- Peygamberimiz a.sın Halkı İslamiyete Daveti

Adsense kodları


Peygamberimiz a.sın Halkı İslamiyete Daveti

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Fri 29 January 2010, 10:41 pm GMT +0200
Peygamberimiz (a.s.)ın Halkı İslamiyete Davetten Geri Durmaması ve İman Ettirmek İçin
Kureyş Pehlivanı Rükâne ile Güreşmesi


Kureyş müşriklerinin İslâmiyeti önlemek için her tedbire başvurmalarına bakmayarak, Peygamberimiz (a.s.), Yüce Allah´ın emriyle, hiç kimseden korkmaksum, gece gündüz, gizli açık, halkı İslâmiyete davet ve teşvik etmekten geri durmamakta idi.[161]

Rükâne b. Abdi Yezid,[162] Kureyşlilerin en güçlü ol anlarından,[163] sırtı yere getirilmeyen pehlivan-larındandı.[164]

Rükâne, bir gün, Mekke vadilerinden[165] veya dağlarından birisinde,[166] Peygamberimiz (a.s.)a rastlamıştı.[167]

Peygamberimiz (a.s.) ona:

"Ey Rükâne! Sen hâlâ Allah´tan, korkmamakta ve seni davet ettiğim şeyi kabul etmemekte direnip duracak mısın?[168] Müslüman ol!" diyerek,[169] kendisini İslâmiyete davet etti.[170]

Rükâne:

"Eğer söylediklerinin hak ve gerçek olduğunu bilseydim, sana tâbi olurdum.[171]

Yâ Muhammedi Sen beni yıkarsan, sana iman ederim!" dedi.[172]

Peygamberimiz (a.s.):

"Ben seni yıkarsam, ne dersin? Söylediklerimin hak ve gerçek olduğunu bilir ve kabul eder misin?" diye sordu. Rükâne:

"Evet.[173] Sen beni yıkacak olursan, ben ya Müslüman olurum, ya da şu koyunlarım senin olur! Ben seni yıkacak olursam, sen şu peygamberlik işinden vazgeç!" dedi.[174]

Peygamberimiz (a.s.):

"Kalk haydi! Seninle güreşelim!" buyurdu.

Rükâne, Peygamberimiz (a.s.)la güreşmeye kalktı.

Peygamberimiz (a.s.), onu tutar tutmaz yere yıkıverdi!

Rükâne kendisini korumaya, savunmaya kadir olamadı.[175]

"Yâ Muhammedi Bir daha güreşelim!" dedi.

Peygamberimiz (a.s.) tekrar güreşti ve onu yine yıkıverdi.[176] Rükâne:

"Ey amcamın oğlu! Haydi bir kez daha güreşelim?" dedi.

Peygamberimiz (a.s.) onu üçüncü güreşte de yi ki verdi.[177]

Rükâne:

"Vallahi, yâ Muhammedi Bu çok şaşılacak bir iş! Sen beni nasıl yıkabiliyorsun, anlayamadı m.[178]

Şehadet ederim ki, sen muhakkak bir sihirbazsın!" dedi.[179]

Peygamberimiz (a.s.):

"Bundan daha çok şaşılacak olanı davar. İstersen, sana onu da göstereyim-Allahtan korkar ve dav etime uyarsan!" buyurdu.

Rükâne:

"Ne imiş o daha acaib olan şey?" diye sordu.

Peygamberimiz (a.s.):

"Şu gördüğün ağacı senin için çağıracağım. O da bana gelecektir!" buyurdu.

Rükâne:

"Haydi çağır, gelsin bakayım?!" dedi.[180]

Peygamberimiz (a.s.), kendilerine yakın bir yerdeki, dallı budaklı[181] semüre[182] veyatalha ağacını "Allah´ın izniyle, gel benim yanıma!" diyerek çağırınca,[183] ağaç yeri yi ita yi ita gelip,[184] Peygamberimiz (a.s.)ın önünde durdu![185]

Rükâne:

"Doğrusu, ben şimdiye kadar bugünkü gibi büyük bir sihir görmedim![186] Ona emret de, yerine dön sün!" dedi.

Peygamberimiz (a.s.) ağaca:

"Allah´ın izniyle,[187] dön yerine!" buyurdu.

Ağaç eski yerine döndü.[188]

Peygamberimiz (a.s.), Rükâne´ye:

"Yazıklar olsun sana! Müslüman olsana!" buyurdu.

Rükâne:

"Hayır! Müslüman olmam" dedi.

Peygamberimiz (a.s.):

"Öyle ise, ben de senin davarlarını alırım!" buyurdu.

Rükâne:

"Kureyşlilere bu hususta ne söyleyeceksin?" diye sordu.

Peygamberimiz (a.s.):

"´Onunla güreştim. Kendisini yıkıp, davarlarını aldım´ diyeceğim" buyurdu.

Rükâne:

"Böyle söylersen, beni rezil rüsvay etmiş olursun!" dedi.

Peygamberimiz (a.s.):

"Öyle ise, onlara ne söylemeliyim?" diye sordu.

Rükâne:

"Onlara ´Rükâne ile bahse girişip, bahsi, kumarı kazandım1 dersin" dedi.

Peygamberimiz (a.s.):

"O zaman ben yalan söylemiş olurum" buyurdu.

Rükâne:

"Sabahtan akşama kadar hep yalan içinde bulunuyor, yalan söyleyip duruyor değil misin?" deyince, Peygamberimiz (a.s.) Rükâne´nin bu çirkin sözlerinden çok müteessir oldu ve ona:

"Al git davarını!" buyurdu.

Bunun üzerine, Rükâne:

"Sen, vallahi, benden daha hayırlı ve daha şereflisin!" dedi.

Peygamberimiz (a.s.):

"Böyle olmaya, elbette, ben senden daha layı ki m!" buyurdu.[189]

Rükâne, kavminin yanına gidip:

"Ey Abdi Menaf oğulları! Sahibinizin sayesinde, bütün yeryüzü halkıyla sihir yarışması yapın! Vallahi, ben şimdiye kadar ondan daha üstün sihirbaz görmedim!" dedi. Sonra da, onlara, Peygamberimiz (a.s.)ın yaptığını gördüğü şeyleri haber verdi.[190]

Rükâne Mekke´nin fethinde Müslüman olmuş, Medine´ye de giderek, orada yerleşmiştir.[191]

Allah ondan razı olsun![192]



[161] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre.c.1, s. 380, EbuNuaym, Delâilü´n-nübüvve, c. 1, s. 276,Zehebî, Târîhu´l-islâm , s. 223-224.

[162] İ bn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 31, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 507, İbn Esîr,Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 236.

[163] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Mus´abu´z-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 96, Belâzurî, c.1, s. 155, İbn Abdilberr, c. 2, s.507, Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 6, s. 250, İbn Esir, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 236, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 107, İbnHacer, el-İsâbe, c. 1, s. 521, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1, s. 322.

[164] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155.

[165] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[166] Belâzurî, c. 1, s. 155, İbn Hacer, c. 1, s. 520.

[167] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Belâzurî, c. 1 , s. 155, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103, İbn Hacer, c. 1, s. 522.

[168] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[169] Beyhakî, Delâilü´n-nübüvve, c. 6, s. 250.

[170] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155.

[171] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Beyhakî, c. 6, s. 250, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[172] Mus´abu´z-Zübeyrî, s. 96, İbn Hacer, c. 1, s. 521.

[173] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103, Süyutf, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1, s. 322.

[174] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155.

[175] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 3, s. 103.

[176] İbn İshak.İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103, Suyûtî, Hasâisü´l-kübrâ, c. 1 ,s.322.

[177] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155.

[178] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[179] Mus´abu´z-Zübeyrî, Nesebi Kureyş, s. 96, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1 , s. 521.

[180] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[181] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 236, Suyûtî, Hasâis, c. 1, s. 323.

[182] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155.

[183] Belâzurî, c. 1,s.155, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 236.

[184] Belâzurî, c. 1,5.155.

[185] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, İbn Esîr, c. 2, s. 236, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[186] Belâzurî, Ensâb, c. 1 , s. 155.

[187] Belâzurî, c. 1, s. 155, İbn Esîr, c. 2, s. 236.

[188] İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 31, Belâzurî, c. 1 , s. 155, Ebu´l-Fidâ, c. 3, s. 103.

[189] Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 155.

[190] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 31, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye, c. 3, s. 103.

[191] İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 2, s. 236.

[192] M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 2/99-102.