- Peygamberimiz as ın Yahudilerin İleri Gelenlerine Seslenisi

Adsense kodları


Peygamberimiz as ın Yahudilerin İleri Gelenlerine Seslenisi

Smf Seo Versiyon , -- Seo entegre sistem.

Array
sumeyye
Mon 22 February 2010, 04:07 pm GMT +0200
Peygamberimiz Aleyhisselamın Benî Kurayza Yahudilerinin İleri Gelenlerine Seslenişi ve
Karşılıklı Konuşmalar Yapılışı




Peygamberimiz Aleyhisselam, kale dibine kadar vardı. Sahabiler, Peygamberimiz Aleyhisselamı kalkanı arıyla korumakta idiler.

Peygamberimiz Aleyhisselam, kaledeki Yahudilerin ileri gelenlerinden bazı lan na-isimlerini anarak-seslendi. İsimleri anılan Yahudi eşrafı, kalenin burcuna çıkarak:

"Ey Ebu´l-Kasım! Ne var? Ne istiyorsun?" dediler.

Peygamberimiz Aleyhisselam:

"Ey maymunların kardeşleri! Allah sizi rahmetinden uzak kılsın![72]

Nihayet Allah sizi hor, hakîr kıldı mı? Belâsını, azabını üzerinize indirdi mi?[73]

Demek, siz bana sövüyorsunuz ha?!" buyurdu.[74]

Yahudiler

"Musa´ya indirilmiş olan Tevrat üzerine yemin ederiz ki, biz sana böyle birşey yapmadık!" diye karşılık verdiler.[75]

Birbirlerine de:

"Bu, Ebul-Kasım. O bize şimdiye kadar böyle ağır kelimelerle konuşmamıştı!" dediler.[76]

Peygamberimiz Aleyhisselama da:

"Ey Ebu´l-Kasım! Sen sözünü bilmezlerden değildin![77] Sen bundan önce hiç ağır kelime kullan mazdın!" dediler.[78]

Peygamberimiz Aleyhisselam, Yahudilerden bu sözleri işitince, onlara o kadarcık söylemiş olduğun dan bile utandı. Asası elinden, ridası omuzundan düştü.[79] Bunun, kendisinin aleyhinde söylemiş olduk ları çirkin ve üzücü sözlerinden ileri geldiğini onlara hatırlattı.[80] Kendilerini Müslümanlığa davet etti. Onlar yanaşmadılar.[81]

"Öyleyse, Allah´ın ve Resûlünün emrine boyun eğerek kaleden ininiz! Teslim olunuz!" buyurdu.

"Hayır ey Ebu´l-Kasım!" dediler. Bu teklifi de reddettiler. [82]

Bunun üzerine, çarpışma başladı.[83]

Peygamberimiz Aleyhisselam, sabahleyin okçuların yanına vardı. Onları savaş düzenine koydu. Okçular Benî Kurayza Yahudilerinin kalelerini sardılar. Mücahidler oklarını Yahudilere yetiştirebilecekleri yerde durarak ok ve taş yağdırmaya başladılar.

Benî Kurayza Yahudileri de, kalelerinden, mücahidlere en şiddetli şekilde ok ve taş yağdırdılar.

Münafıklar, Benî Kurayza Yahudilerine:

"Siz teslim olmayınız!

Medine´den çıkıp gitmenizi isterlerse, çıkıp gitmeyiniz!

Müslümanların isteklerine yanaşmayacak ve çarpışmakta devam edecek olursanız, biz size canımı zla, silahlarımızla yardım ederiz!

Sizin yanınızda bulunur, malımızı ve canımızı sizden esirgemeyiz!

Size, hiçbirimiz, hiçbir zaman aykırı davranmayız.

Eğer Medine´den çıkarılacak olursanız, sizden sonra Medine´de biz de kalmayız. Kısa bir müddet sonra, gelir, size kavuşuruz!" diyerek gizlice haber saldılar.[84]

Benî Kurayza Yahudileri, kalelerinde 15 gün[85] veya 25 gece kuşatıldı. [86]

Kendilerini kalelerinde olanca sıkıntı ve üzüntü tuttu.[87]

Muhammed b. Mesleme der ki:

"Benî Kurayza Yahudilerini en sıkı bir şekilde kuşattık, kuş uçurmadık!

Bir gün, fecirden önce kalelerinin dibine kadar sokulup, akşama kadar hiç aynlmadan, onlara oklar yağdırdık.

Resûlullah Aleyhisselam, bizi cihada ve güçlüklere katlanmaya teşvik etti durdu.

Geceyi bulunduğumuz yerde geçirdik. Bizimle çarpışmayı bırakmadıkça Benî Kurayza Yahudilerinden el çekmedik ve karargâhımıza dönmedik.

Benî Kurayza Yahudileri yok edileceklerine kanaat getirdiler.[88] Münafıkların va´d ettikleri yardımdan da umutlarını kestiler.[89]

Kuşatmanın uzaması, şiddetlendihlmesi onları iyice sıkmaya başladı. Allah da, kalblerine korku düşürdü."[90]






[72] Vâkidi, M egâzf, 1367/1948 Kahire baskıa, s. 298.

[73] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre,c.3, s. 245.

[74] İmam Muhammed, Siyeru´l-kebfr, c. 2, s. 587, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 500.

[75] Vâkıdî, Megâzî, c.2, s. 500.

[76] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 77.

[77] İbn İbn İshak, İbn Hişam.Sîre, c. 3, s. 245.

[78] Vâki di, Megâzî, 1367/1948 Kahire baskıa, s. 298.

[79] Diyarbekrî, Târîhu´l-hamîs, c. 1, s. 494.

[80] Vâki df, M egâzf, 1367/1948 Kahire baskı a, s. 298.

[81] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 21 6, 370.

[82] İmam Muhammed, Siyeru´l-kebfr, c. 2, s. 587.

[83] Vâkıdî, Megâzî, 1367/1948 baskıa, s. 298, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 216,370.

[84] Vâkıdî, Megâzî, 1367/1948 Kahire baskıa, s. 298.

[85] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 496, İbn Habib, Kitâbu´l-muhabber, s. 113, Belâzurî, Fütûhu´l-büldân, c. 1, s. 23, Ebut-Tayyib, Ikdu´s-simfn, c. 1, s. 251.

[86] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 246, Taberî, Târîh, c. 3, s. 53, İbn Ea>, Kâmil, c. 2, s. 185, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 69, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 4, s. 130, İbn Haldun, c. 2, ks, 2, s. 31, Ebul-Tayyib, Ikdu´s-simfn, c. 1, s. 251.

[87] İbn Sa´d, Tabakâtü´l-kübrâ, c. 2, s. 77.

[88] Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 501.

[89] Vâkıdî, Megâzî, 1367/1948 Kahire baskıa, s. 298.

[90] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 246.

M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayıncılık: 5/125-128.