömer'in Allah'ın İrâdesine Uygun Düşen Görüşleri
596. Enes (r.a.) rivayet ediyor:
Ömer bin Hattab (r.a.) şöyle dedi:
"Üç şeyde Rabbim ile tevâfuk ettim. 'Ya Resûlallah, şu Makâm-ı İbrahimi namazgah edinsek dedim.' Allah Teâla şu âyeti indirdi:
'Müminlere, İbrahimin makamını namazgah edinin dedik.'[584]
"Resûlullaha, 'Yâ Resûlallah, hanımlarınız örtünseler. Çünkü sizin yanınıza iyiler de, kötüler de geliyorlar' dedim. Bunun üzerine Allah hicab âyetini indirdi:
'Peygamberin hanımlarından birşeyler istediğinizde perde arkasından isteyin. Hem sizin kalbiniz, hem de onların kalbi için bu daha temiz bir harekettir."[585]
"Resûlullaha (s.a.v.) Bedir Savaşında alınan esirlerin boynunun vurulmasını söyledim. O, Ashabıyla istişare etti. Onlar fidye karşılığında serbest bırakılmalarım istediler. Bunun üzerine Allah şu âyeti indirdi:
'Hiçbir peygambere yeryüzünde iyice kuvvetlenmedikçe esir alıp fidye karşılığında onları serbest bırakarak düşmanın kuvvetlenmesine sebep olması uygun düşmez."[586]
Ahirzaman İnsanları
597. Abdullah bin Abbas (r.a.) rivayet ediyor:
"Ahirzamanda yüzleri insana benzeyen, fakat kalpleri şeytan kalbi olan bir topluluk gelir. Bunlar kurtlara benzerler. Gönüllerinde rahmetin kırıntısı yoktur. Kan dökücüdürler. Hiçbir kötülükten sakınmazlar. Kendileri ile sözleşsen seni aldatırlar. Yanlarından ayrıldığında arkadan çekiştirirler. Sana konuştuklarında yalan söylerler. Kendilerine güvendiğinde sana hıyanet ederler. Çocukları şımarık ve hayasızdır, gençleri sinsidir. Yaşlıları hiçbir iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmazlar. Onlara bel bağlamak zillettir, ellerindekini arzu etmek yoksulluktur. Aralarındaki ağır başlı, onların gözünde şaşkındır. İçlerinde iyiliği tavsiye eden itham altındadır.[587] Aralarında mü'min horlanır, fâsık onurludur, el üstünde tutulur. (Peygamber yolu) gariptir. Bid'a sünnetin yerini almıştır. İşte bu sırada Allah kötülerini başlarına musallat eder de iyileri duâ eder, fakat kabul edilmez."[588]
Resûlullahın Çocuklara İlgisi
598. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
Resûlullah (s.a.v.) çocuklara karşı insanların en şakacılarındandı.[589]
İzah
Resûlullah (s.a.v.) çocuklarla çok yakından ilgilenir, onlara selam verir ve sohbet ederdi. Bu hadiste de onun çocuklarla şakalaştığını öğreniyoruz. Ancak 537 numaralı hadiste de açıkladığımız gibi, Resûlullah (s.a.v.) insanlarla şaka yaparken de gerçeği söylerdi.[590]
Su Dağıtma Adabı
599. Ebû Katâde (r.a.) rivayet ediyor:
"Bir topluluğa su veren en son içer."[591]
İzah
Dinimiz, hayatın her sahası için prensipler koymuştur. Bu hadis de su dağıtan kimsenin kendisinin en son içeceği ifâde edilmektedir. Peygamberimiz başka hadislerinde de su dağıtma usulünü bildirmiştir. Meselâ bir hadislerinde sağdan başlamayı emretmiş, [592]bir defasında da sağda küçükler olduğu için, sağdakilerden izin alarak bardağı soldakine vermiştir.[593] İzahını yaptığımız hadis sadece su için değildir. Buna kıyasla meyve ve benzeri gibi herhangi birşeyi dağıtan kimselerin de en sona almaları sünnettir.[594]
Şüphe Götürmeyen Üç Şey
600. Ali (r.a.) rivayet ediyor:
"Üç şey gerçektir, şüphe götürmez:
1. Allah, İslâmdan nasibini alıp yararlı işler yapanı, İslâmdan nasibini almayan gafiller gibi kılmaz.
2. Allah, kendisine itaat ederek yaklaşan kulunu başkasına kul etmez.
3. Kişi âhirette mutlaka sevdiği kimselerle haşrolunur. [595]
İmanın Ehemmiyeti
601. Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor:
"Allah şöyle buyurur:
"Kalbinde arpa ağırlığınca iman bulunan kimseyi Cehennemden çıkarın.''
Sonra şöyle buyurur:
"Kalbinde hardal tanesi ağırlığınca iman bulunan kimseyi Cehennemden çıkarın."
Ardından da şöyle buyurur:
"İzzet ve celâlime yemin ederim ki, Bana gecenin veya gündüzün bir anında olsun iman edenleri Bana iman etmeyenlerle bir tutmayacağım."[596]
Bir Kıyamet Alâmeti
602. Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor:
"Kıyamet alâmetlerinden birisi de hilallerin şişkin olmasıdır; bir gecelik hilalin görülüp, "Bu iki geceliktir" denilmesidir."[597]
İzah
Hadis, kıyametten önce hilalin yanıltıcı olacağına, bir gecelik olanın iki gecelik zannedileceğine dikkat çekmektedir. Atmosferdeki bir değişiklik, hava kirliliği, ozon tabakasındaki delinme ve bilmediğimiz bir başka bir şey, hilâlin farklı görünmesine sebep olabilir.[598]
[579] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/289-290.
[580] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/290.
[581] İbni Mâce, Zühd: 313. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/290.
[582] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/290-291.
[583] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/291-292.
[584] Bakara: 2/125.
[585] Ahzab: 33/55.
[586] Enfal: 8/67. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/292-293.
[587] "Bir menfaati mı var ki böyle yapıyor?" diye düşünülür.
[588] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/293-294.
[589] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/295.
[590] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/295.
[591] Ebû Davud, Eşribe: 19; Tirmizî, Eşribe: 20. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/295.
[592] Buhari, Hibe: 4, Eşribe:14, 18; Müslim, Eşribe: 124; Muvatta, Sıfatu'n-Nebi: 17; Tirmizî, Eşribe: 19; Ebû Davud, Eşribe: 19.
[593] Buhari, Eşribe: 19; Müslim, Eşribe: 127.
[594] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/295-296.
[595] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/296.
[596] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/296-297.
[597] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/297.
[598] İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 2/297.