sumeyye
Fri 22 January 2010, 11:50 am GMT +0200
Peygamberimiz (a.s.)ın İsimleri ve Künyesi
Peygamberimiz (a.s.):
"Benim birtakım isimlerim vardır:
Ben Muhammed´im!
Ben Ahmed´im!
Ben Mâhî´yim ki, Yüce Allah, küfrü benimle yok edecektir!
Ben Hâşır´ım ki, insanlar, Kıyamet günü benim izimce haşr olunacaklardır!
Ben Âkıb´ım ki, benden sonra peygamber yoktur!"[20]
"Ben rahmet peygamberiyim!"[21]
"Ben savaşlar peygamberiyim!" buyurmuşlardır.[22]
Peygamberimiz (a.s.), Kur´ân-ı Kerîm´de dört kere Muhammed ismi ile,[23] bir kere de Ahmed ismi ile anılır.[24]
Muhammed: övülmeye layık hasletleri çok olan,
Ahmed ise: en çok övülen veya en çok hamd ve şükür eden, ya da, bu hasletlerle anılan zât mânâlarına gelir.[25]
Peygamberimiz (a.s.); en çok Muhammed ismi ile anılmış, Muhammed ismini kullanmıştır.
Medine´de bulunan Mekkeli ve Medineli Müslümanlarla Yahudileri ve her iki tarafın müttefiklerini ilgilendiren muameleler hakkında yazdırdığı yazıda Peygamberimiz (a.s.)ın Muhammed ismi yer alır.[26]
Ebu Süfyan b. Hâris´in Peygamberimiz (a.s.)ı hicveden şiirine karşı, Hassân b. Sâbit, söylediği uzunca şiirde:
"Demek, sen Muhammed´i hicvettin ha?!" der.[27]
Peygamberimiz (a.s.); Hicretin altıncı yılında Hudeybiye´de Kureyş müşrikleriyle yaptığı muahedenin yazısını yazdırmak isteyip:
"Yâ Ali! Bu, Muhammed Resûlullah´ın, Süheyl b. Amr ile üzerinde anlaşıp sulh oldukları[28] ve gereğinin yerine getirilmesini kararlaştırıp imzaladığı maddelerdir" buyurunca,[29] Süheyl b. Amr Hz. Ali´nin elini tuttu.[30]
Peygamberimiz (a.s.)a:
"Vallahi, biz senin gerçekten peygamber olduğunu tanımış olsaydık, Beytullahı ziyaretten seni alıkoymaz ve seninle çarpışmaya kalkmazdık![31] En iyisi, sen, muahedenameye bizim bildiğimiz şeyi yaz!"dedi.[32]
Peygamberimiz (a.s.):
"Ya nasıl yazalım?" diye sordu.[33]
Süheyl b. Amr:
"Muhammed b. Abdullah diye kendi ismini ve babanın ismini yaz!" dedi.[34]
Peygamberimiz (a.s.):
"Bu da güzeldir. Öyle yazınız![35]
Ben, hem Abdullah´ın oğluyum, hem de Allah´ın Resûlüyüm![36]
Vallahi, siz beni yalanlasanız da, ben yine, hiç şüphesiz, Allah´ın Resûlüyüm![37]
Kendi ismimi ve babamın ismini yazdırmak, benim peygamberliğimi gidermez!" buyurdu.[38]
Hükümdarlara gönderilen İslâmiyete davet mektuplarında da, Muhammed ismi yazılı, Muhammed Resûlullah mührü basılı idi.[39]
Peygamberimiz (a.s.)ın, hadis-i şeriflerinde açıkladıkları isimlerinden başka, Kur´ân-ı Kerîm´de ve daha önceki peygamberlere indirilmiş olan ilahî kitaplarda geçen daha birçok isimleri vardır.
İsimlerin çokluğu ise, isim sahibinin şerefinin üstünlüğünü gösterir.[40]
Peygamberimiz (a.s.); Hz. Hatice´den ilk doğan oğlu Hz. Kasım´dan dolayı (Ebu´l-Kasım=Kasım´ın Babası) diye künyelenmişti.[41]
Medineli Ensardan bir zât, doğan oğluna Muhammed ismini koymak istemiş ve bunda bir sakınca olup olmadığını Peygamberimiz (a.s.)dan sormuştu.[42] Peygamberimiz (a.s.):
"Benim ismimi takınınız! Amma, künyemi takmayınız!" buyurmuştur.[43]
Hz. Ali de:
"Yâ Rasûlallah! Senden sonra doğacak çocuğuma senin ismini ve künyeni takmamı uygun görür müsün?" diye sormuş; Peygamberimiz (a.s.) ona:
"Evet!" buyurmuştur.[44]
[20] Malik, Muvatta, c. 2, s. 1004, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 105, Buhârî, Sahih, c. 4, s. 162, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1828, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 135, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 225.
[21] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1,s.1O5, Ahmed b. Hanbel, Müsned.c.5, s. 405, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1821. 22.
[22] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 105, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 405.
[23] Âl-i İmrân: 144, Ahzâb: 40, Muhammed: 2, Feth: 29.
[24] Saf: 6.
[25] Râgıb, Müfredâtü´l-Kur´ân, s.131.
[26] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 147-150, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 291 -292.
[27] Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1936.
[28] İbn İshak, İbn Hişam, Sıre, c. 3, s. 332, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 611, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 97, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 342, c. 4, s. 325.
[29] Ebu Yûsuf, Kitâbu´l-harac, s. 210, Aüdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 337, 338, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 232, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1410, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 155.
[30] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 87.
[31] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 338, Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl, s. 233, Buhârî, Sahih, c. 3, s. 181.
[32] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 87, Taberî, Tefsîr, c. 26, s. 94.
[33] Ebu Yûsuf, Kitâbu´l-harac, s. 210.
[34] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 3, s. 332, Ebu Yûsuf, Kitâbu´l-harac, s. 210, Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 61 0, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 268, Müslim , Sahîh, c. 3, s. 1 411.
[35] Ebu Yûsuf, Kitâbu´l-harac, s. 210.
[36] Ebu Ubeyd, Kitâbu´l-emvâl , s. 232, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 155.
[37] Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 375, Buhârî, Sahîh, c. 3, s. 181.
[38] Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 54.
[39] İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 58, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 24, Müslim, Sahîh, c. 3, s. 1657, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 69-70.
[40] Kastalânî, Mevâhibu´l-ledünniye, c. 1, s. 236, 239.
[41] İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 202, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1 , s. 1 33, Belâzurî, Ensâbu´l-eşrâf, c. 1, s. 396, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 50, İbn Hazm, Cevâmiu´s-Sîre, s. 38, İbn Esîr, Usdu´l-gâbe, c. 4, s. 377, İbn Kayyım, Zâdu´l-mead, c. 1, s. 40, İbn Seyyid, Uyûnu´l-eser, c. 2, s. 288, Ebu´l-Fidâ, el-Bidâye ve´n-nihâye, c. 2, s. 294.
[42] Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 1 05.
[43] Abdurrezzak, Musannef, c. 11, s. 44, İbn Sa´d, Tabakât, c. 1, s. 106-107, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 248, Buhârî, Sahîh, c. 4, s. 163, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 136, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 123.
[44] Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 95, Ebu´l-Ferec İbn Cevzî, el-Vefâ, c. 1, s. 106. M. Asım Köksal, İslam Tarihi, Köksal Yayınları: 1/18-21.