sumeyye
Mon 8 March 2010, 03:03 pm GMT +0200
Peygamberimiz Aleyhisselamın Mu´te´de Kumandanların Nasıl Şehit Olduklarını Medine´de Müslümanlara Bildirişi
İslâm kumandanlarının Mu´te´de şehit oldukları saatte Peygamberimiz Aleyhisselama haber gelmiş, bu da kendilerini son derecede üzmüş bulunuyordu.[131]
Ashab-ı Kiram, Peygamberimiz Aleyhisselamı üzgün görünce:
"Ey Allah´ın Peygamberi! Sende olan üzüntüyü gördüğümüzden beri duyduğumuz üzüntünün dere cesini ancak Allah bilir!?" dediler.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Bende görmüş olduğunuz, beni hüzün içinde bırakan şey, ashabımın şehit düşmeleri idi.
Bu hal, onları Cennette karşılıklı tahtlar üzerinde oturmuş kardeşler olarak görünceye kadar sürdü!" buyurdu.[132]
Peygamberimiz Aleyhisselam, minbere çıkıp oturdu. Namaz için toplanılmak üzere seslenilmesini, ezan okunmasını emir buyurdu.[133]
Şam´la aradaki uzaklıklar, engeller kalkmıştı: Peygamberimiz Aleyhisselam, Mute savaş meydanı na bakıyordun.[134] Müslümanlar Mescidde toplanınca,[135] Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Allah´tan, onlara hayır ve sevab kapısının açılmasını dilerim![136]
Allah´tan, onlara hayır ve sevab kapısının açılmasını dilerim!
Allah´tan, onlara hayır ve sevab kapısının açılmasını dilerim![137]
Şu gazaya çıkan ordunuzdan size haber vereyim[138]
Onlar gittiler, düşmanla karşılaştılar.[139]
Zeyd b. Harise bayrağı eline aldı. Şeytan, hemen onun yanına geldi. Ona hayatı ve dünyayı sevdirmek, ölümü çirkin ve sevimsiz göstermek istedi.
Zeyd ise:
´Bu an, mü´minlerin kalblerinde imanı berkiştirecekzamandır!
Sen ise bana dünyayı sevdirmek istiyorsun!?´ dedi ve ilerledi.[140]
Çarpıştı ve nihayet şehit olarak öldürüldü![141] Onun için, Allah´tan mağfiret dileyiniz!" buyurdu.[142]
Müslümanlar, ona Allahtan mağfiret dilediler.[143]
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"O şimdi Cennete girdi. Orada koşup duruyordun[144]
"Sonra, bayrağı Cafer b. Ebu Talib aldı.[145] Şeytan hemen onun yanına vardı. Ona da hayatı ve dünyayı sevdirmek ve ölümü çirkin ve sevimsiz göstermek istedi.
Cafer ise:
´Bu an, mü´minlerin kalblerinde imanı berkiştirmek zamanıdır!´ dedi ve ilerledi,[146] çarpıştı ve nihayet şehit olarak öldürüldü.[147]
Kardeşiniz için, Allah´tan mağfiret dileyiniz![148]
O, şehit olarak Cennete girdi. Şimdi o Cennette yakuttan iki kanadıyla dilediği gibi uçup duruyor-dur.[149]
Cafer´i Cennette meleklerle birlikte iki kanadıyla uçuyor gördüm!" buyurdu.[150]
Müslümanlar, onun için de Allahtan mağfiret dilediler. [151]
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Cafer´den sonra, bayrağı Abdullah b. Revâha aldı!" buyurdu.[152]
Peygamberimiz Aleyhisselam, bir müddet sustu.
Ensarın (Medineli Müslümanların) yüzleri değişti, sarardı. Abdullah b. Revâha´nın, hoşlarına git meyen bazı işler yaptığını sandılar.[153]
Peygamberimiz Aleyhisselam, sözlerine şöyle devam etti:
"Abdullah b. Revâha iki ayağını berkiştirdi.[154] Elinde bayrak olduğu halde düşmanlarla çarpıştı, şehit olarak öldürüldü.[155]
Tereddütlü olarak Cennete girdi.[156]
Onun için de, Allah´tan mağfiret dileyiniz!" buyurdu.[157]
Abdullah b. Revâha´nın Cennete tereddütlü olarak girişi, Ensarın ağırlarına gitti.[158]
"Yâ Rasûlallah! Onun tereddüdü ne idi?" diye sordular.
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Kendisi, yaralandığı zaman, düşmanla çarpışmaktan çekindi. Sonra nefsini kınadı. Cesaretlendi ve şehit oldu.[159] Cennete girdi" buyurunca, Ensar sevindiler.[160]
Peygamberimiz Aleyhisselam:
"Onlar, Cennette altın tahtlar üzerinde oturur oldukları halde bana gösterildi!
Abdullah b. Revâha´nın tahtının arkadaşlarınınkinden engin ve eğri olduğunu gördüm.
´Bununki neden böyledir?1 diye sordum.
´Abdullah çarpışmaya giderken bazı tereddütler geçirmiş, sonra da, çarpışmaya gitmiştir!´ denil di.[161]
Rüyada Cennete girdiğimde, Cafer´i kana boyanmış iki kanatlı, Zeyd´i de onun karşısında gördüm. Revâha´nın oğlu da onların yanında bulunuyordu. Kendisinin, onlardan yüz çevirir gibi bir hali vardı.
Bunun sebebini de, size haber vereyim:
Cafer, savaş meydanına ilerlediği ve ölümü gördüğü zaman, ondan hiç çekinmedi ve yüz çevirme di.
Zeyd de öyle yaptı.
Revâha´nın oğlu ise, ölümden çekingen davrandı.[162]
Kendisinin kılıçtan hoşlanmıyor gibi bir hali vardı" buyurdu.[163]